Başkan Erdoğan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28'inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında BAE'de düzenlenen Dünya İklim Eylemi Zirvesi sonrası yurda dönüş yolunda gazetecilerin sorularını cevapladı.
Dikkat çeken Yunanistan açıklaması7 Aralık'ta planlanan Yunanistan ziyareti öncesi sorulan "Atina yönetiminin Türkiye'ye yönelik zaman zaman ihtilafa neden olan tutumları, açıklamaları iki ülke arasında bir süredir kırılmalara neden olmuştu. Özellikle Yunanistan'ın tutumu konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna cevap veren Erdoğan "Arasındaki mesafe bu kadar yakın, bu kadar geçmişi itibariyle iç içe olan iki ülkenin hala düşmanlığı körükleyen seslerle yürümesi doğru değil. Bir diğer taraftan da bizi kızıştıran kim? Bu noktada baktığımız zaman Başta Amerika Birleşik devletleri olmak üzere birileri bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisinde." şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın Yunanistan konusuyla ilgili gazetecilere yaptığı açıklama şu şekilde;
Temennimiz odur ki yeni bir dönem başlamış olsun. Çünkü her zaman bir ifadem var “Biz dostları artırmaya, düşmanları azaltmaya çalışıyoruz.” diyorum. Bunları ikili görüşmemizde de kendisine çok açık net, bundan önce söylediğim gibi yine söylemekte fayda olduğuna inanıyorum. Çünkü Türkiye’den seslendiğiniz zaman Kos Adası’ndan o ses duyuluyor. Arasındaki mesafe bu kadar yakın, bu kadar geçmişi itibariyle iç içe olan iki ülkenin hala düşmanlığı körükleyen seslerle yürümesi doğru değil. Bir diğer taraftan da bizi kızıştıran kim? Bu noktada baktığımız zaman Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birileri bizi birbirimize düşürmenin gayreti içerisinde.
Parasını ödediğimiz halde bize F-16’larımız verilmezken Yunanistan'a hala F-16'ları gönderiyor, mühimmatını gönderiyor. Amerika böyle yapıyor diye bizim de herhalde geri çekilecek bir halimiz yok. Yanı başımızdaki komşumuza ziyaretimizi yaparız, oturur konuşuruz. Eğer birbirimizin çıkarlarına zarar verecek tutumlar içerisine girmiyorsak mesele yok. Yolumuza aynen devam ederiz. Tabii ki görüş ayrılıklarımız var ve çözümü bir çırpıda mümkün olmayan derin meseleler bulunuyor. Fakat hemen çözebileceğimiz ve iş birliği zeminini genişletecek başlıklar da yok değil.
Yeni bir dönem başlatır, verilen sözleri tutar ve dış etkilerden arındırılmış bir düzlemde bu ilişkileri geliştirebilirsek eminim ki kazançlı çıkarız. Bizim dış politika anlayışımız “hep ben kazanayım karşıdaki kaybetsin” değildir. Biz “kazan-kazan” anlayışı ile Atina’ya gideceğiz. Orada yeni dönemin ruhuna yakışır kararlar almak için hem ikili ilişkilerimizi hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini ele alacağız.