Hablemitoğlu suikastçısının 'cinayet rotası' iddianamede

Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin iddianamede, tetikçi olduğu öne sürülen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun iz bırakmamak için görevli olduğu Kazakistan'dan KKTC'ye, oradan da Türkiye'ye gelerek cinayeti işlediği belirtildi.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, tetikçi olduğu öne sürülen eski Yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun, iz bırakmamak için o dönem görevli olduğu Kazakistan'dan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC), oradan da gizlice Türkiye'ye gelerek cinayeti işlediği belirtildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçlarını Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, Necip Hablemitoğlu'nun toplumsal konulardaki çalışmalarıyla bilinen cumhuriyet dönemi tarihçilerinden biri olduğu kaydedildi.

Hablemitoğlu'nun, Bergama altın madenleriyle ilgili eylemlere Türkiye'de yerleşik bazı Alman vakıflarının destek olduğunu iddia ettiği, "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" ile Fetullahçı Terör Örgütü'nü (FETÖ) konu aldığı, örgütün kamu kurumlarında yönetimi ele geçirmeye yönelik gizli yapılanmasını anlattığı "Köstebek" isimli kitabı hazırladığı aktarıldı.

Adı, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) müsteşarı olarak geçen Hablemitoğlu'nun, bu çalışmaları nedeniyle bazı çevrelerden baskı gördüğü ifade edilen iddianamede, maktulün can güvenliğinden endişe ederek, kendisine ait aracına uzaktan çalıştırma sistemi kurdurduğu bildirildi ve suikast süreci anlatıldı.

Tespitleri, Gülen'in dava dosyasına delil olarak girdi

İddianameye göre, FETÖ'ye yönelik çalışmalarıyla dikkati çeken Hablemitoğlu'nun tespitleri, o dönem Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanan örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in dava dosyasına delil olarak girdi.

Bunun üzerine örgütün sözde Türkiye imamı firari sanık Mustafa Özcan, Hablemitoğlu'nun önünün kesilmesi için eski istihbaratçı sanık Enver Altaylı ile irtibata geçti. Altaylı da Hablemitoğlu ile görüşmek için dönemin sağlık bakanına ulaştı fakat Hablemitoğlu bu talebi kabul etmedi.

İddianameye göre, Hablemitoğlu'nun MİT müsteşarı olarak atanacağına ilişkin haberler üzerine, bu atamaya engel olmak isteyen örgüt, Hablemitoğlu'nu öldürmesi için MİT Müsteşarı olmak isteyen bir diğer isim eski MAK Alay Komutanı Albay Levent Göktaş ile sanık Aydın Köstem üzerinden irtibata geçti.

Hablemitoğlu suikastını kabul eden Göktaş, emrinde görev yapan eski askerler Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır'a talimat verdi. Talimat üzerine Bozkır, Hablemitoğlu'nun evinin bulunduğu sokakta keşif yaptı.

Ardından, o dönemde Kazakistan'da görevde bulunan eski yüzbaşı Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, iz bırakmamak için önce KKTC'ye, oradan da gizlice Türkiye'ye gelerek, 18 Aralık 2022'de evine girmek üzere olan Hablemitoğlu'nu iki el ateş edip öldürdü.

Askeri kargo uçağı ile Ankara'ya ulaştı

İddianameye göre, Özel Kuvvetler Komutanlığı İstihbarat Kısım Amiri Fikret Emek'in yardımcısı olarak görev yapan eski Yüzbaşı Mumcuoğlu'nun 4 Ekim 2002'de ikinci çocuğu dünyaya geldi.

Mumcuoğlu, 6 ayda bir yapılan Kazakistan görevlendirmesine, bebeğin doğumundan hemen sonra, acil durum koşulu da olmamasına rağmen bilerek gönderildi.

Cinayetten önce Kazakistan'ın Almatı şehrinden bilet alan Mumcuoğlu, İstanbul aktarmalı KKTC'ye ulaştı. Aktarma yerinde KKTC uçağını beklerken herhangi bir pasaport kontrolüne girmeyen Mumcuoğlu, KKTC uçağı ile askeri havalimanı olarak da kullanılan KKTC Ercan Havalimanı'na indi.

Askeri kargo uçağıyla Ankara Etimesgut Askeri Havalimanı'na gelerek, herhangi bir pasaport kontrolüne girmeden Ankara'ya ulaşan Mumcuoğlu, dönüşte de aynı rotayı takip etti.

Savcılık, 20 yıl öncesinin arama kayıtlarını inceledi

Savcılık, olay tarihine ait bir yıllık, Türkiye genelindeki arama detayı kaydı (Call Detail Records) verilerini de inceledi.

İddianamede, bu veriler sonucu elde edilen bilgilere göre, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Kazakistan'da bulunduğu sırada eşi ve babasıyla hemen her gün telefonla iletişim kurdu, fakat 5 Aralık 2002'den 29 Aralık 2002'ye kadar 24 gün boyunca telefon irtibatı olmadı. İddianamede, bu durumun, katil zanlısının iddia ettiğinin aksine Kazakistan'da değil, Türkiye'de bulunduğunu gösterdiği belirtildi.

Mumcuoğlu'nun eşi Z.M, suikasttan bir gün önce 17 Aralık 2002'de, KKTC'ye ait sabit bir hattan telefonla arandı. Z.M'yi 20 Aralık 2002'de KKTC'deki sabit hattan arayan kişi, daha sonra Fikret Emek'i de aradı.

İddianamede, Z.M. ve Emek'i arayan kişinin Ahmet Tarkan Mumcuoğlu olduğu belirtilerek, şu değerlendirmeye yer verildi:

"Z.M'nin KKTC irtibatlarının cinayet tarihinden bir gün önce başlaması, akşam ve gecenin ilerleyen saatlerinde yapılması, hemen öncesinde ve sonrasında Kazakistan GSM hattına mesaj atıyor olması, Z.M'nin 1 yıllık HTS kaydında başka hiçbir dönem KKTC hatları ile irtibat kurmamış olması ve Ahmet Tarkan Mumcuoğlu'nun alınan ifadesinden de görüleceği üzere KKTC'de kendisinin veya eşinin hiçbir tanıdığı, akrabasının olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, Z.M'ye yapılan söz konusu bu KKTC sabit hat aramalarının, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu tarafından yapılmış olduğu kanaatini vermektedir. Hem Z.M. hem de Fikret Emek'in aynı dönemde KKTC'ye ait hatlar ile irtibatlandıkları, aynı dönemde de irtibatlarının kesildiği görülmüştür. 20.12.2002 tarihinde Z.M'yi arayan KKTC'ye ait 0392 600 02 70 numaralı sabit/ankesör hattının, Fikret Emek'i arayarak 6 dakika 8 saniye görüşen numara olması hususu özellikle çok dikkat çekicidir."

İddianameye göre, 29 Aralık 2002'den sonra Z.M. ile Tarkan Mumcuoğlu arasında Kazakistan numarası üzerinden irtibat yeniden başladı.

Katil, silah kullanma tekniğine hakim

İddianamede yer alan Adli Tıp Kurumu otopsi raporuna göre, Necip Hablemitoğlu'nun başına ateşli silahla iki el atış yapıldı.

Olay yerinde, Hablemitoğlu'nun ayaklarına 330 santimetre mesafede, Türk menşeli MKE marka kovan, buna 250 santimetre mesafede ise Alman menşeli Luger Frontıer marka olan 9X19 milimetre çapında başka bir kovan tespit edildi.

Necip Hablemitoğlu'nun sol göz bölgesinden yapılan atışın yakın, kafa sol üst kısmından yapılan atışın ise uzak atış mesafesinden olduğu belirlendi.

İddianamede, "Maktule yapılan ilk atış ve ardından isabetle yapılan ikinci atış düşünüldüğünde, şüphelinin silah kullanma tekniğini bilen, soğuk kanlı ve kısa boylu sayılmayacak biri olduğu izlenimi uyanmakla birlikte, olayda kullanılan mermilerden birinin Alman menşeli olarak seçilmesi, maktul Necip Hablemitoğlu'nun hayatta iken içinde bulunduğu çalışmalar açısından dikkat çekici olarak görülmüştür." değerlendirmesi yapıldı.

Mustafa Özcan ve Enver Altaylı azmettirdi

İddianamenin sonuç bölümünde ise şu ifadelere yer verildi:

"Yapılan soruşturma sonucunda, olay tarihinde MİT Müsteşarı olmak isteyen şüpheli Mustafa Levent Göktaş'ın, bu görev için kendisine engel olarak gördüğü maktul Necip Hablemitoğlu'nu, aynı zamanda FETÖ/PDY ile ilgili çalışmalarından rahatsız olan Mustafa Özcan ve Enver Altaylı'nın azmettirmesi neticesinde öldürme kararı aldığı, bu kararı Özel Kuvvetler Komutanlığı içerisinde kendisiyle hareket eden legal alandan çıkan Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Fikret Emek ve Nuri Gökhan Bozkır ile eyleme döktüğü, şüpheli Mumcuoğlu'nun, Mustafa Levent Göktaş'ın verdiği talimat üzere 17 Kasım 2002'de Kazakistan görevine gönderildiği, eylemi gerçekleştirmek için olay tarihinden önce ülkeye geldiği, şüpheli Fikret Emek'in de Eskişehir'den olaydan bir gün önce Ankara'ya geldiği, Mumcuoğlu ile olay yerine gittiği, Mumcuoğlu'nun, Hablemitoğlu'nu, ele geçirilemeyen 9 mm çaplı mermi atan tabanca ile başına iki el atış yapmak suretiyle öldürdüğü, şüpheli Emek'in olayda aldığı görev itibari ile şüpheli Mumcuoğlu gibi asli fail olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır."