Winslow, “Bu yılın ilk çeyreğinde, yani corona virüs şoku öncesinde, Türk ekonomisi yüzde 6 seviyesinin üzerine çıktı. İkinci çeyrekte sert bir daralma bekliyoruz. Evlerde kalma sürecinin sonunda ekonomik aktivitelerin normalleşmesiyle, üçüncü çeyrekte ise daha yatay bir büyümenin ardından, dördüncü çeyrekte iyileşmenin görülmesini öngörüyoruz. Türkiye’nin 2021 yılında yüzde 4,5 seviyesinde büyümesini bekliyoruz ki bu bizim değerlendirmemize göre sürdürülebilir bir büyüme oranıdır.” İfadelerini kullandı.
Fitch Ratings, geçen hafta yayımladığı “Küresel Ekonomik Görünüm” güncelleme raporunda, bu yıl küresel ekonominin yüzde 1,9 daralmasının beklendiğini belirtmişti.
Winslow, 2020 yılında küresel resesyon beklentisine rağmen Türkiye’de yüzde 0,8 büyüme tahminine gerekçe olarak yılın başında özel banka kredileri ile görülen büyüme ivmesi ve düşük faiz ortamını gösterdi.
“TEŞVİK VE ÖNLEMLER EKONOMİK AKTİVİTE İÇİN DESTEK SAĞLAR”
Fitch Ratings Direktörü Winslow, “Koronavirüs salgınının ardından Ekonomik İstikrar Kalkanı yoluyla büyük teşvikleri, devlet bankalarının kredi desteğine yönelik yeni önlemleri görmemiz olası. Bu durum ekonomik aktivite için ek destek sağlayacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan Douglas Winslow, bu yıl koronavirüs salgını nedeniyle Avro Bölgesi'nin yüzde 4,2 daralmasının beklendiğini, Türkiye’nin de ihracat cephesinde Avrupa’daki resesyondan etkilenebileceğini söyledi.
Gerilen küresel piyasa koşulları nedeniyle Türkiye’nin dış finansman ihtiyacının halen temel hassasiyetler arasında yer aldığını vurgulayan Winslow, cari yıl yüzde 1 seviyesinde bir açığın verilebileceğini, yine de bunun 2018 yılındaki yüzde 2,7 seviyesine kıyasla, bir ilerleme olduğunu söyledi.
Winslow, Türkiye’de 2020 yılında enflasyonun yüzde 8,5 seviyesinde gerçekleşmesinin öngörüldüğünü belirterek, “Merkez Bankası (TCMB) faizleri indirmeye hazır olduğu sinyalini veriyor. Bu yüzden şu anda bu yılın sonuna kadar 100 baz puan indirimine gidilerek faizin yüzde 8,75’e indirilmesini tahmin ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Winslow, Türkiye’de reel faiz oranının zaten düşük olduğunu, bunun Türk lirası üzerinde aşağı yönlü baskıları artırabileceğini ve özel sektörün dış finansman cephesinde zorlanabileceğini kaydetti.