Güvenliğimizden taviz vermeyiz

Türkiye’nin Fırat’ın doğusu ve Güvenli Bölge kararlılığı ABD’ye geri adım attırdı. Güvenlik uzmanları, “Türkiye, ABD’nin olası bir oyalama ve zaman kazanma taktiğine karşın herhangi bir diplomasi düzenbazlığına pabuç bırakmayacaktır” dedi.

Ezgi ÇELİKANKARA

Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna yönelik operasyon kararlılığı terör destekçisi ABD’nin geri adım atmasını sağladı. Fırat’ın doğusu gündemiyle bir araya gelen Ankara ve Washington’un yoğun diplomasi trafiği sonucunda ‘Güvenli Bölge’ görüşmelerinde mutabakata varıldı. İki ülke Suriye’nin kuzeyinde ‘Barış Koridoru’nun koordinesi ve yönetimi amacıyla Türkiye’de ‘Müşterek Harekât Merkezi’ kurulması için el sıkıştı. Konuya ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, ABD’nin Fırat’ın doğusuna yönelik harekâtı askıya aldırma dayatmalarının sonuç vermediğini ve Türkiye’nin diplomatik bir başarıya imza attığını dile getirdi.

Türkiye’nin kararlılığı sonuç verdi

ORSAM Suriye Çalışmaları Koordinatörü Araştırmacı Oytun Orhan, Türkiye’nin, güney sınırlarındaki terör koridorunu tümüyle yok etmek için kararlılığını net bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti. Türkiye’nin asıl hedefinin PYD/YPG’nin bölgedeki yapılanmasını ortadan kaldırmak olduğunu vurgulayan Orhan, “Türkiye açısından bu kırmızıçizgidir. Bu anlamda Türkiye askeri ve diplomatik yöntemlerin iç içe geçtiği bir yol takip etti. ABD’nin YPG üzerindeki koruması devam ediyor. Dolayısıyla Türkiye diplomasi yoluyla bir uzlaşı için ABD ile masaya oturdu. Türkiye’nin kararlılığı ve sert söylemleri karşısında ABD masada taviz vermek zorunda kaldı” dedi.

Askeri müdahaleye şimdilik ara

Türkiye’nin askeri seçeneği uygulamadaki kararlılığının ABD’nin Güvenli Bölge konusundaki teklifini gözden geçirmesine yol açtığını kaydeden Orhan, görüşmenin detayları hakkında bilgi verdi: “Barış koridorunun derinliği ve güvenli bölgedeki askeri kontrolün kimde olacağı noktasında ABD’nin daha makul bir teklif sundu. Daha önce teklif edilen 10–15 km’den daha derin bir alanda uzlaşılmış. Ayrıca TSK’nın gözlemci rol değil, yoğun ve etkin bir rol taşıyacağı anlamına geliyor. Müzakereler devam ediyor. Türkiye, güvenliğinden ve duruşundan asla taviz vermeyecektir. Bu noktada ABD’nin oyalama ve zaman kazanma taktiğine karşın Türkiye, tek taraflı askeri müdahaleyi şimdilik rafa kaldırmış durumda.”

ABD, riskleri minimize etti

Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar ise Ankara ve Washington’un görüşmeleri sonucunda Müşterek Harekât Merkezi’nin oluşturulmasının son derece önemli olduğunu belirtti. ABD’nin verdiği güvensizliğini Türkiye tarafından artık ‘bıçak kemiğe dayandı’ cümlesiyle özetlendiğini dile getiren Ağar, “Türkiye ile ABD olası bir harekât sırasında karşı karşıya gelir mi? Bir çatışma yaşanır mı? Görüşmeler sonucunda bu risklerin minimize edildiği görünüyor. ABD, Türkiye’yi elinden kaçırmamış oldu. Artık gereği, sahada etki, eylem ve kontrol zamanı. Bu noktada ABD’nin engelleme, geciktirme, oyalama stratejilerini devreye koyma, unutturan konjonktür yaratma konusunda oldukça iyi olduğu unutulmamalıdır. Eğer Türkiye burada gereken hassasiyeti, kararlılığı, caydırıcılığı ve yığınağının etkisini göstermezse yeni bir Münbiç süreci yaşamak zorunda kalır” dedi.

Düzenbazlığına pabuç bırakmayız

İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni, Türkiye’nin Suriye’de diplomatik anlamda bir denge kurmaya çalıştığını vurguladı. ABD’nin masada varılan mutabakatları sahada unuttuğunu hatırlatan Prof. Dr. Köni, Türkiye’nin Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarının temizlenmesi noktasındaki tavrının net olduğunu söyledi.

Müşterek Harekât Merkezi’nin kurulması için iki ülkenin el sıkıştığını aktaran Köni, “Sınırlarını tehdit eden PKK/PYD yapılanmasını bu bölgeden söküp atmak istiyor. Gelinen süreçte varılan anlaşmanın sahadaki yansımaları büyük önem taşıyor. Türkiye, burada herhangi bir diplomasi düzenbazlığına pabuç bırakmayacaktır” açıklamalarında bulundu.