Haçlı zihniyeti yeniden hortladı

İsrail'le diplomatik ilişkilerin derhal kesilmesi gerektiğini ifade eden Şamil Tayyar, "Haçlı zihniyeti İsrail üzerinden İslam alemine doğru yeniden hortladı" dedi.

Özlem DOĞAN

milat.ozlem@gmail.com

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri için gün sayarken, İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği katliamlara ise dünyanın büyük güçlerinden hiçbir ülke dur demiyor. Kanın ve gözyaşının durmadığı Ortadoğu'yu, İsrail-Filistin sorununu ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'la konuştuk.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri için gün sayıyor. Başbakan Erdoğan'ın adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben başından beri Sayın Başbakanımızın cumhurbaşkanlığına aday olması gerektiğini savunanlardan birisiyim. Çünkü yakın çevremizi içine alan küresel bir denge kuruluyor. Dünya adına söz söyleyenler Türkiye'yi bu yeni denklemde devre dışı bırakmak istiyor ve küresel iktidar çatışması Türkiye üzerinden oynanıyor. Onun için bu yeni dönemde devletin başında güçlü bir karaktere ihtiyaç var. Bu kişi de Sayın Başbakanımızdır.

VESAYETÇİ REJİME DARBE

Başbakan Erdoğan'ın köşke çıkması Türkiye'de hangi dengeyi değiştirir?

Şimdiye kadar cumhurbaşkanlığı seçimi vesayetçi rejimlerin kodlarına göre istikamet belirledi. Şimdi ise tarih boyunca ilk defa bu coğrafyada insanlar kendi liderlerini seçme imkanına kavuştular. Dolayısıyla halkın seçeceği cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olursa bu vesayetçi rejime indirilmiş en ağır darbe olacaktır.

Çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yaklaşık iki yıldır Erdoğan'sız Türkiye projesi yürütenler alternatif isimler arasında Ekmeleddin İhsanoğlu'nu da tutuyorlardı. Ama şunu çok açıkça söyleyebilirim; Ekmeleddin İhsanoğlu ne Devlet Bahçeli ne de ne de Kılıçdaroğlu'nun iradesiyle çıkmış bir adaydır. Bu uluslararası bir projedir. Mısır'da Sisi darbesinin arkasında hangi uluslararası irade varsa İhsanoğlu'nun adaylığında da aynı irade var.

DEMİRTAŞ'IN İDDİASI YOK

Bir cumhurbaşkanı adayı da Selahattin Demirtaş. Bu adaylıkla kendisi neyi hedefliyor?

Selahattin Demirtaş'ın bir iddiası yok. Bunu zaten herkes biliyor. Zannediyorum ki HDP ile bir açılım yapmak istediler. Kürt oylarının yanına sol oyları da ekleyerek Türkiye partisi olma iddiasındalar. HDP'yi de bu amaçla kurdular. Yeni açılımlarının siyasi karşılığını cumhurbaşkanlığı seçiminde test etmek istiyorlar. Beklentileri yüzde 10 civarında bir oy alabilmek.

Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmesi halinde başkanlık sistemi için harekete geçilecek mi?

Türkiye'nin 2023 vizyonunun hayata geçirilebilmesi için başkanlık modeline ihtiyacı var. Eğer cumhurbaşkanı güçlü şekilde seçilir, kısa bir zamanda da seçime gidebilirsek anayasayı değiştirecek en az 330 milletvekiline sahip olabiliriz. Bu durumda da anayasayı değiştirebiliriz. Bu açıdan bakacak olursak Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da bir anayasa seçimi olacaktır. Eğer başkanlık sistemini anayasa ile destekleyebilirsek Türkiye için inanılmaz bir fırsat olur. Bunu deneyebileceğimizi düşünüyorum.

BUNLAR İKİYÜZLÜ AYDINLAR

Başbakanı destekleyen ve davetine katılan sanatçılara sosyal medya da bazı kesimler tarafından baskı uygulanıyor. Bu baskı kesiminin amacı nedir?

Demokrasiyi içselleştirmeyen bu ikiyüzlü kesim geçmişte Ahmet Kaya'ya yaptıklarını bugün bu sanatçılara yapıyor. Aslında fikru00ee yapıları iyi analiz edildiğinde bunların bırakın solcu olmayı, hepsinin süzme birer faşist olduğunu görürsünüz. Kendi yandaşlarına yönelik kısıtlayıcı bir durum oluştuğunda kıyameti koparanlar, başkaları için aynı sesi yükseltmediler. Gezi olayları başladığında gaz bombaları 45 derece atılmadığı için Türkiye'yi eleştiren Batılılar, Gazze'de ölen onlarca çocuğa rağmen bunu bir savunma hakkı olarak görüyorlar. Yani Batı, İsrail-Filistin meselesinde nasıl ikiyüzlü bir siyaset sergiliyorsa bizde de sözüm ona aydınlar ikiyüzlü bir siyasetin temsilcisi durumundalar.

30 Mart yerel seçimlerinden sonra hezimete uğrayan paralel yapıdan yeni komplolar bekliyor musunuz?

Paralel yapı can çekişiyor. Ciddi bir dirençle karşılaştılar ve bunu beklemiyorlardı. 17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinden hemen sonra hükümetin düşeceğini öngörüyorlardı. Fakat hesapları tutmadı. 30 Martta da sandığa gömüldüler. Şimdi cumhurbaşkanlığı seçimini hedeflediler. Sebebi de Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını engellemek, sonrasında da siyasetten silmektir. Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar provokasyona ucu açık bir süreçte olduğumuzu düşünüyorum. Her argümanı kullanmak isteyebilirler.

Çözüm süreci birkaç olumsuz gelişmeye rağmen ilerlemeye devam ediyor. Sürecin gidişatını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'nin yaklaşık 40 yıldır büyük bir sorunu var. Bu sorunu çözmek için radikal bir tavır alındı. Başlangıçta dirençle karşılaşıldı. Başbakanımıza ihanet suçlamalarında bulundular. Ama gelinen nokta hem başbakanımızın hem de hükümetimizin ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Eğer bu süreç provokasyonlarla başka bir yere savrulmazsa yaklaşık iki yıla kadar PKK silah bırakma aşamasına gelebilir. Ben gelinen noktayı çok iyi ve başarılı buluyorum.

HAÇLI ZİHNİYETİ HORTLADI

İsrail Filistin'i bombalamaya devam ediyor. Bu katliama Türkiye dışında neredeyse tepki gösteren bir ülke yok. Bu soykırım daha ne kadar görmezden gelinecek?

Mısır arabuluculuk başlatmış ve kısa sürede ateşkes ilan edilmişti. Buna rağmen İsrail kara harekatına da başladı. Onlarca Filistinli hayatını kaybetti. İşin garip tarafı İsrail'in bu soykırımına Amerika, Fransa, Almanya gibi ülkelerin de destek vermeleridir. Gezi de Türkiye yangın yerine dönmüş gibi yayın yapan uluslararası kanallar bu katliamı görmezlikten geliyorlar. Bütün bu gelişmeler haçlı zihniyetinin İsrail üzerinden İslam alemine doğru yeniden hortladığını gösteriyor. Başbakanımızın dediği gibi; İsrail orada kan akıtmaya devam ettiği sürece İsrail'le ilişkilerimizin normalleşmesi asla mümkün değil.

İsrail'in amacı sadece Hamas'ı yok etmeye mi yönelik yoksa altında yatan başka hesapları mı var?

İsrail bu soykırımı sadece Hamas'a yönelik olarak birlikteliği bozmak için yapmıyor. Ben bunun İsrail'in yeni stratejisinin yani Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarıyla girintili olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve Mısır bölgesinde çok ciddi doğalgaz rezervi ve petrol var. İsrail Gazze üzerinde katliamını sürdürürken aynı zamanda da Doğu Akdeniz'de bir egemenlik kurmaya çalışıyor. Önümüzdeki dönemde Gazze'den yayılarak Kıbrıs'a kadar uzanan halkada çok ciddi problemler olacağını düşünüyoruz. Çünkü dünya adına söz söyleyenler enerji kaynaklarını yeniden paylaşmaya ve haritaları değiştirmeye çalışıyor.

DİPLOMATİK İLİŞKİLER KESİLMELİ

Türkiye İsrail'in katliamları karşısında nasıl bir yol izlemeli?

İsrail'le diplomatik ilişkilerin doğrudan kesilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şili ve Venezuella diplomatik ilişkilerini kesti. Eğer bu konuda bir adım atarsak hem Türkiye'de hem dünya da etkili bir mesaj vermiş oluruz. İsrail'in bu şımarıklığının en önemli nedeni Amerika başta olmak üzere büyük ülkeler tarafından desteklenmesidir.

Ortadoğu'da bir de IŞİD sorunu var. Katliamlar yaparak bölgede ilerleyen IŞİD hakkında ne düşünüyorsunuz? Önümüzdeki dönemlerde Türkiye için tehlike arz eder mi?

IŞİD, CIA ve Mossad'ın destek verdiği bir örgüt. IŞİD yeni bir oyunun parçasıdır. Çünkü bölgede yeni ülkeler kurulacak ve birçok ülkenin sınırları değişecek. Ancak gelinen nokta hesapladıklarının üzerine çıktı. IŞİD'in Musul'u işgalinden sonra bölgede söz sahibi olmayan Sünni ve diğer kesimler IŞİD'e destek verdiler ve örgütte kontrol edilmez bir hızla büyüdü. Eğer bu konuda gerekli tedbirleri alınmazsa Türkiye'nin de aleyhine doğabilecek bazı gelişmeler yaşanabilir.

*Ekmeleddin Bey'e MHP'nin desteği giderek azalırken sanki CHP'nin adayı gibi bir profil çizmeye başladı. Seçim kampanyasını yürüten kadrolarda solcu ve CHP kökenli gazeteciler İhsanoğlu'na istikamet vermeye başladılar. Bu yüzden ben hiçbir şansı olacağını düşünmüyorum.

* Son günlerde Suriyelilerle yurttaşlarımız arasında bir gerginlik oluşturmaya çalışıyorlar. Bu bir tezgah ve bu tezgahın arkasında kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Biri Şam'a biri de paralel yapıya kadar uzanıyor. Çok yönlü bir koalisyonla karşı karşıyayız.

* Çözüm süreci AK Partinin Doğu ve Güneydoğuda oylarını arttırdığı için BDP kendi tabanına yönelik bizim sinir uçlarımıza dokunacak radikal açıklamalar yapabiliyor. Bunlar tamamen siyasi manevradır. Kürt meselesinin çözümü siyasi hesaba katılacak basitlikte bir mesele değildir.

*Filistin meselesi konusunda çok ciddi bir mesafe kat edilmişti. Filistin kendi içerisinde barışı hissetmeye başlamış; El Fetih ile Hamas bir araya gelmişti. Filistin'in birlik ve bütünlük hali İsrail'i çok rahatsız ediyordu. Bu operasyonlarla da barış sürecine de çok ciddi bir şekilde zarar verdiler.