Her yıl 1.6 milyon kişiye iş bulmak zorundayız

HABİSLİ KISIM KESİLİP ATILMALI

Nihayetinde bugün yapılan bir operasyondur. Biliyorsunuz ameliyat da bir operasyondur. Eğer bir doktor ameliyatı yarım bırakırsa hastanın kaybına neden olabilir. Onun için biz de ülkenin vücudundaki zarar veren kısımları def edinceye kadar operasyonları sürdüreceğiz. Habisli bölüm atılacak, Türkiye rahatlayacak

HER YIL 1.6 MİLYON İNSANA İŞ

Nihayetinde bugün yapılan bir operasyondur. Biliyorsunuz ameliyat da bir operasyondur. Eğer bir doktor ameliyatı yarım bırakırsa hastanın kaybına neden olabilir. Onun için biz de ülkenin vücudundaki zarar veren kısımları def edinceye kadar operasyonları sürdüreceğiz. Habisli bölüm atılacak, Türkiye rahatlayacak

Aslında bizim yüzde beşin altında bir büyümeye razı olmamamız lazım. Çünkü, Türkiye her yıl 1,6 milyon vatandaşına iş bulmak zorunda. Buda Allah'ın izniyle özel sektör eliyle, yeni yatırımlarla, üretim ve büyümeyle olacak. Biz her zaman bunları destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz

Türkiye kritik eşikten geçiyor. Bir tarafta ülkemizin huzurunu kaçırmak isteyenler maalesef belirli bir ivme yakalarken, diğer tarafta ekonomide yukarı doğru bir ivmenin yakalandığını görüyoruz. Son açıklanan büyüme rakamları gelecek için ümit verirken Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, bu büyümenin artarak devam edeceğini,

2023 hedeflerinin ise 2023'te olmasa da 2024'te yakalanabileceğini belirtti. Sayın Zeybekci sağolsun, onca yoğun gündem arasında bizleri kabul etti. Gönül isterdi ki Zeybekci ile sadece ekonomi konuşalım. Fakat ülkenin bir numaralı gündemi güvenlik meseleleri hakkında da görüşlerini aldık. İşte Zeybekci, işte söyledikleri:

Sayın Bakanım, ülkemizde son günlerde terör üzerinden kanlı bir oyun oynanıyor... Bazı kesimler, bu kanlı oyunun faturasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'la AK Parti'ye kesmeye çalışıyorlar. Siz bu çabayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Güngör Bey, bu topraklar vatanımız olduğu andan itibaren, hep şu anki durumla karşı karşıya kaldık: Bir tarafta vatanın kahramanları ve milletin adamları varken, öbür tarafta da vatanın ve milletin hainleri oldu. Onun için, bu hainler sadece son dönemlerde değil, tüm dönemlerde vardılar. Sadece şekilleri değişikti, isimleri değişikti, millet ve milliyetleri değişikti. Bu maşalar, birileri tarafından millete ve ülkeye karşı hep kullanıldılar...

Son dönemde askerlerimizi, polislerimizi şehit eden PKK illeti bir aktör değildir. PKK'yı yönetenler de aktör değildir. Bunlar büyük aktörlerin kullandığı maşalardır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti milletiyle birlikte her zaman bu tarz musibetlerle mücadele etmiştir. Sayın Avcıoğlu, biz tarihimiz boyunca asla diz çökmedik. Tarihte bu milletin aman deyip sükutla teslim olduğu bir an bulunmamaktadır... Kırılmıştır... Milyonlarca evladını hiç gözünü kırpmadan şehit vermiştir... Ama asla aman dememiştir.

Halk arasında, "yari güzel olanın başı belasız olmaz" denir.

1) Bu vatan dünyanın en güzel toprak parçasıdır.

2) Bu milletin dinimizin sancağı olmak gibi kutsal bir görevi vardır. Ayrıca biz doğal kaynakları sömürülen, köleleştirilip kanı canı emilen mazlum milletlere sahip çıkmak zorundayız. Bu yüzden biz ülke olarak hep hedefdik, hedef olmaya da devam ediyoruz.

İmam-ı Şafii Hazretlerine "Fitne zamanı hak dostlarını nasıl bulursunuz?" diye soruyorlar. Hazret de "Düşmanın oklarını takip ederim. Çünkü, düşmanın oklarının hedefindeki hak dostudur" diyerek muhteşem bir cevap veriyor. Şimdi size soruyorum, bugün PKK'nın hedefinde kim var? Tayyip Erdoğan var... Bugün ülkeye ihanet eden çetelerin hedefinde kim var? Tayyip Erdoğan var... Tüm gayri meşru yapıların hedefinde kim var? Tayyip Erdoğan var...

Siyasetimizin değerli iki partisi olduğuna inandığım CHP'yle MHP'nin hedefinde kim var? Tayyip Erdoğan var... Maalesef üzülerek söylüyorum, MHP bugün PKK'yla aynı cümleleri kullanır olmuştur. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu ülke için, bu millet için doğru adam Tayyip Erdoğan'dır.

Peki Çözüm Süreci'nde bizim hatalarımız olmamış mıdır? Belki olmuştur. Sırtında yumurta küfesi taşıyan bizlerin, illa kardeşlik diyen bizlerin, illa birlikte yaşamak diyen bizlerin gösterdiği anlayış, devletin acziyeti gibi görülmüş olabilir.

Çok şükür bunların hepsi geride kaldı. Artık devlet her zamankinden daha kararlı. Allah'ın izniyle terörün kökü kazınana kadar operasyonlar devam edecek. Bunlar aman dileyene kadar operasyonlar devam edecek. Bunlar silahları gömüp üzerine beton dökünceye kadar operasyonlar devam edecek.

Nihayetinde bugün yapılan bir operasyondur. Biliyorsunuz ameliyat da bir operasyondur. Eğer bir doktor ameliyatı yarım bırakırsa hastanın kaybına neden olabilir... Onun için biz de ülkenin vücudundaki zarar veren kısımları def edinceye kadar operasyonları sürdüreceğiz. İnşallah habisli kısımların atılmasıyla Türkiyemizde herşey daha güzel olacak.

Efendim, üzücü şehit haberleri gelmeye devam ederken ekonomiden de güzel bir haber geldi. Ülkemiz son ikinci çeyrekte yüzde 3,8 büyüdü. Peki Efendim, önümüzdeki dönemlerde ekonomiden böyle güzel haberler almaya devam edecek miyiz?

Yirmi ayı aşkın süredir Ekonomi Bakanlığı görevini yürütmeye çalışıyorum. Görevim süresince gördüğüm şudur ki, maalesef bu ülkenin evlatları bir söz söylediğinde pek ciddiye alınmıyor. Özellikle bu dönem için, dış ticaret dengesiyle ilgili öngörülerimiz yüzde yüz tutuyor. Cari açıkla ilgili öngörülerimiz yüzde yüz tutuyor. Büyümeye ilişkin öngörülerimiz ise yüzde yüze yakın tutuyor.

Son açıklanan büyüme rakamları iç tüketimin etkisiyle oluşmuştur. Bu büyümeye ihracatın hiç katkısı yoktur. Şu anda ihracatın büyümeye katkısı negatiftir. Bunun nedenini biz geçtiğimiz 1 Ocak'ta rakam rakam söylemiştik. 2015 yılı içinde, petrol ve ham madde fiyatlarının ucuzlamasının Türkiye'nin toplam ihracatına 18 milyar dolarlık düşürücü etkisi olacak demiştik. Aynı şeylerin Türkiye'nin ithalatınada 38 ila 42 milyar dolarlık düşürücü etkisi olacak dedik. Bakın düşecek demedik, düşürücü etkisi olacak dedik.

Bugün geldiğimiz noktadan geriye dönüp bakıyoruz ve yaptığımız öngörülerin isabetli olduğunu görüyoruz. İhracatın düşmemesi için verdiğimiz mücadeleyi ise kazanıyoruz. Geçen sene ilk sekiz aydaki dolar euro paritesi bu sene aynı dönemde olsaydı, Türkiye'nin ihracatı yüzde 8,5 büyüyecekti. Geçen sene dolar euro paritesi 1,36'yıdı, bu dönemde ise 1,10'un altındadır.

Eğer biz bu sene yaptığımız ihracatı euro olarak yapsaydık, yüzde 11,5 artıdaydık. Buarada ihracat ve ithalatın öngördüğümüz şekilde düşmesiyle cari açıkta çok net bir toparlanma oldu. 2015'in ilk sekiz ayında cari açıkta yüzde 40 iyileşme var.

Bütün bunları üstüste koyarak ilerideki zaman dilimleri için size şunları söyleyebilirim: Önümüzdeki çeyrekte ihracatın büyümeye etkisi negatiften sıfıra doğru düşmeye başlayacak. Bu düşüş de büyümeye olumlu anlamda destek verecek. Yakın Türkiye'nin büyüme tahminlerini iki defa yukarı doğru revize ettiler...

Ben geçen sene dediğimiz yere tıpış tıpış gelecekler demiştim. Şimdide tıpış tıpış geliyorlar... İnşallah yıl sonunda ekonomide yüzde 4'lük güzel bir büyüme oranına yaklaşacağız.

Aslında bizim her yıl yüzde beşin altında bir büyümeye razı olmamamız lazım. Çünkü, Türkiye her yıl 1,6 milyon vatandaşına iş bulmak zorunda... Bu da Allah'ın izniyle özel sektör eliyle, yeni yatırımlarla, üretim ve büyümeyle olacak. Biz her zaman bunları destekledik ve desteklemeye devam edeceğiz.

Benim son olarak diyeceğim şudur: Ekonomideki büyüme aşağı yöndeki beklentileri aşarak yukarı seviyelere yükselecektir.

Sayın Zeybekci, yoğun gündeminizde bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Ülkemiz için öngördüklerinizin gerçekleşmesi en büyük temennimiz olsun.

Ülkemizin bugünlerden çok daha iyi günlere ulaşacağı inancıyla ben de size teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, demin "Bakanlığa geldiğim andan itibaren söylediğim bütün öngörüler tuttu" dediniz. Önümüzdeki yıllara dair yaptığınız öngörülerin içinde Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanken açıkladığı 2023 hedeflerinin tutturulabileceği var mı?

Geride bıraktığımız 13 yılda dış ticaretimiz her yıl ortalama yüzde 12-13 civarında büyüme gösterdi. Ben 2015 yılında böyle bir büyüme sağlayabileceğimizi düşünmüyorum. Ama biz 2016'dan itibaren, dış ticarette yüzde 13'lük bir büyümeyle ilerlersek, 2023 hedeflerini tutturabiliriz. Biliyorsunuz, bizim 2023'te dünyanın ilk on ekonomisinden biri olmak gibi bir hedefimiz var. Geçenlerde Dünya Bankası tarafından bir rakam yayınlandı. O rakamlarda Türkiye'nin 2030, 2035, 2040 hedeflerinde, bizim 2023 hedefimize mutlaka ama mutlaka ulaşacağımız görülüyor. Yani dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olmak Türkiye'nin kaderidir. İhracatta 2023'te beş yüz milyar dolar hedefini yakalayamasak bile dört yüzün üzerinde oluruz. 2023'te olmazsa 2024'te oluversin... Çünkü, dünya daha 2008 krizinin etkilerinden kurtulamadı. Kurtulsa bile etrafımızda huzurlu, istikrarlı bir ülke kalmadı. Onun için, ben hedeflerimize 2023'te ulaşamasak bile 2024'te mutlaka ulaşacağımızı söylüyorum.