Çevrim içi dergide yayımlanan yazıda, Moskova-Kiev arasında İstanbul’da başlayan görüşmelerin çatışmaya diplomatik kanallar kullanılarak çözüm bulunmaya çalışıldığını göstermesi açısından sevindirici olduğu belirtilirken, "Bununla birlikte, Fransa ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin diplomatik nüfuzunu kaybettiğine üzülebiliriz." ifadesi kullanıldı.
Coğrafi konumunun Türkiye’ye Avrasya’da önemli bir rol imkanı verdiği, bunun Rusya ve ABD tarafından göz ardı edilmediğine dikkat çekilen yazıda, bu sayede Ankara’nın bölgesel gücünü artırmak için iki tarafın da desteğine sahip olacağı girişimlerde bulunduğu belirtildi.
Yazıda, Türkiye’nin bölgesel konumu itibarıyla kendisini NATO ya da Rusya ile sınırlamak istemediğine işaret edilerek, Türkiye’nin turizm ve hidrokarbon alanında Rusya ile güçlü ekonomik bağları olduğu hatırlatıldı.
Diğer yandan Türkiye’nin Ukrayna ile de oldukça yakın ilişkiler içinde bulunduğu, çatışmalardan önce Ukrayna’ya Bayraktar silahlı insansız hava araçları satıldığı anımsatılan yazıda, bu konumun Ankara’ya nüfuz ve her zamankinden daha fazla siyasi, ekonomik ve medeniyetlerin kesiştiği bir nokta olmasını sağladığı vurgulandı.
Yazıda, şu değerlendirmeler ye aldı:
"Bu, Türkiye tarafının Ukrayna ve Rusya’nın güvenini korumasına olanak sağladı, hatta çatışmaların başlamasından birkaç gün sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Türkiye’nin müzakere yeri olarak seçilmesi sürpriz olmadı.
Türkiye’nin arabuluculuk örneği, hem NATO üyesi olup hem de Ukrayna ve Rusya gibi savaşan iki ülkeyle güçlü ilişkilere sahip olunabileceğini gösterdi. Aslında bu aracı konumda uzun süre Fransa bulunuyordu."
Fransa’nın dışişleri seviyesinde uzun süre incelikli bir politika yürüttüğü ve bu sayede Avrupa ve ötesinde belli bir nüfuza sahip olduğu aktarılan yazıda, eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy döneminden bu yana zayıflayan bu politikanın yerini ABD’ye yakın konumlandıran bir politikaya bıraktığı ifade edildi.
Yazıda, artık kamuoyunun NATO yanlılığı ve Rusya yanlılığı arasında bölündüğü, bunun da Fransa’nın masaya aracılık konumunda dönmesini engellediğine işaret edilen yazıda, bir zamanlar Fransa ve liberal demokrasilere ait diplomatik konumun Türkiye’ye kaptırılmasının Avrupa için trajik olduğu vurgulandı.