Hamas'tan İsrail açıklaması!

Hamas Sözcüsü Kanu, Filistin uzlaşısının içişlerini ilgilendiren bir durum olduğunu, İsrail'in bunun kabulü için şart koşmasının açık bir müdahale olduğunu belirtti.

Hamas Sözcüsü Abdullatif el-Kanu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, Hamas ile Fetih arasında varılan uzlaşı anlaşmasını kabul etmeleri için bazı ön koşullarının olduğuna ilişkin açıklamasını hatırlatarak, "İsrail'in Filistin uzlaşısının kabulü için şart koşması içişlerine açık bir müdahaledir." dedi.

İşgalle, daha fazla irade ve ulusal birlikle mücadele ettiklerini söyleyen Kanu, ulusal birliklerinin, işgal güçlerini zayıflattığını ve durumunu zorlaştırdığını vurguladı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Genel Sekreteri Saib Ureykat ise yazılı açıklamasında, Hamas ile Fetih arasındaki uzlaşıyı "tarihi" olarak nitelendirerek, "Uzlaşı, Filistin meselesi tarihinin en karanlık bölümlerinden birini sona erdirdi." ifadesine yer verdi.

Filistinli grupların, güçlerini yeniden kazanacağı ve "sömürgeci işgal projesi"yle mücadeleye yönelerek el ele çalışacağını kaydeden Ureykat, "Ulusal birlik, işgali sonlandırmanın, başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarındaki bir Filistin devleti egemenliğinin somutlaştırılması ve Filistinli mülteciler meselesine adaletli bir çözüm bulunmasının tek yolu." değerlendirmesini yaptı.

İsrail, Hamas ile Fetih arasında varılan uzlaşı anlaşmasını kabul etmeleri için bazı ön koşullarının olduğunu açıklamıştı. İsrail, uzlaşının kabulü için Uluslararası Dörtlü Komisyonun şartlarının uygulanması, Hamas'ın silahsızlandırılması, tünellerin kazılması ve roket üretiminin durdurulması, Hamas'ın elinde bulunan İsrailli siviller Avra Mengistu ve Hişam Said'in bir an önce serbest bırakılması gerektiğini belirtmişti.

Hamas ve Fetih heyetleri Mısır'ın başkenti Kahire'de devam eden müzakereler kapsamında Filistin'deki bölünmüşlüğü bitiren "uzlaşı anlaşmasını" imzalamıştı. Anlaşma kapsamında, Filistin Ulusal Uzlaşı Hükümetinin, en geç 1 Aralık 2017 tarihine kadar Gazze'deki tüm görevlerini Batı Şeria'da olduğu gibi yerine getireceği açıklanmıştı.