Bartın Ağır Ceza Mahkemesince Bartın Adliyesi'nde özel olarak oluşturulan salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler, patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ile taraf avukatları katıldı.
Adliye içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı.
Duruşma başlamadan söz alan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü, davaya müdahillik talebinde bulundu.
Bazı müştekilerin avukatı da "Zonguldak Barosuna kayıtlı avukat Çağla Dursun dün şehit ailelerine karşı, 'Siz zaten başınıza gelenleri hak etmişsiniz.' dedi. Bu durumun zapta geçirilmesini ve avukat hanımın şehit yakınlarından özür dilemesini istiyoruz." dedi.
Davanın 3 gündür süren duruşmasının bugünkü bölümü, tutuklu sanık başmühendis Mehmet Tural'ın savunmasının alınmasıyla başladı.
Tural, savunmasında üretimden sorumlu başmühendis olarak görev yaptığını söyledi.
Yer altında ve üstünde işlerinin bulunduğunu belirten Tural, "Olay günü sabah tertipleri yaptıktan sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından gelen iki mühendisle ilgilendim. Bu süre içerisinde yer altı iş yerlerinde tarafıma olumsuzluk iletilmemiştir. Bana olumsuzluk olmadığı, gaz değerlerinin normal olduğu, -350 kodundaki pervanelerden birinin bileziklerinde problem olduğu ve çözüleceği söylendi." ifadesini kullandı.
Tural, olay günü görevini tamamlayıp mesaisini bitirdikten sonra vardiya mühendisine devrettiğini dile getirerek, "Patlama olduğu esnada evdeydim. Müesseseye gidip acil durum eylem planı çerçevesinde ilk ocağa inenlerdenim. 15 saat kurtarma çalışmalarında bulundum." diye konuştu.
Kendisine isnat edilen kusurları kabul etmeyen Tural, "keşifli olarak yapıldı denilen bilirkişi raporunun keşif yapılmadan gerçekleştirildiğini, olayın olduğu yere inilemediğini, dijital verilerden rapor çıkarıldığını" savundu.
Tural, "İkinci patlamanın duyulmadığı söyleniyor. İlk patlamadan sonra kömür tozu patlaması olduğunu düşünmüyorum. Vantüpler patlamadan sonra alevleri taşımış olabilir. Kıyafetler inceleme için TÜBİTAK'a gönderilmiş ama bence bu vantüplerin de gönderilmesi gerekiyordu." değerlendirmesinde bulundu.
Eğitimle ilgili kendisine kusur atfedildiğini aktaran Tural, "Eğitim eksiklikleri şahsımı hiç ilgilendirmemektedir. Patlamadan 10 gün önceki denetimlerde havalandırma, tozla mücadele, iş güvenliği eğitimleri konusunda kusur bulunmamıştır." ifadelerini kullandı.
Savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Tural, taraf avukatlarının sorularını yanıtlayarak, "Olay günü vardiya mühendisi beni aradı; iki elektrik arızası olduğunu söyledi. İkinci bir patlamanın olduğunu gösteren emare yok. Bu yer altında araştırma yapıldıktan sonra belli olur." şeklinde konuştu.
Tural, gaz seviyesinin yükseldiği anlarda üretimi kimlerin durduracağına ilişkin soruya, "Gaz seviyesi 2.00'ı geçtiği an herkes üretimi durdurabilir." dedi.
Taş tozu uygulaması konusundaki soruya Tural, "Taş tozu uygulamasının planlaması olmaz. Yönetmelik gereği üretilen kömüre göre taş tozu serilir. Taş tozunun hangi bölümde ne kadar uygulanacağını iş güvenliği belirler." cevabını verdi.
Tural, "Üretim baskısı var mıydı ve hafta sonu çalışma olur muydu?" sorusunu, "Üretim baskısı yoktu. Hafta sonu emniyet nezaretçileri çalışırdı, taş tozu uygulaması yapılırdı. Hafta sonu üretim olmazdı." şeklinde yanıtladı.
"İşçilerden ocakta işçi yetersizliği nedeniyle üretimin azalması yönünde talep geldi mi?" sorusu sorulan Tural, içi sayısına göre üretim yapıldığını söyledi.
"Olay anında görevde değildim"Tutuklu sanık Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca da 6 aydır haksız yere tutuklu olduğunu öne sürdü.
Atmaca, 2018'de Amasra'da göreve başladığını belirterek, "Pandemi başlayınca yüksek tansiyon hastası olduğumdan idari izinliydim. Daha sonra bana bağlı olan birimler benden alınarak müessese müdürüne bağlandı. Müessese müdürü benim bütün imza yetkilerimi almıştır." diye konuştu.
Bilirkişiye sunulan müessese şemasının gerçekliğe aykırı olduğunu iddia eden Atmaca, "Olay anında görevde değildim, görev hiyerarşisi içerisinde olmadığım ifadelerden açıkça görülmektedir. Ben odamda oturuyorum, 'Dışarı çıkma.' deniliyor. Müessese Müdürü göreve başladığım anda hiçbir toplantıya çağırmamıştır, hiçbir şube müdürüyle tanıştırmamıştır." ifadelerini kullandı.
Atmaca, göreve başladığı 2018'den beri müessesede yaptıkları çalışmaları anlattı.
Mahkeme Başkanının "Sana göre bu olay nasıl oldu?" sorusuna, Atmaca, şu yanıtı verdi:
"Benim hiçbir bilgim yok. Meclis ve bilirkişi raporunu okudum. İşçi arkadaşlarımızın hiçbir kabahati yoktur, bunu yüreklilikle söylüyorum. Mühendis arkadaşlarımızın 'var' diyemeyiz, herkes hata yapabilir. Sistemde sıkıntı var. Tecrübe ve liyakat sıkıntısı vardır. Yanlış atamalar vardır, şu andaki iki kişi hariç hiçbirine ben sicil amirliği yapmadım. Benden sonra 2 sene daha çalıştılar."
Atmaca, imza yetkileri alındığından beri hiçbir çalışmadan haberinin olmadığını ileri sürerek, "Benden sonraki çalışmalar müessese müdürünün takdiridir. Ona soracaksınız. Kömür tozu patlamasına ben de inanmıyorum. Patlama olabilir, grizu yangını olabilir. İşçilerimizi hayattan koparan bir durum var, bu kesin. İşçilerimizin ihmallerinden dolayı bir patlama yok. TTK ilgilileri neden burada değiller? TTK'nin aldığı malzemelerle ilgili Cihat Özdemir'in, Salih Atmaca'nın hiçbir kusuru yoktur." savunmasını yaptı.
Zonguldak Barosu Başkanı Türker Kapkaç ve İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, davaya katılma talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından sanık Atmaca'nın çapraz sorgusuna geçildi.
Atmaca, "Ocakta metan birikirse galeri içinde nerede birikir?" sorusuna, "Bu zamana kadar metan birikimiyle karşılaşmadım. Tedbir almak gerekirse her yerde almak gerekir. 1.00'i geçince nezaretçi önlem alması gerekir." cevabını verdi.
Atmaca, kendi döneminde lavuara (kömür yıkama tesisi) götürülmeden kömür çıkarılıp çıkarılmadığına ilişkin, "Benim dönemimde böyle bir şey yoktu." dedi.
"Olay günü kimle konuştunuz?" sorusunu Atmaca, "Olayı öğrenince TTK Genel Müdür Yardımcısını aradım, ulaşamadım. TTK Genel Müdürünü aradım ve kuyubaşına gittim. Bana kimse oraya git demedi, gönüllü ve ahlaki hislerim dolayısıyla gittim. Kuyubaşına gitmem yasaklanmıştı." şeklinde yanıtladı.
Atmaca, "Yetkilerinizin alınması konusunda sendikanın baskısı oldu mu?" sorusuna, "Bu sorunun cevabı Cihat Özdemir'dedir." diye cevapladı.
Söz verilen sanık Cihat Özdemir, "Ben bu soruya cevap vermiştim." dedi.
Bu sırada Atmaca, sanık Özdemir'e yönelik, "Yalan söylüyorsun." diyerek, şöyle devam etti:
"Genel Maden İş Sendikası, bana hiçbir şekilde 'Seni şuradan aldım, aldırıyorum.' diye bir şey söyleyemez. Cihat beye söylediyse onların arasında bir şey. Resmi olarak bir şey bilmiyorum ama dedikodular vardı. Genel Maden İş'in benden rahatsız olduğunu, işçi arkadaşlarım bana söylüyordu. Bana baskı yapamaz, olmadı. Yaptıklarını da hiç kale almadım. Cihat Özdemir, bana 'Sen kötü polis ol, ben iyi polis olayım.' neden dedin?" diye konuştu.
Atmaca, "Yer altı ve yer üstü işçilerinin yer değişikliğinde sendikanın etkisi oldu mu, olmadı mı?" sorusuna karşılık, "Benim dönemimde olmadı, benden sonra oldu mu bilmiyorum." dedi.
"Havalandırma modernizasyonu için ödenek çıktığı halde neden yapılmadı?" sorusu sorulan Atmaca, "Ödeneği ben çıkardım. 2019'da ihale yapıldı. Sonra bu ihale iptal olmuş, 'muş' diyorum çünkü ben görevde değildim. İhale sürecini TTK yürütür. İhale iptal olmuş. İptal olduğunu ben de sizin gibi iddianameden öğrendim." ifadelerini kullandı.
"(Patlamanın nedeni) Şu an biz de kestiremiyoruz"Tutuklu sanık emniyet mühendisi Şahan Kahraman da savunmasında, 2016 Ekim'de TTK'ye atandığını, olaydan 7 ay önce emniyet mühendisi olarak görev yapmaya başladığını söyledi.
Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyen Kahraman, bilirkişi raporunda kendisine kömür tozuyla mücadele ve havalandırmayla ilgili kusur atfedildiğini belirtti.
Kahraman, olay anına kadar madende 42 bin 750 kilogram taş tozu serpildiğini aktararak, taş tozu uygulamasının hafta sonları gerçekleştirildiğini kaydetti.
Aspiratörün modernizasyon süreciyle ilgili herhangi bir bilgi ve yetkisinin olmadığını öne süren Kahraman, "Bize gelen havalandırma raporlarında herhangi bir sıkıntı yoktu. Olay günü yaşanan pervanedeki kelepçe arızasının olayın gerçekleşmesinde etkisinin olmadığını düşünüyorum. Patlamayı neyin ateşlediği bilirkişi heyetinin yerinde incelemesiyle belli olacaktır." dedi.
Kahraman, patlama esnasında evinde olduğunu belirterek, "Gaz izleme personeli beni arayarak veri alamadığını söyledi. İş yerine gittim, gaz izleme merkezine veri gelmiyordu. Arkadaşlarımızı kurtarabilmek için ocağa indik. İnerken yukarıya çıkan işçi arkadaşları gördük, ne olduğunu sorduk, patlama olduğunu söylediler. Bant boyundan -350 koduna doğru inmeye başladık. Sonra biz oksijen maskelerini takarak, oraya indik. Bazı işçilerin yaralı olduğunu ve vefat ettiğini gördük. Karbonmonoksit değerleri yüksek olduğundan çıktık. Sonra da kurtarma ekipleri geldi. Olayın gerçekleşmesiyle ilgili hiçbir kusurum yoktur." şeklinde konuştu.
Sanık Kahraman, savunmasının ardından çapraz sorguda taraf avukatlarının sorularını yanıtladı.
"İşçiler branşları dışında çalıştırılıyor mu, hafta sonu çalışma oluyor muydu, üretim baskısı var mıdır? sorusuna Kahraman, "Kimse branşı dışında çalıştırılmıyordu. Üretim baskısı yoktu. Hafta sonu üretim olmuyordu." cevabını verdi.
Kahraman, eğitimin ne zaman yapıldığına ilişkin, "Kurum içi iş güvenliği eğitimlerinin yılda 1 kez yapılması gerekiyor. Bu eğitimlerin yapılıp yapılmadığı Bakanlık müfettişleri tarafından denetleniyor, eksik tespit edilirse gerekli ceza kesilir. İş yeri içinde bunun sorumluluğu iş güvenliğindedir." dedi.
Mahkeme başkanının "Olay sence neden gerçekleşmiştir?" sorusuna Kahraman, "Sürekli konuşuyoruz, şundan kaynaklanmış diyemiyorum. Şu an biz de kestiremiyoruz." yanıtını verdi.
Mahkeme heyeti, diğer sanıkların savunmalarının alınması için duruşmaya yarına kadar ara verdi.
SüreçBartın'ın Amasra ilçesindeki TTK Amasra Müessesesine ait maden ocağında 14 Ekim Cuma günü saat 18.15 sıralarında meydana gelen patlamada 41 işçi hayatını kaybetmiş, 11 işçi yaralanmıştı. Bir işçi sevk edildiği hastanede 4 Kasım 2022'de, bir işçi de patlamadan 173 gün sonra yaşamını yitirmişti.
Amasra Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında aralarında TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir'in de bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.
Şüphelilerden TTK Amasra Müessese Müdürü Cihat Özdemir, Müessese Müdür Yardımcısı Salih Atmaca, İşletme Müdürü Selçuk Ekmekci, İş Güvenliği ve Eğitim Başmühendisi Volkan Soylu ve Başmühendis Mehmet Tural ile kartiyelerden (birkaç üretim ünitesinden oluşan ocak) sorumlu maden mühendisleri Levent Aydın ve İbrahim Hakan Mengeş ile emniyet mühendisi Şahan Kahraman "bilinçli taksirle birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına neden olmak" suçundan tutuklanmış; 4 şüpheliye adli kontrol hükümleri uygulanmış, şüphelilerden 3'ü çıkarıldıkları hakimlikçe, 9'u savcılık sorgularının ardından serbest bırakılmıştı. Bu şüpheliler arasında yer alan bir kişi hakkında da soruşturma sürecinde "takipsizlik" kararı verilmişti.
İddianamede, tutuklu sanıklar Özdemir, Ekmekci, Soylu ve Tural hakkında 42 kez "olası kastla öldürme" suçundan toplam 840 yıldan 1050 yıla kadar, 4 kez "olası kastla yaralama" suçundan da toplam 4 yıl 16 aydan 12 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Bu 4 sanığın iki suçtan toplam 844 yıl 16 aydan 1062'şer yıla kadar hapsi istenen iddianamede, diğer 4'ü tutuklu 19 sanığın ise "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıl 8 aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi isteniyor.