Hedef Erdoğan

Dört eski bakan için Yüce Divan oylaması yarın yapılacak.Ak Partili bakanlar hakkındaki Yüce Divan oylaması için hükümeti darbe ile deviremeyen kirli eller başka bir oyunla yine sahnede. Bu durumda paralel yapı AYM'ye hala hakimken Yüce Divan'da adaletli bir karar alınması konusundaki bulanıklık da hala sürüyor. Hükümet, bir şekilde seçim öncesi yıpratılmaya çalışılıyor.

EZGİ ÇELİK ANKARA

Gazeteci ve yazarlar köşe yazılarında bu durumu "Ak Parti'nin zorlu bir sınavdan geçirilmeye çalışıldığı" şeklinde değerlendirerek Yüce Divan'ın başında kendini siyasileştiren, hükümeti zora düşürecek kararlar alan Haşim Kılıç varken ne kadar adaletli bir karar verilebileceğini kaleme aldılar. Ak Parti üzerinden dönen bu hesapların Erdoğan'ı yıpratmak olduğunu belirten gazeteci-yazarlar paralel yapı ve destekçilerinin yeni bir kurgu ile kirli kumpaslarına devam ettiklerini belirttiler. Bu süreçteki en önemli durumun ise dört eski bakan için 5 Ocak'ta ortaya çıkacağı ve verdiği birçok yanlı karara rağmen Anayasa Mahkemesi'nin ne kadar adaletli olacağının ise tartışılır durumda olduğunu değerlendirdiler.

Erdoğan'ı suçlayan ifadeler var

Gazeteci-yazar Oral Çalışlar, yazısında dört bakanla ilgili "Soruşturma Komisyonu" Kararı'nın 2015'te, hükümeti bekleyen ilk zorluk olduğunu belitti. Ciddi bir taktik savaşına tanık olabileceğimizi belirten Çalışlar, "Bazı muhalif çevreler, 4 eski bakanı, Yüce Divan'a yollamayı hedefliyor. Bu şekilde, hedefe Erdoğan'ı koyabileceklerini de, hesaplıyorlar. Paralel Yapı savcılarının hazırladığı fezleke üzerinden açılan soruşturmanın, Erdoğan'ı da suçlayan ifadeler içermesi; AK Parti'de çıkacak karar konusunda, bir krize yol açabilir mi? Bazı AK Partililerin "hesap versinler" şeklinde bir eğilim gösterme olasılığından söz edilebilir. Yani Yüce Divan yolunun açılması mümkün.5 Ocak, bu açıdan kritik. Tüm muhalefetin, özellikle kısa vadede, bu meseleye yüklenmesi beklenebilir" dedi.

Yüce Divan ne kadar adil?

Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Hasan Karakaya, dört eski bakanın Yüce Divan'a sevk edilmesi tartışmalarıyla ilgili olarak yazısında "17 ve 25 Aralık operasyonlarının "yolsuzluk ve rüşvetle mücadele" olduğuna kesinlikle inanmadım. "Halkbank'ı hedefleyen bir operasyon, nasıl oldu da 4 Bakan'a dayandı? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ifadesiyle, "Üst Akıl" tarafından verilen bu talimat; "Paralelci Yargı ve Emniyet Mensupları" tarafından "operasyona" dönüştürülmüş ve sonuçta kabak "4 Bakan'ın başında patlamıştır!" dedi.

Karakaya, yazısında Yüce Divan'ın ne kadar adil olduğunu sorgularken, "4 bakanı, başında Haşim Kılıç'ın bulunduğu, böyle bir Yüce Divan yargılayacaktır! Siz olsanız, kendinizi böyle bir 'Yüce Divan'ın ellerine, gönül rahatlığı ile teslim edebilir misiniz? üyelerin bir kısmı değişse bile raportör ve çalışanlarının önemli bir kısmının hala Paralel İhanet Çetesi'ne sadık elamanlarından oluşan bu yapının, sağlıklı ve adaletli bir hukuki karar vermesini beklemek, herhalde saflık olacaktı" şeklinde görüşlerini dile getirdi.

Ak Parti'yi "yolsuzluğun odağı haline" getirmeye çalışacaklar

Kurtuluş Tayiz'in, "Dört eski bakanla ilgili savcılığın 'takipsizlik' kararına uymak en doğru olanı" başlıklı yazısında dikkat çeken kısım şöyle; "Gerçekçi olalım; Yüce Divan'da ne dört eski bakanın aklanma şansı bulacağı bir süreç işleyecek ne de "suçun şahsiliği" gereği hükümet 'yolsuzluk' suçlamalarından azade tutulacaktır. AK Parti'yi "irticanın odağı haline geldiği" suçlamasıyla mahku00fbm eden mahkeme, bu kez Yüce Divan'da işleteceği süreçlerle, alacağı kararlarla, AK Parti'yi "yolsuzluğun odağı haline" getirmeye çalışacak. 2007'de AK Parti'ye açılan kapatma davası ve yargılama sürecinin aynısı, bu kez "yolsuzluk davasıyla, Yüce Divan'da işletilecek; bunun bir tuzak olduğu gayet açık. Türkiye halkının büyük çoğunluğunun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun liderliğine, dürüstlüğüne inancı tamdır. Kimse onlara "yolsuzluk" gibi alçakça bir suçu atamaz, yakıştıramaz. İktidar, "Rüşvet ve yolsuzluk" suçlamasının siyasi bedelini üst üste iki seçimde, sandıkta ödemiştir. Dört eski bakanla ilgili savcılığın verdiği "takipsizlik" kararına uymak en doğru olandır" dedi.

4 bakanı neden cezalandıralım?

Gazeteci-yazar Abdulkadir Selvi'nin Ak Parti içinde konuyla ilgili konuşulanları aktardığı yazısındaki değerlendirmeleri şöyle; ""17 Aralık operasyonu için darbe girişimi dedik. Bu tezle millete gittik. Millet bizi onayladı. Şimdi 4 bakanımızı Yüce Divan'a sevk edersek, darbe iddiamız inandırıcı olmaz. Operasyonu yapan Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı tutuklu, operasyona katılan polislerin bir kısmı ise meslekten men edilmek suretiyle cezalandırıldı. 17 Aralık savcısı Celal Kara'nın dosyası ise ihraç talebiyle HYSK'nın önünde. Ayrıca 17 Aralık'la ilgili, "Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve örgüte rastlanmadığı" gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararı verilen bir davada 4 bakanı Yüce Divan'a sevk etmek suretiyle neden cezalandıralım" dedi.

Parlamento üstü bir kurum yok

Gazeteci-yazar Ahmet Kekeç ise yazısında şu değerlendirmelerde bulundu: "Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, bizdeki gibi, "olağanüstü yetkilerle" donatılmış ve "parlamento üstüsiyasi erk" işlevi gören özel yargı kurumlarına rastlayamazsınız. Dolayısıyla, "Gitsinler, Anayasa Mahkemesi'nde aklanıp gelsinler" sözü, hoş ama aynı zamanda boş bir söz. Ben AK Parti yetkilisi olsaydım, "Ne işleri var Anayasa Mahkemesi'nde?" derdim. Çünkü aldığı kararlarla kendisini siyasileştiren ve "siyasi hasım" rolü oynamaya teşne bir mahkemeden söz ediyoruz" dedi.