Esad mutlaka gitmeli

SETA'nın 2017 Avrupa İslamofobi Raporu'nun tanıtımının yapıldığı panelde konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin Afrin'de kalıcı olmadığını söyledi. Çavuşoğlu, Esad Rejimi'nin yaptığı kimyasal saldırılara da değinerek, "Rejim ilk kez kimyasal silah kullanmıyor, Esad'ın mutlaka Suriye'nin başından ayrılması ve siyasi sürece geçmemiz gerekiyor" dedi.

AB, KENDİ KURALLARINI ÇİĞNİYOR

Bakan Çavuşoğlu, Avrupa'da İslam karşıtlığında bir artış olduğunu söyleyerek, "Üç beş daha fazla oy almak adına birçok politikacının nefret dili kullandığını görüyoruz. Oysa AB'de bu suçtur" diye konuştu.

NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yayınlanan Avrupa İslamofobi Raporu 2017'nin tanıtımı, SETA Ankara'da düzenlenen bir panelde yapıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suriye ile ilgili son gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Esad bir an önce gitmeli

Çavuşoğlu, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un Türkiye'nin Afrin'i Esad Rejimi'ne bırakması gerektiği yönündeki açıklaması hakkında konuştu. Çavuşoğlu, "Lavrov'un cevabı muhtemelen bir soruya cevaptı. Bunu neden söylediğine bakmak lazım. Afrin'de Rusya ile koordinasyon halinde olduk. Suriye'nin topraklarında gözümüz yok. Burası rejime teslim edilemez" dedi. Esad rejiminin ilk defa kimyasal silah kullanmadığının altını çizen Çavuşoğlu, "Rejim ilk kez kimyasal silah kullanmıyor, Esad'ın mutlaka Suriye'nin başından ayrılması ve siyasi sürece geçmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.

Avrupa'da İslam düşmanlığının artığına dikkat çeken Bakan Çavuşoğlu, "İkinci dünya savaşından bu yana Türkler dahil birçok millet, Avrupa'ya gitmiştir. Avrupa Birliği'nin başarısız politikaların sebebi göçmenler değildir. Tam tersine göçmenler bu ülkelerin ekonomik kalkınmaların büyük katkı sağlamıştır. Üç beş daha fazla oy almak adına birçok politikacının nefret dili kullandığını görüyoruz. Oysa AB'de bu suçtur" ifadelerini kullandı.

Avrupa'da artan islamofobiye dikkat çekildi

SETA'da düzenlenen panelde Avrupa ülkelerindeki İslamofobiyi araştırarak Avrupa'da Müslümanlara yönelik ırkçı eğilimlerin değerlendirmeleri yapıldı. Önde gelen 40 bilim adamı ve sivil toplum aktivistleri ile neredeyse tüm Avrupa Birliği (AB) üyelerinin yanında Rusya ve Norveç'in de dahil olduğu 33 ülke ile ilgili bir rapor kaleme alındı. İstihdam, eğitim ve siyaset gibi kilit alanlarda karşılaşılan İslamofobik olaylara yer veren bu raporların her biri ayrıca bahsi geçen olguya karşı ülke bazlı politika tavsiyelerinde bulunmakta ve olayların ayrıntılı bir analizini yapmaktadır. SETA'nn yayınladığı 2017 Avrupa İslamofobi Raporu sözlü saldırıdan fiziksel saldırıya ve cinayete kadar değişen birçok olayı kayıt altına aldı. Almanya'da Müslümanları hedef alan 908, Polonya'da 664, Hollanda'da 364, Avusturya'da 256, Fransa'da 121, Danimarka'da 56 ve Belçika'da 36 olduğu tespitinin yapıldığı raporda gerçek sayıların çok daha fazla olduğu belirtildi.

Müslümanlar kendilerine yapılan saldırıları gizliyor

Avrupa Temel Haklar Ajansı'nın (FRA) bir araştırmasına dikkat çekilen raporda, İslamofobi kurbanlarının yalnızca yüzde 12'sinin uğradıkları saldırıları yasal mercilere ihbar ettiğine değinildi. Bu durumun Avrupa'da İslamofobi ile ilgili mevcut kayıtların gerçekte olanın çok az bir kısmını gösterdiği vurgulandı. SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı'nın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Salzburg Üniversitesi Sosyoloji ve Siyaset Bilimi bölümünden Farid Hafez, 2017 Avrupa İslamofobi Raporu'nun temel bulgularını sundu. Sabahattin Zaim Üniversitesi'nden Linda Hyökki, Finlandiya özelindeki İslamofobiyi değerlendirdi. Adalet ve Özgürlük Komitesi'nden Yasser Louati ise Fransa'da yaşanan Müslüman karşıtlığını ortaya koydu. Trakya Üniversitesi'nden Ali Hüseyinoğlu ise Yunanistan'da yaşanan İslamofobinin temel dinamikleri üzerine açıklamalarda bulundu.