Depreme Adıyaman'da yakalanan 6 kişilik Köylü ailesi, evlerinin hasar görmesi üzerine tanıdıkları vasıtasıyla Kahramankazan'a geldi.
Bir süre yakınlarının yanında kalan aile, daha sonra depremzedelerin barınma sorununun çözümüne katkı sağlamak üzere başlatılan "Evim Yuvan Olsun Kampanyası"na katılan Mustafa Demirel'in evine yerleştirildi.
Depremin ardından yardım çalışmalarına katılmak üzere Hatay'a giden Demirel ise ilçeye döndükten sonra Kahramankazan Belediyesi Eğitim Spor ve Kamp Merkezi'nin misafirhanesinde kaldı.
Demirel'in dairesinde bir süre kalan Köylü ailesi, evinin onarılmasının ardından Ramazan Bayramı'nda Adıyaman'a döndü.
Mustafa Demirel, AA muhabirine, meslek yaşamı boyunca insanlara hep yardımseverliği, fedakarlığı, Allah'ın emirlerini, Hazreti Muhammed'in sünnetini anlattığını söyledi.
Depremzede aileye evini tahsis etmesini bu bakımdan fırsat olarak gördüğünü belirten Demirel, "Depremin ardından 'Aynı şey bizim başımıza gelse biz ne yapardık, nereye sığınırdık?' diye düşündüm ve böyle bir karar aldım. Herkes bir çeşit imtihan halinde. Kimi verdikleriyle kimi aldıklarıyla kimi de yaşadıklarıyla. 'Bugün gönlümüzü, evimizi kardeşlerimiz için açmaya hazırız' dedik. Hayırlı bir misafir için dua etmiştim, Allah da gönderdi." ifadesini kullandı.
- "Bütün ülke bizi sahiplendi, bize değer verdi"
Depremin ardından Adıyaman'ın Kahta ilçesinden ailesiyle Kahramankazan'a gelen 61 yaşındaki Halit Köylü de deprem günü hava aydınlandığında gördüğü manzarayı asla unutamayacağını vurguladı.
Depremin 12. günü Kahramankazan'a geldiklerini anlatan Köylü, "Eşim, çocuklarım, damadım ve torunumla geldik buraya. Bize tahsis edilen eve yerleştikten sonra ben, damadımla Adıyaman'a döndük. Oradaki insanların bize ihtiyacı vardı. İki ay yardım kuruluşlarında gönüllü olarak çalıştık." dedi.
Kendilerine evini açan Demirel'e teşekkür eden Köylü, şöyle devam etti:
"Allah, Kahramankazan halkından razı olsun. Nereye gittiysek, kiminle karşılaştıysak yakınlık, yardımseverlik gördük. Buraya geldiğimiz ilk günlerde sokağı karıştırmışım. Yakındaki bir marketin sahibine sordum. Tarif etmesi yeterliydi ama dükkanını kapattı ve benimle sokağa kadar geldi. 'Adıyaman'dan gelmişsiniz, misafirsiniz, illaki seni götüreceğim. Benim telefonumu al, markete de beklerim, neye ihtiyacınız varsa. Gelmezsen üzülürüm.' dedi. Tabii bunlar insanı gururlandırıyor, teselli ediyor, bir nebze de olsa acılarını unutturuyor. Bize destek veren herkese, özellikle evini açan Mustafa hocama teşekkür ediyorum."
İçinde bir miktar para bulunan zarfı görünce gözyaşlarını tutamamışDepremden iki gün önce eşiyle konuşurken "Sen vefat edersen ben kimin yemeğini yiyeceğim?" dediğini anlatan Köylü, şunları kaydetti:
"Çünkü ben başkasının yemeğini veya lokantalarda kolay kolay yemem. Depremden sonra ise hayır kurumlarının yaptığı yemekler bize çok lezzetli geliyordu. Önümüze ne gelirse onu yiyoruz. İnsanoğlu her şeye alışıyor, çadırda yatmaya da arabada yatmaya da. İnsanların öldüğü yerde insanlığın dirilişine şahit oldum. Bütün ülke bizi sahiplendi, bize değer verdi. Bu beni çok duygulandırdı ve etkiledi. Hayatım boyunca bunu unutamam. Tabii bu süreçte kendi kendimizi de sorguladık. Mesela 'Ben acaba bir Mustafa hoca olabilir miyim, Adıyaman'a gelse ben onun bana yaptığını yapabilir miyim?' diye. Bence bu konuda herkesin kendisini yoklaması lazım. İnsan sahip olduklarının değerini kaybedince anlıyor."
Köylü, eve geldikten sonra masanın üzerinde bir zarf gördüğünü dile getirerek, "Üzerinde Mustafa hocanın telefon numarası yazılıydı. Zarfın içinde de bir miktar para vardı. Görünce gözyaşlarımızı tutamadık." dedi.