BİR AYET
Göklerin, yerin ve içindeki tüm varlıkların mülkü/yönetimi O’nundur. O her şeyi planlayıp yaratmaya güç yetirendir.
(Mâide Süresi Ayet 120)
BİR HADİS
Ümmetim için depremler günahlarına kefaret olur. [Hakim] Allahü Teâlâ, depremleri iyilere öğüt, müminlere rahmet, kâfirlere ise azap kılar.) [İbni Asakir]
Âlimler, (İki Z artınca üçüncü Z gelir) demişlerdir. Yani Zulüm ve Zina çoğalınca Zelzele olur. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Zina yayılınca depremler çoğalır.) [Deylemi]
Hayatı doğal ve sosyal yasalara bağlayan Allah’ımıza hamd ederiz. “Allah’ın verdiğini engelleyecek, engellediğini verecek ve hükme bağladığını bozacak hiçbir güç ve irade olmadığını” bildiren Peygamberimiz Hz. Muhammed’e kalbî ihtiramlarımızı arz eder, bağlılarını artırmasını Rabbimizden dileriz.
Dünyamız, ekseni etrafında saatte 1670 kilometre hıza dönerken, güneşin çevresinde 105 bin kilometre hızla seyretmektedir. Dünyamızın güneşe yaklaşırken hızı artmakta, uzaklaştıkça azalmaktadır.
Aklı kavramaktan aciz bırakacak bir ihtişam… Sübhanelllah diyor, bilimsel düşünceden yoksun bilim adamlarına şu ayetleri hatırlatıyorum:
“Yoksa kendileri, hiçbir yaratıcı olmadan mı oluşup var oldular, yoksa yaratıcılar kendileri midir? Gökleri ve yeri onlar mı yarattı, hayır onlar yürekten inanmazlar (Tûr 52/35-6)
Dağları yeryüzüne çaktı
Yüce Allah bize yeryüzünde hayat bahşetti. Yeryüzünün, kendi yörüngesindeki seyri sırasında sarsıntıya uğramamamız için, dağları dıştan görülen kısımlarından fazlasıyla kazık gibi yeryüzüne çaktı:
“Yeryüzüne, insanlar sarsılmasın diye ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar yerleştirdik. İstedikleri yerlere gide-bilsinler diye orada dağlar arasında geniş açık geçitler, yollar açtık.” (Enbiya,21/31. Bak. Nebe’, 78/7)
Yeryüzü Varlıkları, Yıldızlar, Ay ve Güneş Biz İnsanlar İçin Yaratılmıştır
Yeryüzünde istisnasız bütün varlıklar biz insanlar için yaratılmıştır. Her varlık kendi yaratılış kanunları doğrultusunda yaşar; varlığını sürdürür. Biz varlıkların yaratılış kanunlarıyla çatışmadığımız sürece olumsuz hiçbir gelişim yaşanmaz. Kasırga da, hortum da, aşırı yağışlar da ve depremler de olmaz.
Mesela her arazi ziraata elverişli değildir. Elverişli olmayan araziden verim alamazsınız. Rabbimiz şöyle buyurur:
“Rabbinin bilgisi, planı ve iradesi dahilinde verimli toprakların, bitkisi de güzel biter. Kötü ve verimsiz olan arazide de, faydasız, çer çöpten başka bir şey çıkmaz. İşte biz şükredecek bir kavim için inkârı mümkün olmayan âyetleri böylece açıklıyoruz.” (Araf,7/58)
Her arazi tarıma uygun olmadığı gibi yerleşime de uygun değildir. Demirin ve diğer inşaat maddelerinin de kullanım ölçüleri ve dayanıklılık sınırları vardır. Allah’ın verdiği aklı kullanıp varlıklar için konulmuş hayat yasalarını öğrenerek önlemler almak görevimizdir.
Deprem uzmanları halka yönelik konuşmamalıdır
Yaşadığımız depremler vesilesiyle uzmanlar yer yer doğru fakat eksik beyanda bulunuyor. Önlem almaya yönlendirirken ümitsizlik ve korku salıyorlar. Çünkü onlar doğal olaylara dar açıdan bakıyorlar.
Biz materyalist değiliz. Hayata vahyin ışığında yani bütün varlıkların yaratıcısının bildirilerine göre bakar ve yorumlarız.
Bizim inancımıza göre yeryüzü varlıklarında görülen tabiat yasaları ve olaylarıyla ile bizim inançlarımız ve yaşamlarımız arasında bağlantı vardır. Yaratanı inkâr ve insanlara zulüm tabiat olaylarını olumsuz yönde etkilediği gibi Ona iman, adalet ve merhamet de olumlu yönde etkiler.
Hakka sûresinde (4-7) Allah’ın varlığı ve egemenliğini, Ahiret hayatı ve sorgulamasını inkâr ile yeryüzünde doğal akışı bozarak zulmetmenin, deprem ve kasırgalarla sebebiyet vereceği açıklanırken, Sebe’ sûresinde (16) sel felaketlerine de neden olacağı açıklanmaktadır. Kalem sûresinde (17-33) zekât gibi sosyal yardımlaşma görevini yapmamanın doğal afetlere sebep olabileceği örneklendirilirken Araf sûresinde yapmanın bereketli bolluklara sebep olacağı bildirilmektedir:“Eğer o peygamberlerin gönderildiği ülkelerin halkı, inanmış olsalar ve yollarını Allah'ın kitabıyla bulmuş olsalardı, onların önüne yerin ve göğün bereketlerini açardık; ama gerçekleri yalanlamaya kalktılar ve biz de kendi yapıp ettiklerinden dolayı onları kıskıvrak yakaladık.” (Araf 96)
Depremden korunmanın manevi yolları
Dolu silah tetiğe basılmadıkça patlamayacağı gibi ilahi irade devreye girmedikçe fay hatları harekete geçmez. Yaratanın bilgisi ve onayı dışında hiçbir oluşum gerçekleşmez. İslâm’da ve bilimde tesadüfe yer yoktur.
Evet bütün önlemleri alalım. Sağlam zeminler üzerinde güçlü binalar yapalım. Ama yetmez. Bu sebeple ilgililer maddi önlemleri alsınlar veya aldırsınlar, yükümlü insanlar olarak bizler de almamız gereken tedbirlere başvurmalıyız. Bir taraftan doğal afetleri önlemeye ve zararlarını gidermeye çalışırken, diğer taraftan doğal afetleri manevî uyanışa ve yardımlaşma gibi hayırlara vesile kılmalıyız.
Şimdi almamız gereken manevî önlemlere bakalım:
Allah’a İmanımızı Pekiştirmeliyiz : Bütün varlıkları ve yaşam kanunlarını yaratan Allah’a imanımızı pekiştirmeliyiz. Mikro ve makro alemlerde O’nun bilgisi ve onayı dışında hiçbir oluşum gerçekleşemez Tesadüf yoktur. Günahlarımıza Tövbe Etmeliyiz: Allah’a ortak koşma, zulüm, fakirlere duyarsızlık, faiz ve zina gibi günahlarımız bırakarak Rabbimize dönmeliyiz. Çünkü bu günahlar doğal afetlere de sebeptir. İhsanı, Adalet ve Merhameti Artırmalıyız : Ana baba, akraba komşu ve arkadaşlara ihsanı /sevgi, saygı ve yardımları artırmalıyız. (Nisa 36)Zalimleşmedikleri sürece inançları ne olursa olsun insanlara adalet ve merhamet, maddî ve manevî yardım anlamına sadakaları çoğaltmalıyız.
Sürekli Dua: Dünya ve âhiret hayatımız için her zaman dua etmeliyiz ama afetler döneminde daha bir yürekten dualar etmeliyiz:Beşeri sistem Depremleri!
Afetler yalnızca doğal olanlardan ibaret değildir. İnsanlar asıl büyük afetlere duyarsız. Allah’ı ve yasalarını dışlayan eğitim sisteminden, faize ve sömürüye dayalı ekonomiden, suç ile ceza arasında denge kuramayan hukuk düzeninden, hülâsa hayatı konumlandırıp amaçlandıramayan materyalist ve deist düzenlerden daha büyük hortum kasırga, sel ve deprem olabilir mi?
Doğal Afetler masumlara da gelir
Tabii ve sosyal afetler günahlarımız sebebiyle gelebileceği gibi ilahi deneme gereği doğrudan ve uyarı niteliğinde de gelebilir. Günahlarla mücadele etmeyen müminlere de gelir. Ne var ki doğal afetlerle can verenler ve mağduriyet yaşayanlar, ahiret hayatlarında mükâfatlarını alırlar. Rabbim cümlemizi hayata mümince bakmaya ve yaşamaya çalışanlardan kılsın.
Yağmurlar bile ölçüye göre yağar
Allah yağmurları bir ölçü dahilinde indirdiğini beyan ediyor:
“Allah gökten yağmurları bir ölçüye göre indirdi/indiriyor. Yağmurla ölü bölgeleri yeşerttik/yeşertiyoruz. İşte böylece diriltilip çıkarılacaksınız.”(Zühruf 43/11)
Kur’ân insanı olarak gerekli önlemli alırsanız, yıkıcı seller oluşmaz. Gerekli önlemleri alırsanız korunursunuz, üstelik faydalarından yararlanırsınız. Madenler, maden suları, kaynak suları ve ılıcalar depremlerin/deprem fay hatlarının faydalarıdır.