İSMAİL ZELVİ
Türkiye AB'nin kapılarını Varna'dan zorlayacak. Bulgaristan'ın AB dönem başkanlığına gelmesiyle AB ile yumuşama sinyalleri verilmeye başlandı.
Taksim'de bir otelde yapılan Avrupa Birliği Sempozyumunda, iki yüzlü Avrupa'nın bir taraftan Türkiye'yi tam üyeliğe yaklaştırmamak için bahane üstüne bahane üretirken diğer yandan Türkiye Avrupa'dan üretiyor yaygaraları kopardığı belirtildi.
Toplantıda konuşan AB Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Selim Yenel, Türkiye'nin Varna konferansı öncesinde başta terörle mücadele kanunu olmak üzere birçok konuda yeni hazırlıklar yapıldığını, hükümetin bir metin üzerinde anlaştığını Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da kanun değişikliğini uygun görmesi halinde Varna'ya elleri dolu olarak gideceklerini söyledi.
Türkiye kriterleri yerine getirdi
Türkiye'nin hedefinin tam üyelik olduğunu belirten Yenel, "Bize ortaklık teklif ettiler. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bugüne kadar yürüttüğümüz katılım müzakereleri siyasi sebeplerden dolayı tıkandı. Türkiye AB ilişkilerini zehirleyen bu yaklaşımı kabul etmiyoruz. Gümrük Birliğinde tarım, hizmetler gibi sektörlerde yenileme bekliyoruz. Vize muafiyeti ile ilgili olarak Türkiye kendisine şart koşulan 72 kıriterin tamamına yakınını yerine getirdi. Biz Terörle Mücadele Kanunu'nda yapılacak değişiklikle tüm kriterleri yerine getirmiş olarak Varna'da topu karşı tarafa atmak istiyoruz" şeklinde konuştu.
18 Mart mutabakatı öncesinde Türkiye AB ilişkilerinin limoni olduğunu hatırlatan Senel, "Bu mutabakat bir fırsat idi. Göçmen krizi sebebiyle Avrupa pozitif gündem oluşturdu. 2016 yılında vize muafiyeti sağlanması gerekiyordu. AB hiçbir sözünü tutmadığı gibi bu sözünü de tutmadı. 15 Temmuz sonrasında bölgenin tek demokratik ülkesi ve Avrupa'nın stratejik ortağı Türkiye Avrupa tarafından hayal kırıklığına uğratılmıştır. Darbe girişimi sebebiyle yeterince Türkiye desteklenmediği gibi, sudan bahanelerle Türkiye cezalandırılmak istenmiştir" şeklinde konuştu.
Kıbrıs meselesinin sürmesi halinde Türkiye'nin AB'ye girmesinin hayal olduğuna vurgu yapan Büyükelçi Yenel, "Türkiye'nin AB'ye alınmamasının önündeki en büyük engel nüfus meselesidir. 80 milyonluk Türkiye'nin Almanya AB organlarında Almanya, Fransa kadar söz sahibi olmasını hazmedemiyorlar" şeklinde konuştu.
AB Türkiye'nin ortağı
AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı GabrielMunueraVınals ise, "AB ile entegrasyon çabaları Türkiye'yi değiştirdi. Askeri vesayet bu sayede yıkıldı. Ticari entegrasyon sağlandı. Türkiye otomotiv ve tekstil başta olmak üzere AB ile 5. Büyük ticaret ortağı" dedi.
AB'nin 15 Temmuz darbe girişimini net bir şekilde eleştirdiğine vurgu yapan Vınals, azınlıklar sorunu, hukukun üstünlüğü sorunu gibi sorunların çözülmesi gerektiğini söyledi. Coğrafyanın bir ülkenin kaderi olduğunu belirtti.
Merkel-Macron'a rağmen adaylık
Türk Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK) Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, 2018'in, Türkiye-AB ilişkileri açısından ümitli başladığını belirterek, ''Gerek Macron, gerek Angela Merkel açıklamalarında 'Artık yeni fasıl açmayacağız açılan fasılları da kapatmayacağız.' dedi. Biliyorsunuz Bulgaristan bu ilk yarıda çok önemli. Dönem başkanlığı yapıyor. Bulgaristan ılımlı bir politika uygulayarak ilk defa uzun bir aradan sonra Türkiye-AB'nin bir zirvesini Varna'da gerçekleştirecek.'' dedi.
TAVAK Başkanı Prof. Dr. Şen, TAVAK ile Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) tarafından Taksim'deki bir otelde düzenlenen ''Avrupa Birliği Sempozyumu''nun açılışında, Avrupa Birliği (AB) konusunun gündemden belirli ölçüde düştüğünü ve 2016-2017 yılları arasında Türkiye AB ilişkilerinin taban yaparak, "yok" durumuna geldiğini söyledi.
- ''Türkiye AB ilişkileri açısından 2018 umutlu başladı''
Şen, 1987'den beri AB ilişkileriyle ilgilendiğini ifade ederek, ''Ben biraz ümitvarım. 2018, Türkiye AB ilişkileri açısından biraz ümitli başladı. Zira Macron, Cumhurbaşkanını Fransa'ya davet etti. 3 konuda anlaştılar. Türkiye'de bin 600 ton et sattı Fransa. İtalya-Fransa arasında oluşturulan füze sistemini ve 25 airbus sattı. Daha sonra Alman Dışişleri Bakanı ile Sırp Dışişleri Bakanı bir araya geldiler. Daha sonra bambaşka bir nedenle Bulgaristan Başbakanı Balat'taki Demir Kilise'nin açılışına geldi. Gerek Macron, gerek Angela Merkel açıklamalarında 'Artık yeni fasıl açmayacağız açılan fasılları da kapatmayacağız.' dedi. Biliyorsunuz Bulgaristan bu ilk yarıda çok önemli. Dönem başkanlığı yapıyor. Bulgaristan ılımlı bir politika uygulayarak ilk defa uzun bir aradan sonra Türkiye-AB'nin bir zirvesini Varna'da gerçekleştirecek.'' ifadelerini kullandı.
- ''AB ülkelerindeki Türkofobi tarihsel bir yanılgıdır''
TASAM Başkanı Süleyman Şensoy ise sempozyuma gönderdiği yazılı mesajında, mülkiyet ve güç kavramlarının niteliğinin tarihsel olarak değiştiğini belirtti.
''Başarıda başarısızlık'' sendromu yaşayan AB'nin geleceğini Bretix sonrası Batı'da yeniden canlanan 2. Dünya Savaşı öncesine benzer kamplaşmanın sonuçlarının belirleyeceğinin altını çizen Şensoy, şunları kaydetti:
''Refahın bozulduğu ve politik aşırılıkların arttığı AB ülkelerindeki Türkofobi tarihsel bir yanılgıdır ve Türk diasporaları özelinde AB ülkelerine yaptıkları yaşamsal katkılara karşı en hafif ifade ile büyük nankörlüktür. Bağımlılıklarının üçte ikisi Batı dünyası lehine olan Türkiye, Doğu ve Batı'nın 'güvenlik regülatörü'dür ve tercihleri, dengeleri etkileyecektir. Türkiye AB ilişkilerinde artık sürdürülmesi mümkün olmayan Limes formülü dışında yeni ve gerçekçi yapısal çözümlere olan ihtiyaç tarihi zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır. Sempozyumun bu tarihi ihtiyaç ve arayışlara nitelikli katkı yapmasını diliyorum.''