Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Şehir hastaneleri, üniversiteleri, teknoparkları, organize sanayi bölgeleri ve savunma sanayisine katkıları ile Ankara, bugün yepyeni bir kimliğe büründü. Termal sağlık turizmindeki, fuar ve kongre turizmindeki potansiyelini harekete geçirdi ve çok büyük mesafeler katetti." dedi.
Oktay, Sincan'da esnaf ziyaretinin ardından, sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileriyle Sincan Lale Konferans Salonu'nda bir araya geldi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin ardından Sincan başta olmak üzere Ankara'nın, hemen her ilçesinde faaliyet gösteren STK'lerin, derneklerin, odaların, gönüllü kuruluşların ve teşkilatların, belediyeler ve kaymakamlıklar ile koordinasyon halinde bölge için seferber olduğunu söyledi.
Oktay, normal şartlarda hiçbir devletin, böylesi büyük bir felaketin üstesinden kısa zamanda gelemeyeceğine işaret ederek, Türk halkının kadirşinaslığı, hamiyetperverliği, cömertliği sayesinde kısa zamanda büyük işlerin başarıldığını dile getirdi.
"Bir kez daha gördük ki, ülkemizin dört bir yanında faaliyet gösteren STK'larımız, hemşeri derneklerimiz esasen bu toplumun çimentosudur. Birliğimizin, dirliğimizin, dayanışmamızın sigortasıdır." diyen Oktay, Ankara'nın gönüllü kuruluşlarının, Türkiye ne zaman önemli bir sınamadan geçse, ne zaman kritik bir eşikten geçse, yerli ve milli bir duruş ortaya koyduğunu ve 14 Mayıs günü yine yerli ve milli bir duruş ortaya koyacaklarına inandığını kaydetti.
Son 20 yılda milletin desteğiyle çok büyük işler başardıklarını dile getiren Oktay, ülke genelinde rekorlara imza atarken, şehirleri de tek tek inşa ettiklerini söyledi.
Oktay, Ankara'nın onurlu bir dış politikanın ve güçlü bir ekonominin kalbi konumuna geldiğini belirterek, "Ankara bugün, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde küresel barışın inşasına büyük katkılar sağlayan bir başkente dönüştü." diye konuştu.
Ankara'nın şehircilik açısından da benzer bir gelişim katettiğini dile getiren Oktay, şöyle konuştu:
"Ankara'ya memur kenti derlerdi. Tarım kenti derlerdi. Ankara, AK Parti iktidarında memur kenti imajından sıyrıldı, Türkiye'nin en üretken şehirlerinden biri haline geldi. Tarım kenti olması özelliğini de güçlendirerek devam ediyor. Altın gibi parlayan sanayisiyle, savunma sanayimizden teknoloji altyapımıza kadar birçok şehre parmak ısırtan bir başarıya sahip Ankara. Sincan da bu başarıdan en büyük payı alanlardan birisi, organize sanayi bölgelerinin çoğunluğunu kendi sınırları içerisinde barındıran bir ilçemiz olarak. Ankara, şu anda 200'e yakın ülkeye ihracat yapabilme kapasitesine sahip bir şehir. Kolay bir şey değil bu. Türkiye'nin en fazla ihracat yapan şehirleri listesinde ilk 5'te yer alıyor. İlk 5'te olmak başkent Ankara için yeterli değildir. Güzeldir ama yeterli değildir. Şehir hastaneleri, üniversiteleri, teknoparkları, organize sanayi bölgeleri ve savunma sanayisine katkıları ile Ankara, bugün yepyeni bir kimliğe büründü. Termal sağlık turizmindeki, fuar ve kongre turizmindeki potansiyelini harekete geçirdi ve çok büyük mesafeler katetti."
Oktay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde, bugüne kadar yaptıklarının üzerine koyarak hedefleri aşmak istediklerini ve yeni bir ufuk açmak istediklerini anlatarak, havalimanlarından köprülere, şehir hastanelerinden üniversitelere, organize sanayi bölgelerinden savunma sanayiindeki başarılara, son 20 yılda yapılan icraatları anlatmak için hep birlikte sahada mücadele vereceklerini ifade etti.
Son 20 yılda Ankara'ya toplam 604 milyar liralık yatırım gerçekleştirdiklerini belirten Oktay, Bilkent Şehir Hastanesinden Etlik Şehir Hastanesine, millet bahçelerinden TOKİ konutları projelerine hız kesmeden devam edeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dün Ankara'daki metro hattında kilit nokta olan AKM-Gar-Kızılay Metro Hattı'nın açılışının gerçekleştirildiğini hatırlatan Oktay, Ankara'nın şehircilik ve ulaşım açısından önemli bir esere ve hizmete kavuştuğunu anlattı.
Oktay, AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın hizmet ve eser siyasetine karşılık diğer yanda pusu siyaseti, kumar siyaseti, şantaj siyasetinin bulunduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bir yanda yerli ve milli bir siyaset vadeden Cumhur İttifakı ve AK Parti diğer yanda bütün kazanımları yok etmek isteyen bir altılı maşa siyaseti. Bir yanda istikrar vadeden Cumhur İttifakı siyaseti diğer yanda Türkiye'yi 90'lı yılların istikrarsız koalisyon günlerine geri götürmek isteyen zillet ittifakı siyaseti. Hatırlayın. 90'lı yıllarda üç partili koalisyonlar vardı. Güneş Motelleri hatırlayın. Her gelene koltuk dağıta dağıta Türkiye'yi en son 36 Bakanlıkla yönetmeye başlamışlardı. İşte şimdi de aynı değil mi? Dün Cumhurbaşkanımıza 'Sen yeni sistemde Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı diye bir şey getirdin. Allah bilir 100 tane Cumhurbaşkanı Yardımcısı atarsın.' diyenler daha bugün ellerine fırsat gelmeden koltuk dağıtmaya başladılar. Altı, yedi, sekiz, dokuz... Bunlar ülkeyi yönetecekler öyle mi? Toplanıp toplanıp dağılmaktan başka bir iş beceremeyen, başkalarının vesayet sistemi doğrultusunda zorla masaya oturan, masadan kalkanı da zorla masaya oturtan vesayet sisteminde bunlar ülkeyi yönetecek öyle mi? Herhalde bakanlık sayısını da 40'lara, 50'lere çıkarırlar. Ama milletimiz bunlara bu imkanı vermeyecek. Halil İbrahim sofrası diyecek kadar da yüzsüz bunlar. Burası Halil İbrahim sofrası değil. Burası olsa olsa kurtlar sofrası olur. Türkiye'nin paylaşım sofrası olabilir.
Bu millet bu ülkenin paylaşılmasına, bu ülkenin bunlar tarafından veya başkaları tarafından istedikleri şekilde dağıtılmasına asla ve asla müsaade etmez, etmeyecektir. Zaten Kandil'deki sesi duyuyorsunuz, FETÖ'nün sesini duyuyorsunuz. Bayram etmeye başladılar. Daha çok bayram etsinler. Hayallerinde görürler. Köprülere, yollara, hastanelere, okullara, barajlara gidecek kaynak, bunların koltuklarına yetmez. 14 Mayıs günü oy pusulasında görünürde pek çok seçenek yer alacak. Esasında ise Türkiye o gün, sadece iki tercihten birini seçecek. Pusulanın bir yanında Kandil'in, Pensilvanya'nın ve Türkiye düşmanlarının yüzünü güldürecek olan bir zihniyet var diğer yanında ise Türkiye sevdalılarının, yüreği vatan aşkı ile çarpanların tercihi var."
14 Mayıs'ın "bir tamam mı, devam mı", "teslimiyet mi, direniş mi", "istiklal mi, izmihlal mi" seçimi olduğunu ifaden eden Oktay, 14 Mayıs'ın sıradan bir seçim olmadığını, gerçekten Türkiye'nin bekasıyla ilgili bir seçim olduğunu söyledi.
Oktay, Türk milletinin de bu şuurla sandığa gitmesi, oy pusulasını eline aldığında bu şuurla oy kullanması gerektiğini belirterek, 15 Mayıs'ta Türkiye'nin, hedeflerine koşmayı seçeceğine ve Türkiye Yüzyılı'nın inşası için mührü basacağına inandığını kaydetti.