'KAYGILI' MÜTTEFİKİN 'ENDİŞELİ' EKONOMİSTİ
Türkiye için felaket senaryosu yazan son isim Amerikan Alman Marshall Fonu Ankara Ofisi Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı oldu. Amerika'nın Sesi'nden yazdığı felaket senaryosun anlatan Ünlühisarcıklı, "Amerika'nın Türkiye'ye yönelik yaptırımlarının orta ve uzun vadede yapabileceği olası etkilerden özellikle endişe duyduğunu belirterek, Türkiye'nin NATO üyeliğinin bile tartışılır hale gelebileceği" öngörüsünde bulundu. Ünlühisarcıklı'nın "endişesi", Türkiye'nin ABD'nin hoşuna gitmeyen her adım attığında Beyaz Saray'dan yapılan "kaygılıyız" mesajlarını hatırlattı.
Amerikan Alman Marshall Fonu (GMF) adlı düşünce kuruluşunun Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı,ilişkilerin geldiği durumu oldukça alarm verici bulduğunu belirterek, şu andaki krizin aslında aniden ortaya çıkmadığına dikkati çekti. Ünlühisarcıklı, Ankara'nın rahip Brunson'ın Amerika açısından önemini göremediği ileri sürdü.
TÜRKİYE'YE FİNANSAL KÜSTAHLIK, CUSUS BRUNSON'A BASİTLEŞTİRME ALGISI
Ünlühisarcıklı şunları kaydetti: "Türkiye-ABD ilişkileri uzunca bir süredir aslında zaten bir kötüleşme süreci yaşıyordu. Artık Washington'da Türkiye toksik bir konu haline geldi. Türkiye'nin dostları bile artık sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Geçtiğimiz yıl 'Türkiye'yi cezalandırmalıyız' söylemi yavaş yavaş Washington'da yayılmaya başlamıştı. Aslında Türkiye'de de böyle bir hava var. Türkiye'de de ABD toksik bir konu. Hiçbir konuda anlaşamayan seçmen grupları anti-Amerikancılık konusunda anlaşabiliyorlar. Herhangi bir olumsuzluk ortaya çıktığı zaman bunun müsebbibi bulunamıyorsa 'Amerika yaptı' dendiği zaman herkes tatmin oluyor. Dolayısıyla böyle bir ortam zaten vardı. Ankara'nın göremediği konu rahip Brunson konusunun Amerika'da ne kadar önemli hale geldiği. Özellikle Washington'da Kongre çevrelerinde öncelikle ne kadar önemli hale geldiğiydi. Türkiye'den bakınca sanırım şöyle görüldü; yani işte burada binlerce Amerika'da pastör vardır bunlardan birisinden bahsediyoruz ne kadar önemli olabilir ki diye düşünülüyordu ne kadar önemli olduğunu gördük"
TÜRKİYE NATO'YA MUHTAÇ DEĞİL FİNANSAL KAHİN!
Türkiye'nin dünyanın en kahraman ve en güçlü ordularından birine sahip olduğunu unutan Hatta Ünlühisarcıklı'ya göre Türkiye'nin NATO üyeliğinin bile tartışılır hale geleceği bir süreç başlıyor olabilir: "Şimdi gelinen noktada neden çok kötü bir durum diyorum Türkiye-ABD ilişkilerinin içinde bulunduğu durum için, daha önce de aslında ABD Türkiye'ye yaptırım uyguladı ama daha önceki yaptırımların hepsi Soğuk Savaş dönemine denk geldi ve aslında iki ülkenin yapısal olarak birbirine çok bağlı olduğu dönemlerde... İlk defa aslında Soğuk Savaş'tan sonra ve iki ülkenin birbirine yapısal olarak o kadar da bağlı olmadığı bir durumda bu yaptırım süreciyle karşı karşıyayız. Ve bunun aslında biz kısa vadeli sonuçlarını tartışıyoruz. Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini tartışıyoruz ki bunu zaten yaşıyoruz yani TL'nin değer kaybetme sürecini zaten yaşıyoruz. Ama bunun bir de orta ve uzun vadeli etkisi var. Bana göre bunlar daha da önemli. Orta ve uzun vadede şunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye-ABD işbirliğinin temellerinden sarsıldığını görebiliriz. Türkiye'nin güvenliğiyle ilgili sorunların ortaya çıktığını, Türkiye'nin güvenlik politikalarında köklü değişikliklerin yaşandığı ve Türkiye'nin müttefiklik ilişkilerinde de ciddi değişimlerin zamanla ortaya çıktığını ve bu sürecin sonucu olarak Türkiye'nin aslında NATO üyeliğinin gerek Ankara'da gerek diğer başkentlerde tartışılır hale geleceği bir sürecin başlangıcını yaşıyor olabiliriz. Dolayısıyla çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız."
HER İKİ TARAF DA ELLERİNİ BAĞLADI
Ünlühisarcıklı'ya göre, krizden çıkış yolu belki bir süre öncesinde vardı ama artık bu kolay değil. Uzman, iki tarafın da yaptıkları açıklamalarla aslında kendi ellerini bağladığını ve Amerika'nın Türkiye'ye "Siz pazarlık yaptıkça maliyet de yükselecek" mesajı verdiğini söyledi. Ünlühisarcıklı şu değerlendirmelerde bulundu: "Buradan kolay bir çıkış var mı? Kolay bir çıkış kesinlikle yok belki bir hafta önce vardı, belki bir ay önce vardı, aylar önce daha kolay çıkışlar vardı ama Washington'dan gelen ve çok yüksek tondan gelen ültimatomlar öncelikle Amerikan liderliğinin elini bağladı. Yani Trump yönetimi bu kadar kesin bir dille yaptırım tehdidi yapmışken öne sürdüğü hedeflere ulaşmadan bu politikadan vazgeçemez, aksi takdirde zaten biliyorsunuz ara seçimler yaklaşıyor yönetim adına bu bir siyasal kayıp olur. Öte yandan Türkiye'deki yönetimin de tabii ki politik kaygıları var. Bu kadar ağır yaptırım tehdidine karşılık karşısındakinden hiçbir şey almadan tek taraflı olarak geri adım atmak ister istemez Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'karizmasını' sarsacaktır Türkiye'de. Yani sürekli olarak vurguladığı, diklenmeden dik duracağız dik duramamış gibi algılanacaktır dolayısıyla aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da elleri bağlı gibi. Hani karşılıklı olarak iki taraftaki siyasetçiler kendilerini böyle zor bir duruma soktular. Şimdi klasik olarak diplomatlar bu işi çözsün deniyor ama diplomatlar neyi müzakere edecek, müzakere edecek çok birşey de kalmamış görünüyor ve benim gördüğüm ABD tarafı zaman geçtikçe Türkiye pazarlık yaptıkça şöyle bir sinyal veriyor siz pazarlık yaptıkça maliyet yükselecek. Yani konu pastör Brunson iken 14 yeni kişi eklendi listeye. Doğrusu ben iyimser olmak için herhangi bir sebep göremiyorum."
Ünlühisarcıklı, rahip Brunson krizi çözülse bile iki ülke ilişkilerinde Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alım planı, Amerika'da F-35 uçaklarının Türkiye'ye teslimatını engelleme girişimleri gibi birçok sorunun hala varlığını sürdüreceğine dikkati çekti. Türkiye'nin artık Batı kampında görülmediği bir noktaya henüz gelinmediğini ancak gidişatın o yönde olduğunu da belirten Ünlühisarcıklı, Amerika'yla bu sürtüşme yaşanmamış olsa da Türk ekonomisinin iyiye gitmediğini ileri sürdü.