Örgütten yapılan açıklamaya göre ismi Hassan olarak açıklanan Save The Children çalışanı, 20 bin kişinin sığındığı bir noktada hem kendi ailesinin ihtiyaçlarıyla hem de diğer sığınmacılarla ilgilendi.
Hassan, uzun süre sonra ilk kez ekmek yediklerini belirterek, "Yerinden edilmek demek yatak ve yastığın olmadığı, yatağın zemin ya da araba, örtünün ise yıllardır depoda beklemiş, kokan ve su olmadığı için yıkanamayan bir bez demektir." ifadelerini kullanıldı.
Yerinden edilmiş kişilerin kötü uyku pozisyonları nedeniyle bel ve bacaklarının ağrıdığını kaydeden Hassan, "Yerinden edilmek su yok demektir. Elinizi ve kıyafetlerinizi yıkayamazsınız." değerlendirmesini yaptı.
Hassan, yerinden edilenlerin hastalık riski taşıyan pis suları içmek zorunda kaldığını kaydederek, "Susuzluktan ya da pis su içmekten ölebilirsiniz." açıklamasında bulundu.
- "Yerinden edilmek demek, her dakika 30 kere gökyüzüne bakmak demektir"
Ekmek için sıra bekleyen yerinden edilmiş kişilerin "hava saldırısı" korkusu yaşadığını aktaran Hassan, "Yerinden edilmek demek, her dakika 30 kere gökyüzüne bakmak, yeni bir katliamın yaşanacağını düşünüp son dakika haberinin sizi ve ailenizi göstereceğini hayal etmek demektir." ifadelerini kullandı.
Hassan, duş almanın yerinden edilmiş kişiler için lüks, telefonları şarj etmenin ise büyük bir şans olduğunu ifade ederek, "Yerinden edilmek demek, baskı, endişe, tansiyon, açlık, stres, hayal görmek, üzülmek, karanlık, beklemek, çocuklar, aile, arkadaşlar ve gelecek için endişe etmek demektir." açıklamasını yaptı.
- "Neden beni bırakıp gittin"
Açıklamada saldırılar başlamadan birkaç gün önce Gazze'den ayrılan ve 12 yaşından küçük 3 çocuğunun bulunduğu ailesinin yanına dönemeyen Amjad'ın da hikayesine yer verildi.
İsmi güvenlik nedeniyle Amjad olarak belirtilen Save The Children görevlisi, telefonla görüşme fırsatı bulduğu çocuklarının kendisine, "Neden dönmedin? Ne zaman döneceksin?" diye sorduğunu söyledi.
Amjad, "Kızım 'Neden beni bırakıp gittin?' diye soruyor" ifadelerini kullandı.