HABER: ÖZLEM DOĞAN
Türkiye, 2013 yılından itibaren devlet içine yapılanmış karanlık bir terör örgütünün açığa çıkmaya başlamasıyla uzun bir mücadeleye girişti. Küresel çetenin maşası FETÖ, Gezi kalkışmasında seçilmiş hükümeti devirmeyi başaramayınca 17-25 Aralık’ta harekete geçerek yargısal darbeye kalkıştı. FETÖ hükümete operasyon çekerek kamuoyunda algı oluşturmak istedi. Türkiye’nin ayağa kalkışını hazmedemeyenlerin taşeronu FETÖ’nün 17 Aralık'ta başlayıp 25 Aralık'ta sona eren hain darbe girişimini AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi Başkanı (TÜRKAD) Avukat Mehmet Sarı ve Hukukçu Adem Yıldırım Milat Gazetesi’ne değerlendirdi.
17-25 Aralık FETÖ’yle mücadelede milat
17-25 Aralık yargı darbe girişiminin Türkiye’de FETÖ ile mücadelede adeta bir milat olduğunu ifade eden AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, “17 Aralık FETÖ konusunda bir turnusol vazifesi gördü. Hükümete yönelik bir darbe yapılmak istendi. Türkiye’yi zayıflatmak isteyenler, MİT kriziyle, Gezi olaylarıyla yaşanan süreçlere benzer bir senaryo ortaya koydular. Yine 2014 Yerel Seçimlerine gölge düşürmek istediler. O gün, eğer dik bir duruş sergilenmeseydi, bugün daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalabilirdik” dedi.
Dik duruş ve feraset, oyunlarını bozdu
Sinsi emeller peşinde koşan ve arkasına karanlık odakları alanların Türkiye’nin geleceğine istikamet çizemeyeceğini vurgulayan Turan sözlerini şöyle noktaladı: “Cumhurbaşkanımızın dik duruşu, milletimizin basireti, feraseti ve sağduyusu oyunu bozdu. Bugün halen 17-25 Aralık süreci üzerinden çeşitli hesaplar yapanları, bu mücadeleyi sulandırmak isteyenleri görüyoruz. Talimatla dava açanları, usulsüz yargılama yapanları, adliye önlerinde broşür dağıtanları unutmadık. Şunu belirtmek isteriz ki; buna hiçbir şekilde müsaade etmeyeceğiz.”
Türkiye’nin bağımsızlığı sona erecekti
FETÖ’nün 17-25 Aralık’tan önce yapmış olduğu kumpaslarla altyapı oluşturmaya çalıştığını kaydeden Hukukçu Adem Yıldırım: “Türkiye’nin kendi yerli ve milli siyasetini engellemeye dönük, kökü dışarıda olan bir projeyi ülkede gerçekleştirmek istediler. Bunu da adeta tereyağdan kıl çeker gibi yargı darbesiyle yapacaklardı. Türkiye’yi yöneten itibarlı yöneticileri, bürokratları ve işadamlarını yıpratıp toplum nezdinde lekeleyerek hem kendilerinin hem de hamilerinin güdümlerindeki insanlara devleti teslim edeceklerdi. Böylece bağımsız bir Türkiye olmayacaktı. Hedef buydu” dedi.
Hazırda bekliyorlar, dikkatli olmalıyız
Siyasette ve bürokrasideki yerli ve milli duruşlu insanların darbe kalkışmasına dur dediğinin altını çizen Yıldırım, “Millet de üç ay sonraki seçimde devletin Başbakanını, hükümeti ve partiyi destekleyerek darbeci terör örgütüne adeta tokat attı. 17-25 Aralık’ta başarılı olamayanlar 15 Temmuz’u denediler. Millet ve devlet el ele vererek bu kalkışmayı da durdurdu. Şu an böyle bir tehdit ortadan kalkmış gibi görünse de birilerinin hazırda beklediğini düşünüyorum. ‘Türkiye’de darbeler bitmiştir’ demekten ziyade devlet ve millet olarak çok dikkatli olmalıyız. Bugün FETÖ, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’da yapamadığını muhalefet partileri ve algı operasyonları üzerinden yapma gayreti içerisinde” ifadelerini kullandı.
Devlete ve millete başkaldırdılar
17-25 Aralık darbesinin Fetullahçı terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti hükümeti devletini alaşağı etmeye dönük bir girişim olduğunu ifade eden Hukukçu Mehmet Sarı, “17-25 Aralık dönem itibarıyla FETÖ’nün devlete ve millete kafa kaldırdığı ilk ciddi süreçti. Bu süreç yargı eliyle hükümete yönelikmiş gibi görünse de geri planına bakıldığında Türkiye’de iş yapan, dönemin en önemli projelerinin alt yapı üstlenicilerinin, firmaların, şirketlerin, yöneticilerinin ve bu noktada bağlantılı olanların hepsinin gözaltına alınması, tutuklanma ve egale etme yoluna gidilmesiydi” dedi.
Ekonomiye de darbe vurmak istediler
17-25 Aralık darbe girişiminin sadece siyasal iktidara değil, Türkiye’nin ekonomisine yönelik de olduğuna dikkat çeken Sarı, “FETÖ’cü hâkim ve savcılarla İstanbul emniyetindeki FETÖ’cü polisler dönemin tüm önemli aktörlerini gözaltına alarak, tutuklayarak saf dışı bırakacaklardı. Meselenin ileri boyutu Gezi’de ortaya konan taleplerle benzer paralellik arz ediyordu. 15 Temmuz’a varan süreci de gözlemlediğimizde 17-25 Aralık süreci, uluslararası çetelerin FETÖ’yü kullanmak suretiyle Türkiye’nin uluslararası nitelikteki projelerinin tamamını akamete uğratma girişimiydi” şeklinde konuştu.