Hal-i Alemi İslam

Regaip Bostan

Dünden bu güne yani Osmanlıdan ya da İslam u00c2leminden bize kalan mirasları yok etmek için hummalı bir savaş var. Taraflar belli bir tarafta Müslümanlar ve diğer yanda Gayr-i Müslimler. Dünya genelinde kurulmuş bir kurtlar sofrası ve gündem de u00c2lem-i İslamın yok edilmesi, yeraltı ve yer üstü zenginliklerin elde edilmesi ile beraber insanlığın köleleştirilmesi mevzubahis. Oyunu oynayanlar kurtlar, sırtlanlar, alçaklar, hainler oyun ise kuralsız. Eskiden yamyamlar dahi kendilerince koydukları kurallar çerçevesinde hareket ediyorlardı. Ama bu gün sahne almış olan bu doyumsuzlar hiçbir şeye isnat etmedikleri fikirleri ile hareket ediyorlar. Bu oyun çok acımasız ve ahlaksız. Mücadelesi bir o kadar zor ve çileli. Mükafatı ise çok ve bereketli. Zahmette rahmet vardır düsturu bize bu savaştan elde edeceğimiz ganimetlere dem vurur ve başımızı kaldırıp Allah'ın livaül hamd sancağı altına tek vücut olmaya çalışmaya sevk eder. Huzur İslamiyette olduğu gibi kurtuluşta İslamiyette. Sille bize ancak tembellik ve tenperverlikten gelir. Şimdiki Müslümanların şu ızdıraplı ve sıkıntılı hallerine kendi kendimize fetva verdirdik. Düzeltmek ve daha da terakki ettirmek elbet bizim elimizde. Ama Allah çalışanı sever hakikatini unutmamak kaydıyla. Şöyle bir bakalım bizde ki Alem- i İslama, neredeler ve nedir ahval.

* Gayri Müslim olan ve İllimunati örgütüne üye olan ve kliplerinde İslamiyet'e hakaret eden Madonna'nın İstanbul'daki konserine 55 bin Müslüman gitti. Kendilerinden geçerek konsere iştirak ettiler.

*Yine aynı mantaliteye sahip diğer bir Gayri Müslim olan Rihanna'nın konserine 35 bin Müslüman gitti. Onlardan şeytani şehvetlerinden kendilerinden geçerek zevkü sefa içerisinde konsere iştirak ettiler.

* Günde 4 saat dizi seyretme oranı ile 70 milyonluk Türkiye Müslümanı, ABD'yi geçerek Dünya sıralamasın da 1. sırayı aldı. İnternetten porno video izlemede de dünya birincisiyiz.

* Şike bizde, olimpiyatlarda doping bizde, İhanet içerisinde yaşayan generalleri bizde, yolsuzluklar bizde. En büyük gelirimiz turizmden (Yani elin Gayr-i Müslim'inden) olması da ayrı bir utanç.

* Tarım şehri olan ülkemiz tohumunu İsrail'den, Teknolojisini Çin'den, Kurbanlığını yurt dışından daha bir çok ihtiyacını Gayri Müslim'inden alıyor.

Daha anlatılacak ve yazılacak çok şey var ama maalesef ne yazmaya yüzüm kaldı ne de tahammül edecek gücüm kaldı. Bizdeki hal böyle umutlarını bizlere bağlamış diğer Müslüman memleketlerin durumunu siz düşünün.

İşte Arap Birliği. Mısırda kardeşi kardeşe vurdurmak için milyar dolarlar veriyor.

İşte Filistin. Karşısında müthiş bir düşmana karşı kardeşler arasında ittifak nedir bilmiyor.

İşte Suriye. Sözde Müslüman bir zalim iktidarı için hırsından 100 binden fazla masumu katl etti ve hala ediyor. İşin acı tarafı şudur ki bu zulmün durması için elimizi islam birliğine değil de Hristiyan birliğine açıyoruz ve yalvarıyoruz adeta! 'Gel durdur bu zulmü' diye.

İşte diğer İslam memleketleri. Hepsi parça parça edilmeye çalışılıyor. Bizler ise Avrupa'nın bize ettiği onca zulüm ve düşmanlıktan sonra onların batıl fikirleri etrafında adeta pervane oluyoruz. Konserinden-sinemasına, oyununda- eğlencesine, modasından-gayri meşru hayatına zevkle şevkle ciddiyetle koşuyoruz.

Belki uyuyan gönüllerimize ve yüreğimize bir ışık olur diye birkaç kelam ettim. Maksadım ne tahkirdir ne de tenkittir. Yaşanan bu hadiselerde ihmal noktasında belki en çok hisse bana aittir. Bu yaşananlar bize daha ne kadar ders olur bilmem ama bir yerlerden başlamak lazım. "İnsana çalıştığı kadar vardır" hakikatince çalışacağız, üreteceğiz, yetiştireceğiz, geliştireceğiz, güçleneceğiz, tek vücut halinde ayakta dimdik duracağız. İnsanı ayakta tutan ve terakki ettiren hazinemiz sabırla o güzel baharlara kavuşmak için gayret edeceğiz. Zalim izzetinde mazlum zilletinde kalmayacak. Gün gelecek aldığımız İslamiyet sancağını hakkıyla semada dalgalandıracağız.

Kaderin istikbale ait hükmü nedir bilemiyoruz ama her kıştan sonra bir baharın ve her geceden sonra bir gündüzün gelmesi gibi İnşaallah u00c2lem-i İslamın da baharı pek yakındır. Çünkü Akif'in dediği gibi "Çok kararan gecenin sabahı pek yakındır" Her şeyin bir bedeli var ve biz Alem-i İslamın huzuru ve saadeti için gerekirse bu bedeli canımızla, malımızla, işimizle, aşımızla gerekirse her türlü fedakarlıkla ödemeye hazır olmalıyız.