SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN
Beş yıl boyunca üç kıtaya hükmeden, dünya tarihi açısından büyük bir önem taşıyan Osmanlı Devleti'nin tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte başta Ortadoğu ve Balkanlar olmak üzere İslam coğrafyası zor yıllar yaşadı. Bir zamanlar Osmanlı hakimiyetinde bulunan topraklar, batılı devletlerin sömürgesi haine geldi ve dönemin güçlü devletleri tarafından o coğrafyanın halkları mezalime uğradı. Bir zamanlar Osmanlı Devleti tarafından 'Millet-i Sadıka' olarak adlandırılan Ermeniler, 24 Nisan tarihini sözde Ermeni soykırımının yıldönümü olarak anıyor. Oysa Rusların desteğiyle ayaklanıp isyan ederek özellikle Anadolu'da büyük katliamlar yapan Ermeni çetelerinin faaliyetleri Osmanlı arşivinde tüm ayrıntılarıyla yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti her fırsatta arşivlerinin açık olduğunu dile getirmesine ve Türk ve Ermeni araştırmacıların bir araya gelip kaynaklara dayanarak bir sonuca varılmasını istiyor. Fakat Ermeni tarihçilerden bu yönde bir adım atılmadı. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından, asılsız Ermeni iddiaları kapsamında hazırlanan ve ilk kez ortaya çıkan belgelerin de yer aldığı "Tehcire Giden Yol" isimli eseri ve Osmanlı Devleti'nin kaderini belirleyen dönüm noktalarını Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Uğur Ünal'la konuştuk.
Yeniçerilikten milli orduya geçiş yapıldı
Üç kıtaya hükmeden ve dünya tarihinde büyük bir yeri olan Osmanlı Devleti'nin temelde yatan yıkılma sebebi olarak öne çıkan ana başlıklar nelerdir?
Osmanlı Devleti'ndeki zayıflama ve çöküşün kültürel, sosyal, siyasi boyutu ve dünyadaki gelişmelerin ayrı ayrı rolü olduğu için dönemi bir bütün olarak ele almamız lazım. Bununla birlikte yenileşme ve gelişme adına askeri modernleşmede önemli adımlar atılmış, II. Mahmut döneminde Yeniçeriliğin kaldırılmasından sonra milli orduya ilk geçiş aşaması yaşanmıştır.
Milli orduya geçiş aşamasında askeri anlamda ne tür yenilikler yapıldı?
Mükellef askerlik sistem çıkarıldıktan sonra gayrimüslimler hariç, Osmanlı vatandaşı olan herkes askere alınmaya başlandı. Ordu anlamında ciddi değişimler yaşandı. Tanzimat döneminde de birçok kanunname çıkarıldı fakat Avrupa'daki teknik ve silah sanayindeki gelişmelere ayak uydurulamadı.
İhtilal Osmanlı'yı olumsuz etkiledi
Fransız İhtilali'nin imparatorluk ve krallıkların yıkılmasında büyük etkisi var diyebilir miyiz?
Osmanlı bir cihan devletiydi. Sadece Anadolu'da değil, Balkanlar, Kafkasya, kısacası İslam coğrafyasına hakimdi ve bu coğrafyaları tek çatı altında tutabilme başarısını yüzyıllarca gösterdi. Üstelik uyguladığı millet sistemi, hoşgörü ve adalet uzun yıllar üç kıtaya hakim olmasının temel sebepleridir. Ancak Fransız ihtilalinin etkisi yüzünden Osmanlı, idaresindeki milletleri kendi bünyesinde tutamamıştır.
Osmanlı'nın bünyesindeki topraklarda yaşayan milletlerin ayaklanmasında dönemin güçlü devletlerinin kışkırtmasının da payı büyük sanırımu2026
Buradaki ana unsur büyük devletlerdir. Osmanlı Devleti'ni parçalamak amacıyla bu milletleri harekete geçirmeleri bu kapsamda ele alınabilir. 20.Yüzyılın başında da Ermenileri hareket geçirdiler ve bu süreç çok sancılı yaşandı. Osmanlı'nın tarihi ve adaleti asla sorgulanamaz zira o zor koşullar altında bile tüm dünya devletlerine örnek olabilecek insancıl uygulamalar sergilemiştir.
Bağları birden koparmak mümkün değil
Osmanlı'nın müttefiklerinin devletin çöküşünde etkisi nedir?
Osmanlı'nın siyasal anlamda her zaman var olan müttefikleri var. Günümüz devletlerinde olduğu gibi bazen bu dengeler değişebiliyor. Ancak onlarca yıl müttefik olduğumuz devletle birden kopmak mümkün değil. Nitekim Osmanlı Devleti Fransa'nın Mısır'ı işgaline kadar doğal müttefikiydi. Daha sonra İngiltere'yle yakın ilişkiler kurdu. Ama Abdülhamid'le birlikte Osmanlı-Almanya yakınlaşması başladı.
Türkiye-Almanya ittifakının başlangıç noktası hangi döneme dayanıyor?
Bazen tarihçiler 'niye Almanya ile beraber savaşa girdik' sorusunun cevabını ararlar. Sultan Abdülhamid'le İttihat ve Terakki'nin politikaları birbirine hiç uymaz fakat dış politikada Abdülhamid'in başlattığı Almanya yakınlaşması İttihatçılar döneminde de savaş bitene kadar sürmüştür. İktidarlar değişse bile devletlerin siyasal ilişkileri birden şekil değiştiremiyor. Bu bir süreç meselesi.
Tarafsız olmak imkansızdı
Alman komutanların Çanakkale'de verilen kayıplara etkisi var mı?
Başta yetişmiş kadrolarımız ve okuryazar kesimimiz olmak üzere Anadolu'daki her aile Çanakkale'de şehit verdi. Savaştan uzak durup biraz daha denge siyaseti üzerinde durulabilir miydi, o günün şartlarıyla değerlendirirsek tarafsızlık çok zordu. Bunu günümüzdeki olaylarda da görüyoruz. Özellikle komşularımızda yaşananlara karşı dünya siyaseti sürekli değişirken bizler de buna göre pozisyon almak durumunda kalıyoruz.
Avrupa'nın Türkiye'ye bakış açısı değişti mi yoksa bizi hala Osmanlı olarak mı görüyorlar?
Bizim tarihimizden gelen güçlü köklerimiz var. Avrupa eskiden beri bunu sorguladığı gibi şark meselesi her zaman zihninin bir köşesinde yer almaktadır. Biz her zaman onlar için Müslüman bir Türkiye'yiz. Bugün Batı dünyasının hem İslam dünyası hem de ülkemize karşı olumsuz tavrı ortada. Referandum öncesi yaşadıklarımız da bunu net şekilde gösterdi. Türkiye her geçen gün büyüyor, gelişiyor ve sorunlarını çözüyor. Dolayısıyla Türkiye'yi rahat bırakmıyorlar. Biz güçlü olduğumuz sürece bize karşı olumsuz tutumları bizi etkilemez.
Muazzam bir hazineye sahibiz
Kayıtlı tarih açısından baktığımızda neredeyse yaşanan her olayı kaydeden Osmanlı'nın arşivciliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Balkanlar, Kafkasya, Kuzey Afrika, Suudi Arabistan ve Avrupa'nın ortasına kadar hüküm sürmüş bir devlet olan Osmanlı'nın büyük bir hafızası, kendine ait bir kültür mirası var. Bu mirasının onlarca kalemi var ki bunlardan biri arşivdir. Evrak olarak değerlendirdiğimiz arşivler Osmanlı'dan günümüze intikal eden muazzam bir hazine.
Osmanlı'da arşiv sistemi ne zaman başladı?
Tanzimat döneminde arşivciliğin ilk temelleri atıldığında kurmuş olduğu arşivi Osmanlı Devleti 'Hazine-i evrak' olarak adlandırmıştır. Hazine kavramını hem mali bürokrasi hem de evrakın tutulduğu yer anlamına gelen isim olarak kullanması manidardır. Sadece Türkiye devlet arşivlerinde 95 milyon belge bulunuyor.
Dijital görüntülerini aldık
Geri çekilmek zorunda kaldığımız ülkelerdeki Osmanlı evraklarına ulaşmak için ne tür çalışmalar yürütülüyor?
Bugün Bulgaristan ve Balkan ülkelerinde çok önemli evraklarımız mevcut. Osmanlı dağılırken kaybetmiş olduğumuz ülkeler de de birçok belgemiz var. TİKA ile birlikte Balkanlarda çok önemli projeler yürütüyoruz. Makedonya'daki 120 bin Osmanlı evrakının dijital görüntülerini aldık. Arnavutluk'ta 300 bin Osmanlı evrakı var.
95 milyon belgeden yarısı tasnif edildi. Geriye kalan maliye fonu. Tabi ki onlar da değerlendirilecekler. Fakat önce çok daha önemli belgeleri tasnif ettik.
Türkiye'nin sahip olduğu arşivlere en çok hangi ülkelerin araştırmacıları geliyor?
Özelikle ABD ve Japon araştırmacılar ciddi anlamda arşivimize geliyor. Toplamda arşivimizden yararlanmaya gelen 68 bin araştırmacıdan 11 bini yabancı. Bazı araştırmacıların ömrü neredeyse burada geçiyor. Bu açıdan dünya tarihçileri Osmanlı döneminin önemini çok iyi bilir.
Belgelerin aslını vermiyoruz
Yüzyıllar öncesinden kalan belgeleri nasıl koruyorsunuz?
Belgenin orjinali hiçbir şekilde zarar görmemeli. Bizim birinci görevimiz evrakları korumak. Bu kapsamda belgelerin aslını artık araştırmacılarımıza vermiyoruz. Depoda en üst düzeyde koruyarak dijital görüntülerini araştırmacılara veriyoruz.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan "Tehcire Giden Yol" isimli kitapta Ermenilerin sözde soykırımla alakalı hangi iddialarına cevap veriliyor?
Tarihi olaylar siyasi bakış açısıyla değerlendiriliyor. AB ülkeleri başta olmak üzere parlamentolarda konuşulan bir tarih... Oysa bu konuyu tarihçilerin çalışması ve irdelemesi gerekiyor. Osmanlı Devleti'ni, dönemin Rusya'sını ve savaşı anlamadan bu olayları değerlendirmek çok yanlış. Ermeniler türlü iddialarda bulunurken biz 'Tehcire giden yol' adlı kitabımızda Eylül 1914'ten Haziran 1915'e kadar geçen süreci net bir şekilde belgelerle ortaya koyduk. Ermenilerin 'isyan planlı değildi' iddiasını da çürüttük.
En fazla beş Ermeni araştırmacı geldi
Osmanlı-Ermeni ilişkileri elimizde bulunan belgelerde ayrıntılı olarak yer alıyor mu?
Ermenilerle olan ilişkilerimiz, dünya savaşının çıkış nedeni ve Osmanlı-Rus ilişkilerine bakıldığında bu konu daha iyi anlaşılacaktır. Ermeni meselesini anlamak için 100 binlerce belgenin bütünü değerlendirip dönemin şartlarını da göz önünde bulundurmak gerekir. Arşivlerimizin açık olduğunu her fırsatta söyledik ama Ermeni tarihçilerden ses çıkmadı, onlardan gelen araştırmacı sayısı da beşi bulmadı.
Rus arşivlerinde Ermeni çetecilerin faaliyetlerinden söz ediliyor mu?
Rus arşivi incelendiğinde Ermenilerin Osmanlı'ya karşı Rusya'yla işbirliği yaparak çetecilik faaliyetleri yürüttüğünü ortaya koyuyor. Ermenilere soykırım yapıldı sözü sadece siyasi bir malzemedir. Tek amaçları Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası arenada zor duruma düşürmek.
Ermenilerin arşivi yok
Sözde soykırım iddiasında bulunan Ermenilerin elinde ciddi bir belge bulunuyor mu?
Hatıratlar üzerinden soykırım iddia eden Ermenilerin bir arşivi yok. Onların başvurduğu kaynaklar Ruslara ait. Avrupa'da yazılmış olan ikinci nesil anıları yayınlıyorlar sadece. Müslümanların da yaşadığı mezalimlerin hatıratları var ama bunlar belge niteliği taşımaz.
Ermenileri kışkırtan ve isyan etmesini sağlayan ülkelerin başında hangileri yer alıyor?
Osmanlı Devleti dünya dengesi açısından klasik dönemdeki kadar güçlü değildi. Avrupa bu coğrafyayı tek başına bir Müslüman bir devlete bırakmak istemiyordu. Ermenilerin harekete geçmesini İngilizler sağlamış, Birinci Dünya Savaşı sırasında da Rusya desteklemiştir.