Son yıllarda Newroz şenliğini gerek devlet yetkilileri ve gerekse bunun hikmetini tam ortaya koyamayanlar bu şenliği geçmişteki gibi sivil insiyatifin kendi özgür iradesiyle kutlamaları yerine, resmi bir hüviyete büründü.
Newroz; gece ile gündüzü eşit hale getirerek muhteşem bir nizamı en ince hesaplarla koca küreleri bir saat gibi çalıştırarak, semavattan yağmur ve kar yağdırıp, bir izdivaç misali, hadsiz çiçek ,ağaç ve bitkileri canlandırıp, haşrin yani dirilişin yepyeni bir sayfasına dikkatimizi çeken Rabbimizi hatırlamamız gerek. İşte Newrozu sultani biz Müslümanlar için böylesine harika bir mesajdır.
Adeta kışın haşin tahribatında sonsuz mahluklar kaybolduktan sonra baharda yepyeni bir sayfa açılarak tekrar hayata ve adeta yeni bir dirilişe geçerken etrafa neşrettikleri kokular ve çiçeklerin rengarenk desenleri bizi mahşeri bir aleme götürür. Kışın kemikler haline gelen ağaçların yeniden elbiselerini giyip, süslenerek arzı endam etmeleri, İlahi kudretin sonsuzluğunu hatırlatır ve b akıl sahiplerine lisan-ı halleriyle büyük bir hakikatı anlatmaya çalışırlar.
Baharda bütün alem bir bayrama dönüşmüştür sanki. Tıpkı bir resmi geçit gibi, her mahluk lisan-ı hal ile kendindeki güzellikleri nazarlara takdim edip izhar eder.
Baharda sonsuz bir zenginlik ve harika bir birliktelik vardır. Bu manaları okuyanlar meydana gelen baharın mesajını almış olurlar.
Çocukluk yıllarında gördüğümüz kadarıyla, Urfanın bazı ilçelerinde özellikle Suruçta: halk Newruzu bir bahar şenliği olarak kutlardı. Hemen hemen her kes renkli ve yeni elbiselerini giyip , kırlara, bahçelere gider , kadınlar ayrı erkekler ayrı yerlerde oturup, en güzel yemekleri hazırlayıp, tatlı sohbetler ve şakalaşmalarla, paylaşımcı bir ortamda tıpkı bir bayram misali bu şenliği yaşarlardı. Çocuklar için Newroz bir başka güzellikti. Çeşitli oyunlar oynayarak, neşeli vakit geçirirlerdi. Toplum sevinci ve kaynaşmasının büyük bir kaynağıdır Newroz, Adeta bahar gibi, baharın manasına sarılmaktır.
Gençler yaptıkları devasa uçurtmaları semalarda dalgalandırarak, yarışma yapar ve daha başka oyunlar oynayarak keyifli bir zamanın akışına kendilerini bırakırlardı.. Hatta cirit oyunları azda olsa bu şenliğe başka bir güzellik katardı.
Suruçlular newroz şenliğini her yıl nerede ise bir festival havasına büründürüp, baharda gelen harika nimetleri neşe ile karşılayarak, newroz gelmezden evvel ve geldikten sonra uzun bir müddet sohbetlere konu yaparlardı. O yıl yapılan Newroz şenliklerinin hazzını bir daha tatmak üzere, gelecek seneyi beklerlerdi.
Hatta Newroz o kadar önemli idiki, bir bayan kocasına çiğköftelik et almadığını söyleyince adam eline bıçağı alıp evindeki ahıra girer ve birer danayı boğazlayarak, çiğköftelik eti böylece temin etmesi dillere destan olmuştu.
Suruç halkı Newroz demezdi Sultan Naroz derlerdi. Manasız bir şenlik ve kuru bir kalabalık olarak Newruz kutlanmazdı. İşin aslına uygun manalı bir anlayış hakimdi. Newroz elbette bir bayram değildi. Ramazan ve Kurban bayramından sonra her yıl aralıksız ,aşk ve şevkle kutlanan ve baharı karşılayan muhteşem bir şenlikti.
Ancak son yıllarda siyasi amaçla kutlanan Newroz bütün bu manaların kaybolmasına sebebiyet verdi.
Halkın yaşadığı değerler son derece önemlidir. Çok uzun bir zamanda yaşanmış ve rafineden geçtikten sonra hüsnü kabul görerek muhteşem bir kültürün sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Bu gün Newroza farklı manalar yüklenmektedir.
Onun için diyorum ki evvela Suruç halkı gibi kaybettiğimiz bu harika kültürü imkan nispetinde tekrar canlandırıp, bu güzelliğin öncüsü olsun. Çünkü Newrozun kökü yaşadığım Suruç ta var. Dalı budağı kesilmiş bu ağacı tekrar yeşertmek lazım.
Baharla birlikte alemin dirilişini hatırlatan Newroz şenliklerini olabildiğince yaklaşılarak yeni nesile huzur, güven ,neşe, ümidi, kardeşliği vesile yapmak gerekiyor. Demir dövmek ekonomi ve iktisadi kalkınmaya bir işaret olsun. Zorlukları geride bırakmak amacıyla ateşin üzerinden atlamayı da irade, cesaret, azmin ve gayretin bir sonucu olarak anlamak gerek.
Newroz her yıl asli manasına uygun, toplumun birlik, beraberlik, kardeşlik, kalkınmışlık, özgürlüğe vesile olması dileğiyle..