Ermenistan kimin yurdu?

Erivan Vilayeti'nde yaşayan ahalinin dağılımına ait 1886, 1897, 1902, 1908, 1915, 1917 yıllarının istatistikleri, geçen yüzyıla yakın bir süre içerisinde, 1827'de, 25 bin idi. Türk nüfusu ise 100 bin civarındaydı.

ERDAL ŞİMŞEK

ındır ırkçı faşist Diasporası ile birlikte Kafkasların Güney tarafında oturan Ermeniler, ısrarla Türkiye'den toprak talep etmektedirler. Kars'tan Maraş, Antep, Adana'ya; Kilikya topraklarına kadar Anadolu toprakları üzerinde hak iddia etmektedirler. Olsun, Kürt faşistler de aynı toprakların kendilerine ait olduklarını öne sürerler. Demek ki hayalperest faşistin, Türkü, Kürdü, Ermenisi fark etmiyor. Faşist hayaller kimine imparatorluklarına, kimine medeniyetlerine kimine de soylarının kurumasına sebep oldu. Tarihin tozlu sayfalarında gezindiğimizde bugünkü "Ermenistan" Ermeni toprağı olmadığını müşahede ediyoruz. Nasıl mı? Buyurun hep beraber kısa bir tarih gezintisine çıkalım. Orta Asya'daki Turanu00ee kavimlerin dört bir yana göç ettiler. Bu kavimler Diyar-ı Rum'dan Abadan'a, Kuzey kutbundan Trakya'ya kadar yayıldılar. Orta Asya göçlerinden Kafkasya'nın tamamı etkilenmiş, bir çok Türk boyları buralarda yurtluk edinmişlerdi.

BUGÜNKÜ ERMENİSTAN KÜRT TOPRAĞIDIR

Dünyanın en eski uluslarından olan Apsuva ve Kadim Kafkas kaynaklarına, göre Güney Kafkasya'da MÖ 1000 yıldan daha önce Türk boyları Güney Kafkasya'yı kendilerine yurt edinmişler. Bugün Türkiye Türkçesinin konuşulduğu dilin esas kullanıcıları olan Ahıska Türkleri, Güney Kafkasya'nın neredeyse yarısını kendi adları ile özdeş hale getirmişlerdir. Ki Ahıska, Güney Kafkasya'dan başlayıp Bayburt ve Gümüşhane topraklarını da içine alır. Sadece Ahıska Türkleri değil, Turanu00ee boylardan olan Hunlar, Gengerliler, Bulgarlar, Hazarlar başta olmak üzere onlarca Turan boyu bu bölgeye yerleşmişlerdir.

Dede Korkut hikayelerinde, Türkçe isim taşıyan bazı şehir yurt ve arazilerinin tamamının bugünkü Ermenistan'da olması tesadüf olamaz. Hemen baştan söyleyelim, Bölgenin en eski kavimlerinden olan Aryanu00eelerin Kürt boyunun topraklarıdır buralar. Bu topraklar üzerinde hak iddia edebilecek ikinci kavim ise Turanu00ee kavim olan Türklerdir. Çünkü Türklerin de bu topraklardaki varlıkları 3400 yıl civarındadır. Bugünkü Ermenistan'ın üçte ikisinden fazlası aslında Kürt yurdu, Kürt toprağıdır.

Turanu00ee boyların bu topraklara yerleşmesi pek de kan akıtılmadan gerçekleştiğini belirtmekte fayda var. Çok gariptir hem İslam öncesi hem de İslam sonrasında Kürtlerle Türklerin arasında hemen hemen hiç savaş çıkmamıştır. (Hunlarla Kürtler arasındaki savaşlar ise tarihin en kanlı savaşlarıdır) Türklerle yaşanan çatışmaların tamamına yakını çok küçük çaplı olup tarihin akışını değiştiren olaylar değildir. Aksine Kürtler, diğer bölge halkları gibi bu göçmen kabilelere arazileri ile birlikte gönüllerini de açmışlardır.

REVAN ADI TARİHTE İLK KEZ OSMANLILAR DÖNEMİNDE ANILMIŞTIR

Yavuz Sultan Selim Han'ın Çaldıran Seferi sırasında, Revan(İrevan-Erivan) ve Nahçıvan bölgelerine gelerek, Revan surları önünde konakladığından bahsedilmesi ile bu bölgelerin adı ilk kez Osmanlı tarihlerinde yer almıştır. Kanuni Sultan Süleyman Han devrinde bu bölgedeki çeşitli faaliyetlerde yine Revan Şehri'nden söz edildiği görülmektedir. Sultan III. Murat Han döneminde, Ferhat Paşa tarafından bu bölge2583 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Revan, 1590 yılında İran ile imzalanan anlaşma sonrası Osmanlı Devleti'nde kalmış IV.Murat Han dönemine kadar Osmanlılar ve Safeviler arasında sık sık el değiştirmiştir. IV.Murat Han 1634'te, Revan'ı tekrar Osmanlı topraklarına katmış, ancak 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Safevilere bırakılmıştır.

REVAN'DA MÜSTAKİL TÜRK HANLIĞI KURULDU

1722'de, İran'ın iç durumunun karışması ve Şirvan ile Dağıstan'ın Osmanlı Devleti'nden yardım istemesi üzerine, bu tarafa sefer açılmış, Revan tekrar fethedilmiş ise de, 1746'da Nadir Şah ile yapılan anlaşma sonucu tekrar İran'a verilmiştir. Nadir Şah'ın ölümü ile Revan'da müstakil bir Türk Hanlığı kurulmuştur. 19. yüzyıl başlarında Revan Hanlığı; Kırkbulak, Zengibasar, Gernibasar, Vedibasar, Şerur, Sürmeli, Derekend-Parçanis, Körpübasar, Abaran, Dereçiçek ve Göyçe'den müteşekkil küçük sayılmayacak bir devletti. Ve bu hanlığın başkenti Revan (Erivan)dı. 12 Ekim 1813'te İran ile Rusya arasında yapılan anlaşma sonucunda Karabağ'ın Gülistan Şehri'ndeki anlaşma ile birlikte Bütün güney Kafkasya (Azerbaycan dahil) Ruslara bırakıldı. Buna rağmen Revan ve Nahçivan Hanlıkları bağımsızlıklarını sürdürmüş ve Ruslara teslim olmamışlardı.

TÜRKMEN TOPRAKLARI NE ZAMAN ERMENİ TOPRAĞI İLAN EDİLDİ?

Tam 13 yıl sonra Ruslar yeniden İran'a saldırdı ve İran Türkmen şahlığı Ruslara yenildi. 10 Şubat 1828'de Rusya ile İran arasında imzalanan Türkmençay Antlaşması ile Rus Orduları Azerbaycan'ın güney bölgelerinden çekilirken, Revan (Erivan) ve Nahcıvan Hanlıkları Rusya'ya bırakıldı. Türkmençay Antlaşması'ndan birkaç ay sonra başlayan Osmanlı-Rus Savaşlarında, Osmanlı Devleti Balkan ve Kafkaslarda Ruslara mağlup oldu ve 2/14 Eylül 1829'da, bu iki devlet arasında Edirne barışı imzalandı . Bu anlaşma ile Osmanlı Devleti de, Türkmençay Antlaşması ile Rusya'ya bırakılan Revan ve Nahcıvan Hanlıklarının Rusya'ya ait olduğunu kabul etmek zorunda kalındı. Türkmençay Antlaşması'nı 20 Mart 1828'de tasdik eden Rus Çarı I. Nikola, ertesi gün (21 Mart 1828) Erivan, Nahcıvan ve Ordubad'ı içine alan bölgeyi "Ermeni Vilayeti" olarak adlandıran fermanını ilan etti. Ermeni Vilayeti idaresine ise Gürcü general Aleksandır Çavçavadze tayin olundu.

ERMENİ YURDU DENEN YERDE MÜSLÜMANLAR 4 KAT FAZLAYDI

Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden Yavuz Aslan, bölge üzerine yaptığı araştırmada çok önemli verilere ulaşmış. Bilim adamı hassasiyeti ile Yavuz Aslan'ın gözler önüne serdiği gerçek: "1829 yılı başlarında Rus Generali Graf Paskyeviç Erivanski'nin emri ile, İ. Şopen oluşturulan Ermeni Vilayeti'nde bölge halkını ve bölgedeki yaşayış mıntıkalarını listelere geçirmiştir.(...) Yazarın 1852 yılında Petersburg'da yayınlanan "İstoriçeskiy Pamyatnik Sostoyaniya Armiyanskoy Oblasti v Epohu yego Prisoyedineniya k Rossiyskoy İmperii (Ermeni Vilayetinin Rusya İmparatorluğu İle Birleştirilmesi Devrinin Tarihi Eseri)" adlı eserinde ortaya konulmuştur. İ. Şopen'e göre; Ermeni Vilayeti'nde 752 köy bulunmaktadır. Onlardan 521'i Erivan bölgesinde, 179'u Nahçivan'da, 52'si ise Ordubad bölgesindedir. Savaş sonucunda vilayetin arazisinde 359 köy (Erivan bölgesinde 310 köy , Nahçcıvan bölgesinde 42 köy, Ordubad bölgesinde 6 köy) tahrip olmuş ve ahalisi doğma yerlerinden ayrı düşmüştü. Yani tahrip edilen 359 köy ilave edildiğinde Ermeni Vilayeti'nde 1111 köy bulunmakta idi. İ.Şopen'in hesaplarına göre; hanlıklar işgal edilmeden önce Erivan Vilayeti'nin arazisinde tahminen (17.000 hane Erivan, 4600 hane Nahcıvan ve 2130 hane Ordubad Bölgelerinde olmak üzere toplam 23.730 hane ahali yaşamakta idi. Her hanenin ortalama 5 kişiden ibaret olduğu nazara alınarak, bu arazide 118.650 kişi yaşadığı belirtilmiştir. Bu listelerde, Ermeni Vilayeti'nde 81.749 Müslüman ve 25.131 Ermeni bulunduğu kayda alınmıştır .

Rus Ordusu'nun bölgeyi işgal etmeye başladığı ilk günlerden itibaren Erivan bölgesinden bir kısım Müslümanların ayrılmak zorunda kaldığı görülmektedir. Nitekim Paskyeviç 27 Temmuz 1827'de, Çar Hükümeti'ne gönderdiği mektupta; yaklaşık 4100 hane Müslüman'ın Türkiye'ye göç ettiğini bildirmektedir. Çar Hükümeti bu siyaseti ile hem kendilerine sadık Hıristiyan bir unsur olarak Ermenileri kullanabilecek ve hem de Türkiye ile Azerbaycan Türkleri ve diğer Orta Asya Türklerinin birbirleriyle olan temaslarını engelleyebilecekti."

GÖÇ FELAKETİ

I. ve II. Balkan harbi aslında Türkler için bir soykırım ve binlerce yıllık Türk tarihinin en büyük trajedisidir. Osmanlı'yı yıkan 2. sınıf subayların kurduğu Türkiye Cumhuriyeti öncü kadroları bu dramı hep gözden kaçırmış ve Müslüman-Türk nüfusunun Balkanlardaki soykırımı unutturmaya çalışmışlardı. Bunu unutturan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran kadrolardır. Ve eminim bir gün bizim çocuklarımız bunun hesabını o kadro ve uzantılarına soracaklardır. Balkan Harbindeki facianın bir benzeri de Osmanlı-Rus harbinde yaşanmıştır. Osmanlı'nın yenilmesi ile birlikte Müslüman unsurların Anadolu'ya göçü ile birlikte yüz binlerce insan yollarda telef olmuş veya Ermeni çeteciler tarafından katledilmişlerdir.

Aslında 20 yüzyıl, Türkilerin soykırıma uğradığı yüzyıldır demek daha doğru olur.

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşları esnasında Ermeni Vilayeti bölgesinde yaşayan bir kısım Türkler, tacizler ve katliamlar sonucu Türkiye ilçelerine göç etmeye mecbur kalırken, savaş sonunda yapılan Edirne Antlaşması'ndan sonra Rusya, Türkiye'de işgal ettiği yerlerden çekilmeye başlayınca, bu bölgelerde yaşayan ve Rus kuvvetlerine yardımcı olarak, yıllardır birlikte yaşadıkları Türklere ihanet eden Ermeniler de Kafkasya'ya göç etmeye başlayacaklardır.

Kemal Beydilli'nin "1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Doğu Anadolu'dan Göçürülen Ermeniler" adlı makalesinde belirtildiğine göre, Edirne Antlaşması imzalanması sırasında ve sonrasında yaklaşık 100.000 kişiden oluşan kalabalık bir Ermeni topluluğu Kafkasya'nın çeşitli bölgelerine göçürülerek yerleştirildiler.

ERMENİ RUSLAR GÖÇ ETTİRDİ

Yavuz Aslan yine Ermeni göçü ile ilgili ilginç bir detaya dikkat çeker: "Edirne Antlaşması'nın 13. maddesinde, Ruslar tarafından Türkiye'nin işgal edilen arazilerinde yaşayan Ermenilere 18 ay zarfında, taşıyabilecekleri emlakleri ile Rusya vatandaşlığına geçmek hakkı, Rusya'nın isteği üzerine verilmişti.

Edirne Antlaşması gereğince, Rusların Kars, Ardahan, Bayezid, Erzurum ve diğer bölgelerden geri çekilmesi, Türklere ihanet eden, Ermenileri son derece sıkıntılı bir duruma sokmuştu. Ermeniler yaptıkları ihanetlerden dolayı Osmanlı Devleti tarafından cezalandırılacaklarını düşünüyorlardı. Rus-Kafkas Ordusu Komutanı General Paskyeviç Ermenileri bu durumdan kurtarmak için, onları yeni işgal edilmiş bölgelere göç ettirmeyi ve böylece Osmanlı Devleti ile sınır olan bölgelerde Hıristiyanların sayı üstünlüğünü sağlamaya karar verdi. Bu amaçla 10 Ekim 1929'da Paskyeviç Rus Çarı I.Nikola'ya şu raporu yazmıştı: "Bayezid'de 2 bin Ermeni bizim kuvvetlerle birlikte Türklere karşı savaşmıştır. Erzurum'da Hıristiyan ahalinin büyük bir kısmı bizim dini bayramımızı kutlamışlardır. Kars'ta, Ermenilerden oluşan 800 kişilik gönüllü Batalyon (Tabur) teşkil edilmiştir ki, onların ailelerinden oluşan 10 bin kişi tehlike altındadır. Bu talihsiz kurbanlara dikkatinizi yöneltin ve Rusya'ya gösterdikleri muhabbetten dolayı Osmanlıların onlardan intikam almasına yol vermeyin. Bunları dikkate alarak siz, büyük imparatorumuzdan bana bu aileleri Gürcistan ve Ermeni Vilayetlerine yerleştirmek yetkisini vermenizi rica ediyorum."

İhanetlerine rağmen Osmanlı Devleti Ermenilerin Doğu Anadolu'dan göç etmesine engel olmak için, onların cezalandırılmayacaklarına dair fermanlar çıkarmış ve hatta bölgeye temsilcilerini göndererek Ermenileri göç etmemesi için ikna etmeye çalışmıştı. Edirne Antlaşması'nın 13. maddesinde belirtilen 18 aylık sürenin sonunda, 3 Nisan 1831'de düzenlenen bölgede; toplam 14.044 hane Ermeni'nin Kafkasya'nın çeşitli bölgelerine Ruslar tarafından göç ettirildiği kaydedilmektedir . Ve bunların yerleştirilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanması için Çarlık Hazinesi'nden 380 bin Gümüş ruble ayrılmıştı. Şimdiki Ermenistan arazisine Ermenilerin kitlesel olarak göç ettirilmesi daha sonraki dönemlerde de devam etti. Ayrıca bu araziye Ermenilerin yanı sıra Yezidi Kürtlerde gelip yerleştiler. N.Şavrov, 20. yüzyılın başlarında Zakavkasya'da yaşayan 1.300.000 Ermeni'den bir milyonunun Ruslar tarafından göçürülerek yerleştirildiklerini eserinde kaydetmektedir. Kafkasya Genel Valiliği tarafından oluşturulan Zakafkasya İstatistik Komitesi tarafından yapılan nüfus sayım sonuçlarına göre;

Erivan Vilayeti'nde yaşayan ahalinin dağılımına ait 1886, 1897, 1902, 1908, 1915, 1917 yıllarının istatistikleri, geçen yüzyıla yakın bir süre içerisinde, 1827'de, 25 bin yerli Ermeni ahalisi olan şimdiki Ermenistan arazisinde Ermenilerin sayısının, daha önce belirtilen İran'dan ve Türkiye'den Ermenilerin göçürülmeleri ve bölgenin yerli halkı olan Türklerin bölgeden uzaklaştırılmaya çalışılması ile arttığını ve Türk nüfusa oranla bir miktar üstünlük sağladığını göstermektedir.

Rus Kafkasya Genel Valiliği tarafından yayınlanan "Kavkazski Kalender"lerden çıkarılan ve Azerbaycan Cumhuriyeti Merkezi Devlet Yeni Tarih Arşivi'nde bulunan bu istatistikler aşağıda verilmiştir:

Bu istatistiklerden kolayca anlaşılacağı gibi, bir taraftan Ermeniler İran ve Türkiye'den Erivan Vilayeti arazisine göçürülmesine ve diğer taraftan bölgedeki Türkler çeşitli bahane, tazyik, kırım ve zulümlerle bölgeden uzaklaştırılmalarına rağmen 1917 yılına gelindiğinde bütün Erivan Vilayeti'nin % 40'a yakın nüfusu Türk'tür. Bu vilayetin Şerur-Dereleyez, Sürmeli, Nahcıvan bölgelerinde Türkler büyük çoğunluktadır. Erivan bölgesinde ise ahalinin % 45'i Türk'tür. Rus nüfus istatistiklerinde göze çarpan diğer bir özellik Kafkasya'daki Türk nüfusun Müslüman genel kimliği ile bazen de Tatar ismi ile kayıtlara geçirilmesidir. Kafkasya'da yaşayan diğer milletler, kendi adları ile bu istatistiklere geçirilirken, Çarlık Rusyasının bu yaklaşımı; Türklere karşı düşmanca tavrının ve onları Türkiye Türklerinden ayırma siyasetinin bir ürünü olduğu açıktır. Örneğin yukarıda verilen 1902 yılı nüfus istatistiklerinde Ruslar, Ermeniler, Müslüman Gürcüler, Müslüman Kürtler, Yezidi Kürtler, Yahudiler, Polyak ve Çıganlar ayrı ayrı kendi adları ile yer alırken, yalnız Türkler Müslüman genel kimliği ile verilmiştir.

"ERMENİSTAN"DA 565 BİN TÜRK SOYKIRIMA UĞRATILDI

Yavuz Aslan, Ermenilerin Türklere yönelik uyguladığı soykırım politikalarını yine Ermeni kaynaklardan veriyor: "1918'den sonra kurulan Ermenistan Cumhuriyeti'nde iki yılda kelimenin tam anlamı ile TÜRK SOYKIRIMI yaşandı. Burada yaşayan 575 bin Türk'ten 565 bini soykırıma ve sürgünlere bırakıldı. Bu rakamı Ermeni araştırmacısı Zevan Korkodyan, "Sovyet Ermenistanı'nın Ahalisi son yüzyılda 1831-1931u2033 adlı kitabında Erivan'da, 1932'de, Ermenice olarak yayınlanan eserinde tasdik etmektedir.

Birinci Dünya Savaşı öncesinde (1914) Erivan Vilayeti'nin Türk ve Ermeniler dahil toplam nüfusu 1.014.255'tir. 1914-1919 yılları arasında Türkiye'den Erivan Vilayeti'ne 300 bin Ermeni gelmiştir . Bu rakamı üstteki rakama ilave ettiğimizde 1.314.255 etmektedir. Bu yıllar arası bu nüfustaki doğal artışı da hesaba aldığımızda 1922 yılına geldiğinde Erivan Vilayeti'nin nüfusu 1.400.000 civarında olması gerekir. Ancak Sovyet Ermenistan'ının 1922'de yaptığı nüfus sayımında bütün Ermenistan'daki nüfus 772.052'dir . Aradaki fark 600 binden fazladır. Bu durum dikkate alındığında Türklerin ne kadar büyük bir soykırıma maruz kaldıkları ortaya çıkmaktadır."Bunca tarihi gerçek ve verilerin ışığında bu soruyu sormak bizim hakkımızdır: Ermenistan kimin yurdu?