İşte cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından çarpıcı pasajlar:
Güzel bir seyahat oldu. Arnavutluk'un Balkanlarda çok farklı bir etkisi var. Çünkü Balkanlarındaki Arnavutların baktığı yer burası. NATO'ya girmiş olması, Arnavutluk'a elbette ayrı bir güç kattı. Nüfus olarak büyük bir ülke değil, ekonomik olarak da henüz arzulanan düzeyde değil. Henüz milyar dolarları telaffuz etmeye başlamadılar. IMF'den bazı beklentileri var. AB konusunda umutları var. Türkiye'ye karşı son derece iyiler. Bizim bu ülkeye her türlü desteği vermemiz lazım. Makedonya, Bosna Hersek, Kosova dahil bölgedeki tüm ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmamız lazım. Komonova'daki olaylar da gösterdi ki bölgeyi karıştırmak isteyenler var. Bu tür olayları değerlendirirken, resmi yetkililerin de, basının da son derece dikkatli olması lazım.
BALKANLARDAKİ ÜST AKIL
Benim Balkanlarda bir şey çok dikkatimi çekiyor. Orada da bir üst akıl var. Malum Bosna Hersek'i baklava dilimine ayırdılar. 8 ayda bir, dönüşümlü olarak bir dönem başkanı Bosna Hersek'e komuta ediyor. Sırplar, Hırvatlar, Boşnaklar. Şu son seçimler öncesinde nüfus sayımı yapılmış olmasına rağmen, sonuçlar açıklanmadı. Bildiğim kadarıyla halen de açıklanmadı. Boşnaklar nüfusun yüzde 54'ünü oluşturduklarını düşünüyorlar. Ve bu ülkenin halen güçlü bir ordusu yok.
DAYTON ANLAŞMASI
Allah rahmet etsin vefatından bir gün önce Aliya İzzetbegoviç'i hastanede ziyaret etmiştim. Bir yurtdışı ziyaretinden dönüyordum. Durumunun ağır olduğunu duyunca ani bir kararla Saraybosna'ya iniş yaptık. Arkadaşları uçakta bırakıp, hastaneye kendisini ziyarete gittim. Kendisiyle biraz hasbihalde bulunduk. Bana, 'Ben aslında Dayton'ı kabul etmezdim. Ama öyle bir noktadaydık ki dayanma gücümüz kalmamıştı. Kabul etmek zorunda kaldım' demişti. Demek ki aslında Dayton kabul edilebilir bir anlaşma değildi. Çünkü ortada adil bir durum yok. Üst aklın böl parçala yönet yöntemi buralarda da devrede.
KOSOVA'DA DURUM NE?
Kosova'da da benzer bir durum söz konusu. Birinci tanıyan ülke ABD, ikinci tanıyan ülke biziz. Şu an 108 tanıyan ülke var. Burada 25-30 ülke daha olsa, gerekli sayıyı yakalayacak Kosova. Ha tabi BMGK'nin de buna evet demesi gerekiyor. Fakat öyle veya böyle ABD bu işi sıkı tutmuş olsa ben inanıyorum ki Kosova'nın tanınması hızlanır ve BM üyeliği gerçekleşir. Fakat sıkı tutmuyor.
MAKEDONYA'NUN DURUMU
Makedonya'daki gelişmeler de çok enteresan. Biz Makedonya'ya, şu anki Başbakana çok destek verdik. Makedonya ismi konusunda Yunanistan'ın itirazlarına karşı uluslararası toplantılarda çok ciddi destek verdik. Makedonya ikili görüşmelerde bizlere her zaman da teşekkür etti. Ama orada da bakıyorsunuz etnik yaklaşımlar nedeniyle yönetimde sıkıntılar yaşanabiliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Arnavutluk Cumhurbaşkanı Buyar Nişani ile ülkenin en büyük camisi olacak Tiran Namazgah Camii'nin temel atma törenine katıldı.
BAŞBAKAN'A DESTEK VERDİK
Arnavutluk'ta yaptığımız görüşmelerde Balkanlardaki genel sorunları konuştuk elbet. Arnavutluk'ta Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında sorun olması üzücü elbet. Başbakan Edi Rama'nın eşi Müslüman biliyorsunuz. Kendisi de sosyal demokrat. Arnavutlukta bazı Müslüman grupların Edi Rama'ya daha yakın oldukları malum. Nitekim, Namazgah Caminin restorasyonu ile ilgili bize desteği veren de Edi Rama'dır. Engelliyorlardı. İstimlakları vs. yaptı. Destek verdi. Parlamento Genel Kurul Salonu'nun yapımına da Türkiye olarak biz üstleniyoruz.
Arnavutluk'taki paralel yapıyı da konuştunuz mu?
Evet Arnavutluktaki paralel yapılanmayı da konuştuk. Cumhurbaşkanı ile de Başbakan ile de konuştuk. Olumlu yaklaştılar.
-Avrupa'daki merkezleriymiş?
Balkanlar diyelim ama Avrupa demeyelim. Olsa olsa Balkanlardaki merkezleri olabilir, Avrupa olamaz.
Arnavutluktaki imam hatipleri paralel yapı kullanıyormuş deniliyor?
Medreseleri kastediyorsunuz sanırım.. Size ilginç bir şey anlatayım. Malum yapıdan biri zamanında Diyanet İşleri Başkanımıza gelmiş. Paralelin ileri gelenlerinden, şu anda kaçak olan biri... Demiş ki, 'Normalde biz cami işleriyle uğraşmayız ama, Arnavutluk bir istisna. Burada müftlüğü biz halledeceğiz'... Tabi Mehmet hoca da (Görmez) şaşırmış. Bu benim görevim demiş, bana böyle bir şeyi hangi cüretle teklif ediyorsunuz' diye itiraz etmiş... O zaman ki Arnavutluk yönetimi de, malum yapının telkini neticesinde, Arnavutluk'taki Diyanet İşleri Başkanlığı görevini, Boğaziçi Psikoloji mezunu birine vermiş. Kendisi Türkiye'de İmam Hatip'in sadece orta kısmını okumuş. Halen de aynı görevi yapıyor ama Balkanlardaki müftüler tarafından kabul görmüyor.
DİYANET'E VERİLEN ARAÇ
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'le ilgili araç polemiğine ne diyorsunuz?
Ben bu konuda ne düşündüğümü meydanlarda söyledim. Bir kere o Mercedes'in iddia ettikleri gibi 1 milyon TL falan olması için zırhlı falan olması lazım. O tür normal Mercedes'lerin fiyatları 300-320 bin TL civarındadır. Kaldı ki artık eski dönemlerde değiliz. O tür araçlara artık herkes binebiliyor. Üstelik Diyanet İşleri Başkanına tahsisli bir araçtan söz ediyoruz. Kendisine de ifade ettim: 'O gazete böyle yazmış filanca şöyle yazdı diye o şekilde davranmanız pek doğru olmadı' dedim. Ama sosyal medyada sarığının üzerinde Mercedes resmi iliştirildiğini görünce ciddi manada üzülmüş. Arabayı durdurmuş. Oradan inip eve yaya gitmiş. Gerçekten çok üzülmüş. Adamcağızın oturduğu evi bile yalanlar eşliğinde polemik konusu yapıyorlar. Ev zaten Diyanet'e ait bir ev.
NEDEN HEDEF DİYANET?
Diyaneti neden bu süreçte hedef aldılar?
Zaten malum çevreler, Diyanet'ten hiç haz almadılar. Yani bunlar artık bir çok yerde dökülmeye başlayınca adeta buradan kendilerince bir rövanş alma gibi bir yola girdiler.
Paralel yapı Diyanet, TİKA yani bunların yurtdışındaki faaliyetlerinden rahatsızlar mı?
Aynı şekide tabiYunus Emre Vakfı'ndan da rahatsızlar. Onların alanlarına girdiği için. Mesela DEİK. Onların yurtdışındaki tüm alanlarına giriyor. Tabi bu da onları rahatsız ediyor. Şimdi mesela biz Maarif Vakfı'nı kuruyoruz. Vakıf kurulduğu andan itibaren. MEB Maarif vakfı herhangi bir ülkenin eğitim bakanlığıyla ilişkiye girip orada işleri ele alacaklar.
MAARİF VAKFI KURULUYOR
Maarif Vakfının statüsü belirlendi mi efendim nasıl olacak?
Üzerinde çalışılıyor halen. Kurumların temsilcilerinin yanı sıra sanıyorum STK'lar da olacak sanıyorum. Ama ağırlık kurumların temsilcilerinde olacak. Yunus Emre vakfı gibi ama daha çok eğitim öğretim alanında etkin olan kişilerin yer aldığı bir vakıf olacak.
Ne zaman faaliyete geçecek?
Şu anda oluşum aşamasında.
Paralel okullarla mücadeleyle ilgili Türkiye çeşitli çalışmalar yapıyor ama bu okullara destek veren ülkelerin hatta belli bir ülkenin olduğunu ileri sürenler de var. Böyle bir defans hissettiniz mi?
Bizim temaslarımızın ardından, kapanmalar başladı. Mesela Azerbaycan başladı. Gabon buradaydı. Size uyumsuzluk sağlayan bize de sağlar dediler. Nasıl yol izleyeceksek adımlarımızı atalım. Senegal'den aldık. Peyderpey devreye sokuyoruz. 1 Eylül'den itibaren hızlanacak. Dershane meselesi kapanıyor biliyorsunuz. Maarif Vakfı da devreye girdiği andan itibaren biliyorsunuz orada okuyan çocuklar var açıkta kalmaması lazım. Maalesef o ülkelerin devlet erkanının çocukları da var o okullarda.
Onların yerini Maarif vakfı mı alacak?
Mülkiyet meselesi dahil, tüm konular ilgili ülkenin eğitim bakanlığıyla konuşulacak. Gerekiyorsa mülkiyet devralınacak ya da bu hususta destek vereceğiz. Diyelim öğretmenleri Maarif Vakfı gönderecekse, o ülke de diğer masrafları üstlenecek. Destek vermemiz gerekiyorsa da destek vereceğiz.
Eylülden önce de başlayabilir mi?
Daha önce de başlayabilir.
Yurtdışındakiler değil mi?
Yurtdışı tabi. Yurt içinde dönüşebilenler dönüşecek dönüşemeyenler kapanacak.
Dönüşme ne durumda?
Hakkını veremiyorlar ondan dolayı dönüşümde sıkıntı çekiyorlar.
HDP'NİN BARAJ SIKINTISI
HDP Barajı aşamazsa çatışma çıkar mı diye Selahattin beye soruyorlar. Demirtaş, baraj altında kalır da olaylar çıkarsa bu durumla seçim sonucu hakkında bir bağ kurmak doğru olmaz diyor?
Devlet kendini baraja altına şartlamaz. Yaparsa yanlış yapar. Nerede terör olursa olsun hazır olmak durumundadır. Şu anda da devlet tüm güvenlik güçleriyle, jandarmayı da dahil ediyorum. Güvenlik güçlerini valiler göreve çağırır.
Güneydeki gelişmelerden dolayı zaten bir hazırlık var. Diğer bölgelerde de buna benzer şeylerin olması durumunda gereken yapılır. Barajın altında kalınırsa şunu bunu yaparız diyenler bunun bedelini öder.
BARZANİ'NİN AÇIKLAMALARI
Barzani'nin Türkiye'nin yardımı olmasaydı Kobani kurtulamazdı şeklindeki açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Barzani'nin söylediği doğru. Türkiye, topraklarını peşmergenin geçişine açmasaydı girebilecek miydi? Giremeyecekti. Özgür Suriye Ordusu da aynı durumdaydı. Tek sıkıntı Obama ile yaptığımız telefon görüşmesinde iki gün içinde Kobani düşüyor PYD'ye destek vermemiz lazım sözüne PYD, PKK'nın eşdeğeridir. Birlikte çalışıyorlar. Bu desteğiniz DEAŞ' a da gidebilir dedim. Öyle de oldu. Bir kısmı PYD'ye diğer kısmı DEAŞ'a gitti. Sıkıntı oldu. Kobani'de kimse kalmamıştı bizim tarafa geçmişti. Şimdi 60 bin kişinin yeniden Kobani'ye geçtiğini arkadaşlar söyledi.
İmar faaliyeti başlamış diyorlar
Olsa bile çok zor. Bu insanlar mali durumu müsait olan insanlar değil. Sağını solunu kapatıp girecekler. Dışarıdan da yardım istiyorlar. O tür yardımlar gelecekse ancak o zaman mümkün olabilir, Kobani'nin yeniden imarı.
-Suriyeye karşı bir askeri operasyon ya da uluslararası koalisyon çalışması var mı? Körfez ülkelerinin ABD'den daha fazla baskı talep edecekleri söyleniyor.
Tavrımız belli. Uçuşa yasak bölge güvenli bölge ve eğit donat. ABD sadece Eğit Donat'a yanaştı. Geldiler gördüler. Özellikle Bayırbucak Türkmenleri noktasında buna önem veriyoruz.
Buradaki takvimi onların görevlendirdiği bizim görevlendirdiğimiz generaller yürütüyor.
Çalışmalar sürüyor Camp David'den sonra nelerle gelirler bilmiyorum. Selman bin Abdulaziz gitmiyor biliyorsunuz. Körfezden bazı ülkeler kendileri gitmeyip veliahtlarını gönderiyor. Orada da sıkıntı var.
Bu sıkıntı, bazı ülkelerin kendi içindeki mezhebi yapılanmalarından da kaynaklanabilir.
Yük gemimize saldırılması ile ilgili olarak yeni bilgiler var mı? Arkasında ne olabilir?
Silah yüklü olduğunu zannetmişler. Bizimkiler henüz açıklama yapmadılar. Bahaneleri o. Türk bandıralı olsa tepkimiz daha farklı olabilirdi. Libya'da tam bir kaos var maalesef. Trablus var, Tobruk var, aşiretler var...
CHP, MHP ve muhalefet partilerinin semboller üzerinde propaganda yaptığı bu seçimde ilk kez ekonomi üzerinden vaatler yapılmasının sağlıklı olduğu söyleniyor. Ne düşünüyorsunuz?
Bu vaatlerin sağlıklı olduğunu düşünmüyorum bana göre içi boş. Bunların baktığı hazinenin içinde ne var, şu var; bu nasıl olsa bizi bir yere kadar götürebilir. Nereden ne gelecek farkında değiller. Yap işlet devlet işine girdiğimizde bir çok kişi karşı çıktı. Bir şeyler üretemezseniz yapamazsınız.
Havalimanı, üçüncü köprü vs. Bunlar böyle şeyleri düşünmüyorlar. Mesela ben Kanal İstanbul'u kaldıracağım diyor bu doğru bir yaklaşım tarzı değil ki. Mesela biz Yassıada'yı özgürlük ve demokrasi adası dedik. TOBB'a dedik ki gel yap. Şu kadar yıl işlet sonra devret dedik. Ahmet bey temelini attı. Burada uluslararası tercih noktası olacak demokrasi adası.
3. KÖPRÜNÜN İŞLETMESİ
Yap işlet devret modelini, daha önce devlete borç verenler engelliyor olabilir mi?
Olabilir tabi. Burada da karşılaştık. Mesela şehir hastanelerini yaptıracağız. Yapan firmadan biz kiralayacağız. Yatırım maliyetimiz olmayacak. Firmaya yaptırıp biz kira vereceğiz. Mesela 20 yılığına kiraladık 20 yıl sonra uzatabiliriz. Biz bunları yatırımcıya yaptırıp bu maliyetten kurutuluyoruz. Kiralayıp yüksek yatırım bedelinden kurtuluyoruz.
Mesela 3. Köprünün süresi 11 yıl. 11 yıl sonra devredecek bize. Bunun bir özelliği var şu kadar araç. Altta kalırsa devlet ödeyecek. Üste çıkarsa devlete ödeyecek. İş bilenin kılıç kuşananın.
Seçimden AK parti güçlü çıkarsa şu an var olan gergin ortam yumuşar mı? Yine aynı şekilde şu an size karşı olanların pragmatik olarak size karşı tutumunu ve cemaate karşı tutumlarını değiştirirler mi?
Bir kere taşlar yerine oturacaktır. Burayı güvenli liman haline getirmiş olacaktır. Referandum sayısına ulaşırsak başkanlık sistemini takvimine alacaktır AK Parti. Bunun takvimi 2019 mu olur daha mı erken olur bilemem. Böyle bir süreç söz konusu. Tabi bunun artılarını eksinlerini 12 yılda çok rahat görüyoruz.
Gerek içeride gerek dışarıda ülkemin menfaati ne olursa onu yapmak durumundayım.
KOALİSYON ZARARLIDIR
Sorunun ikinci bölümüne gelince. Bunu içeride de dışarıda da çeşitli mahfillerde yapıyorlar. Koaslisyon vs. gibi. Ben koalisyonun bu ülkenin zararına olduğuna inanıyorum. Bu çok açık ve net. Tarihte örnekleri var.
Terörle mücadele noktasında da sıkıntılar meydana gelir. Biz gelemeden önce koalisyon hükümet vardı. 5 yıl dayanamadılar. 3.5 yıl yapabildiler. Daha geriye de gidelim. Tek partiden parlamentere çok partili sisteme geçildi. Ortalama 16 ayda bir hükümet değişmiş. Bu durum istikrar olmayınca bu tarz kaoslar olur.
Seçimden diğer ülkelerden sonra tutum değişikliği bekliyor musunuz?
Zaten hazırlanıyorlar. Bunu görüyoruz. Bunun sinyallerini alıyoruz.