Sağlık Bakanlığı Bağışıklama Danışma Kurulu Üyesi ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, difteri ve tetanoz için yerli aşının gelecek yıldan itibaren kullanılmaya başlanacağını söyledi.
Türkiye'nin 1800'lü yılların sonunda aşı üreten 3 ülkeden 1'i konumunda olduğunu anlatan Ceyhan, Cumhuriyetin ilk yıllarında 22 çeşit aşı üretildiğini ancak yıllar sonra teknolojiye uyum sağlanamaması nedeniyle üretimin bırakıldığını ifade etti. Ceyhan, son yıllarda milli aşı üretimi için önemli adımlar atıldığını belirterek, sağlık camiasını heyecanlandıran gelişmeler olduğunu söyledi.
Difteri ve tetanoz için yerli aşı atağı!
İlk olarak difteri ve tetanoz aşısı için çalışmaların başladığını aktaran Ceyhan, Bakanlık ile yerli bir firma arasında 3 yıl önce sözleşme imzalandığını anımsattı. Ceyhan, firmanın da Ankara'da antijen üretim ve aşı dolum tesisi için çalışmalarına başladığını kaydetti. Çalışmaların tamamlanmak üzere olduğunu dile getiren Ceyhan, "Difteri ve tetanoz için 2019'dan itibaren Türkiye'de üretilen aşı kullanılmaya başlanacak" diye konuştu.
Bunun dışında halk arasında zatürre aşısı olarak bilinen her çocuğa yapılan konjuge pnömokok aşısı için de antijenlerin dışarıdan gelerek, İstanbul'daki bir merkezde işlendiğini vurgulayan Ceyhan, beşli karma aşısının da Türkiye'de şişelendiğini, lokal olarak hepatit A aşısı ile ilgili çalışmalar da bulunduğunu bildirdi.
Aşı üretiminin sadece ülkenin ihtiyacını karşılaşacak şekilde düşünülmemesi gerektiğine işaret eden Ceyhan, aşı yaparken gelir elde etmenin de hedeflenmesi gerektiğini belirtti. Ceyhan, yüksek teknolojideki aşıların da üretilmesi ve yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yaptı.
"Avrupa'da 50 ülkeden sadece 5'inde"
Avrupa'da 50 ülkeden sadece 5'inde aşı üretilebildiğini aktaran Ceyhan, "Şu anda paranız var, gidip aşıyı alabiliyorsunuz ama paranız olsa bile aşıyı alamayabilirsiniz. Biz bu gözle baktığımız için 'milli aşı üretimi' diye seferberlik başlattık. Sadece üretime başlamak önemli değil, o teknolojiyi sürdürmek, geliştirmek de önemli" dedi.
Ceyhan, aşılamanın hiçbir ilaçla kıyaslanamayacak kadar çok önemli bir konu olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanlar yeni bir şey zannediyorlar ama aşılama bizim geleneksel tıbbımız. Bugün halk arasında bilinen hacamat, kupa, sülük, akupunktur gibi tedaviler bizim geleneksel tıbbımız değil, bunlar bize dışarıdan gelmiş. Halbuki aşılar atalarımızın Orta Asya'dan getirip, İngilizler aracılığıyla dünyaya öğrettikleri bir uygulama. Şu anda dünyada küçüklü büyüklü bütün ülkeler bir şema dahilinde ekonomik imkanlarına göre birçok hastalığa karşı aşıyla korunmaya çalışıyorlar. Hiçbir ülke 'aşı yaptırmayalım' demiyor. Herkes program dahilinde uyguluyor."