Gerçek devrim halk devrimidir

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaklaşık bir hafta süren Kolombiya, Küba ve Meksika'yı kapsayan Latin Amerika ziyaretimiz son buldu. Türkiye'ye dönerken uçakta sorularımızı cevaplandıran Erdoğan, silahla değil halkın oylarıyla yapılanın gerçek devrim olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "One Minute" derken de "Dünya 5'ten büyüktür" derken de dünyadaki adaletsizliğe vurgu yaptıklarını ifade etti.

Ali Adakoğlu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaklaşık bir hafta süren Kolombiya, Küba ve Meksika'yı kapsayan Latin Amerika ziyaretimiz son buldu. Yaklaşık 20 yıldır bölgeyi ziyaret eden ilk Türk liderin Cumhurbaşkanı Erdoğan olması nedeniyle gezi, Latin Amerika için de farklı anlamlar taşıyordu. Örneğin Kolombiya ziyareti Cumhurbaşkanlığı açısından da bir ilkti.

Meksika'dan Türkiye'ye dönüşte TUR uçağı ABD Houston'da kısa bir mola verdi. Türkiye'ye dönüş yolunda Cumhurbaşkanı Erdoğan uçaktaki 17 gazetecinin sorularını cevaplandırdı.

Latin Amerika gezisinin birçok açıdan ilkleri içermesi önemliydi. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da buna vurgu yaparak, "Bu ülkelerle son 10-12 yılı kıyasladığınızda aramızdaki ticaret hacminin arttığını görüyorsunuz ama yeterli değil. Ama şuna inanıyorum ki önümüzdeki on yıl içinde bu ticari rakamlar daha da iyi hale gelecek" dedi.

KÜBA'YLA OLUMLU GELİŞMELER OLACAK

Küba'nın, uzun yıllar yaptırımlara maruz kaldığı için sıkıntılar yaşadığını belirten Erdoğan, "Aramızdaki ticaret hacmi 28 milyon dolar. Yarısı ithalat yarısı ihracat. Fakat gerek heyetler arası gerek dar kapsamlı görüşmeler neticesinde umut verici çok olumlu gelişmeler olacak. Önümüzdeki dönem bir sıçrama olabilir. Burada önemli olan bizim Küba'ya, onların da bize yaklaşımıdır. Görüşmelerden aldığım hava iyi. Gerek ekonomik gerek siyasi, hatta kültürel anlamda çok pozitif adımlar atacakları izlenimi elde ettim" ifadelerini kullandı.

NYETO İLE BAŞKANLIĞI KONUŞTUK

Meksika'yı üçüncü kez ziyaret ettiğini ve Cumhurbaşkanı Enrique Nyeto'nin de Türkiye'yi ziyaret ettiğini vurgulayan Erdoğan, Meksika'daki Türkiye'ye yönelik olumlu havanın herkes tarafından hissedildiğini ve özellikle ziyaret ettiği bu 3 ülkenin birbirleri ile iyi ilişkilerinin olmasının önemli olduğunu vurguladı. Erdoğan, "Meksika da başkanlık sistemi var ve Başkan 6 yıl görevde kalıyor. İki dönem Başkanlık yapılamıyor. Sayın Nyeto ile uzun uzun Başkanlık konusunda konuştuk" dedi.

Bu ülkelerle gerek serbest ticaret, gerek diğer anlaşmaların olması gerektiğini kaydeden Erdoğan, Meksika ve Kolombiya ile G20 öncesi serbest ticaret anlaşmasını imzalayabileceğimizi ifade etti.

GERÇEK DEVRİM, HALK DEVRİMİDİR

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, uçakta gazetecilerin sorduğu sorulara verdiği yanıtları başlıklar halinde şöyle özetleyebiliriz:

Küba'da çok farklı izlenimler edinme fırsatı bulduk. Küba Devlet Başkanı Raul Castro ile sohbetiniz üzerine "İki devrimcinin koyu sohbeti" yorumları yapıldı. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Küba çok farklı. İkili görüşmelerde çok çok önemli anılarımız var. Bazı arkadaşlar not tuttu. En önemli olan halkın devrimidir. Silahlı devrim değil. Halk sandıkta devrim yapar ve onun için de mutlu olur. Yoksa silahla yapılan devrim, devrim değildir. Bunu tabi ben söyledim, Raul Castro değil.

OBAMA SONRADAN DEĞİŞTİ

Küba'da 'one minute' çıkışınız ile biliniyorsunuz. Görüşme ve sohbetlerde bu konu gündeme geldi mi?

-Meksika Devlet Başkanı Nyeto ile bu konuları konuştuk. Örneğin "dünya 5'ten büyüktür" sözünü söylediğimde Nyeto bunu onayladığını ifade etti. Bu arada biliyorsunuz Meksika'nın ihracatının yüzde 80'i Amerika'ya ve Nyeto'nun Başkanlığına Amerika destek olmuştu. Benim de Obama'yla ilk göreve geldiği dönemde aram çok iyiydi. Hatta biliyorsunuz bizi "beyaz ev" denilen yerde ailece ağırladılar. Orada bire bir toplantılar yaptık. Bütün bu görüşmelerden sonra baktık mesele anlayamadığım şekilde farklı gelişmeye başladı.

AMERİKA, SESSİZ KALAMAZ

ABD'de öldürülen 3 Müslüman'la ilgili Obama'ya çıkışınızı, kimileri sert bir açıklama olarak niteledi. Size gelen bir bilgi üzerine mi böyle bir açıklama yaptınız?

Olaydan haberim vardı. Obama'ya yönelik sertti yumuşaktı derseniz bilmem. O sizin takdiriniz. Ama bir olay olduysa benim muhatabım o ülkenin başkanıdır. Benim çağrım onlaradır. Sonrasında yardımcısına da seslendim. Bu olmaz. Mesela bu ülkede değil de bizim ülkemizde olsaydı sessiz kalmazdık. Örnekleri var. Mesela büyükelçilik saldırısında biz tüm açıklamaları yaptık. DHKP-C ile ilgili araştırmalarımızı ve olayın detaylarını araştırdık. Tüm bilgileri de ABD ile paylaştık. Stratejik müttefiklik bunu gerektirir. Biz de kendilerinden aynı şeyi bekliyoruz.

Paralel medya Amerika'da 3 Müslüman'ın öldürülmesini, öldürülenlerin dini kimliğine vurgu yapmadan '3 kişi öldürüldü' şeklinde verdi. Dini kimliklerine atıfta bulunmamaları ne demek?

Paralel yapı hiç bir zaman dini kimliği kullanmamıştır. En önemli örnek Mavi Marmara olayıdır. Başlarındaki zatın o konu ile ilgili İsrail'e övgülerini hatırlayın. Tavandakiler böyle. Taban ile bunları ayırmak lazım. Geç de olsa farkına varacaklar ama gecikiyoruz taban bunun bir an önce farkına varmalı. Faiz haram derler, konu Bank Asya olunca herkese 'gidin başka bankalardan faizle para çekin bank Asya'ya yatırın' derler.

YILDIZ SARAYI KABULLER İÇİN KULLANILABİLİR

Ankara eski yerleşimi olan bir kent olmadığı için ne yaptırırsanız yaptırın yeni olacak. Mesela İstanbul bu konuda düşünülemez mi? Saraylar bu şekilde kullanılamaz mı? Başkent bu anlamda değişmeli mi?

Mesela Dolmabahçe Sarayı ile ilgili düşündük bu anlamda. Mimar çalıştı. Orada kaymakamlık binası vardı. Yıktırdık. Çünkü sonradan yapılan bir yerdi. Müzeye yer verdik. Kafeteryalar filan vardı. Kaldırdık oraları. Düzenledik. Başbakanlık Ofisi olarak kullanıldı. Beylerbeyi Sarayı'nı da aynı şekilde düzenledik. Tabi Dolmabahçe için bu yapılabilir miydi? Olmayabilirdi. Ama mesela Yıldız sarayı olabilir mi diyorlar? Olabilir. Cumhurbaşkanı'nın kabullerini ağırladığı bir yer olabilir.

ALLAH'TAN BAŞKASI BİZE ÇİZGİ ÇİZEMEZ

"One minute" gibi açıklamaların sizi dünyada yalnızlaştırdığını ileri sürenler var. Ne dersiniz?

Dünya nezdinde yalnızlığı umursamıyorum. Bizim için önemli olan halkın nezdindeki durumdur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde görüyoruz ki halk bizi yalnızlığa itmemiş. Bağrına basmış. Dünyaya baktığınızda da halklar nezdinde yalnızlık yok. Liderler nezdinde olabilir ama bu durum da kıskançlıktan başka bir şey değil. Biz "One Minute" derken, Allah'tan başka kimse bize başka bir çizgi çizdiremez dedik. Bu çizgi doğruysa gideriz. Ama doğru değilse kimse bizi zorlayamaz. Biz 'One minute' derken kime dediğimiz belli. Bu zat (Şimon Peres) bana, Cumhurbaşkanı olmadan önce bir teklifte bulundu. "Burada Batı Şeria'da bir yapılanmaya gideceğiz. Parayı biz bulalım siz de inşaatta iyisiniz" dedi. Biz de "Tamam, parayı siz bulun biz de TOKİ ile yapalım" dedik. Tabi fazla uzun sürmedi kendisi Cumhurbaşkanı oldu. Fakat Cumhurbaşkanı makamı ona farklı bir hava getirdi. "Ne oldu Batı Şeria meselesi" dediğimizde "Görüyorsunuz İsrail'in işleri ile uğraşıyorum" dedi. İsrail'de Başbakan etkilidir, cumhurbaşkanının bir fonksiyonu yoktur. Sonra Davos'ta bir araya geldiğimizde benim de taşı gediğe koymam gerekirdi. O toplantıdan önce plaj bombalaması olmuş, çocuklar ölmüştü. Sonrasında Gazze'ye yönelik bombardıman yaşanmıştı. Biz Olmert (Dönemin İsrail Başbakanı Ehud Olmert) ile bir araya geldiğimizde aslında İSRAİL-SURİYE arasında sorunun da son raddesine, imza aşamasına kadar gelmiştik. O son cümle edilse Suriye ile İsrail arasında sorun kalmayacaktı. "Cuma'ya erteleyelim" dediler. Tabi biliyorsunuz Cuma'ya da Gazze'yi bombaladılar. O bombalamadan sonra 15 gün Olmert'e ulaşmaya çalıştım. Tabi Olmert'ten daha bir Üst Akıl vardı. Tüm bunlar olunca Davos'ta karşı karşıya geldiğimizde böyle bir durum oluştu.

BM'NİN YAPISI ADALETSİZ

"Dünya 5'ten büyüktür" derken şunu söylüyoruz. Sadece BM Güvenlik Konseyi'ndeki beş ülkenin dediği oluyor. Geri kalan ülkelerin dediği olmuyor. Filistin meselesinde de durum aynı. Tabi burada baskı, sindirme olayı devreye giriyor. Tüm dünya devletlerinin adaletli şekilde kurula gelebilmesi için mesela Rotasyon olmalı. BM de bunu kabul ettiğinde, bu demektir ki her 10 yılda bir, her ülkeye sıra gelir. Kıtalar, inançlar ona göre dengelenip her ülkenin hakkı olur. Mesela BMGK'da bir Müslüman ülke yok. Geçici Üyelik de göz boyamadan ibaret.

UKRAYNA HASSASİYETİ SURİYE'YE YOK!

Mesela Ukrayna'da 5-6 bin kişi öldü. Görüşmeler yapıyorlar, müzakereler yapıyorlar, gidiyorlar geliyorlar yine Ukrayna'yı konuşuyorlar. Suriye de 350 bin kişi öldü. Bu nedir diye sormayacak mıyız? Hala Esed'le devam etme fikrindeler. Bir şey demeyecek miyiz? Ukrayna için gösterdikleri hassasiyeti aynen Suriye için de bekliyoruz, Mısır'da da bekliyoruz. Mısır da darbe oldu bu ülkeler bu darbecileri desteklediler. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Bunları konuştuğunuzda yalnız kalıyorsunuz. Ama bu durum halklar nezdinde değil. Halklar nezdinde olunca karşılığını buluyor.

KÜBA'YA TÜRK ELİ DEĞMELİ

Eski Havana'yı gezdiğimizde oranın mimarisini yapan zatla da görüştük. Türkiye ye de gelecek. Yukarıdan bakınca eski Havana muhteşem. Ama bunu geleceğe taşırsanız mümkün. Sayın Castro ile de görüştüm. Orada işler yavaş yürüyor tabi. Kişi başına düşen milli gelirlerinin 13 bin dolar olduğunu görüyoruz ama uygulamada sanki böyle değil. Doktor meselesinde sanırım 60-70 bin doktor ülke dışında. Bizim sağlık bakanımızla da görüşeceğim dönüşte. Olmazsa oradan doktor ithal edelim. Gelsinler biz de çalışsınlar. Mevzuat belki uygun değil ama ona uygun hale getirelim. Faydalanalım bu durumdan. Madem iyiler bize de faydası olsun.

KÜBA'DAKİ SARAY MUHTEŞEM

Meksika'da Başkanlık Sarayı 500 yıllık. Hadi Meksika'nın mali gücü var. Küba'ya bakın. Küba sosyalizmden geliyor. Küba'daki saray beni adeta büyüledi. Beton yığınının içine girmiyorsunuz mesela. Küba'daki saray muhteşemdi. Yürürken mesela duvarların arasından geçmiyorsunuz. Ağaçların, dalların, ormanların arasından geçiyorsunuz. Sanırım oraya harcanan rakam bizim Cumhurbaşkanlığı külliyesine harcanandan daha fazladır. Hayli bir harcama yapılarak yapılan bir mimariden bahsediyorum. Bizim külliyeyi yaptırmadan burayı görseydim bu şekilde yeşil ağaçlandırılmasını arzu ederdim.

YATIRIMLARI ADIM ADIM TAKİP EDİYORUM

Bütün bu yatırımlarımızı adım adım takip ediyoruz. Mesela şimdi 3. Havalimanı tarafımızdan takibi yapılıyor. Mesela boğazın altından geçen proje ve Kanalistanbul tarafımızdan takip ediliyor. Kanalaistanbul'u yapacak firmanın yetkilileriyle geçen hafta bir araya geldik. 'Bir an önce projeye başlamanız lazım' dedik. 'Türkiye'nin adını uluslararası platformda duyuracak en önemli projedir kanalistanbul. Geç kalmayın acele edin' dedik. Ayrıca çamlıca da bir proje gerçekleştirdik. Küçük Çamlıca'da olacak. Bir kule olacak. O tüm uydu vericileri bu kulede olacak. İstanbul için seyir kulesi olacak. Büyükçamlıca camiini de bu vericilerden kurtarmış olacağız. Büyükçamlıca camisinin kabasının yüzde 60-70'i bitti. İçerisi için hat vs. hazırlıkları da tamamlandı. Altında külliye olacak. Hat, tezhip vs.

KUR'AN-I KERİM YAZDIRILIYOR

Yeni yazdıracağımız Kuran-ı Kerimler olacak. Cumhurbaşkanlığı olarak geçen bir hattat grubu ile bir araya geldim. Yeni hatlarla Kur'an-ı kerim yazdırma konusunda görüştük. 2-3 yıl içinde gerçekleşecek.

Bu Cumhurbaşkanlığı projesidir.

KÖPRÜLERİN ARASINA TÜP GEÇİŞ

Türkiye için önemli hayati projelerden bir tanesi de planlayıp adımlarını attığımız Çanakkale geçişi. En azgın denizin olduğu yerdir orası biliyorsunuz. Ama şimdi köprü yapıldığı zaman bu sorunları tamamen aşmış olacağız. FSM-Boğaziçi arasında bir tüp geçiş projesi hazır. Onu da hazırlayacaklar. Önümüzdeki günlerde açıklayabilirler, üçlü geçiş olacak. Ankara'da da devam eden projeler var. Keçiören'de Anka park var. Melih beyin söylediğine göre dünyada bir numara olacak. Ankara'daki raylı sistemlerimiz devam ediyor. Ankara-Sivas-Ankara-İzmir tren yolu var. Atılan bu adımların sonuna kadar yanında olacağız.

SİLAH BIRAKMA AÇIKLAMASI GELEBİLİR

Bu açıklamayı Cuma günü bekliyordum. Olmadı. Doğrusu dün, bugün böyle bir açıklama gelebilir. Ama biliyorsunuz uygulama önemlidir. Geçen Nevruz'da da yaptılar açıklamayı ama uygulamadılar.

Biliyorsunuz Habur'u da açtığımızda biz barış ve kardeşlik için yapmıştık bunu onlar bunu şova çevirip lehlerine kullanmak istediler. Bunu uygulamada göstermeleri lazım. Tüm Türkiye'nin buna, bu kardeşliğe, birlikteliğe ihtiyacı var. Bu başarılırsa bunun huzuru tüm Türkiye'yi etkiler. 78 milyon bu huzurdan nasibini alır.