Ürün çeşitliliğinin fazla, fiyatların düşük, pazarlık yapabilme şansı ve ürünlerin taze olması, köylüden gelen ürünlerin bulunması gibi unsurların pazarları ön plana çıkardığını söyledi.
Boyu, şunları kaydetti:
"Toplum olarak pazara gidip kendi ellerimizle meyvemizi, sebzemizi seçmeyi çok seviyoruz. Pazarların en güzel yanı, ürünlerin tek tek seçilebiliyor oluşu diye düşünülüyor. Her gelenin dokunmuş olduğu bir ürün gerçekten güvenli geliyor mu? Sağlıklı olduğunu düşünerek kahvaltılarımızın vazgeçilmezi haline getirdiğimiz pazardan almış olduğumuz etiketsiz köy ürünleri, doğal, organik ürünler diye satılan ürünler gerçekten köy ürünü mü, doğal ya da organik mi ve en önemlisi sağlıklı mı?
Organik yumurta adı altında tüketiciyi kandırmak için hayvan dışkısına hafif bulanmış, altına saman konularak 'organik yumurta, köy yumurtası' diye satılan yumurtalar ne kadar güvenilir? Köy ürünlerini organik olarak algılayan ve halk pazarlarında karşısına çıkan bu ürünleri fiyatına bakmaksızın maalesef alan bir kesim var. Bu durum suistimale çok açık. Bu alımlarda bir olumsuzlukla karşılaşıldığında şikayet mekanizması işletilemiyor. Çünkü kayıt altında değil. Mevzuatımız gıda üretim ve satışı için gerekli asgari hijyenik şartları belirlemiş durumda. Pazar yerleri bu açıdan, özellikle hayvansal ürünler açısından oldukça yetersiz."
- "Semt pazarlarının birçoğu açık ve fiziki koşulları gıda güvenliği açısından yetersiz"
Market raflarında görülen etiketli ürünlerde dahi uygunsuzluklarla karşılaşılabilirken açıkta ve hiçbir etiketleme yapılmayarak satılan raf ömrü dolmuş ürünlerin güvenli olduğunun düşünülmemesi gerektiğini aktaran Boyu, "Özellikle son tüketime açık, tekrar işlem uygulanmadan tüketilecek ürünler buralarda açıkta, ambalajsız ve etiketsiz bir şekilde satışa sunuluyor. Pazar tezgahlarında üzeri açık bir şekilde satılan zeytinler ve peynirler; toz, toprak, öksürme, tıksırma, elle temas gibi birçok riskle karşı karşıya. Özellikle yaşadığımız bu pandemi sürecinde bu durumlar çok büyük bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır." diye konuştu.
Pazar tezgahlarında soğuk muhafaza olmadan ambalajlı kaşar peynirleri, çeşitli peynirler görmenin de mümkün olduğunu vurgulayan Boyu, "Ancak bu da doğru değil. Süt ve süt ürünlerini dolapta muhafaza etmek gerekir. Buralarda tavuk satışını bile görmek mümkün. Halkın ihtiyaçlarının önemli bir kısmını temin ettiği semt pazarlarının birçoğu açık ve fiziki koşulları gıda güvenliği açısından yetersiz durumda. Buralarda satılan ve izlenebilirliği sağlanamayan gıdaların mikrobiyolojik ve kimyasal kontaminasyonu tüketici için büyük risk oluşturmaktadır." ifadelerini kullandı.
- "Pazarların denetimlerinin daha iyi kontrol edilmesi çok büyük önem arz etmektedir"
Abdussamed Boyu, pazar esnafının gıda güvenliğini sağlamak için uymak zorunda olduğu bazı temel kurallar bulunduğunu aktararak, bu kuralları şöyle sıraladı:
"Satışa sunulan sebze, meyve gibi ürünlerden bozuk ve çürük olanları satmak yasaktır. Böyle kusurlu ürünler satıldığında şikayetçinin malını değiştirmeyen veya ücretini iade etmeyenler hakkında ayrıca cezai işlem uygulanır. Pazar yerinde fatura ve üretim izin belgesi ibraz edilen kültür mantarı, yufka gibi ürünler hariç mantar, mantar ürünleri, yufka ve ekmek satmak yasaktır. Semt pazarlarında bisküvi, gofret, şekerleme, çikolata, kuru pasta, baklava gibi ürünleri orijinal ambalajsız, ambalaj üzerinde menşesi belli olmayacak şekilde parçalara ayırarak ve pazar yerinde ambalaj yaparak, hijyenik olmayan şartlarda, gıda mevzuatına aykırı bir şekilde satmak yasaktır. Semt pazarlarında açıkta pekmez, bal, reçel, marmelat, tereyağı gibi ürünleri orijinal ambalajsız, ambalaj üzerinde menşesi belli olmayacak şekilde parçalara ayırarak veya pazar yerinde ambalaj yaparak, kutulayarak, şişeleyerek hijyenik olmayan şartlarda gıda mevzuatına aykırı bir şekilde satmak yasaktır. Tezgahta bozuk ve çürük mal bulundurmak, bu durumu alışkanlık haline getirmek yasaktır."
Söz konusu kurallara uyulmasının gıda güvenilirliği açısından çok önemli olduğunu vurgulayan Boyu, bazı pazarcıların bu kurallara uymadan yere düşen sebze-meyveyi tekrar tezgaha koyması, eldivensiz ürünlere dokunması, soğuk zincirde muhafaza edilmesi gereken ürünleri (süt, yumurta, et, balık, yufka) açıkta satması, ambalaj kullanmadan ürün satması, satılan yağ, pekmez, reçel, salça gibi ürünlerin ambalajsız olması, ambalajlı olanların da menşesinin belli olmaması, ürünlerin uygun sıcaklık koşullarında satılmaması gibi durumlarla karşılaşılabildiğini anlattı.
Pazar yerlerinin denetiminin gıda güvenilirliği açısından çok önemli olduğuna dikkati çeken Boyu, şunları kaydetti:
"Pazar yerleri, belediyelerce işletiliyor ve denetleniyor. Gıda satışı yapılan bu alanların denetimi mutlaka etkin bir şekilde yapılmalıdır. Burada denetim görevinin sadece belediye personeli tarafından yapıldığını görüyoruz. Bazı belediyeler gıda mühendisi istihdam ederek denetimleri gıda mühendisleri eliyle yapıyor olsa da birçok belediyede gıda bilimi ve mevzuatı konusunda yeterli donanıma sahip olmayan zabıta personeli tarafından yapılıyor. Zabıtalar etiket, gramaj, fiyat kontrolü gibi kontrolleri yapar. Gıda güvenliği açısından bakıldığında bu kontroller yetersiz kalmaktadır. Buradaki denetimlerin Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı gıda kontrol görevlilerince yapılması, ayrıca belediyelerin nüfusuyla orantılı olarak daha fazla gıda mühendisi istihdam edilerek pazar denetimlerinin daha iyi kontrol edilmesi gıda güvenliğinin sağlanması açısından çok büyük önem arz etmektedir."