'GEZİ PARKI' DARBE PLANI /GİRİŞİMİ

VE GELİR

Bu yurda her bela içinden gelir; 'Hep'leri hep, hiçin hiçinden gelir. Gelemez bir ithal malıdır akıl, Kaf Dağı'ndan, Çin'den, Maçin'den gelir. Dünküne eş, bu gün küfür yobazı; Bütün derdi festen, lap cinden gelir. 'Allah vardır! ' dersin; sorarlar: Niçin? Sonra tokat, puta 'niçin' den gelir. Benim nur mayama pislik atanlar, Şeytan, senin büyük elçinden gelir! Biricik selamet yolu tarihte, 'Sormayın, görmeyin, geçin! ' den gelir. Genç Osman'ı lif lif yolan o güruh, Kahpe devşirmenin piçinden gelir. Bir gün bu gidişle çatlarsa yürek, Dile vurdukları perçinden gelir..."

Necip Fazıl Kısakürek

27 Mayıs1960, 12 Mart 19971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, Bayrak darbe planı, 1988 Turgut Özal'a suikast girişimi, gazeteci ve yazarların katli, faili meçhul cinayetler, 1993'te Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürülmesi, Sivas Madımak oteli ve Erzincan Başbağlar katliamı, 5 Nisan 1994 ekonomik krizi, 28 Şubat Post modern darbe süreci, 1997 Erbakan hükümetinin düşürülmesi ara dönem aktörlerinden oluşan azınlık hükümetleri dönemi, Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te şiir okuduğundan dolayı belediye başkanlığından düşürülmesi, ve "Muhtar bile seçilemez" ( O zaman bu "Gezi" özgürlükçüleri neredeydiler? Bu zulümleri keyifle ellerini ovuşturarak izliyorlardı.) yasağı konulması, sermayenin, inançların, düşüncelerin fişlenmesi, başörtüsü zulmünün gemi azıya alması, 2001 üst üste iki ekonomik krizin yaşanması ve yirmi bir bankanın içinin boşaltılması, yüz milyar dolara yakın paranın darbecilerin cebine aktarılması, son on yılda ise, Balyoz, Eldiven, Sarı Kız, Ay Işığı, Yakamoz, Quaj, kaos ve darbe planları, 17 Mayıs 2006 Danıştay'a düzenlenen saldırı, "Siyasete kan bulaştı" diyerek siyasetin kanlı hale getirilmek istenmesi, bu saldırıda öldürülen hakimin "katili" olarak hükümetin gösterilmesi, Kocatepe Camiinde cenaze törenine katılan bakan ve millet vekillerini linç etme girişimi, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçiminin yapıldığı günlerde 18 Nisan 2007 Zirve yayınevi katliamı ve bu katliamı hükümetin yaptığını iddia edip 27 Nisan 2007'de "zinde güçlerin" e muhtıra vermesi, Hrant Dink'in katledilmesi vb. darbe yapılanmalarının planlamalarıdır. Bu planlar, eylemler Türkiye tarihinin utanç sayfalarında yerlerini aldılar.

Son olarak bu darbe girişimine "Gezi Parkı" darbe planı da eklendi. Gezi Parkı olayları darbe girişimi olarak değerlendirilip failleri yargı önüne çıkarılmalıdır. Bu, yakıp yıkmalar, masum gösteriler olarak değerlendirilemezler. Gezi olaylarının amacı: Ergenekon Terör Örgütü sanıklarının serbest bırakılmasını sağlamaktır. Silivri'de mahkemeyi basıp tutukluları kaçırmayı planlayanların, bugün gezi parkı eylemlerinin baş eylemcileri, "destekçileri" olmaları tesadüfi değildir.

Gezi eylemcilerinin yargılanması aşamasında hiç kimsenin şüphesi olmasın ki, dün Silivri'yi basıp tutukluları kaçırmak isteyenler, Gezi Parkı Terörüne bulaşanları yargılamayı da sabote etmek isteyeceklerdir.

Diktayı ideoloji olarak benimseyenlerin, hiçbir demokratik talebin altında imzası olmayanların, halkı "sürü" olarak görüp aşağılayanların, "Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit gördüremezsiniz", Dersim'de analar ağlamadı mı?" diyerek Dersim katliamını meşrulaştırmaya çalışanların, Suriye'de yüz bin insanı gözünü kırpmadan katleden diktatörün makyajcılığına soyunanların, demokrasi isteyen Suriye halkını terörist ilan edenlerin, Türkiye'ye iltica eden binlerce mülteciyi sakıncalı gören bir zihniyetin, seçilmiş hükümeti "diktacılıkla" itham etmesi sırıtık bir aymazlıktır.

Diktatör "kankaları" seçilmiş hükümeti diktatörlükle itham ediyorlar. "İrtica hortladı." yalanları artık inandırıcılığını kaybetti. 1960 darbesindeki yalanlarına yeniden döndüler. Seçilmiş hükümetleri, seçimle yıkamayacaklarını anladıkları için sokakta şiddeti artırıp darbeye zemin hazırlamak için her türlü iftira ve yalanları savuruyorlar. Bütün melanetiyle darbeci basın ve onların finansörleri acımasızca saldırıyorlar.

Gezi olayları, ağaç olayı değildir. Bu düpedüz bir darbe girişimidir. Geçmişte yapılanların aynısı şimdi tekrarlanıyor. Oyun da aktörler de aynı, değişen hiçbir şey yok.

28 Şubat darbe sürecinin hesaba çekildiği bir zamanda, gezi olaylarının patlak vermesi; aslında darbe gerçeğinin ne kadar büyük bir tehlike olduğunu, henüz bu tehlikeden kurutulamadığımızı açıkça göstermiştir.

Bu olay, diğer yandan 28 Şubatın belgelerini güçlendirmiştir. Savcılar 28 Şubatın belgelerine bu olayları da eklemelidirler. Çünkü, bu olaylar bir darbe planın uygulanmasıdır, 28 Şubatın devamıdır. 28 Şubatın propaganda plan ve teknikleri aynen uygulanmaktadır.

Demokrasilerde iktidarlar ne zamandan beridir terör olaylarıyla değiştirilmiştir?

Seçim dışında hükümetleri ancak darbe ile değiştiririler. Bugün de Türkiye'de yaşananlar düpedüz darbe teşebbüsüdür. Ülkenin her yanına fitne ateşini taşımak, normal bir süreçle izah edilemez, demokratik muhalefet olarak değerlendirilemez. Ancak, darbeci anlayış, bunu bir "direniş" olarak lanse etme çabasındadır.

Darbelerin finansörleri bu kez tam suçüstü oldular. İç ve dış bağlantıları tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı. Şiddeti ballandıra ballandıra anlatan televizyon kanalları, yakılan, yıkılan yağmalanan araçları, iş yerlerini ise görmezden geldiler. Bunu geçmişte de yaptılar. Öğrencilerin kıyma makinelerinde doğranıp Ankara'da, Konya yoluna gömülüp üzerlerine asfalt döküldüğü yalanını söylediler.

Teröristleri makyajlama işini de ihmal etmediler. Yakıp yıkan, yağmalayan, sonra da yaktıkları araçlarda hatıra fotoğrafı çektirecek kadar arsızlaşan, çöp topluyormuş gibi yapan eylemcileri, şirinleştirme propagandası yaptılar.

Yakılan araçların ve işyerlerinin tazminini ise hiç gündeme getirmeyin bir muhalefet var. Gezi yangınını, ülkenin her yerine taşıyarak ülkeyi iç savaşa sürüklemek isteyen, Suriye modeli bir ülke hayali kuran bir güruhla karşı karşıyayız.

"Gezi" olayı, yanı zamanda "Barış Sürecini" sabote etmeye yönelik en kapsamlı provokasyondur. Dış bağlantıları ise malum ABD ve AB ülkelerinde konuşlanmış mason localarıdır. Bu mahfillerde alınan kararlar Türkiye'deki çakma genel başkan(lar)a ve azgın örgütlere tebliğinden sonra düğmeye basıldı.

Araçları sokakları ateşe verenlerin alınlarından öpüldüğü tek ülke her halde Türkiye!..

Yakanları, yıkanları, yağmalayanları alınlarından öpen bir muhalefetin olması bu ülke için gerçekten büyük bir talihsizliktir. Bundan dolayı Türkiye'de muhalefet krizi var. Çözümsüzlüğü ilke edinmiş muhalefetu2026 Yıllardır darbelerle kendisine iktidar sunulan, ama asla, seçimlerle iktidar olamayan bir muhalefet, ancak darbecilerden iktidar beklemekte. Darbe oluşumu sanıklarını milletvekili seçtirerek onlara dokunulmazlık kazandırmaya çalışanlar da bunlar.

AP'nin aldığı karar ise, doğrudan doğruya hükümeti yıkmaya yönelik alınmış bir karardır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'ın "makul", Başbakan'ın ise "gerilimi artırıcı" olarak vasıflandırılması açıkça fitnedir. Böylece, hükümetin kendi içinde ve hükümetin Cumhurbaşkanı ile olan ilişkilerinde çatlak oluşturup AK Partiyi bölme ve hükümeti yıkma planı uygulanmıştır.

Başbakanın üslubunu sert bulanlar, 2010'da anayasa referandumu sürecinde idamlık bir mahkumun son mektubunu okurken ağlayan Başbakan'dan da "ağlıyor" diye şikayet ettiler, onu, kınadılar, tahkir etmeye çalıştılar. Kendi tavır ve söylemleri ise tam bir militanca. Hiçbir insani kaygı taşımadan ateşin alevlenmesi için her türlü körükleme çalışması içindeler.

Gezi Darbe Girişiminden Çıkarılan Dersler:

1- Koalisyon hükümeti olsaydı şimdi o koalisyon çoktan dağılmış, borsa çökmüş, faiz oranları rekor üstüne rekor kırıyor, Gezi'den nemalanan malum çevrelerin kasaları doluyor olacaktı.

2- Tek başına iktidar olma gücünde olan bir hükümeti dahi devirme planlarının yapılıyor olması, eylemcilerin arkasındaki gücün büyüklüğü hakkında yeterince bilgi vermektedir.

3- Gezi olayları masum bir çevre olayı değildir, milli iradeye karşı yapılmış bir saldırıdır, bir darbe girişimidir.

4- Türkiye, bir an evvel insan hak ve hürriyetlerinin genişletildiği, içinde hiçbir ideolojinin yer almadığı yeni bir anayasa yapmak zorundadır.

5- Güçlü iktidarların kurulabilmesi için başkanlık sistemine geçmelidir.

6- Mevcut yüzde onluk seçim barajı muhafaza edilmelidir.

7- Her ne surette olursa olsun, ne yaparlarsa yapsınlar, "Şeflik" zihniyeti, asla bu topraklarda bir daha hükmünü sürdüremeyecektir.

8- Olaylarda zarar görenlerin zararları, başta "destekçi" ( malum kambersiz düğün olmaz) CHP olmak üzere, yakıp yıkan kişi ve "örgütlerden" tazmin edilmelidir.

9- Silivri'de mahkemeyi işgale teşebbüs edenlerle Gezi Parkı eylemcileri aynı mihraktan beslenip sevk ve idare ediliyorlar. Gezi Parkı eylemcilerinin en önemli hedeflerinden biri de "Silivri"yi boşaltmaktır.

10- Türkiye, oynan bu melun olayı gördü, anladı, analiz etti, failleri biliyor, uyanık ve sabırlı.

11- Gezi olaylarının failleriyle, Turgut Özal'a suikast, düzenleyenler ve onu zehirleyerek öldürenler, Danıştay'a saldırıp bir hakimi öldürüp birçoğunu da yaralayanlar aynı amaca hizmet ediyorlar: Kaos oluşturup darbe yap(tır)mak.

12- 2007 mayısında ABD'de Hudson Enstitüsünde yapılan bir toplantıda, Taksim'de bomba patlatıp elli, altmış kişinin öldürülmesi, Anayasa Mahkemesi başkanına suikast düzenlenmesi kararı alanlar, bugünlerde Taksim'de sahneye çıktılar.

13- Bu deliği biliyoruz, içindekileri de. Daha çok hürriyet, daha çok demokrasi, daha çok insan haklarıyla kardeşliğimizi pekiştirerek kadim medeniyet mirasımıza sahip çıkarak yolumuza devam edeceğiz, buna mecburuz. Ülkemizi Suriye ve Ruanda durumuna düşürmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz.

Şehit Adan Menderes'in son sözü içinde geçen:

" Sizin ve diğer zavallıların iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyoruz." İfadesi bugün de muhataplarının üstüne tam oturmaktadır. Şimdi de durum aynı. Gezi eylemcilerinin " İplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyoruz."

Bu ülke, bu defa Başbakanını yedirmeyecek, iradesine sahip çıkacaktır.

Behçet CANÖZ

STAM Başkanı

(SİVİL DÜŞÜNCE TOPLUMSAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ)