HABER: ÖZLEM DOĞAN
Uzun yıllar kendi içine kapanıp iç çekişmelerle boğuşan Türkiye’nin 2002’den sonra değişimi güçlü bir aktöre dönüşüp haklarını arayan lider bir ülke konumuna yükselmesini sağladı. Gerçekleştirdiği sınırötesi operasyonlarla terör örgütünü etkisiz hale getirirken Doğu Akdeniz’de de hukuka uygun olarak haklarını aramaya devam eden Türkiye’nin işgalci Ermenistan’a karşı kardeş ülke Azerbaycan’ın yanında yer alması da Azerbaycan’ı mutlak bir zafere taşıyor. Türkiye dış politikasının son yirmi yıldaki büyük değişimini ve Ermenistan-Azerbaycan çatışmasında Türkiye’nin rolünü Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer Milat’a değerlendirdi.
Eski bağımlı politikadan kurtulduk
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en önemli jeopolitik mücadelelerini bu dönemde vermeye başladığını ifade eden Dr. Eray Güçlüer, “Eski Türkiye son derece klasik ve sığ bir dış politika izliyordu. İki kutuplu dünya düzeninde NATO ve AB arasına sıkışan, bunlara bağlı ve bağımlı bir devletti. Menderes döneminden sonra kısa bir süre de olsa Özal dönemi hariç Türkiye’de hiçbir siyasi gerçek anlamda iktidar olamadı. Türkiye’nin enerjisi koalisyonlarla sürekli bölünüyordu. Eskiden bu ülkede adeta Dışişleri Bakanlığı’nın kapısına kilit vurulmuştu. Türkiye aslanın fareye boğdurulduğu açmazlara maruz kaldı. Bu politik açmazlık halkın onayı ile cumhurbaşkanlığı sistemiyle sona erdi” dedi.
Yüzde yüz Türkiye haklı
Eski Türkiye’de Avrupa’nın ekonomik, askeri ve siyasi baskısıyla yönetip pasifize etme politikasının işlediğini belirten Güçlüer, “Hümanist söylemler, aslında dış politikadaki başarısızlıkları kamufle etmek için kullanılıyordu. Bugün ise Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı ilan etmiş olması ve doğal kaynakları kullanma noktasında enerji kaynaklarının Türk milletinin hizmetine sokulması bugüne kadar hiç olmamıştı. Üstelik bu konuda yüzde yüz haklıyız. Milli çıkarlarımızı koruyup dik duruş sergiledik. Dış politikayı içeriden dizayn eden emperyalistlerin gücü ortadan kalkınca Türkiye dışarıda da hakkı olanı alıyor” diye konuştu.
AB sarsıntılarla ayrışıyor
Türkiye’nin güçlü pozisyonundan ötürü Avrupa’nın dayatmacı politikalarını yürütemediğini söyleyen Güçlüer, “Yunanistan Ege Denizi’ne adeta gömüldü. İngiltere AB’den ayrıldı. Fransa sömürgeci mantıkla hareket ediyor. Eski zenginliği kalmayan ve sarsıntılar yaşayan Avrupa bir ayrışma içerisinde. Ne kadar durdurmaya çalışsalar da küresel sermaye Çin’e akıyor. Türkiye ise bölgede her gün daha da güçlenerek stratejik ve jeopolitik üstünlüğü sağlamış durumda” ifadelerini kullandı.
Türkiye hepsini yönetecek güçte
Bugün Azerbaycan’ın Ermeni ordusunu dağıtmasının arkasında Türkiye ile yaptığı işbirliğinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Güçlüer sözlerini şöyle sürdürdü: “Jeopolitik bir mücadele başka bir bölgeye kaydığında gündem değişse de Türkiye’nin jeopolitik alanda diğer bölgelere ilgisi azalmaz. Her bir mücadele için oluşturduğumuz milli güç unsurlarıyla farklı noktaları da kontrol edebilecek güce sahibiz. Jeopolitik mücadelede ağırlık merkezleri değişmez. Türkiye’nin artık bunların hepsini yönetebilecek kabiliyeti var.”
Ermenistan’ı destekleyenler yanıldı
Ermenistan’ın tetikçi olarak kullanılarak Azerbaycan’a saldırtıldığının altını çizen Güçlüer, “Ermenistan’ın ardında olan güçlerin hesapları tersine döndü. Şu an Azerbaycan için tarihi bir fırsat söz konusu. Ermenistan’ı destekleyenler Türkiye’nin bu kadar etkili olacağını düşünmüyorlardı. Kıta sahanlığı mücadelesinin zirveye çıktığı bir dönemde Ermenistan’ın Tovuz bölgesine saldırtılması jeopolitik anlamda dünyada oynanan satranç tahtasında önemli bir hamleydi ve karşılığını gördüler. Avrupa, ABD ve Rusya Türk dünyasını parçalamak amacıyla Ermenistan Devleti kurulması noktasında ittifak yapıyor. Türkiye’nin Türk dünyasıyla bağlantısını koparıp izole etmek de asıl stratejik amaçları” dedi.
Azerbaycan’ı izole edemezler
Türkiye’nin olduğu denklemde Azerbaycan’ı izole etmek kolay olmadığına dikkat çeken Güçlüer, sözlerini şu şekilde noktaladı: “Bu süreç Azerbaycan’ın Karabağ’ı işgalden kurtardığı noktaya gidecektir. Küresel güçlerin ve derin Ermeni lobilerinin Ermenistan’a yardımları olabilir ama İran’dan gelen silahların Ermenistan’a verilmemesi için oradaki Türk kökenli insanlar bariyerler kurup araçlara geçit vermedi, zaten İran kendi içindeki çalkantılardan korkuyor. Şu an siyasi iklim Azerbaycan lehine olgunlaşmış durumda.”