Erdoğan'dan bomba Fethullah Gülen açıklaması

Başbakan Erdoğan 'Fethullah Gülen için hukuki süreç başlayacak' dedi...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen'in iadesine ilişkin hukuki sürecin başlayacağını söyledi.

Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Erdoğan, bir gazetecinin, "İsrail ile ilgili yapılacak anlaşmayla ilgili açıklamanız oldu. Büyükelçi gelmesi söz konusu mu" sorusu üzerine, "Daha görüşmeler devam ediyor. Görüşmeler nihayete ersin, ondan sonra. Müzakereler bittikten sonra normalleşme, normalleşme de büyükelçilerin atanmasıyla başlar" diye konuştu.

Erdoğan, "Cemevlerini statüsüyle ilgili düzenleme yapmayı planlıyor musunuz? Basına yansıyan haberler, 4 tane reform planladığınız şeklindeydi" sorusuna da, "Ben öyle bir şey planlamadım. Cemevlerine mani bir hal var mı? Herkes cemevini kuruyor mu, kuruyor" yanıtını verdi.

Fethullah Gülen'in iadesine ilişkin hukuki süreç

Başbakan Erdoğan, başka bir gazetecinin, "Yabancı basına verdiğiniz röportajınızda Fethullah Gülen ile ilgili ifadeniz var. Fethullah Gülen'in iadesiyle ilgili hukuki süreç başlayacak mı" şeklindeki soruya da "Başlayacak" yanıtını verdi.

Başbakan Erdoğan, ABD PBS televizyonundan Charlie Rose'a verdiği röportajda da konuyla ilgili şunları kaydetti;

Erdoğan, ABD'de yaşayan Fethullah Gülen ile başbakan olduktan sonra telefon görüşmeleri dışında bir görüşmesi olmadığını, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde ise kendisiyle görüşmeler yaptığını anlattı. İktidarlarının ilk iki döneminde Fethullah Gülen ve grubuyla ilişkilerinin iyi olduğunu, herhangi bir sıkıntı bulunmadığını dile getiren Başbakan Erdoğan, bütün sıkıntının 2010 yılındaki Anayasa değişikliğine ilişkin halk oylaması sonrasında başladığını belirtti.

Halk oylamasında Fethullah Gülen grubunun, bir güç devşirme olayına giriştiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Ve bu güç devşirme olayı aslında yani emniyetle, güvenlikle öbür tarafta yargı arasındaki o desteği o dayanışmayı sağlamaya yönelik bir adımdı. Bu sonradan bir tespitimdir. Tabi bu gerçekleşince artık bu adım atılmaya başlandı. Ve ilk adım maalesef istihbarat teşkilatımızın müsteşarına yönelik bir adımdı. Bu Oslo görüşmeleriyle ilgili bir adımdı" ifadelerini kullandı.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve yardımcılarına yönelik atılan adımları kabul etmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, Oslo görüşmelerinin iyi niyetle atılmış adımlar olduğunu ve bir ülkenin istihbarat biriminin ülkesinde barışı tesis için her türlü adımı atabileceğini dile getirdi.

Süreçte yaşanan olumsuzlukların, iftira ve yalanların sürece müdahalelerini gerekli kıldığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Ve bu müdahale ile işte şu gelinen nokta maalesef başlamış oldu. Tabi bunların yani biz gerçekten bu denli acımasız, ülkede siyaseti dizayn etme çalışmalarına ihtimal vermiyorduk. Ama ülkede kurumların içerisine girme bu tür gayretlerin farkındaydık. Ama bunun bu denli art niyetli olduğunu bilmiyorduk. Tabi zaman geçtikçe artık bunun bir art niyet olduğunu o zaman hissettik. Hissettikten sonra tabi ki biz de tedbirlerimizi almaya başladık" değerlendirmelerinde bulundu.

Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Fidan'a yönelik yapılan karalama kampanyalarının, paralel yapının ilk somut adımı, ilk delili olduğuna işaret ederek, onun arkasından çok farklı bir süreç yaşanarak, 17 Aralık ve 25 Aralık'ta yaşanan olayların, bu işin darbe girişimine dönüştüğü dönem olduğunu söyledi.

-"Bu olanlara karşı sessiz kalmış olsaydım belki olay çok farklı yerlere gidebilirdi"

Gezi olaylarının içinde de paralel yapının bulunduğunu belirten Erdoğan, gazeteci Charlei Rose'nun "Bu bir darbe girişimi mi?" sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Yes, bir darbe girişimidir. Bu sivil darbe girişimi, onu yaptılar. Eğer ben yurt dışından gelişimde tüm bu olanlara karşı sessiz kalmış olsaydım belki olay çok farklı yerlere gidebilirdi ama tabi ki biz sessiz kalmadık. Bakın şimdi en basitinden söyleyeyim; Benim ofisime mesela, böcek yerleştirdiler. 2 ofisime tabi bunu yakaladığımız anda gerekleri yapıldı hala da devam ediyor. Aynı şekilde telefon dinlemeleri devletin en üst kademesinde olanların odalarını dinlemeler. Diğer ana muhalefet partisinin liderini gözetleme, diğer siyasi partilerin milletvekillerini izleme, onların mahremlerine girecek kadar bunlar ileri gittiler. Bakanlar arası konuşmalar, kriptolu telefonları dinlemeler bunları yaptılar... En son Dışişleri Bakanlığını dinlediler.

Şimdi bunları dinleyen insanların vatanseverliğinden bahsedilebilir mi, milliyetseverliğinden bahsedilebilir mi? Ve bunları artık ben adeta bir örgüt olarak görüyorum ve bu örgütle mücadelede de biz model ortağımız tabi ki Amerika'dan beklentilerimiz var. Bunlar deport edilebilir veya teslim edilebilir. Bu kadar basit. Şimdi bizden diyelim ki Amerika'nın kendi güvenliğini tehdit eden birilerinin bize ismi geldiği zaman biz bunları yakaladığımızda teslim ediyoruz. Bugüne kadar yaptığım buna benzer benim 10'u aşkın teslimim var ve aynı şeyi ben tabi stratejik ortağımız olan Amerika'dan bekliyorum. Çünkü bunlar bizim ulusal güvenliğimizi tehdit girişimidir ve bunlar deport edilmeli veya bize teslim edilmeli ki biz gereğini yapalım."