Giderken, yarım milyon ölü bıraktı

ABD, Kanada ve Irak'ta üniversitelerden bir kısım araştırmacı, ABD'nin Irak işgalini ve işgal sonunda ortaya çıkan ölü sayısını ve bunun nedenlerini araştırdı. Araştırmacıların hazırladıkları bu akademik çalışmaya göre, 2003'den 2011 yılı ortalarına dek Irak'ta ABD öncülüğündeki işgalle ilgili nedenler sonucu yaklaşık yarım milyon kişi öldü.

Çalışma ABD, Kanada ve Irak'ta üniversitelerden araştırmacıların rastgele seçilmiş 2 bin hanede yaptıkları anketlere dayanıyor. Bu sayı sadece işgal ve sonrasındaki isyanla gelen şiddetin neden olduğu ölümleri değil, altyapı çöküşü ile bağlantılı olan önlenebilir ölümleri de içeriyor.

Bu sayı, Iraq Body Count (Irak Ölü Sayımı) tarafından bildirilen şiddet kaynaklı 112 bin sivil ölümünü aşıyor. Son bir yıl içinde Irak'taki mezhep çatışması kaynaklı şiddette keskin bir artış oldu. Birleşmiş Milletler'e göre Ocak-Eylül ayları arasındaki saldırılarda yaklaşık 5 bin sivil öldürüldü. 2012 yılında da 3.000'den fazla kişinin öldürüldüğü söyleniyor.

Altyapı sorunları ve şiddet

Washington Üniversitesi, Johns Hopkins Üniversitesi, Simon Fraser Üniversitesi ve Mustansiriya Üniversitesi'nden araştırmacılar tarafından yapılan son çalışma, Mart 2003'den Haziran 2011 tarihine kadarki dönemi ele alıyor. Çalışmada 2001 yılı Mayıs ve Temmuz ayları ararsında, Irak'ın 18 ilinden 100 coğrafi kümede 2 bin rastgele seçilen hane incelendi Hane halklarına, Irak'ın altyapısının uluslararası yaptırımlar nedeniyle çökmeye başladığı 2001'den itibaren aile üyeleri arasında ölümler soruldu. Araştırmacılar "savaş zamanı ölüm oranını" 1000 kişi başına 4.55 olarak belirledi. Bu işgal öncesinden % 50 daha yüksek bir oran. Bu orandan yola çıkan araştırmacılar 2011 yılı ortasına kadar "savaşa atfedilebilecek fazladan ölümün" 405.000 olduğu tahminini yapıyor. Ayrıca ek 56 bin ölümün göç nedeniyle bu tahminin dışında kaldığı düşünülüyor. Çalışmada tahmini 461.000 ölümün % 60'dan fazlasının şiddet ile doğrudan bağlantılı olduğu sonucuna varılmış. Geri kalanın ise sağlık, ulaşım, iletişim ve diğer sistemlerindeki hataları içeren altyapı çöküşü ve diğer dolaylı nedenleri ile ilgili olduğu düşünülüyor. Ancak araştırmacılar, tahminlerinde "önemli belirsizlik unsurları" olduğu uyarısında da bulunuyor.