Ev sahibiniz bunu yapıyorsa dikkat!

Yüksek kira oranları nedeniyle ev sahibi ve kiracılar arasında yaşanan tartışmalar devam ediyor. Kimi kiracısının çıkması için yeni taktikler geliştirirken kimisi ise kiracısı çıksın diye 200 bin lira teklif ediyor. Kimi ev sahibi ise yasal hakkını kullanıp kiracısını çıkarıyor. İşte son günlerde en çok dikkat çeken kiracı ve ev sahibi davalarında dikkat çeken 4 taktik...

6 Şubat'ta 11 ili vuran asrın felaketinden sonra Türkiye'nin hemen hemen her yerinde kira fiyatlarında dikkat çeken bir artış meydana geldi. Kiralarda artışalr yaşanınca ev sahibi ve kiracılar arasındaki sorunlarında ardı arkası kesilmiyor. Hal böyle olunca bu konudaki davalarda da artış yaşandı. İşte son günlerde en çok dikkat çeken kiracı ve ev sahibi davaları...

Birinci Dava: Ödemeleri banka aracılığıyla yapan kiracılar dikkat!

Kira bedellerindeki yüksek artış tartışmaları devam ederken, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan emsal nitelikte bir karar çıktı.

Banka ile yapılan ödemelerde bir detay gerçekleşirse kiracı eksik ödeme yapmış sayılacak.

Emsal niteliğindeki olayda kiracı L.M., her ay düzenli olarak kirasını bankaya yatırdı.

Ev sahibi kirayı eksik ödediğini öne sürdü

Dört ay sonra ev sahibi, kiranın eksik yatırıldığını iddia edip kiracısı hakkında icra takibi başlattı.

Kirayı ödemesine rağmen icra takibiyle sarsılan kiracı, takibe itiraz etti.

Bunun üzerine ev sahibi Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kapısını çalarak, takibin durdurulmasına itiraz etti.

Davacı mülk sahibi, davalı kiracı L.M.'nin 4 ay boyunca kirayı eksik ödediğini öne sürdü.

Ev sahibi, davalının kira bedellerini tam olarak ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek itirazın kaldırılmasına ve icra takibinin kaldığı yerden devamına, akdin feshi ile davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istedi.

Kiracı davanın reddini savundu

Davalı kiracı ise davacının iddia ettiği eksik ödeme hususunun tamamen kendi kusuruna dayandığını, davacının bildirdiği banka hesap numarasına her ay 450 lira ödediğini, banka tarafından havale ücreti olarak 31,50 lira kesildiğini, söz konusu kesintiden kendisinin değil ev sahibinin sorumlu olduğunu dile getirdi.

Kiracı, kira sözleşmesi uyarınca kira bedelleri elden peşin olarak ödenecekken davacının istemi ile banka havalesi yoluyla ödenirken oluşacak kesintinin de tarafından karşılanmasının hukukla ve kira akdiyle bağdaşmadığını belirterek, davanın reddini savundu.

Davanın reddine karar verildi

Eksik ödemenin bankaca alınan masraflardan kaynaklandığına hükmeden mahkeme, elden ödenmesi kararlaştırılan kira bedellerinin bankaya yatırılmasının istenmesi sebebiyle ortaya çıkan masraflara davalının katlanmak zorunda olmadığına dikkat çekti.

Ortada ödenmeyen bir kira bedeli bulunmadığından temerrüt sebebi ile açılan tahliye davasında davacının haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildi.

Karara davacı mülk sahibi itiraz edince devreye giren Yargıtay, kararı bozdu.

Yeniden yapılan yargılamada mahkeme, ilk hükmünde direndi. Davacı bu kararı da temyiz edince devreye giren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, emsal nitelikte bir karara imza attı.

Paranın kiraya verene ulaştırılması kiracıya ait bir külfet

Kurul kararında, "Kira bedelini ödeme borcu borçlu tarafından alacaklı kiraya verene götürülmesi gereken borçlardan olup, paranın kiraya verene ulaştırılması kiracıya ait bir külfettir. Banka hesabına havale ile yapılan kira ödemelerinde, havale ücreti kiracıya aittir ve havale ücreti kiraya verenden tahsil edilerek ödeme yapılırsa kiracı eksik ödeme yapmış olur" denildi.

Kararda, gönderim tutarını oluşturan kira bedeli üzerinden mahsup yolu ile gönderim masrafının alınması halinde kira bedeli tutarının eksik ödenmesi gerçekleşmiş olacağından temerrüt ihtarı sonrasında bir ödeme söz konusu olduğunda eksik ödeme gerçekleşeceğinden temerrüt sebebiyle tahliyeye sebebiyet oluşturacağı hatırlatıldı.

Yasalarda kira parasının götürülüp ödenmesi gereken borçlardan olduğu, kiralayana götürülüp elden ödenmesi veya gideri kiracıya ait olmak şartıyla banka hesabına yatırılması ya da konutta ödemeli olarak PTT kanalıyla gönderilmesi gerektiği vurgulandı.

Kira bedelinin kiraya verenin banka hesabına yatırılması durumunda banka tarafından kesilen havale giderinden kiracının sorumlu olduğu dile getirildi.

Masraflardan borçlu olan kişi sorumludur

Kararda şöyle denildi: "Açıklanan şekilde yapılmayan ödemeler yasal ödeme olarak kabul edilemez. Bu nedenle mahkemece, takibe konu eksik ödenen kira bedelleri üzerinden itirazın iptali ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekir. Mahkeme kararının bozulmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir."

Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Bursa Barosu avukatlarından Cüneyt Fidan, "Maalesef ki son zamanlarda kiracı ve ev sahipleri arasında uyuşmazlıklar arttı. Yargıda da bu konuda bir yoğunluk yaşanmaktadır. 2021 yılında verilen kararda, kiracı kira bedelini düzenli olarak banka havalesiyle ödüyor.

Ancak banka, bu havaleden işlem masrafı kesiyor. Ev sahibinin eline 31,50 lira eksik para geçiyor. Türk hukukuna göre para borcu götürülüp teslim edilmesi gerekmektedir. Bunun ödenmesi sırasında doğacak masraflardan da borçlu olan kişi sorumludur. Burada kiracılar şuna dikkat etmelidirler. Kira borcu öderken, masraflara iyi baksınlar. Kira borcunun mülk sahibinin eline tam olarak geçmesine dikkat etsinler. Çünkü mülk sahipleri artık en ince detaylarına kadar araştırmaktadır" dedi.

İkinci Dava: tapuyla istediğini yapıyor

Antalya'da S.A., kiracısı öğretmen Hasan Hüseyin Navruz'u (52) ve ailesini evden tahliye etmek için iddiaya göre önce 3'er kez elektrik ve su aboneliklerini kendi adına alarak kapattırdı, ardından ikametgahını daireye alarak 4 kişilik ailenin kaydını sildirdi.

Duruma tepki gösteren Navruz, “Resmi dairelerde işlem yapamıyorum hatta çocuğumu okula dahi kaydettiremiyorum" dedi.

Muratpaşa ilçesinde yaşayan 4 kişilik Navruz ailesi, 2 yıl önce Sedir Mahallesi'ndeki bir eve 1800 lira kira ile anlaşarak taşındı. İlk yılın tamamlanmasıyla kira artış oranıyla ilgili ev sahibi S.A. ile görüşen Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Hasan Hüseyin Navruz, 3 bin 250 lirada anlaştı.

Aradan geçen sürede 6 Şubat'ta yaşanan büyük depremin ardından iddiaya göre Navruz'u arayan S.A., kirayı 9 bin 500 lira yapmak istediğini, kabul etmiyorsa evi boşaltmasını söyledi.

Kira artışını kabul etmeyen Navruz, anlaştıkları miktardan kirasını ödemeye devam etti.

Sözleşme yenileme tarihi yaklaştığında Navruz ailesi yaşadıkları karşısında şoke oldu. S.A., Navruz adına kayıtlı elektrik ve su aboneliğini kendi üzerine aldı. Navruz ise kira sözleşmesiyle giderek abonelikleri tekrar kendi adına aldı.

Ancak ev sahibi S.A. bu işlemi 2 kez yine tekrarladı. Bunun üzerine avukatıyla Antalya Su ve Atıksu İdaresi'ne başvuran Navruz, abonelik işleminin değişikliğine şerh koydurdu. Ancak elektrik aboneliğine müdahale edemeyen Navruz'un evinin elektriği kesildi.

Bununla yetinmeyen ev sahibi S.A., son olarak nüfus müdürlüğüne evinin tapusuyla başvurarak Navruz ailesinin ikemetgahını adresten sildirip kendini kaydettirdi. Şu an hiçbir yerde ikametleri bulunmayan Navruz ailesi, bu nedenle resmi kurumlarda işlem yapamıyor.

Hasan Hüseyin Navruz, bu nedenle çocuğunu okula kaydettiremediğini, avukatına vekalet verirken bile zorlandığını söyledi.

Yaşadıkları durumun yasal boşluklardan kaynaklandığını belirten Hasan Hüseyin Navruz, “2 yıldır ailemle birlikte aynı evde kiracı olarak yaşıyorum. Geçen yıl kiramızı 1800 liradan 3 bin 250 liraya çıkarttık. 6 Şubat'taki depremden bir gün sonra beni arayıp 'Kiranı 9 bin 500 lira yaptım. Oturmayacaksan 15 gün içerisinde boşalt' dedi.

O günden sonra kendisiyle görüşmemiz olmadı. 17 Temmuz'dan itibaren abonelikleri üzerime olmasına rağmen tapuyla gidip 3 kez suyu ve elektriği kapattırdı. Ben kira sözleşmemle gidip suyu tekrar açtırdım. Elektrik hala kesik" dedi.

Yasal boşlukları kullanıp tapuyu istediği gibi kullandı

Yaşadıkları mağduriyetlerin son bulmasını istediğini ifade eden Navruz, “Yasal boşlukları kullanıp, evde ben oturmama rağmen tapuyla istediğini yapıyor. Son olarak ikemetgahımızı da buradan sildirip kendisini kaydettirdi. Sözleşmem devam ettiği halde bunu yaptı. Bu yüzden hiçbir resmi dairede işlem yapamıyorum. Avukatıma vekalet vermek istedim, daha önce ihtarname çekmemiş olsaydım veremeyecektim. Önceden adres kaydım olduğu için vekalet verebildim. Resmi dairelerde işlem yapamıyorum, hatta çocuğumu okula dahi kaydettiremiyorum. Ben yetkililerden bu konuya el atmasını istiyorum. Bu eziyetlerin son bulması gerekiyor" diye konuştu.

Tahliye için vicdana sığmayan davranışlar içerisine girmiştir

Müvekkilinin sözleşmesinin devam ettiğini ve tahliye için bir sebep olmadığını söyleyen avukat Muhammet Bahadır Beycioğlu, “Kira bedelini zamanında ödemektedir. Ev sahibi tahliyeyi sağlamak için vicdana sığmayan davranışlar içerisine girmiştir. 10 günde 3 kere elektrik ve su aboneliğini kendi üzerine aldı. Nüfus müdürlüğünde yalan beyanda bulunarak adreste kendi yaşadığını iddia ederek ikametgahını da buraya aldırmıştır. Müvekkilim bu nedenle bankada, noterde, devlet dairesinde işlem yapamamaktadır. Biz bu konuyla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'na kişinin hürriyet ve sükununu bozma suçundan, kamu hizmetlerinden yararlanmasını engellediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduk. Süreç devam etmektedir ve olumlu bir netice almayı bekliyoruz" dedi.

Üçüncü dava: evden çıkası için kiracısına 200 bin lira teklif etti

Ankara'da ev sahibi Fatma Ş., 4 yıllık kiracısı Ali K.'ye evden çıkması için 200 bin lira teklif etti. 2 bin 450 lira kira ücreti ödeyen emekli Ali K., kira fiyatlarının çok yüksek olduğunu söyleyerek, teklifi reddetti.

Ali K.'nin avukatı Selim Ünal, ev sahipleri ile kiracılar arasındaki sorunun yeni bir boyut kazandığını, ev sahibinin vekilliğini yaptığı kiracısına çıkması için 'hava parası' teklif ettiğini söyledi.

Fatma Ş., Etimesgut ilçesindeki evinde 2 bin 450 liraya oturan kiracısı Ali K.'ye, çevredeki emsal evlerin kira ücretinin 15 bin lira civarında olduğunu, kirayı yükseltmemesi durumunda evden çıkmasını istedi.

Emekli Ali K., ev kiralarının yüksek söyleyerek, 4 yıldır oturduğu evden çıkmayacağını belirtti. Fatma Ş., bunun üzerine evi satılığa çıkardı.

Ancak kiracı olduğu için evi satamadığını ileri süren Fatma Ş., emlakçısı aracılığıyla da Ali K.'ye, evi boşaltması için 200 bin lira teklif etti. Ali K., bu teklifi de kabul etmedi.

Dördüncü Dava: bekara ve öğrenciye kiralık ev dönemi

İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, ev sahiplerinin kiracı tercihlerinin değiştiğini ifade ederek, "Eskiden ev sahipleri öğrencilere, bekara ev vermezlerdi. Şimdi ise üniversitede son sınıf ya da 3'üncü sınıf öğrencileri tercih ediliyor ya da 'Bekar olsun yarın evlenir gider' diyorlar" dedi.

Türkiye'de kiralık daire arayışı arttı

Ev sahipleri, son dönemlerde kiracı tercihlerini bekar ya da öğrencilerden yana kullanmaya başladı.

Öğrencilerin genellikle kısa süreli ev kiraladığını anlatan İzmir Emlak Kulübü Derneği Başkanı Rıdvan Akgün, ev sahiplerinin uzun süreli kiracı istemediğini belirterek, "Eskiden bekara ev vermeyiz derlerdi. Piyasada daire çok fazlaydı. Uzun süre kalacak bir kiracı tercih edilirdi ancak artık Türkiye'deki kiralık daire arayışı arttı. Mülk sahipleri doğal olarak en kısa süre kalacak kiracı arayışına yöneldi. Eskiden ev sahipleri öğrencilere, bekara ev vermezlerdi. Şimdi ise üniversitede son sınıf ya da 3'üncü sınıf öğrencileri tercih ediliyor ya da 'Bekar olsun yarın evlenir gider' diyorlar" diye konuştu.

Kaynak: TRhaber