***
Bir süredir Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), daha da özelde Mesut Barzani'nin partisi Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile birlikte Irak'taki Kürt siyasetinin iki yürütücü gücünden biri olan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında Süleymaniye üzerinden bir kriz yaşanıyordu. Süleymaniye'nin Arbat bölgesinde bulunan ve KYB'ye bağlı terörle mücadele güçlerinin eğitim kampı olarak bilinen bir havalimanına düzenlenen saldırı sonucu KYB peşmergelerinin hayatını kaybetmesiyle ilişkilerdeki gerginliğin bir üst seviyeye evrildiğini söylemek yanlış olmaz. Zira Arbat'a yapılan saldırıyla da ilk kez bir KYB askeri bölgesi hedef alındı. Arbat’taki bu kamp, son dönemde KYB'nin lideri Bafıl Talabani'nin sıkça ziyaret ettiği ve güç gösterisi yaptığı yer olarak dikkati çekmeye başlamıştı. Aynı kampta KYB güçleri ile birlikte terör örgütü PKK ve PKK'nın Suriye'deki uzantısı YPG'ye bağlı teröristlerin de eğitim yaptığı ortaya çıktı.
- Terör örgütü PKK ve KYB arasındaki ilişki
Nitekim daha önce yaşanan bazı olaylarda terör örgütü PKK ve KYB arasındaki ilişki net olarak ortaya çıkmıştı. Aslında bu ilişki yeni bir durum değil. PKK'nın Irak’ta ana yuvalandığı bölge olan Kandil Dağı, Süleymaniye coğrafyasının doğal uzantısı. Öte yandan Süleymaniye bölgesinin hakim gücü ve sosyalist enternasyonalin bir üyesi olan KYB, kuruluş dönemi itibarıyla Marksist-Leninist bir düşünce kökenine sahip olan ve söylem itibarıyla halen bu jargonu kullanan terör örgütü PKK ile ideolojik bir yakınlığa da sahip. Bununla birlikte hem Kürt ulusal liderliği hem de Irak’taki Kürt iç siyasi mücadelesinde KDP’ye karşı dozajı zaman zaman silahlı mücadeleye kadar varabilen bir rekabet de söz konusu. Bu rekabet iki gücün bir arada hareket etmesini kolaylaştırıyor. Özellikle KDP’nin son dönemde Türkiye ile daha yakın ilişkiler kurmasına paralel olarak terör örgütü PKK’nın KYB ile ittifakını sıkılaştırdığı görülüyor.
Bu ilişkinin son dönemdeki mimarı KYB’nin mevcut liderliğini yürüten Bafıl Talabani. 2019’un sonunda gerçekleştirilen KYB’nin 4. kongresinde eş başkanlık sistemine geçilmesinin ardından Bafıl Talabani ve kuzeni Lahur Şeyh Cengi KYB’nin eş başkanları seçildi. Ancak ikili arasında yaşanan liderlik mücadelesinin ardından en sonunda Bafıl, Lahur'u sürecin dışında bırakarak KYB’nin tekil lideri haline geldi. Bu sürecin ardından KYB’nin hem iç hem de dış siyasette farklı hesaplar içine girdiği görüldü. IKBY içinde KDP’yi yalnızlaştırmaya çalışan Bafıl Talabani, Bağdat’ta özellikle İran’a yakın Şii gruplarla ilişkilerini geliştirirken diğer taraftan Suriye konusunda da ABD'nin desteklediği ve sahip çıktığı terör örgütü DEAŞ'la mücadele için oluşturulduğu öne sürülen, PKK iltisaklı SDG ile yakın işbirliğine gitti. Bununla kalmayan Bafıl Talabani’nin Süleymaniye’de PKK’ya da alan açtığı biliniyor. Hatta mevcut durum itibarıyla KYB’nin PKK’yı değil, PKK’nın KYB’yi kullanır duruma geldiğine yönelik bir süreç yaşandığını söylemek yanlış olmaz. Zira PKK’nın KYB’nin bütün teşkilat ve varlığından fayda sağladığı görülüyor.
Halbuki 2017'de gerçekleştirilen, başta Türkiye, ABD olmak üzere İran'ın dahi karşı olduğu IKBY "bağımsızlık referandumu"na KYB’nin de karşı duruş sergilemesi alkış toplamıştı. Ancak KYB'nin son dakikaya kadar “zamanı olmadığı ve IKBY’ye zarar vereceği” şeklinde açıklamalarıyla referandumun iptal edilmesi ya da ertelenmesi yönündeki rasyonel tutumu geniş kabul görmedi. KYB de son gün katılım yönünde karar aldı. Bu karar sonrası hem KDP'nin hem de KYB’nin Türkiye’deki ofisleri kapatıldı ve IKBY’ye yönelik uçuşlar da durduruldu.
Bafıl Talabani KYB’deki liderliği almasıyla birlikte KDP’ye karşı yönetimsel olarak IKBY içinde net bir tavır koydu ve KYB’li bakanları kabineden çekti. Bu durum KDP-KYB ayrışmasını körüklemekle birlikte dış politikaya da net olarak yansıyor. Bafıl Talabani’nin Kürt hareketinin liderliğine soyunduğu görülüyor. Bu kapsamda YPG’nin yanı sıra YPG öncülüğünde ABD tarafından kurulan SDG ile geliştirdiği ilişkilerin yanı sıra hem Türkiye’deki Kürt meselesinde etki üretme hem de SDG-PKK arasındaki doğal bağlılığın getirdiği etkenle Bafıl Talabani’nin PKK’ya da alan açtığı görülüyor.
- Türkiye ile ilişkiler
Bu noktada son dönemde Duhok'ta yaşanan helikopter kazası, ardından Türkiye’nin Süleymaniye’ye yönelik uçuşlara hava sahasını kapatması ve uçuşları durdurmasından sonra Süleymaniye Havalimanı yakınlarında SDG'nin sözde Genel Komutanı "Mazlum Abdi" kod adlı Ferhat Abdi Şahin ve ABD’li askerlerin de bulunduğu bir konvoyun dron ile hedef alınması, Türkiye'nin KYB’ye verdiği bir mesaj niteliğindeydi. Bu saldırıda herhangi bir can kaybı olmadı ama Türkiye “her hareketinizi yakından izliyoruz” mesajı vermişti. Zira son dönemde Türkiye’nin nokta hedef operasyonları düşünüldüğünde, “öldürmek için vurmadığı” ortak bir kanı haline geldi. Ancak Arbat’ta son yaşanan gelişme ile Türkiye’nin mesajının KYB tarafından alınmadığı görülüyor. Her ne kadar Türkiye olayı üstlenmese bile Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada “Olayın sonuçları itibarıyla Türkiye’nin haklılığını ortaya koyuyor” açıklaması dikkati çekici. Zira Türkiye bugüne kadar diyalog kapısını kapatmış değil. Son olarak Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Irak ziyaretinde Bafıl Talabani’nin kardeşi ve IKBY Başbakan Yardımcısı Kubat Talabani ile de görüşülmesi, Türkiye’nin KYB ile diyaloğu devam ettirme isteğinin göstergesi.
Ancak KYB’nin bu tutumunu devam ettirmesi durumunda, Türkiye’nin uyarı tonundaki sertliği artırarak sürdürebileceğini söylemek mümkün. Nitekim Süleymaniye kırsalında PKK/KCK mensubu "Berxwedan Çiyager" kod adlı Mazlum Öztürk’ün MİT tarafından gerçekleştirilen operasyonla öldürülmesi, Türkiye’nin kararlılıkla yürüttüğü sert güç politikasını uygulamaya devam edeceğinin göstergesi. Zira Türkiye, PKK ile ilişkileri kesmesi için KYB’ye bugüne kadar alan ve zaman tanımış durumda. Bu beklenti Arbat’taki olaya ilişkin yapılan açıklamada da yeniden ifade edildi. Buna rağmen KYB’nin bu politikasından vazgeçeceğine yönelik herhangi bir sinyal şimdilik yok. Önümüzdeki günlerde KYB yeni bir kongre yapacak. Bu kongre ile Bafıl Talabani’nin parti içinde kendisi ile aykırı düşünceye sahip kişileri temizleyeceği ve KYB’nin daha şahin bir yönetime gidebileceği konuşuluyor. Süleymaniye bazlı gelişen olayların IKBY iç politikasını etkilediği gibi Türkiye-Irak, Türkiye-IKBY ve Türkiye-KYB ilişkilerini yeni bir döneme evrilebilecek kapasitede olduğu söylenebilir. Buradan hareketle KYB’nin PKK’yı destekleme yönündeki politikaya devam etmesi durumunda, Türkiye’nin uyarı dozaj ve yöntemini sertleştirmesi muhtemel görünüyor.
[Bilgay Duman, ORSAM Irak Çalışmaları Koordinatörüdür.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.