Gezi Parkı ve Brezilya'daki eylemlerde kullanılan yöntemlerin Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan'daki 'Kadife Devrim'lerle benzerliği dikkati çekiyor.
Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan, Kırgızistan, İran, Venezuela ve Arap Baharı'ndaki halk hareketlerinde oynadıkları rolle dikkatleri üzerine çeken sivil toplum örgütleri ve izledikleri metotlar, Taksim Gezi Parkı'ndaki olayların ardından yeniden gündeme geldi.
Uluslararası para spekülatörü George Soros'un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü tarafından fonlanan bu sivil toplum örgütleri "Kadife Devrim" hareketleri ve "Arap Baharı" adı verilen sürecin aktörleri olarak öne çıktı.
Bu örgütlerin hepsi ayrı ayrı ülkelerde, ayrı adlar altında faaliyet yürütseler de hem beslendikleri para kaynağı hem de uyguladıkları yöntemler hep aynı oldu. Bu sivil toplum örgütlerinin organize ettiği hareketlerin teorik alt yapısı, Avusturyalı düşünür Karl Popper'in "Açık Toplum ve Düşmanları" kitabındaki düşüncelere dayandırıldı.
Uygulanan yöntemler de dünyaca ünlü siyaset bilimci Gene Sharp'ın yazdığı "Şiddet İçermeyen Hareketin Politikası" ve "Diktatörlükten Demokrasiye" adlı kitaplarından alındı. Kendisini savaş karşıtı olarak tanımlayan Sharp kitaplarında, etkili bir sivil itaatsizlik hareketi için 189 farklı eylem metodu öneriyor.
"Kadife Devrimler"in mimarları
Soros'un ilk "Kadife Devrim" girişimi, eski Sovyet Bloku ülkelerinde oldu. Polonya'da 1980'lerde ortaya çıkan "Dayanışma" hareketinin arkasındaki isim olan Soros, fonladığı sivil toplum hareketlerinin çalışmaları sonucunda Çek Cumhuriyeti'nde 1989'da Vaclav Havel'in başkanlık koltuğuna oturmasını sağlamıştı.
Uzun yıllardır sağlanan milyonlarca dolarlık destekle yürütülen altyapı çalışmaları asıl büyük meyvelerini Sırbistan, Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan'da verdi. Soros'un kurduğu Açık Toplum Enstitüsü'nün destekleriyle Sırbistan'da "Otpor" (Direniş), Gürcistan'da "Kmara" (Yeter), Ukrayna'da "Pora" (Zamanı Geldi), Kırgızistan'da "Birge" (Birlikte) adlı örgütler kuruldu.
Özellikle gençlerin ağırlıkta olduğu Otpor, Kmara, Pora ve Birge adlı örgütlerin başı çektiği halk hareketleri çok kısa süre içerisinde geniş tabanlı desteğe ulaştı.
İzlenen yöntemler aynı
"Kadife Devrimler" üzerinde rol oynayan sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili yaptığı çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Burhanettin Can, bu tür yapıların Gene Sharp'ın önerdiği yöntemleri uyguladıklarını ve başarıya ulaştıklarını kaydetti.
Sharp'ın, "Şiddet İçermeyen Hareketin Politikası" ve "Diktatörlükten Demokrasiye" adlı kitaplarında yer alan metodları 10 ayrı başlık altında özetlemenin mümkün olduğunu söyleyen Can, ilk başta tek kelimelik bir örgüt ismi belirlenerek, bununla gençler ve öğrenciler arasında örgütlenmenin önerildiğini söyledi.
Sırbistan'daki "Otpor", Gürcistan'da "Kmara", Ukrayna'da "Pora", Kırgızistan'da "Birge" adlı örgütlerin de tek kelimelik olduğuna işaret eden Can, ikinci noktanın, basit ve etkileyici slogan oluşturma ve yayma olduğunu vurguladı.
Can, üçüncü noktada ulusal ve uluslararası medya desteğinin alınması, dördüncü noktada uluslararası vakıf ve sivil toplum örgütlerinin parasal desteğinin sağlanmasının bulunduğunu ifade etti.
Burhanettin Can, "Beşinci noktada seçimlere hazırlık yer alıyor. Bununla 6 ay öncesinden 'seçimlere hile karıştırılacağı' şüpheleri yayılarak, seçimlere gölge düşürülmesi planlanıyor. Seçimlerden sonra da seçimlerin adil yapılmadığı ve hile karıştırıldığı öne sürülerek, halkın sokaklara dökülmesi ve konunun uluslararası kamuoyunun gündemine taşınması hedefleniyor" diye konuştu.
Metotların altıncısında, gerilimin arttırılması önerisinin olduğunu anlatan Can, bunun için ekonomik manipülasyon yaparak bunalımın körüklenmesi ile etnik ve mezhepsel farklılıkların kaşınmasının önerildiğini söyledi. Yedinci noktada, gayri memnunların toparlanmasının sözkonusu olduğunu kaydeden Can, bu yapılırken de kitlelerin takip edebileceği popüler isimlerin öne çıkarılması gerektiğine işaret etti.
Can, sekizinci noktada asker ve güvenlik güçlerini kazanma ya da tarafsızlaştırma hedefinin yer aldığını belirterek, dokuzuncu noktada sokak hakimiyetinin sağlanması, onuncu ve son noktada ise yönetimin şiddet uygulanmadan kansız bir şekilde yıkılışının öngörüldüğünü anlattı.
Türkiye ile benzerlikler
Prof. Dr. Burhanettin Can, "Bu yöntemler, daha önce Sırbistan, Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan, KKTC ve Arap Baharı'nda uygulandı. Aynı yöntemlerin son olarak Brezilya'da ve İstanbul'daki Gezi Parkı eylemlerinde kullanıldığını görüyoruz" dedi.
Gezi Parkı eylemlerinde "Her yer Taksim, her yer direniş" sloganının öne çıktığının hatırlatılması üzerine Can, "Gezi Parkı'nda belli bir örgüt olmasa da 'Occupy/İşgal' gibi bir isim ön plana çıktı" ifadesini kullandı.
Üçüncü nokta olarak, uluslararası medyanın bu eylemlere verdiği desteğe işaret eden Can, özellikle CNN International'ın Gezi Parkı eylemlerine ilişkin saatler süren canlı yayın yapmasının çarpıcı olduğunu söyledi.
"Para akışı olmadığı anlamına gelmez"
Can, dördüncü nokta olan uluslararası vakıf ya da sivil toplum kuruluşlarının maddi desteğinin sağlanması konusu ile ilgili henüz bir tespitin olmadığını ifade ederek, "Fakat şimdi elimizde bir veri olmaması, burada da böyle bir para akışının olmadığı anlamına gelmez. Sadece şimdilik bunu söylemek için elimizde bir kanıt yok" değerlendirmesinde bulundu.
Gezi Parkı'ndaki eylemlerin, beşinci noktaya atıfla yerel seçimlere tam bir yıl kala başladığına dikkati çeken Can, altıncı nokta olan gerilim artırma için de Hatay Reyhanlı'da 51 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırılara işaret ederek, bu saldırı ile "Alevi-Sünni" çatışması çıkarılmak istendiğini aktardı.
Bir banka genel müdürü ile büyük bir sermaye grubu başkanının yaptığı "Biz de Çapulcuyuz" açıklamasını hatırlatan Can, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "faiz lobisi"ni işaret eden açıklamalarının da oldukça önemli olduğunun altını çizdi.
Gezi Parkı'nda toplananların tümünün aynı amaç etrafında, aynı gerekçeyle bir araya geldiğini söylemenin güç olduğunu dile getiren Can, eylem metotlarındaki yedinci noktaya dikkati çekerek, "Kimi oradaki ağaçlar için kimi 'AVM yapılmasın' diye kimi daha başka nedenlerle kimisi de hükümetin izlediği dış politikayı, daha başka politikaları eleştirmek için geldi oraya... Oradaki hedef, tüm gayri memnunların toparlanmasıydı" diye konuştu.
"Kırmızı" öne çıktı
Siyaset bilimci Gene Sharp'ın önerdiği gibi Gezi Parkı'nda bazı reklam ve sinema yıldızlarının kitlelere öncülük etmesinin çarpıcı olduğunu vurgulayan Can, eylemler henüz istenen olgunluğa ulaşmadığı için sekiz, dokuz ve onuncu noktaların gerçekleşmediğini söyledi.
Prof. Dr. Burhanettin Can ayrıca, diğer ülkelerde gerçekleşen "Kadife Devrimler"de "Turuncu" ya da "Yeşil" gibi sembollerin öne çıktığının hatırlatılması üzerine, polisin biber gazı sıktığı kırmızı giysili kadından hareketle Gezi Parkı eylemlerinde de "Kırmızı" rengin öne çıktığına dikkati çekti.