Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'li belediye tarafından Yalova'da kesilen 180 ağacı hatırlatarak 'Gezi'de ortalığı ayağa kaldıranlar neredesiniz' diye sordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Saray'ında düzenlenen Anadolu Aslanları İş Adamları Derneğinin (ASKON) 9. Olağan Genel Kurulu toplantısında konuşuyor;
Rehavete kapıldığımız anda kalbimizdeki hakikat ateşi kaybolur, ekonomide rehavete tahammülümüz yok.
Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde CHP'li Yalova Belediyesi'nin Tonami Meydanı'nda yapılması planlanan köprülü kavşak için 180 ağacın kesilmesiyle ilgili tepki gösterdi.
TENCERE TAVA ÇALANLAR NEREDE
Erdoğan, "Gezi olaylarında 12 ağacın yerinden sökülmesini protesto ederek sokak terörü oluşturanlar, hükümeti devirme isteğine varacak kadar sokak eylemlerini kışkırtanlar Yalova'da neden yoksunuz" diye sordu.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Çağın her türlü taarrüze karşı vakur duruşunu bozmayanlar var. Sabreden zafere ulaşmıştır. Her zorluğun ardından bir kolaylık vardır bu inançla zorlukları aştık aşıyoruz menzile doğru kararlı adımlarla ilerliyoruz.
Asil milletin çocukları dar kalıpların içine hapsolup kalamaz -rehavete kapıldığımız an kalbimizdeki hakikat ateşi kaybolur ekonomide rehavete tahammülümüz yok.
Buradan açık ve net bir kaç soru soracağım. Gezi olayları kontrol altına alınmamış olsaydı acaba bugün Türkiye nerede olacaktı? Bu sorunun cevabı Mısır'da verildi Ukrayna verildi. Tek seçilmiş insan hapse atıldı. Esman kurşunlanarak şehit edildi. Binlerce insan Mısır zindanlarında siyasi tutuklu olarak hapis yatıyor
Bunları savunanların demokrasi ile alakaları yok. Bunu Arizona olaylarında gördük. Amerika'da elinde silah olmayan insanları nefessiz bırakarak öldürüyorlar.
Bir başka soru soracağım 17-25 Aralık operasyonları başarıya ulaşmış olsaydı Türkiye bugün neredeydi? Bu sorunun cevabı dönemin fezlekelerinde vardı "dönemin başbakanı" ifadesi kullnıldı.
Kaset olmasaydı bundan genel başkan falan olmazdı
Türkiye'de muhalefet partilerinin ve medyanın üzerinde çok ciddi bir şantaj baskısı var. Ancak ve ancak kaset şantajı öyle birinin partinin başında tutabilir.
Onları şantajla tehditle şantajla esir aldılar ama milletin partisine diz çöktüremediler.
Ulusal güvcenleğie tehdit eden her yapı MGD'da ele alınır ve gözünün yaşına bakılmaz. Paralel yapı da böyle bir yapıdır.
Tüm cemaatlerin vakıfların derneklerin hedef yapıldığı alçakça bir yalandır.
BARAJLAR KALKSIN DEDİK, YANAŞMADILAR
Baraj meselesine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Barajlar kalksın diyorlar. Onu da teklif ettik. 5'e insin, sıfırlayalım dedik. Ona da yanaşmadılar. Ana muhalefetin başındaki akşam başka, sabah başka. Türkiye'de yalanı en güzel kim söyler diye sordukları zaman vereceğiniz cevap ana muhalefetin başı. Malzeme yok. O yüzden şimdi cumhurbaşkanı ile uğraşıyor' dedi.
BEN ALIŞILMIŞ CUMHURBAŞKANI DEĞİLİM, OLMAYACAĞIM
Bazıları cumhurbaşkanı buna cevap verir mi diyor. Ben alışılmış cumhurbaşkanı değilim. Olmadım, olmayacağım bunu böyle bilin... (Bu sırada salonda bulunanlar ayağa kalktı ve 'Türkiye seninle gurur duyuyor' diye tempo tuttu)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ahmet Hakan'a verdiği röportajda söylemek istediğinin dışında cümlelerin aktarılmasından dolayı Yavuz Bingöl'ün linç edilmesine tepki gösterdi.
On yıllar boyunca fikir özgürlüğü deyip mahalle baskısından şikayet edenlerin olduğunu söyleyen Erdoğan, "Şu anda kimin nerede durduğu ortaya çıkıyor. Biz sabrettik." dedi.
30 Ağustos'ta Yavuz Bingöl'le Yemen Türküsü'nü söyledikleri için, söylemediklerini bırakmadılarını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin bu büyük sanatçısını linç etmek için her şeyin yapıldığını anlattı.
"AHMET KAYA'YA DA ÇATAL FIRLATTILAR"
Cumhurbaşkanı devamında Ahmet Kaya'nın da linç edilerek bu ülkeden gönderildiğine dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Nasıl olur da Erdoğan'la aynı fotoğraf karesine nasıl girersin" diye, böyle bir zihniyet olabilir mi? Bütün sanatçılar sizin gibi düşünmeye mecbur mu? Değerli yazarımız Alev Alatlı'ya da bunu yaptılar. Akil İnsanlar Heyeti'ndeki bir çok sanatçıya da bunu yaptılar Ahmet Kaya'nın bu ülkeden mahsun ayrılışıyla yüreğimiz yandı Çatallarla, porselen tabaklarla neler yaptıklarını, ödül töreninden nasıl kovduklarını hatırlayın.. Ertesi gün her türlü hakaret yazısını yazanlar, şimdi de yazmadım diyenler ruh kök sakat tipler. Hala aynı şeyleri yazıyorlar."