FETÖ PYD'nin kumpaslarından 1957'den beri faaliyette bulunan Hizb-ut Tahrir örgütü de nasibini aldı.
Telefonları dinlenerek Ergenekon soruşturmasında göz altına alınan Teğmen Ali Çelebi ile irtibatlı oldukları gerekçesiyle Rıfat Yıldırım, Rıza Demir, Mahmut Oğuz, Kurtça Bektaş ve Mahmut Oğuz Kazancı da gözaltına alındı. Ali Çelebi'nin telefonuna emniyette Mahmut Oğuz Kazancı'nın cep telefonunun listesi yüklendi. Ali Çelebi'nin ısrarla bu listedekileri tanımadığını söylemesi üzerine, yapılan incelemede sanıkların gözaltında olduğu sırada mühürlü olan telefonlarının açılarak birbirine yükleme yapıldığı tespit edildi. Bu olay üzerine Ergenekon davası büyük ölçüde çöktü.
Polisin dikkatsizliği kumpası bozdu
Emniyetteki FETÖ PYD mensubu polis, Ergenekon ile Hizb-ut Tahrir örgütünü ilişkilendirmek için Mahmut Oğuz'un cep telefonundaki listeyi Teğmen Ali Çelebi'nin telefonuna yüklemek istedi. Ancak isim benzerliği sebebiyle Mahmut Oğuz yerine Mahmut Oğuz Kazancı'nın cep telefonunun listesini yükledi. Yapılan kumpasta hedef şaşırılması üzerine Rıfat Yıldırım, Rıza Demir, Mahmut Oğuz, Kurtça Bektaş ve Mahmut Oğuz Kazancı'yla Ergenekon bağı kurulamadı. Mahmut Oğuz Kazancı hakkında iki örgütle de bağlantısı bulunmadığı için beraat kararı verildi. Ergenekon mahkemesi bunun üzerine 5 sanığın dosyalarını ayırarak Hizb-ut Tahrir örgütüne üyelikten yargılanmasını sağladı. Sanıklara toplam 30 yıl ceza verildi. Ergenekon tutukluları ise polisin kumpas kurarken yaptığı bu hayati hata sonucu delindi. CD'lerdeki sonradan yüklemeler, gerçek dışı delil oluşturmaya çalışılması davada adaleti zedelediği için tutukluların tamamı serbest bırakıldı.
Hizb-ut Tahrir'de FETÖ izi
1953 yılında Filistin'de kurulan Hizb-ut Tahrir örgütü 1960'lı yılların başından itibaren Türkiye'de faaliyet göstermeye başladı. Haklarında 2001-2013 yılları arasında 200'ün üzerinde soruşturma dosyası açıldı. 400 kişi hakkında mahkumiyet kararları verildi. Toplam 1828 yıl ceza verilmiş olup, bunun 1035 yıllık bölümü Yargıtay tarafından onanmış, 793 yıllık ceza dosyası ise ceza istemi ile Yargıtay'a taşınmıştır. Hiçbir zaman cebir ve şiddet yolunu benimsemeyen örgüt Terör Örgütü Listesine alındı. Emniyet'in örgüt hakkında cebir ve şiddete mürcaat etmediği yolundaki raporlarına rağmen 2004 yılında aralarında FETÖ'cü yargıç E.Ertuğrulun'da bulunduğu Yargıtay 9. Ceza Dairesi verdiği içtihatla örgütü silahlı terör örgütü kapsamına aldı. 2005 yılında Hilafetin kaldırılmasının yıldönümü münasebetiyle Fatih'te düzenlenen basın açıklamasının ardından FETÖ lideri örgütü hedef listesine oturttu. Samanyolu'nda yayınlanan Şubat Soğuğu gibi dizilerde ve Zaman Gazetesi'nde örgüt hakkında karalayıcı haberler yapıldı.
İşareti Gülen çaktı;
Hizb-ut Tahrir'in Fatihte basın bildirisinin ardından, elemanlarına seslenen FETÖ elabaşısı Fethullah Gülen şöyle diyordu:
"Birileri var, bir yerden düğmeye basınca harekete geçiyor bunlar. Bunlar sokaklarda kargaşa çıkarıyorlar. Cumhuriyet elden gidiyor adına da olsa kargaşayı çıkaran bunlar... Hizb-ut Tahrir adına da olsa kargaşayı çıkaran bunlar... Bunlara karşı çıkanda yine aynı başıbozuk insanlar... Türkiye'de kargaşayı çıkaranlarda aynı ekip, onlara karşı çıkanlarda aynı ekip"
Fethullah Gülen; "Türkiye'de istihbarat yok mu ki bu insanlara (Hizb-ut Tahrir'liler) engel olmuyorlar!" diyerek, Pensilvanya'dan operasyon talimatı veriyordu
FETÖ elebaşısının talimatıyla Hizb-ut Tahrir adına suç uydurmalar yoğunlaştı. Hizb-ut Tahrir davalarıyla ilgilenen 62 hakim ve savcı 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında görevden alındı.
Fotoğraf altı, Mahmut Kar, FETÖ PYD'nin Hizb-ut Tahrir'e kurduğu kumpasları gazetemize anlattı.