FETÖ gençliğimizi çaldı

FETÖ'nün ülkeye verdiği zararın yanı sıra eğitime verdiği hasara da dikkat çeken Taşaltın, ''Bilim adamı, adalet, ehliyet hiç birine bakmadan FETÖ üniversitelere sızdı. FETÖ örgütü beynimizin bir kısmını felce uğrattı, gençlik hazinemizi çaldı'' şeklinde konuştu.

Mehmet GÜNGÖRDÜ-ŞANLIURFA

Bilime açılan kapı: Harran Üniversitesi

Eğitimde attığı adımlarla adından söz ettiren Harran Üniversitesi, ziraat ve mühendislik alanlarında ciddi program değişikliğine gidiyor. Üniversitelerin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, ARGE'ye önem verilmesi gerektiğini belirterek, yeni bir YÖK kanununa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Harran Üniversitesi, fakülteleri, yaşam merkezi, kapalı spor salonu, kapalı yüzme havuzu, spor tesisleri ve yapay gölüyle eşsiz bir kampüse sahip üniversitedir.

Tüm medeniyetlere öncülük etmiş, kültürün, tarihin, ilmin başkenti Şanlıurfa, Güneydoğu bölgesinin incisi konumundadır. 1992 yılında faydalı yeni nesiller yetiştirmek için kurulan Harran Üniversitesi, bölgenin ilim merkezi olma görevini başarıyla yürütüyor. Harran Üniversitesi çiftçiyle, sanayiciyle, işadamlarıyla yarınlar için ortak proje üretiyor. Bin 60 akademisyen ile 30 bin öğrenciye hizmet veren üniversite, Tıp Fakültesi Hastanesi'yle bölge halkının derdine derman oluyor. Öğrenci odaklı hizmet veren üniversite, yarınlara yatırım yapıyor.

Yeni hedefler çiziyoruz

Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, üniversitelerin problemleri ve atılması gereken adımlar hakkında bilgi verdi. Üniversitenin eğitim ve ARGE gibi iki temel görevi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Taşaltın, hedefe ve sonuç almaya yönelik planlar yapılması gerektiğini dile getirdi. Üniversite olarak ziraat ve mühendislik alanlarında ciddi program değişikliğine gittiklerini aktaran Taşaltın, "Anaokulundan başlayarak çocuğumuza kendi kabiliyetine uygun hedefler çizmeliyiz. Hedefleri ne kadar gerçekleştirdiğimizi doğru olarak ölçen bir sistem geliştirmeliyiz" dedi.

Üniversite sayımızı artırmalıyız

Ülkemizdeki üniversite sayısının daha da artırılması gerektiğine değinen Rektör Taşaltın, "Amerika'da 3000'den fazla üniversite ve üniversite seviyesinde kolej ve yüksekokul var. Almanya'da da 800'den fazla bu oran. Toplam nüfusa oranladığınızda Türkiye'de bu sayının 700'den fazla olması gerektiği sonucuna varırsınız. Türkiye'deki üniversite sayısı özel vakıf üniversiteleri dahil 200'den az" diye konuştu.

ARGE'ye önem vermeliyiz

Üniversitelerden beklenen misyonun farklılığına dikkat çeken Taşaltın, bazı üniversitelerin görevini yapmadığı halde, gerek bütçe olarak gerek insan kaynağı olarak devletten en yüksek desteği almaya devam ettiğini vurguladı. ARGE'nin önemini dile getiren Taşaltın, "Temennimiz bütün üniversitelerin görevlerini hakkıyla yaptığı yeni bir Türkiye. Laboratuvar kurmak için gerekli kaynağı bulmanız lazım. Aletleri almanız ve aletleri Laboratuvar yerleştirmeniz lazım. Sonra bu laboratuvarın canlı kalması için kalifiye teknisyene ihtiyacınız var" ifadelerini kullandı.

FETÖ gençlik hazinemizi çaldı

FETÖ'nün ülkeye verdiği zararın yanı sıra eğitime verdiği hasara da dikkat çeken Taşaltın, şunları kaydetti: "1980 darbesinden sonra sağ ve sol görüşlü hocalar üniversitelerden atıldı. 1997 deki 28 Şubat darbesinde sağ görüşlü hocalar üniversitelerden atıldı. Bilim adamı, adalet, ehliyet hiç birine bakılmadı. Son olarak FETÖ'nün kurumlara nasıl sızdığını gördük. FETO örgütü beynimizin bir kısmını felce uğrattı, gençlik hazinemizi çaldı.

Dışa açık olmalıyız

Taşaltın, üniversitelerin denetim ve hedef esaslı olması gerektiğini dile getirerek, kural esaslı sistem olduğu için sadece kuralların denetlendiğini, iyi eğitim verip verilmediğinin ise denetlenmediğini aktardı. Kuralların 1982 Anayasası tarafından belirlendiğini ifade eden Taşaltın, "Bu anayasada eğitimin kalitesini artırmak ve ARGE konusunda çaba sarf etmek diye bir kavram yok. Son 20 senede gelişen teknoloji dünya kurulalı beri gelişen teknolojinin yüzde 25'i kadar. Siz hala 35 sene önce konulmuş katı kurallarla üniversite idare etmeye çalışıyorsunuz. YÖK 2016'da performansı destekleyen bir formül üretti. Bu formül hocaların çalışmasında çok etkili oldu devamı gelmeli" şeklinde konuştu.

657 sayılı kanunu akıldan çıkarmalıyız

Türkiye'nin gelişmesinin önünde en büyük engelin 657 sayılı memur alımı kanunu olduğunu dile getiren Rektör Taşaltın, bu kanunun değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Üniversitelerin 657'den bağımsız bir yapı haline getirilmesi gerektiğini aktaran Taşaltın "Performans temelli memur sistemine geçmek gerekir. Devlet işveren olmaktan çıkmalı. Bugün devlette iş bulma imkanı olan öğrenci son sınıfta üniversite derslerini bırakıp KPSS'ye çalışıyor. Devlette niçin çalışmak istiyor? 657 sayılı Kanun ile çalışmasa bile bir memur yerinde kalıyor. Özel sektörde de her an haklı veya haksız işini kaybetme korkusu var. İfrat tefrit var, dengeyi kurmamız lazım" görüşüne yer verdi.

"Yeni YÖK yasasına da ihtiyaç var" diyen Taşaltın, "2012'de yapılan YÖK yasasıyla ilgili çalışmalarda herkes rektör seçimine kilitlendi. Eğitim kalitesinin artması ve ARGE konusunda öneriler çok cılız kaldı" dedi.

Liyakati esas kılınmalı

FETÖ'nün üniversitelerin gelişimine darbe vurduğunu belirten Taşaltın, 1982 YÖK Anayasası'nın sağ, sol ve Feto guruplara 'üniversiteyi ele geçirme' psikolojisine bıraktığını dile getirerek, sözlerini söyle sürdürdü: "1990'dan sonra kurulan üniversitelerde FETÖ yapılanması üniversitenin gelişmesine darbe vurdu. Liyakat esaslı bir sisteme geçmemizdeki en büyük engeller maalesef devam ediyor. FETÖ yapılanması yeni üniversitelerden temizleniyor. Peki, eski üniversitelere liyakat esaslı uygulama ne zaman gelecek?"

Tek çare Başkanlık Sistemi

Yani eğitim kadrosunda ciddi bir revizyona gidilmesi gerektiğini savunan Taşaltın, eğitimde yaşanan sorunlarının çözümünün Başkanlık Sistemi ile olacağını işaret etti. Taşaltın, sözlerine şöyle sürdürdü: "Başkanlık sisteminin gelmesi, eğitim sistemine önemli katkısı olacak. Konumuz siyaset değil, fakat siyasi görüşü ne olursa olsun kabiliyetli ve dürüst kişinin ön plana çıkması mevcut sistemde çok zor. Başkanlık sistemi iyi uygulandığı takdirde bunlara çözüm üretebilecektir. Kabiliyetli, çalışkan ve milli karakterli kişilerin ön plana çıkarılması lazım. Algı operasyonları ile bilim üretilebilir mi?"

28 Şubat dönemini hatırlatan Taşaltın, "Zamanın İstanbul Üniversitesi rektörü senatoda başörtüsüne yasak getiren kararı aldırdı ve bunu büyük bir başarı olarak medyaya servis etti. Dikkat edin, büyük bir buluş yaptığı için üniversite gündeme gelmiyor, başörtüsüne yasak getirdiği için başarılı sayılıyor ve gündem oluyor. Benzer şekilde FETÖ ekibi de üyelerini hızla doçent, profesör yaptı ve onları dekan rektör tayin ettirdi. Halimizin vahametini anlayalım" açıklamalarına yer verdi.