Altındağ Belediye Başkanı Asım Balcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilçeye bağlı Solfasol semtinin daha önce köy olduğunu, büyükşehir sınırları kapsamına alındıktan sonra mahalleye dönüştüğünü belirtti.
Hacı Bayram Veli’nin doğduğu ev ve çevresindeki tarihi caminin restorasyon sürecine ilişkin bilgi veren Balcı, bölgeye bir inanç merkezi de kazandırmayı amaçlayan Hacı Bayram Veli Külliyesi projesi kapsamında yaklaşık 15 dönümlük alanda dönüşüm çalışmalarının yürütüldüğünü, Kur'an kursu, kültürevi ve kütüphane ile meydan yapıldığını söyledi.
Geçmişten bu yana süregelen isim tartışmalarıGeçmişte, bölgenin ismine yönelik tartışmalar olduğunu ifade eden Balcı, bazı tarihi kaynaklarda bölgenin adının Zülfazıl olarak geçtiğini dile getirdi.
Balcı şöyle devam etti:
"Zülfazıl 'fazilet sahibi' anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Bölgede çok sayıda inanç önderinin bulunması, Hacı Bayram Veli gibi önemli şahsiyetlerin bulunması da buna atıfta bulunulduğunu gösteriyor. O bakımdan, bu dönüşüm çalışmalarıyla birlikte Zülfazıl isminin bölgeye verilmesi konusunda vatandaşların yoğun bir talebi oldu. Biz de bu talepleri dikkate alarak önümüzdeki dönemde çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
Balcı, Hacı Bayram Veli Külliyesi'nin, yaklaşık üç ayda tarihi caminin restorasyonu, kütüphane, kültürevi ve meydandaki yeşil alan çalışmalarıyla tam bir çekim merkezine dönüşeceğini söyledi.
‘İsim değişikliğine ilişkin hukuki süreç başlatıldı’Asım Balcı, isim değişikliğine ilişkin hukuki sürecin başladığını, Valiliğin onayıyla adı değiştirilecek bölgedeki meydanın sonbahar aylarında halka açılacağını belirtti.
Bölgede restorasyon çalışması devam eden köy camisinin 100 yıldan daha fazla süredir ayakta olduğunu anlatan Balcı, camide, üzeri sıvayla kaplı ince kalem işleri tespit ettiklerini bildirdi.
Balcı, Hacı Bayram Veli'nin doğduğu evin restorasyon çalışmalarının ardından inanç turizmine kazandırılacağını ifade etti.
Hacı Bayram Veli’nin Ankara'ya dönüşüHocası Hamideddin-i Veli'nin vefatından sonra Ankara’ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul oldu. Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata ve ziraate sevk ederdi. Kendisi de geçimini ziraatle sağlardı. Açtığı ilim ve irfan ocağına, devrinin meşhur alimleri, hak aşıkları akın etti. Damadı Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Akbıyık, Bıçakçı Ömer Sıkinî, Göynüklü Uzun Selahaddin, Edirne ve Bursa ziyaretlerinde talebeliğe kabul ettiği Yazıcızade Ahmed (Bican) ve Mehmed (Bican) kardeşler ile Fatih Sultan Mehmed Han'ın hocası Akşemseddin bunların en meşhurlarıdır.
Fatih’in babası Sultan İkinci Murad Han, Hacı Bayram-ı Veli’yi Edirne’ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca, fevkalade hürmet göstermiş, Eski Cami'de vazettirmiş, tekrar Ankara’ya uğurlamıştır.
Sultan İkinci Murad Han kendisinden nasihat isteyince; İmam-ı Azam’ın, talebesi Ebu Yusuf’a yaptığı uzun nasihatı yaptı: “Tebean içinde herkesin yerini tanıyıp bil; ileri gelenlere ikramda bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş, fasıklardan uzaklaş, iyilerle düşüp kalk. Kimseyi küçümseyip hafife alma. İnsanlığında kusur etme. Sırrını kimseye açma. İyice yakınlık peyda etmedikçe kimsenin arkadaşlığına güvenme. Cimri ve alçak kimselerle ahbablık kurma. Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. Bir şeye hemen muhalefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Seni ziyarete gelenlere faydalanmaları için ilimden bir şey öğret ve herkes öğrettiğin şeyi belleyip tatbik etsin. Onlara umumi şeyleri öğret, ince meseleleri açma. Herkese itimad ver, ahbablık kur. Zira dostluk, ilme devamı sağlar. Bazen de onlara yemek ikram et. İhtiyaçlarını temin et. Onların değer ve itibarlarını iyi tanı ve kusurlarını görme. Halka yumuşak muamele et. Müsamaha göster. Hiçbir şeye karşı bıkkınlık gösterme, onlardan biri imişsin gibi davran.”