Fecr suresi, Fecr suresinin okunuşu ve anlamı

Fecr suresi Kuranı Kerim''de 89. sıradadır. Fecr suresi Mekke döneminde nazil olan surelerdendir. Fecr suresi 30 ayeti kerimedir. Fecr suresinde Allah''ın sonsuz kudreti anlatılmaktadır. Müminlerin ve kafirlerin ahiretteki durumları anlatılmaktadır. İşte Fecr suresi hakkında bilgiler ile Fecr suresinin okunuşu ve anlamı...

Fecr suresi Kuranı Kerim'de 89. sıradadır. Fecr suresi Mekke döneminde nazil olan surelerdendir. Fecr suresi 30 ayeti kerimedir. Fecr suresinde Allah'ın sonsuz kudreti anlatılmaktadır. Müminlerin ve kafirlerin ahiretteki durumları anlatılmaktadır. İşte Fecr suresi hakkında bilgiler ile Fecr suresinin okunuşu ve anlamı...

Fecr suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 30 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “tan yerinin ağarması, sabah aydınlığı” mânasına gelen اَلْفَجْرُ (fecr) kelimesinden alır. Halk arasında "Velfecr, Fecir" suresi olarakda bilinir. Mushaf tertîbine göre 89, iniş sırasına göre 10. sûredir.

Mushaftaki sıralamada seksen dokuzuncu, iniş sırasına göre onuncu sûredir. Leyl sûresinden sonra, Duhâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Fecr suresinde Allah’a ve âhirete imana ve O’na kulluk ve teslimiyete çağrılır. Kıyâmetin dehşetli manzaralarından kesitler sunularak, mü’minlerin ve kâfirlerin âkıbetleri haber verilir.

Fecr Suresinin Nüzûlü Mushaftaki sıralamada seksen dokuzuncu, iniş sırasına göre onuncu sûredir. Leyl sûresinden sonra, Duhâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Fecr Suresinin Adının Anlamı Fecr sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 30 âyettir. İsmini, birinci âyette geçen ve “tan yerinin ağarması, sabah aydınlığı” mânasına gelen اَلْفَجْرُ (fecr) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 89, iniş sırasına göre 10. sûredir. Fecr (yahut fecir) sözlük anlamı yarmak demektir. Araplar yerden suyun toprağı yararak çıkıp akmasına inficâr derler. Sabah aydınlığına, şafak sökmesine ve tan yerinin ağarmasına da fâil manasında masdar olarak fecr derler ki, geceyi ve karanlığı aydınlığı ortaya çıkardığından dolayı ona bu ad verilmiştir.

Fecr Suresinin Konusu Bir taraftan Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz kudretini, nihâyetsiz ilim ve hikmetini gösteren varlık ve hadiselere yemin edilerek, bir taraftan da helak edilmiş önceki toplumlardan misaller verilerek insanlık, dünya imtihanının farkında olmaya, Allah’a ve âhirete imana ve O’na kulluk ve teslimiyete çağrılır. Kıyâmetin dehşetli manzaralarından kesitler sunularak, mü’minlerin ve kâfirlerin âkıbetleri haber verilir.

FECR SURESİNİN TÜRKÇE VE ARAPÇA OKUNUŞU İLE MEALİ

Fecr 1 (Mealleri Karşılaştır): Vel fecr(fecri). بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ وَٱلْفَجْرِ Tan yerinin ağarmasına andolsun,

Fecr 2 (Mealleri Karşılaştır): Ve leyâlin aşr(aşrın). وَلَيَالٍ عَشْرٍ On geceye andolsun,

Fecr 3 (Mealleri Karşılaştır): Veş şef’ı vel vetr(vetri). وَٱلشَّفْعِ وَٱلْوَتْرِ Çifte ve teke andolsun,

Fecr 4 (Mealleri Karşılaştır): Vel leyli izâ yesr(yesri). وَٱلَّيْلِ إِذَا يَسْرِ Geçip giden geceye andolsun (ki, müşrikler azaba uğrayacaklardır).

Fecr 5 (Mealleri Karşılaştır): Hel fî zâlike kasemun lizî hicr(hicrin). هَلْ فِى ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِّذِى حِجْرٍ Şüphesiz bunlarda, akıl sahibi bir kimse için üzerine yemin edilmeye değer bir özellik vardır.

Fecr 6 (Mealleri Karşılaştır): E lem tere keyfe feale rabbuke bi âd(âdin). أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ (6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?

Fecr 7 (Mealleri Karşılaştır): İreme zâtil ımâd(ımâdi). إِرَمَ ذَاتِ ٱلْعِمَادِ (6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?

Fecr 8 (Mealleri Karşılaştır): Elletî lem yuhlak misluhâ fîl bilâd(bilâdi). ٱلَّتِى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى ٱلْبِلَٰدِ (6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?

Fecr 9 (Mealleri Karşılaştır): Ve semûdelleziyne câbûssahre bil vâd(vâdi). وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُوا۟ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ (6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?

Fecr 10 (Mealleri Karşılaştır): Ve fir avne zîl evtâd(evtâdi). وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ (6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?

Fecr 11 (Mealleri Karşılaştır): Ellezîne tagav fîl bilâd(bilâdi). ٱلَّذِينَ طَغَوْا۟ فِى ٱلْبِلَٰدِ (11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.

Fecr 12 (Mealleri Karşılaştır): Fe ekserû fîhel fesâd(fesâde). فَأَكْثَرُوا۟ فِيهَا ٱلْفَسَادَ (11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.

Fecr 13 (Mealleri Karşılaştır): Fe sabbe aleyhim rabbuke sevta azâb(azâbin). فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.

Fecr 14 (Mealleri Karşılaştır): İnne rabbeke le bil mirsâd(mirsâdi). إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.

Fecr 15 (Mealleri Karşılaştır): Fe emmel insânu izâ mebtelâhu rabbuhu fe ekremehu ve na’amehu fe yekûlu rabbî ekremen(ekremeni). فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.

Fecr 16 (Mealleri Karşılaştır): Ve emmâ izâ mebtelâhu fe kadere aleyhi rızkahu fe yekûlu rabbî ehânen(ehâneni). وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der.

Fecr 17 (Mealleri Karşılaştır): Kellâ bel lâ tukrimûnel yetîm(yetîme). كَلَّا ۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.

Fecr 18 (Mealleri Karşılaştır): Ve lâ tehâddûne alâ taâmil miskîn(miskîni). وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

Fecr 19 (Mealleri Karşılaştır): Ve te’kulûnet turâse eklen lemmâ(lemmen). وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.

Fecr 20 (Mealleri Karşılaştır): Ve tuhıbbûnel mâle hubben cemmâ(cemmen). وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا Malı da pek çok seviyorsunuz.

Fecr 21 (Mealleri Karşılaştır): Kellâ izâ dukketil ardu dekken dekkâ(dekken). كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,

Fecr 22 (Mealleri Karşılaştır): Ve câe rabbuke vel meleku saffen saffâ(saffen). وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا (22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?

Fecr 23 (Mealleri Karşılaştır): Ve cîe yevmeizin bi cehenneme yevmeizin yetezekkerul insânu ve ennâ lehuz zikrâ. وَجِا۟ىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَ ۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ (22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?

Fecr 24 (Mealleri Karşılaştır): Yekûlu yâ leytenî kaddemtu li hayâtî. يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى “Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der.

Fecr 25 (Mealleri Karşılaştır): Fe yevmeizin lâ yuazzibu azâbehû ehad(ehadun). فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌ Artık o gün, Allah’ın edeceği azabı kimse edemez.

Fecr 26 (Mealleri Karşılaştır): Ve lâ yûsiku ve sâkahû ehad(ehadun). وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٌ Onun vuracağı bağı kimse vuramaz.

Fecr 27 (Mealleri Karşılaştır): Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu). يَٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفْسُ ٱلْمُطْمَئِنَّةُ (Allah, şöyle der:) “Ey huzur içinde olan nefis!”

Fecr 28 (Mealleri Karşılaştır): İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten). ٱرْجِعِىٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً “Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!”

Fecr 29 (Mealleri Karşılaştır): Fedhulî fî ibâdî. فَٱدْخُلِى فِى عِبَٰدِى “(İyi) kullarımın arasına gir.”

Fecr 30 (Mealleri Karşılaştır): Vedhulî cennetî. وَٱدْخُلِى جَنَّتِى “Cennetime gir.”