Esmaül Hüsna''dan El Basir (c.c.) Zikri Fazileti Ve Faydaları

Allah''ın güzel isimleri manasına gelen Esmaül Hüsna''da yer alan ismi şeriflerin anlamını, zikir sayısını ve faziletlerini sizler için araştırdık. EL Basir ismi şerifi ne anlama gelmektedir? El Basir esması günde kaç kez zikredilmelidir? Esmaül Hüsna içinde yer alan El Basir esmasına dair merak edilenleri sizler için araştırdık. İşte ayrıntılar...

Allah'ın güzel isimleri manasına gelen Esmaül Hüsna'da yer alan ismi şeriflerin anlamını, zikir sayısını ve faziletlerini sizler için araştırdık. El Basir ismi şerifi ne anlama gelmektedir? El Basir esması günde kaç kez zikredilmelidir? Esmaül Hüsna içinde yer alan El Basir esmasına dair merak edilenleri sizler için araştırdık. İşte ayrıntılar..

NAZARDAN KORUNMA DUASI

ESMAÜL HÜSNA

TÜKETİCİ ŞİKÂYETİ

İSMİ AZAM DUASI

FETİH SURESİ

.

El-Basîr (c.c.) esmasının manası : Bütün mevcudatta gizli açık her şeyi kemaliyle gören demektir. Her şeyi bütün incelikleriyle gören.

El-Basîr : البصير

Fazilet ve faydaları : * 5 vakit namazdan sonra 302 kere ” Ya Basîr celle celâlühû ” zikrine devam edenin anlayış gücü artar, her şeyin hakikatini ve sebebini görmeye başlar. * Cuma namazından önce 302 kere ” Ya Basîr celle celâlühû ” okuyanın basireti açılır. * Bir fincan gül suyuna 302 kere ” Ya Basîr celle celâlühû ” okuduktan sonra bu suyla göz banyosu yapanın gözlerindeki şikâyetler kaybolur. * Her gün 112 defa okunursa ; Acziyetkalkar, dünya ve ahiret korkuları kalmaz, basiret gözü açılır, tüm kötülüklerden korunur, istek ve arzuları gerçekleşir. * Her gün 302 defa okunursa ; Gizli husus ve hadiseleri öğrenilir. * Her gün Ya-Allahü”,”Ya-Basıyr” isimlerini zikredenin içi temizlenir, Allah’ın rahmetini kazanır ve gözleri nurlanır. * Bu ismi belirtilen gün ve saatte,belirtilen miktarda okumaya devam eden kimsenin,isteği çabuk yerine gelir. * Bu ismi temiz bir cam kaseye 100 defa yazıp yağmur veya kaynak suyu ile bozarak aç karnına içen kimsenin : Zihni açılır, hafızası kuvvetlenir, anlayışı kuvvetlenir ve kalp gözü açılır. * Cuma namazından önce 302 defa okuyanın kalp gözü açılır ve sözünde ve işinde doğruluğa salih amele muvaffak olur. * Pazartesi günü sabah namazının farzı ile sünneti arasında 100 defa zikreden Allahın yardımına ve iltifatına kavuşur.

El-Basir esmasının ebced değeri, zikir sayısı, zikir günü ve zikir saati : Ebced değeri ve zikir sayısı ; 302 Zikir günü ; Pazar. Zikir saati ; Güneş (Sabah erken ve ikindi sonrası.) Vücut haritasındaki yeri (Zikri hangi organa iyi gelir.) : Gözler, Sağ kol damarlar, Apandisit. Gezegeni : Merkür Hangi burcu etkiliyor : İkizler

İçinde El Basir esması geçen Kur’an ayetleri :

1-) Nisa suresi 58. ayet إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُم بَيْنَ النَّاسِ أَن تَحْكُمُواْ بِالْعَدْلِ إِنَّ اللّهَ نِعِمَّا يَعِظُكُم بِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ سَمِيعًا بَصِيرًا Okunuşu : İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl (adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ (basîran). Anlamı : Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, onunla (bununla) size ne güzel öğüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, en iyi işiten ve en iyi görendir. 2-) İsra suresi 1. ayet سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ Okunuşu : Subhânellezî esrâ bi abdihî leylen minel mescidil harâmi ilâl mescidil aksallezî bâraknâ havlehu li nuriyehu min âyâtinâ, innehu huves semîul basîr (basîru). Anlamı : Âyetlerimizi göstermek için, kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüten Allah, Sübhan’dır (bütün noksanlıklardan münezzehtir). Muhakkak ki O, en iyi işiten, en iyi görendir. 3-) Şura suresi 11. ayet فَاطِرُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَمِنَ الْأَنْعَامِ أَزْوَاجًا يَذْرَؤُكُمْ فِيهِ لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَيْءٌ وَهُوَ السَّمِيعُ البَصِيرُ Okunuşu : Fâtırus semâvâti vel ardı, ceale lekum min enfusikum ezvâcen ve minel en’âmi ezvâcâ (ezvâcen), yezraukum fîhi, leyse ke mislihî şey’un, ve huves semîul basîr (basîru). Anlamı : Gökleri ve yeri yaratan, sizin nefslerinizden eşler kıldı ve hayvanlardan da eşler kıldı. Orada sizi çoğaltır, yayar. Hiçbir şey, O’nun gibi değildir. Ve O, en iyi işiten, en iyi görendir. 4-) Şura suresi 27. ayet وَلَوْ بَسَطَ اللَّهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهِ لَبَغَوْا فِي الْأَرْضِ وَلَكِن يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَّا يَشَاء إِنَّهُ بِعِبَادِهِ خَبِيرٌ بَصِيرٌ Okunuşu : Ve lev besetallâhur rızka li ibâdihî le begav fîl ardı ve lâkin yunezzilu bi kaderin mâ yeşâu, innehu bi ibâdihî habîrun basîr (basîrun). Anlamı : Ve eğer Allah, kullarına rızkı genişletseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. Fakat O, dilediği kadarını indirir. Muhakkak ki O, kullarından haberdardır, (onları) görendir. 5-) Hadid suresi 4. ayet هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Okunuşu : Huvellezî halakas semâvâti vel arda fi sitteti eyyâmin summestevâ alâl arş (arşi), ya’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr (basîrun). Anlamı : Gökleri ve yeri 6 günde yaratan O’dur. Sonra arşın üzerine istiva etti. Arza gireni ve ondan çıkanı ve semadan ineni ve orada uruç edeni (yükseleni) bilir. Ve siz nerede iseniz O, sizinle beraberdir. Ve Allah, sizin yaptıklarınızı en iyi görendir. 6-) Mülk suresi 19. ayet أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الطَّيْرِ فَوْقَهُمْ صَافَّاتٍ وَيَقْبِضْنَ مَا يُمْسِكُهُنَّ إِلَّا الرَّحْمَنُ إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ بَصِيرٌ Okunuşu : E ve lem yerav ilât tayri fevkahum sâffâtin ve yakbıdne, mâ yumsikuhunne illâr rahmân (rahmânu), innehu bi kulli şey’in basîr (basîrun). Anlamı : Onlar, üstlerinde sıra sıra süzülerek kanat çırpan kuşları görmüyorlar mı? Onları Rahmân’dan başkası tutmuyor. Muhakkak ki O, herşeyi en iyi görendir. 7-) Enam suresi 50. ayet قُل لاَّ أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَآئِنُ اللّهِ وَلا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلا أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ إِنْ أَتَّبِعُ إِلاَّ مَا يُوحَى إِلَيَّ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَفَلاَ تَتَفَكَّرُونَ Okunuşu : Kul lâ ekûlu lekum indî hazâinullâhi ve lâ a’lemul gaybe ve lâ ekûlu lekum innî melek(melekun), in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy (ileyye), kul hel yestevîl a’mâ vel basîr (basîru), e fe lâ tetefekkerûn (tetefekkerûne). Anlamı : De ki: “Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Ve gaybı bilmiyorum. Size, muhakkak ki ben bir meleğim demiyorum. Ancak bana vahyedilene tâbî olurum.” “Basiretle gören ve görmeyen bir olur mu, hâlâ tefekkür etmiyor musunuz?” de. 😎 Enam suresi 103. ayet لاَّ تُدْرِكُهُ الأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الأَبْصَارَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ Okunuşu : Lâ tudrikuhul ebsâru ve huve yudrikul ebsâr (ebsâra) ve huvel lâtîful habîr (habîru). Anlamı : Görme hassaları onu idrak edemez. Ve O, görme hassalarını idrak eder. Ve O, lâtiftir, herşeyden haberdardır. 9-) Enam suresi 104. ayet قَدْ جَاءكُم بَصَآئِرُ مِن رَّبِّكُمْ فَمَنْ أَبْصَرَ فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَا وَمَا أَنَاْ عَلَيْكُم بِحَفِيظٍ Okunuşu : Kad câekum basâiru min rabbikum fe men ebsara fe li nefsihi ve men amiye fe aleyhâ, ve mâ ene aleykum bi hafîz (hafîzin). Anlamı : Rabbinizden size basiretler (kalp gözlerinize görme yeteneği) gelmiştir. Artık kim bu basiretle (kalp gözüyle) görürse onun lehinedir (kendi nefsi içindir). Kimin de kalp gözü kör kalırsa, o taktirde onun aleyhinedir. Ve ben, sizin üzerinize muhafız değilim. 10-) Teğabun suresi 2. ayet هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ فَمِنكُمْ كَافِرٌ وَمِنكُم مُّؤْمِنٌ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Okunuşu : Huvellezî halakakum fe minkum kâfiru ve minkum mu’min(mu’minun), vallâhu bimâ ta’melûne basîr (basîrun). Anlamı : Sizi yaratan O’dur. Buna rağmen sizin bir kısmınız kâfir ve bir kısmınız mü’min. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. 11-) Mümtehine suresi 3. ayet لَن تَنفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Okunuşu : Len tenfeakum erhâmukum ve lâ evlâdukum, yevmel kıyâmeti yefsılu beynekum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr (basîrun). Anlamı : Kıyâmet günü akrabalarınız ve evlâtlarınız, asla size fayda sağlamaz. (Onlarla) sizin aranızı ayıracaktır. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. 12-) Mü’min suresi 56. ayet إِنَّ الَّذِينَ يُجَادِلُونَ فِي آيَاتِ اللَّهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ أَتَاهُمْ إِن فِي صُدُورِهِمْ إِلَّا كِبْرٌ مَّا هُم بِبَالِغِيهِ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ Okunuşu : İnnellezîne yucâdilûne fî âyâtillâhi bi gayri sultânin etâhum in fî sudûrihim illâ kibrun mâ hum bi bâligîhi, festeiz billâhi, innehu huves semîul basîr (basîru). Anlamı : Muhakkak ki, kendilerine gelmiş bir sultan (delil) olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında mücâdele edenlerin sinelerinde sadece (Allah’a) ulaşamayacakları bir kibir vardır. Artık Allah’a sığın, muhakkak ki O, en iyi işiten ve en iyi görendir. 13-) Ali İmran suresi 15. ayet قُلْ أَؤُنَبِّئُكُم بِخَيْرٍ مِّن ذَلِكُمْ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَأَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ Okunuşu : Kul e unebbiukum bi hayrın min zâlikum, lillezînettekav inde rabbihim cennâtun tecrî min tahtıhel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcun mutahharatun ve rıdvânun minallâh (minallâhi), vallâhu basîrun bil ıbâd (ıbâdi). Anlamı : De ki: “Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva sahibi olanlar için, Rabb’lerinin katında, içinde devamlı kalacakları, altından nehirler akan cennetler, temiz eşler ve Allah’ın rızası vardır.” Allah kullarını en iyi görendir. 14-) Ali İmran suresi 20. ayet فَإنْ حَآجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِيَ لِلّهِ وَمَنِ اتَّبَعَنِ وَقُل لِّلَّذِينَ أُوْتُواْ الْكِتَابَ وَالأُمِّيِّينَ أَأَسْلَمْتُمْ فَإِنْ أَسْلَمُواْ فَقَدِ اهْتَدَواْ وَّإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلاَغُ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ Okunuşu : Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebeani, ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâgu, vallâhu basîrun bil ibâd (ibâdi). Anlamı : Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: “Ben ve bana tâbi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah’a teslim ettik.” O kitab verilenlere ve ümmîlere: “Siz de vechinizi (fizik vücudunuzu) (Allah’a) teslim ettiniz mi?” de. Eğer teslim ettilerse, o taktirde, hidayete ermişlerdir. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir. 15-) Ali İmran suresi 156. ayet يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَكُونُواْ كَالَّذِينَ كَفَرُواْ وَقَالُواْ لإِخْوَانِهِمْ إِذَا ضَرَبُواْ فِي الأَرْضِ أَوْ كَانُواْ غُزًّى لَّوْ كَانُواْ عِندَنَا مَا مَاتُواْ وَمَا قُتِلُواْ لِيَجْعَلَ اللّهُ ذَلِكَ حَسْرَةً فِي قُلُوبِهِمْ وَاللّهُ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Okunuşu : Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tekûnû kellezîne keferû ve kâlû li ıhvânihim izâ darabû fîl ardı ev kânû guzzen lev kânû indenâ mâ mâtû ve mâ kutilû, li yec’alallâhu zâlike hasreten fî kulûbihim vallâhu yuhyî ve yumît (yumîtu), vallâhu bi mâ ta’melûne basîr (basîrun). Anlamı :

Ey âmenû olanlar! Siz, yeryüzünde sefere çıkmış veya gâzi olan (savaşa katılan) kardeşleri için “Eğer bizim yanımızda olsaydılar ölmezler ve öldürülmezlerdi.” diyen kâfirler gibi olmayın! Allah, bunu onların kalplerinde bir hasret (pişmanlık) kılmak için yaptı. Ve Allah yaşatır ve öldürür. Ve Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. 16-) Ali İmran suresi 163. ayet هُمْ دَرَجَاتٌ عِندَ اللّهِ واللّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ Okunuşu : Hum derecâtun indallâh (indallâhi), vallâhu basîrun bi mâ ya’melûn (ya’melûne). Anlamı : Onların (Allah’ın rızasına tâbî olanların) kazandıkları dereceler, Allah’ın katındadır. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi görendir. 17-) Fussılet suresi 40. ayet إِنَّ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي آيَاتِنَا لَا يَخْفَوْنَ عَلَيْنَا أَفَمَن يُلْقَى فِي النَّارِ خَيْرٌ أَم مَّن يَأْتِي آمِنًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ اعْمَلُوا مَا شِئْتُمْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Okunuşu : İnnellezîne yulhıdûne fî âyâtinâ lâ yahfevne aleynâ, e fe men yulkâ fîn nâri hayrun em men ye’tî âminen yevmel kıyâmeti, i’melû mâ şi’tum innehu bimâ ta’melûne basîr (basîrun). Anlamı : Muhakkak ki, âyetlerimizde saptırma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Kıyâmet günü ateşin içine konulanlar mı yoksa Bize emin olarak gelenler mi hayırlıdır? Dilediğinizi yapın. Muhakkak ki O, yaptıklarınızı en iyi görendir. 18-) Hud suresi 24. ayet مَثَلُ الْفَرِيقَيْنِ كَالأَعْمَى وَالأَصَمِّ وَالْبَصِيرِ وَالسَّمِيعِ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلاً أَفَلاَ تَذَكَّرُونَ Okunuşu : Meselul ferîkayni kel a’mâ vel esammi vel basîri ves semîı, hel yesteviyâni meselâ (meselen) e fe lâ tezekkerûn (tezekkerûne). Anlamı : İki toplumun durumu, âmâ ve sağır ile gören (basar hassası çalışan) ve işitenin (sem’î hassası çalışan) durumu (örneği) gibidir. İkisinin hali (seviyesi) eşit midir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz? 19-) Hud suresi 112. ayet فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Okunuşu : Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr (basîrun). Anlamı : Artık sen, sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere ol. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir. 20-) Bakara suresi 110. ayet وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَمَا تُقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Okunuşu : Ve ekîmus salâte ve âtûz zekât (zekâte), ve mâ tukaddimû li enfusikum min hayrin tecidûhu indallâh (indallâhi) innallâhe bi mâ ta’melûne basîr (basîrun). Anlamı : Ve, namazı ikâme edin (kılın), ve zekâtı verin. Nefsleriniz için hayır olarak ne takdim ettiniz (sundunuz) ise , onu Allah’ın indinde bulursunuz. Muhakkak ki Allah, amellerinizi en iyi görendir.