Nafile Sadakanın Beyan ve Fazileti
Bir hurma ile de olsa sadaka veriniz. Çünkü sadaka olarak verilen o hurma, açın ihtiyacını giderir. Suyun ateşi söndürmesi gibi günahı da söndürür.38
Bir hurmanın yarısıyla olsa bile sadaka vererek ateşten korunun. Eğer yanınızda sadaka verecek birşey yoksa dilenciyi güzel bir sözle savuşturun.39
Müslüman bir kul, helâl olarak kazandığı maldan sadaka verirse ki Allah da ancak helâlden verileni kabul eder Allah Teâlâ o sadakayı sağ eliyle kabul eder ve herhangi birinizin deve yavrusunu büyüttüğü gibi onu büyütür. Öyle ki, sadaka olarak verdiğiniz bir hurma, Uhud dağı kadar olur.40
Hz. Peygamber Ebu Derdâ'ya hitaben şöyle buyurmuştur:
Çorbayı pişirdiğin zaman bol sulu yap. Sonra komşularından bir aileyi seç. O çorbadan sadaka olarak bir miktarını o aileye ver!41
Allah Teâlâ sadakasını en iyi şekilde veren kulun, geride bıraktığı malına en iyi şekilde bereket ihsan eder.42
Her insan (kıyâmet gününde) hemcinsleri arasında hüküm verilinceye kadar sadakasının gölgesinde durur.43
Sadaka şerrin yetmiş kapısını kapatır.44
Gizlice verilen sadaka, Allah Teâlâ'nın gazabını söndürür. Zenginlikten sadaka veren bir kimsenin sevabı, ihtiyaçtan sadaka kabul edenin sevabından daha üstün değildir.45
Buradaki 'ihtiyaçtan sadaka kabul eden kimse' dini için çalışmak gâyesiyle sadaka ile ihtiyacını gidermeye uğraşan kimsedir, Bu bakımdan böyle bir kimse dininin imarı için sadaka veren kimse ile sevapta eşittir,
Hz. Peygamber'e 'Sadakanın hangi kısmı daha üstündür?' diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir: 'Sağlam olduğun, servete karşı cimri bulunduğun, yaşama ümidinde olup fakirlikten korktuğun halde sadaka vermen, sadakanın en üstün şeklidir. Sakın can boğaza dayandığı zamana kadar sadaka vermemezlik yapma ki o zaman filân ve falan adama şunu verin diyerek falan adamın malını başkalarına taksim etmeyesin!'46
Hz. Peygamber (s.a), günün birinde ashâbına şöyle hitab eder: - Sadaka veriniz! Cemaatta bulunanlardan biri şöyle der: - Benim yanımda bir dinar var. - Onu kendi nefsine infâk et! - Başka bir dinarım daha var. - Onu da hanımın için harca! - Başka bir dinarım daha var - Onu da çocuğuna harca! - Başka da var. - Onu da hizmetçine harca! - Başka da var. - Sen onu vereceğin yeri daha iyi bilirsin.47
Sadaka (zekât), Muhammed ailesine helâl değildir. Çünkü sadaka, halkın (mallarının) kirleridir.48
Dilenciyi mahrum ettiğinizden ötürü müstehak olacağınız zemmi bertaraf etmek için yemeğinizden bir kuş başı kadar olsa dahî veriniz.49
Eğer dilenci doğru söylüyorsa, ona birşey vermeyip mahrum çeviren asla felâh bulamaz.50
Hz. İsâ (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kapısından bir dilenciyi mahrum olarak çevirenin evine yedi gün kadar melekler girmez'. Efendimiz (s.a) şu iki işini başkasına bırakmazdı: a) Geceleyin abdestte kullanacağı suyu kendisi hazırlar ve üzerini örterdi, b) Sadakasını kendi eliyle miskine verirdi.51
Miskin, bir iki hurma, bir iki lokma vermek suretiyle kapıdan giden kimse değildir. Miskin, haysiyetini koruyan bir kimsedir. İsterseniz şu âyeti okuyunuz: 'Onlar iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip birşey istemezler'.52
Bir müslümanı giydiren bir kimse, giydirdiği müslümanın sırtındaki elbiseden bir yama kalıncaya kadar, Allah'ın koruma ve himâyesinde bulunur.53
Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri Urve b. Zübeyr şöyle demiştir: Hz. Aişe'nin elbisesi yamalı olduğu halde ellibin dirhem sadakayı fakir fukaraya dağıttı'. Mücâhid, 'Yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler' (İnsan/8)
ayetinin tefsirinde şöyle demiştir: 'Yemeğe karşı iştahları olduğu halde kendileri yemezler de zikrolunan insanlara yedirirler'
Hz. Ömer bir duasında şöyle demiştir: Ey Allahım! Malın fazlalığını bizim hayırlılarımıza emanet kıl ki onlar bizden olan ihtiyaç sahiplerine versinler.
Âdil Halife Ömer h. Abdulaziz de şöyle demiştir: 'Namaz seni yolun ortasına kadar götürür. Oruç ise padişahın kapısına kadar; sadaka ise, padişahın huzuruna sokar'.
İbn Ebî Cahd54 şöyle demiştir: 'Sadaka, kötülüğün yetmiş kapısını kapatır. Sadakanın gizli verileni açık verileninden yetmiş derece üstündür. Sadaka, yetmiş şeytanın çenesini söker'.
İbn Mes'ud şöyle anlatır: Bir adamcağız yetmiş sene Allah'a ibadet ettikten sonra kötü birşey yaptı, o yetmiş yıllık ibadet yandı. Sonra bir miskinin yanından geçerken ona bir ekmek sadaka verdi. Bu sadakanın hürmetine Allah Teâlâ onun günahını affetti ve yetmiş senelik amelim kendisine iade etti...'
Lokman Hekim, oğluna 'Bir günah işlediğin zaman, hemen akabinde sadaka ver' demiştir. Yahya b. Muaz 'Dünya dağlarının karşılığında tartılan bir dâneyi tanımıyorum. Meğer ki sadaka olarak verilen bir dâne olsun' demiştir.
Abdülaziz b. Ebi Revad55 der ki: 'Şu üç şeyin cennet hazinelerinden olduğu söylenir: a) Hastalığı gizlemek, b) Sadakayı gizlemek, c) Mûsibetleri gizlemek'. Bu söz, aynı zamanda müsned ve merfû bir hadîs olarak da rivayet edilmiştir.
Ömer b. Hattab (r.a) şöyle demiştir: Ameller aralarında (manen) birbirlerine karşı iftihar ettiler. Bu arada sadaka dedi ki; 'Ben sizin en faziletlinizim'.
Abdullah b. Ömer (r.a) sadaka olarak şeker verir ve şöyle derdi: "Allah Teâlâ'yı dinledim; şöyle buyurmaktadır: 'Sevdiğiniz şeylerden sadaka vermedikçe siz cennete, giremezsiniz' (Âlu İmran/92). Allah biliyor ki en fazla şekeri severim".
Nehâî diyor ki: 'Sadaka olarak verdiğim şeyi, Allah için veriyorsam, ayıplı olması hiç de hoşuma gitmez'.
Ubeyd b. Umeyr de şöyle demiştir: 'İnsanlar son derece aç, susuz ve çıplak olarak haşrolunurlar. Onlardan hangisi dünyadayken Allah için yedirmişse, Allah da onu o günde doyurur. Allah için dünyada içirene Allah orada içirir ve nihayet Allah için dünyada giydireni Allah orada giydirir'.
Hasan Basrî şöyle demiştir: "Eğer Allah dileseydi, hepinizi zengin kılar, aranızda bir tek fakir bırakmazdı. Fakat Allah Teâlâ bir kısmınızı diğer kısmınızla denemek istedi'. Şa'bî de şöyle demiştir: 'Kim nefsini sadakanın sevabına, fakirin sadakaya muhtaç olmasından daha fazla muhtaç görmezse, onun sadakası Allah katında kabul edilmez ve durdurularak kendisinin yüzüne çarpılır'.
İmam Mâlik de şöyle der: 'Zengin kimsenin sebil yaptığı suyu içmesinde bir sakınca görmüyoruz. Çünkü zengin o suyu dışarda sadaka verip, camide de içer. Çünkü onun gayesi o suyu susayanlara sebil etmektir. Gayesi sadece ihtiyaç sahipleri ile miskinler içsin diye değildir'.
Hasan Basrî'nin yanından beraberinde bir câriye bulunan bir nehhas (canbaz) geçer. Hasan Basrî, canbaza 'Bu câriyeyi bir veya iki dirheme satmaya razı mısın?' der. Canbaz kabul etmeyince, Hasan-ı Basrî 'Öyleyse yoluna devam et, (bilmelisin ki) Allah Teâlâ cennetin elâ gözlü hâtunlarını, bir kuruş ve bir lokmaya vermeye razıdır' der.
38) İbn Mübârek, (İkrime'den mürsel olarak) 39) Buhârî ve Müslim, (Adiy b. Hâtim'den) 40) Buhârî ve Müslim, Tirmizî, Nesâî, (Ebu Hüreyre'den) 41) Müslim, (Ebu Zerden) 42) İbn Mübârek, (İbn Şihab'dan mürsel olarak sahih bir senedle) 43) İbn Hibban ve Hâkim, (Ukbe b. Âmir'den) 44) İbn Mübârek, (Enes'den zayıf bir senedle) 45) İbn Hibban, Duâfa: Taberânî, el-Evsat, (Enes'den) 46) Buhârî ve Müslim, (Ebu Hüreyre'den) 47) Ebu Dâvud, Nesâî, İbn Hibban ve Hâkim, (Ebu Hüreyre'den) 48) Müslim, (Muttalib b. Rabia'dan) 49) Ukaylî, Duafâ, (Hz. Âişe'den) 50) Ukaylî, Duafâ; İbn Abdilberr, (Hz. Âişe'den) 51) Dârekutnî, (İbn Abbâs'dan zayıf bir senedle). İbn Mübârek, (mürsel ) bir senedle 52) Buhârî ve Müslim, (Hz. Âişe'den) 53) Tirmizî ve Hâkim, (İbn Abbâs'tan). Hadîsi rivayet edenler arasında zayıf olarak bilinen Halid b. Tahman vardır. 54) İsmi Sâlim b. Rafî'dir ve el-Eşcâi kabilesindendir. H. 120 yılında vefatetmiştir. 55) Hadîs ilminde güvenilir, âbid ve zâhid bir kimse idi. H. 159 yılında vefat etmiştir.