Enam suresi Türkçe okunuşu nasıldır?

Hidayet rehberimiz son mukaddes kitap Kuran''da 6. sırada yer alan Enam suresi okunuşu nasıldır? Enam suresi Türkçe okunuşu nasıldır? Arapça okuyamayanlar için Enam suresinin Türkçe okunuşunu hazırladık. İşte Enam suresi Türkçe ve Arapça okunuşu...

Küçükbaş hayvanlardan koyun, keçi ve büyükbaşlardan deve, sığır ve manda gibilerinden ismini alan Enam Suresi içinde Arapların kınanmış olan bazı kurban gelenekleri vardır. Enam Suresi'nin bir diğer ismi ise delil, kanıt manasında Suretü'l Hucce şeklindedir. Mushafta 6. sırada bulunan ve 165 ayetten müteşekkil Enam Suresi'nin bir bölümü Medine'de diğer bölümleri ise Mekke'de indirilmiştir. Enam Suresi iniş sırasına göre ise 55. sure olarak kayıtlıdır. Hidayet rehberimiz son mukaddes kitap Kuran'da 6. sırada yer alan Enam suresi okunuşu nasıldır? Enam suresi Türkçe okunuşu nasıldır? Arapça okuyamayanlar için Enam suresinin Türkçe okunuşunu hazırladık. İşte Enam suresi Türkçe ve Arapça okunuşu...

ENAM SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU Bismillahirrahmanirrahim 1. Elehumdu lillahillezî halekas semavati vel erda ve cealez zulumati ven nur summellezîne keferu bi rabbihim ya’dilun

2. Huvellezî halekakum min tîynin summe kada ecela ve ecelum musemmen îndehu summe entum temterun

3. Ve huvellahu fis semavati ve fil ard ya’lemu sirrakum ve cehrakum ve ya’lemu ma teksibun

4. Ve ma te’tîhim min ayetim min ayati rabbihim illa kanu anha mu’ridîyn

5. Fe kad kezzebu bil hakkî lemma caehum fe sevfe ye’tîhim embau ma kanu bihî yestehziun

6. E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnim mekkennahum fil erdî ma lem numekkil lekum ve erselnes semae aleyhim midrara ve cealnel enhara tecrî min tahtihim fe ehleknahum bi zunubihim ve enşe’na mim ba’dihim karnen aharîn

7. Ve lev nezzelna aleyke kitaben fî kîrtasin fe lemessuhu bi eydîhim le kalellezîne keferu in haza illa sîhrum mubîn

8. Ve kalu lev la unzile aleyhi melek ve lev enzelna melekel lekudîyel emru summe la yunzarun

9. Ve lev cealnahu melekel le cealnahu raculev ve lelebesna aleyhim ma yelbisun

10. Ve le kadistuhzie bi rusulim min kablike fe haka billezîne sehîru minhum ma kanu bihî yestehziun

11. Kul sîru fil erdî summenzuru keyfe kane akîbetul mukezzibîn

12. Kul li mem ma fis semavati vel ard kul lillah ketebe ala nefsihir rahmeh le yecmeannekum ila yevmil kîyameti la raybe fîh ellezîne hasiru enfusehum fe hum la yu’minun

13. Ve lehu ma sekene fil leyli ven nehar ve huves semîul alîm

14. Kul e ğayrallahi ettehîu veliyyen fatîris semavati vel erdî ve huve yut’îmu ve la yut’am kul innî umirtu en ekune evvele men esleme ve la tekunenne minel muşrikîn

15. Kul innî ehafu in asaytu rabbî azabe yevmin azîym

16. Mey yusraf anhu yevmeizin fe kad rahîmeh ve zalikel fevzul mubîn

17. Ve iy yemseskellahu bi durrin fe la kaşife lehu illa hu ve iy yemseske bi hayrin fe huve ala kulli şey’in kadîr

18. Ve huvel kahiru fevka îbadih ve huvel hakîmul habîr

19. Kul eyyu şey’in ekberu şehadeh kulillahu şehîdum beynî ve beynekum ve uhîye ileyye hazel kur’anu li unzirakum bihî ve mem belağ e innekum le teşhedune enne meallahi aliheten uhra kul la eşhed kul innema huve ilahuv vahîduv ve innenî berîum mimma tuşrikun

20. Ellezîne ateynahumul kitabe ya’rifunehu kema ya’rifune ebnaehum ellezîne hasiru enfusehum fe hum la yu’minun

21. Ve men azlemu kmimmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bi ayatih innehu la yuflihuz zalimun

22. Ve yevme nahşuruhum cemîan summe nekulu lillezîne eşraku eyne şurakaukumullezîne kuntum tez’umun

23. Summe lem tekun fitnetuhum illa en kalu vallahi rabbina ma kunna muşrikîn

24. unzur keyfe kezebu ala enfusihim ve dalle anhum ma kanu yefterun

25. Ve minhum mey yestemiu ileyk ve cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhu ve fî azanihim vakra ve iy yerav kulle ayetil la yu’minu biha hatta iza cauke yucadiluneke yekulullezîne keferu in haza illa esatîyrul evvelîn

26. Ve hum yenhevne anhu ve yen’evne anh ve iy yuhlikune illa enfusehum ve ma yeş’urun

27. Ve lev tera iz vukîfu alen nari fe kalu ya leytena nuraddu ve la nukezzibe bi ayati rabbina ve nekune minel mu’minîn

28. Bel bedalehum ma kanu yuhfune min kabl ve lev ruddu le adu lima nuhu anhu ve innehum le kazibun

29. Ve kalu in hiye illa hayatuned dunya ve ma nahnu bi meb’usîn

30. Ve lev tera iz vukîfu ala rabbihim kale e leyse haza bil hakk kalu bela ve rabbina kale fe zukul azabe bima kuntum tekfurun

31. Kad hasirallezîne kezzebu bi likaillah hatta iza caethumus saatu bağteten kalu ya hasratena ala ma ferratna fîha ve hum yahmilune evzarahum ala zuhurihim e la sae ma yezirun

32. Ve mel hayatud dunya illa leîbuv ve lehv ve leddarul ahîratu hayrul lillezîne yettekun e fe la ta’kîlun

33. Kad na’lemu innehu le yahzunukellezî yekulune fe innehum la yukezzibuneke ve lakinnez zalimîne bi ayatillahi yechadun

34. Ve le kad kuzzibet rusulum min kablike fe saberu ala ma kuzzibu ve uzu hatta etahum nasruna ve la mubeddile li kelimatillah ve le kad caeke min nebeil murselîn

35. Ve in kane kebura aleyke î’raduhum fe inisteta’te en tebteğîye nefekan fil erdî ev sullemen fis semai fe te’tiyehum bi ayeh ve lev şaellahu le cemeahum alel huda fe la tekunenne minel cahilîn

36. İnnema yestecîbullezîne yesmeun vel mevta yeb’asuhumullahu summe ileyhi yurceun

37. Ve kalu lev la nuzzile aleyhi ayetum mir rabbih kul innellahe kadirun ala ey yunezzile ayetev ve lakinne ekserahum la ya’lemun

38. Ve ma min dabbetin fil erdî ve la tairiy yetîyru bi cenahayhi illa umemun emsalukum ma ferratna fil kitabi min şey’in summe ila rabbihim yuhşerun

39. Vellezîne kezzebu bi ayatina summuv ve bukmun fiz zulumat mey yeşeillahu yudlilh ve mey yeşe’yec’alhu ala sîratîm mustekîym

40. Kul eraeytekum in etakum azabullahi ev etetkumus saatu e ğayrallahi ted’un in kuntum sadikîyn

41. Bel iyyahu ted’une fe yekşifu ma ted’une ileyhi in şae ve tenzevne ma tuşrikun

42. Ve le kad erselna ila umemim min kablike fe ehaznahum bil be’sai ved darrai leallehum yetedarraun

43. Fe lev la iz caehum be’suna tedarrau ve lakin kaset kulubuhum ve zeyyene lehumuş şeytanu ma kanu ya’melun

44. Felemma nesu ma zukkiru bihî fetahna aleyhim ebvabe kulli şey’ hatta iza ferihu bima utu ehaznahum bağteten fe iza hum mublisun

45. Fe kutîa dabirul kavmillezîne zalemu vel hamdu lillahi rabbil alemîn

46. Kul eraeytum in ehazellahu sem’akum ve ebsarakum ve hateme ala kulubikum men ilahun ğayrullahi ye’tîkum bih unzur keyfe nusarriful ayati summe hum yasdifun

47. Kul eraeytekum in etakum azabullahi bağteten ev cehraten hel yuhleku illel kavmuz zalimun

48. Ve ma nursilul murselîne illa mubeşşirîne ve munzirîn fe men amene ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

49. Vellezîne kezzebu bi ayatina yemessuhumul azabu bi ma kanu yefukun

50. Kul la ekulu lekum îndî hazainullahi ve la a’lemul ğaybe ve la ekulu lekum innî melek in ettebiu illa ma yuha ileyy kul hel yestevil a’ma vel besîyr e fe la tetefekkerun

51. Ve enzir bihillezîne yehafune ey yuhşeru ila rabbihim leyse lehum min dunihî veliyyuv ve la şefîul leallehum yettekun

52. Ve la tatrudillezîne yed’une rabbehum bil ğadati vel aşiyyi yurîdune vecheh ma aleyke min hîsabihim min şey’iv ve ma min hîsabike aleyhim min şey’in fe tatrudehum fe tekune minez zalimîn

53. Ve kezalike fetenna ba’dahum bi ba’dîl li yekulu e haulai mennellahu aleyhim mim beynina e leysellahu bi a’leme biş şakirîn

54. Ve iza caekellezîne yu’minune bi ayatina fe kul selamun aleykum ketebe rabbukum ala nefsihir rahmete ennehu men amile minkum suem bi cehaletin summe tabe mim ba’dihî ve asleha fe ennehu ğafurur rahîym

55. Ve kezalike nufessîlul ayati ve li testebîne sebîlul mucrimîn

56. Kul innî nuhîtu en a’budellezîne ted’une min dunillah kul la ettebiu ehvaekum kad daleltu izev ve ma ene minel muhtedîn

57. Kul innî ala beyyinetim mir rabbî ve kezzebtum bih ma îndî ma testa’cilune bih inil hukmu illa lillah yekussul hakka ve huve hayrul fasîlîn

58. Kul lev enne îndî ma testa’cilune bihî le kudiyel emru beynî ve beynekum vallahu a’lemu biz zalimîn

59. Ve îndehu mefatihul ğaybi la ya’lemuha illa hu ve ya’lemu ma fil berri vel bahr ve ma teskutu miv verakatin illa ya’lemuha ve la habbetin fî zulumatil erdî ve la ratbiv ve la yavisin illa fî kitabim mubîn

60. Ve huvellezî yeteveffakum bil leyli ve ya’lemu ma cerahtum bin nehari summe yeb’asukum fîhi li yukda ecelum musemma summe ileyhi merciukum summe yunebbiukum bi ma kuntum ta’melun

61. Ve huvel kahiru fevka îbadihî ve yursilu aleykum hafezah hatta iza cae ehadekumul mevtu teveffethu rusuluna ve hum la yuferritun

62. Summe ruddu ilellahi mevlahumul hakk e la lehul hukmu ve huve esraul hasibîn

63. Kul mey yuneccîkum min zulumatil berri vel bahri ted’unehu tedarruav ve hufyeh le in encana min hazihî le nekunenne mineş şakirîn

64. Kulillahu yuneccîkum minha ve min kulli kerbin summe entum tuşrikun

65. Kul huvel kadiru ala ey yeb’ase aleykum azabem min fevkîkum ev min tahti erculikum ev yelbisekum şiyeav ve yuzîka ba’dakum be’se ba’d unzur keyfe nusarriful ayati leallehum yefkahun

66. Ve kezzebe bihî kavmuke ve huvel hakk kul lestu aleykum bi vekîl

67. Li kulli nebeim mustekarruv ve sevfe ta’lemun

68. Ve iza raeytellezîne yehudune fî ayatina fe a’rîd anhum hatta yehudu fî hadîsin ğayrih ve imma yunsiyennekeş şeytanu fe la tak’ud ba’dez zikra meal kavmiz zalimîn

69. Ve ma alellezîne yettekune min hîsabihim min şey’iv ve lakin zikra leallehum yettekun

70. Ve zerillezînettehazu dînehum leîbev ve lehvev ve ğarrathumul hayatud dunya ve zekkir bihî en tubsele nefsum bima kesebet leyse leha min dunillahi veliyyuv ve la şefiy’ ve in ta’dil kulle adlil la yu’haz minha ulaikellezîne ubsilu bima kesebu lehum şerabum min hamîmiv ve azabun elîmum bima kanu yekfurun

71. Kul e ned’u min dunillahi ma la yenfeuna ve la yedurruna ve nuraddu ala a’kabina ba’de iz hedanellahu kellezistehvethuş şeyatîynu fil erdî hayrane lehu ashabuy yed’unehu ilel hude’tina kul inne hudellahi huvel huda ve umirna li nuslime li rabbil alemîn

72. Ve en ekîymus salate vettekuh ve huvellezî ileyhi tuhşerun

73. Ve huvellezî halekas semavati vel erda bil hakk ve yevme yekulu kun fe yekun kavluhul hakk ve lehul mulku yevme yunfehu fis sur alimul ğaybi veş şehadeh ve huvel hakîmul habîr

74. Ve iz kale ibrahîmu li ebîhi azera etettehîzu asnamen aliheh innî erake ve kavmeke fî dalalim mubîn

75. Ve kezalike nurî ibrahîme melekutes semavati vel erdî ve li yekune minel mukînîn

76. Felemma cenne aleyhil leylu raa kevkeba kale haza rabbî felemma efele kale la uhîbbul afilîn

77. Felemma rael kamera baziğan kale haza rabbî felemma efele kale leil lem yehdinî rabbî le ekunenne minel kavmid dallîn

78. Felemma raeş şemse baziğaten kale haza rabbî haza ekber felemma efelet kale ya kavmi innî berîum mimma tuşrikun

79. İnnî veccehtu vechiye lillezî fetaras semavati vel erda hanîfev ve ma ene minel muşrimîn

80. Ve haccehu kavmuh kale e tuhaccunnî fillahi ve kad hedan ve la ehafu ma tuşrikune bihî illa ey yeşae rabbî şey’a vesia rabbî kulle şey’in îlma e fe la tetezekkerun

81. Ve keyfe ehafu ma eşraktum ve la tehafune ennekum eşraktum billahi ma lem yunezzil bihî aleykum sultana fe eyyul ferîkayni ehakku bil emn in kuntum ta’lemun

82. Ellezîne amenu ve lem yelbisu îmanehum bi zulmin ulaike lehumul emnu ve hum muhtedun

83. Ve tilke huccetuna ateynaha ibrahîme ala kavmih nefeu deracatim men neşa’ inne rabbeke hakîmun alîm

84. Ve vehebna lehu ishaka ve ya’kub kullen hedeyna ve nuhan hedeyna min kablu ve min zurriyyetihî davude ve suleymane ve eyyube ve yusufe ve musa ve harun ve kezalike neczil muhsinîn

85. Ve zekeriyya ve yahya ve îysa ve ilyas kullum mines salihîyn

86. Ve ismaîyle vel yesea ve yunuse ve luta ve kullen faddalna alel alemîn

87. Ve min abaihim ve zurriyyatihim ve îhvanihim vectebeyna hum ve hedeynahum ila sîratîm mustekîym

88. Zalike hudellahi yehdî bihî mey yeşau min îbadih ve lev eşraku le habita anhum ma kanu ya’melun

89. ulaikellezîne ateynahumul kitabe vel hukme ven nubuvveh fe iy yekfur biha haulai fe kad vekkelna biha kavmel leysu biha bi kafirun

90. ulaikellezîne hedellahu fe bi hudahumuktedih kul la es’elukum aleyhi ecra in huve illa zikra lil alemîn

91. Ve ma kaderullahe hakka kadrihî iz kalu ma enzelellahu ala beşerim min şey’ kul men enzelel kitabellezî cae bihî musa nurav ve hudel lin nasi tec’alunehu karatîyse tubduneha ve tuhfune kesîra ve ullimtum ma lem ta’lemu entum ve la abaukum kulillahu summe zerhum fî havdîhum yel’abun

92. Ve haza kitabun enzelnahu mubarakum musaddikullezî beyne yedeyhi ve li tunzira ummel kura ve men havleha vellezîne yu’minune bil ahîrati yu’minune bihî ve hum ala salatihim yuhafizun

93. Ve men azlemu mimmeniftera alellahi keziben ev kale uhîye ileyye ve lem yuha ileyhi şey’uv ve men kale seanzilu misle ma enzelellah ve le v tera iziz zalimune fî ğameratil mevti vel melaiketu basitu eydîhim ahricu enfusekum elyevme tuczevne azabel huni bi ma kuntum tekulune alellahi ğayral hakkî ve kuntum an ayatihî testekbirun

94. Ve le kad ci’tumuna furada kema halaknakum evvele merrativ ve teraktum ma havvelnakum verae zuhurikum ve ma nera meakum şufeaekumullezîne zeamtum ennehum fîkum şuraka’ le kad tekattaa beynekum ve dalle ankum ma kuntum tez’umun

95. İnnellahe falikul habbi ven neva yuhricul hayye minel meyyiti ve muhricul meyyiti minel hayy zalikumullahu fe enna tu’fekun

96. Falikul îsbah ve cealel leyle sekenev veş şemse vel kamera husbana zalike takdîrul azîzil alîm

97. Ve huvellezî ceale lekumun nucume li tehtedu biha fî zulumatil berri vel bahr kad fassalnel ayati li kavmiy ya’lemun

98. Ve huvellezî enşeekum min nefsiv vahîdetin fe mustekarruv ve mustevda’ kad fassalnel ayati li kavmiy yefkahun

99. Ve huvellezî enzele mines semai maa fe ahracna bihî nebate kulli şey’in fe ahracna minhu hadîran nuhricu minhu habbem muterakiba veminen nahli min tal’iha kînvanun daniyetuv ve cennatim min a’nabiv vez zeytune ver rummane muştebihev ve ğayra muteşabih unzuru ila semerihî iza esmera ve yen’îh inne fî zalikum le ayatil li kavmiy yu’minun

100. Ve cealu lillahi şurakael cinne ve halekahum ve haraku lehu benîne ve benatim bi ğayri îlm subhanehu ve teala amma yesîfun

101. Bedrîus semavati vel ard enna yekunu lehu veleduv ve lem tekul lehu sahîbeh ve haleka kulle şey’ ve huve bi kulli şey’in alîm

102. Zalikumullahu rabbukum la ilahe illa hu haliku kulli şey’in fa’buduh ve huve ala kulli şey’iv vekîl

103. La tudrikuhul ebsaru ve huve yudrikul ebsar ve huvel latîyful habîr

104. Kad caekum besairu mir rabbikum fe men ebsara fe li nefsih ve men amiye fe aleyha ve ma ene aleykum bi hafîyz

105. Ve kezalike nusarriful ayati ve li yekulu deraste ve li nubeyyinehu li kavmiy ya’lemun

106. İttebî’ ma uhîye ileyke mir rabbik la ilahe illa hu ve a’rîd anil muşrikîn

107. Ve lev şaellahu ma eşraku ve ma cealnake aleyhim hafîyza ve ma ente aleyhim bi vekîl

108. Ve la tesubbullezîne yed’une min dunillahi fe yesubbullahe advem bi ğayri îlm kezalike zeyyenna likulli ummetin amele0hum summe ila rabbihim merciuhum fe yunebbiuhum bi ma kanu ya’melun

109. Ve askemu billahi cehde eymanihim le in caethum ayetul le yu’minunne biha kul innemel ayatu îndellahi ve ma yuş’îrukum enneha iza caet la yu’minun

110. Ve nukallibu ef’idetehum ve ebsarahum kema lem yu’minu bihî evvele merrativ ve nezeruhum fî tuğyanihim ya’mehun

111. Ve lev ennena nezzelna ileyhimul melaikete ve kelemmehumul mevta ve haşerna aleyhim kulle şey’in kubulem ma kanu li yu’minu illa ey yeşaellahu ve lakinne ekserahum yechelun

112. Ve kezalike cealna li kulli nebiyyin aduvven şeyatîynel insi vel cinni yuhîy ba’duhum illa ba’dîn zuhrufel kavli ğurura ve lev şae rabbuke ma fealuhu fezerhum ve ma yefterun

113. Ve li tesğa ileyhi ef’idetullezîne la yu’minune bil ahîrati ve li yerdavhu ve li yakterifu ma hum mukterifun

114. E fe ğayrallahi ebteğîy hakamev ve huvellezî enzele ileykumul kitabe mufassala vellezîne ateynahumul kitabe ya’lemune ennehu munezzelum mir rabbike bil hakkî fe la tekunenne minel mumterîn

115. Ve temmet kelimetu rabbike sîdkav ve adla la mubeddile li kelimatih ve huves semîul alîm

116. Ve in tutî’eksera men fil erdî yudîlluke an sebîlillah iy yettebiune illez zanne ve in hum illa yahrusun

117. İnne rabbeke huve a’lemu mey yedîllu an sebîlil ve huve a’lemu bil muhtedîn

118. Fe kulu mimma zukirasmullahi aleyhi in kuntum bi ayatihî mu’minîn

119. Ve malekum ella te’kulu mimma zukirasmullahi aleyhi ve akd fassale lekum ma harrame aleykum illa madturirtum ileyh ve inne kesîral le yudîllune bi ehvaihim bi ğayri îlm inne rabbeke huve a’lemu bil mu’tedîn

120. Ve zeru zahiral ismi ve batîneh innellezîne yeksibunel isme seyuczevne bima kanu yakterifun

121. Ve la te’kulu mimma lem yuzkerismullahi aleyhi ve innehu lefîsk ve inneş şeyatîyne le yuhune ila evliyaihim li yucadilukum ve in eta’tumuhum innekum le muşrikun

122. E ve men kane meyten fe ahyeynahu ve cealna lehu nuray yemşî bihî fin nasi ke mem meseluhu fiz zulumati leyse bi haricim minha kezalike zuyyine lil kafirîne ma kanu ya’melun

123. Ve kezalike cealna fî kulli karyetin ekabira mucrimîha li yemkuru fîha ve ma yemkurune illa bi enfusihim ve ma yeş’urun

124. Ve iza caethum ayetun kalu len nu’mine hatta nu’ta misle ma utiye rusulullah Allahu a’lemu haysu yec’alu risaleteh seyusîybullezîne ecramu sağarun îndellahi ve azabun şedîdum bima kanu yemkurun

125. Fe mey yuridillahu ey yehdiyehu yeşrah sadrahu lil islam ve mey yurid ey yudîlehu yec’al sadrahu dayyikan haracen ke ennema yessa’adu fis sema’ kezalike yec’alullahur ricse alellezîne la yu’minun

126. Ve haza sîratu rabbike mustekîyma kad fessalnel ayati li kavmiy yezzekkerun

127. Lehum darus selami înde rabbihim ve huve veliyyuhum bima kanu ya’melun

128. Ve yevme yahşuruhum cemîa ya ma’şeral cinni kadisteksertum minel ins ve kale evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba’duna bi ba’dîv ve belağna ecelenellezî eccelte lena kalen naru mesvakum halidîne fîha illa ma şaellah inne rabbeke hakîmun alîm

129. Ve kezalike nuvellî ba’daz zalimîne ba’dam bima kanu yeksibun

130. Ya ma’şeral cinni vel insi e lem ye’tikum rusulum minkum yekussune aleykum ayatî ve yunzirunekum likae yevmikum haza kalu şehidna ala enfusina ve ğarrathumul hayatud dunya ve şehîdu ala enfusihim ennehum kanu kafirîn

131. Zalike el lem yekur rabbuke muhlikel kura bi zulmiv ve ehluha ğafilun

132. Ve li kullin deracatum mimma amilu ve ma rabbuke bi ğafilin amma ya’melun

133. Ve rabbukel ğaniyyu zur rahmeh iy yeşa’ yuzhibkum ve yestahlif mim ba’dikum ma yeşau kema enşeekum min zurriyyeti kavmin aharîn

134. İnnema tuadune leativ ve ma entum bi mu’cizîn

135. Kul ve kavmî’melu ala mekanetikum innî amil fe sevfe ta’lemune men tekunu lehu akîbetud dar innehu la yuflihuz zalimun

136. Ve cealu lillahi mimma zerae minel harsi vel en’ami nesîyben fe kalu haza lillahi bi za’mihim ve haza li şurakaina fe ma kane li şurakaihim fe la yesîlu ilellah ve ma kane lillahi fe huve yesîlu ila şurakaihim sae ma yahkumun

137. Ve kezalike zeyyene li kesîrim minel muşrikîne katle evladihim şurakauhum li yurduhum ve li yelbisu aleyhim dînehum ve lev şaellahu ma fealuhu fezerhum ve ma yefterun

138. Ve kalu hazihî en’amuv ve harsun hîcr la yat’amuha illa men neşau bi za’mihim ve en’amun hurrimet zuhuruha ve en’amul la yezkurunesmellahi aleyheftiraen aleyh seyeczîhim bima kanu yefterun

139. Ve kalu ma fî butuni hazihil en’ami halisatul li zukurina ve muharramun ala ezvacina ve iy yekum meyteten fe hum fîhi şuraka’ seyeczîhim vasfehum innehu hakîmun alîm

140. Kad hasirallezîne katelu evladehum sefehem bi ğayri îlmiv ve harramu ma razekahumullahuftiraen alellah kad dallu ve ma kanu muhtedîn

141. Ve huvellezî enşee cennatim ma’ruşativ ve ğayra ma’ruşativ ven nahle vez zer’a muhtelifen ukuluhu vez zeytune ver rummane muteşabihev ve ğayra muteşabih kulu min semerihî iza esmera ve atu hakkahu yevme hasadihî ve la tusrifu innehu la yuhîbbul musrifîn

142. Ve minel en’ami hamuletev ve ferşa kulu mimma razekakumullahu ve la tettebiu hutuvatiş şeytan innehu lekum aduvvum mubîn

143. Semaniyete ezvac mined da’nisneyni ve minel ma’zisneyn kul azzekerayni harrame emil unseyeyn emmeştemelet aleyhi erhamül’ünseyeyn nebbiunî bi îlmin in kuntum sadikîyn.

144. Ve minel ibilisneyni ve minel bekarisneyn kul azzekerayni harrame emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhamul unseyeyn em kuntum şuhedae iz vessakumullahu bi haza fe men azlemu mimmeniftera alellahi kezibel li yudîllen nase bi ğayri îlm innellahe la yehdil kavmez zalimîn

145. Kul la ecidu fî ma uhîye ileyye muharramen ala taîmiy yat’amuhu illa ey yekune meyteten ev demem mesfuhan ev lahme hînzîrin fe innehu ricsun ev fiskan uhille li ğayrillahi bih fe menidturra ğayra bağîv ve la adin fe inne rabbeke ğafurur rahîym

146. Ve alellezîne hadu harramna kulle zî zufur ve minel bekari vel ğanemi harramna aleyhim şuhumehuma illa ma hamelet zuhuruhuma evil havaya ev mahteleta bi azm zalike cezeynahum bi bağyihim ve inna lesadikun

147. Fe in kezzebuke fe kur rabbukum zu rahmetiv vasiah ve la yuraddu be’suhu anil kavmil mucrimîn

148. Seyekulullezîne eşraku lev şaellahu ma eşrakna ve la abauna ve la harramna min şey’ kezalike kezzebellezîne min kablihim hatta zaku be’sena kul hel îndekum min îlmin fe tuhricuhu lena in tettebiune illez zanne ve in entum illa tahrusun

149. Kul fe lillahil huccetul baliğah fe lev şae le hedakum ecmeîyn

150. Kul helumme şuhedaekumullezîne yeşhedune ennellahe harrame haza fe in şehidu fe la teşhed meahum ve la tettebî’ ehvaellezîne kezzebu bi ayatina vellezîne la yu’minune bil ahîrati ve hum bi rabbihim ya’dilun

151. Kul tealev etlu ma harrame rabbukum aleykum ella tuşriku bihî şey’a ve bil valideyni îhsana ve la taktulu evladekum min imlak nahnu nerzukukum ve iyyahum ve la takrabul fevahîşe ma zahera minha ve ma betan ve la taktulun nefselletî harramellahu illa bil hakk zalikum vessakum bihî leallekum ta’kîlun

152. Ve la takrabu malel yetîmi illa billetî hiya ahsenu hatta yebluğa eşuddeh ve evful keyle vel mizane bil kîst la nukellifu nefsen illa vus’aha ve iza kultum fa’dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zalikum vassakum bihî leallekum tezekkerun

153. Ve enne haza zîratîy mustekîymen fettebiuh ve la tettebius subule fe teferraka bikum an sebîlih zalikum vassakum bihî leallekum tettekun

154. Summe ateyna musel kitabe temamen alellezî ahsene ve tefsîylel likulli şey’iv ve hudev ve rahmetel leallehum bi likai rabbihim yu’minun

155. Ve haza kitabun enzelnahu mubarakun fettebiuhu vetteku leallekum turhamun

156. En tekulu innema unzilel kitabu ala taifeteyni min kablina ve in kunna an dirasetihim leğafilîn

157. Ev tekulu lev enna unzile aleynel kitabu le kunna ehda minhum fe kad caekum beyyinetum mir rabikum ve hudev ve rahmeh fe min azlemu mimmen kezzebe bi ayatillahi ve sadefe anha seneczillezîne yasdifune an ayatina suel azabi bi ma kanu yasdifun

158. Hel yenzurune illa en te’tiyehumul melaiketu ev ye’tiye rabbuke ev ye’tiye ba’du ayati rabbik yevme ye’tî ba’du ayati rabbike la yenfeu nefsen îmanuha lem tekun amenet min kablu ev kesebet fî îmaniha hayra kulintezîru inna muntezîrun

159. İnnellezîne ferreku dînehum ve kanu şiyeal leste minhum fî şey’ innema emruhum ilellahi summe yunebbiuhum bima kanu yef’alun

160. Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha ve men cae bis seyyieti fe la yucza illa misleha ve hum la yuzlemun

161. Kul innenî hedanî rabbî ila sîratîm mustekîym dînen kîyemem millete ibrahîme hanîfa ve ma kane minel muşrikîn

162. Kul inne salati ve nusukî ve mahyaye ve mematî lillahi rabbil alemîn

163. La şerîke leh ve bi zalike umirtu ve ene evvelul muslimîn

164. Kul e ğayrallahi ebğîy rabbev ve huve rabbu kulli şey’ ve la teksibu kullu nefsin illa aleyha ve la teziru vaziratuv vizra uhra summe ila rabbikum merciukum fe yunebbiukum bima kuntum fîhi tahtelifun

165. Ve huvellezî cealekum halaifel erdî ve rafea ba’dakum fevka ba’dîn deracatil li yebluvekum fî ma atakum inne rabbeke serîul îkabi ve innehu le ğafurur rahîm

EN’AM SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI (Elmalı) Bismillâhirrahmânirrahîm

1 - Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar.

2 - Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O'dur. Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O'nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz.

3 - O, göklerde de, yerde de (tek) Allah'tır. Sizin gizlinizi, açığınızı ve ne kazandığınızı bilir.

4 - Onlara Rab'lerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.

5 - Hak, kendilerine gelince onu yalanladılar. Alaya aldıkları şeyin haberi yakında kendilerine gelecektir.

6 - Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik. Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Ve kendilerinden sonra başka bir nesil yarattık.

7 - Eğer sana kağıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak da onu elleriyle tutsalardı, yine de o kâfirler: "Muhakkak ki bu, apaçık bir sihirdir" derlerdi.

8 - "O'na bir melek indirilmeli değil miydi?" dediler. Eğer bir melek indirseydik, iş bitirilmiş olurdu, sonra kendilerine hiç göz açtırılmazdı.

9 - Eğer Peygamberi, biz bir melek yapsaydık, yine de onu bir adam şeklinde yapardık ve onları yine düştükleri kuşkuya düşürürdük.

10 - Senden önce de peygamberlerle alay edilmişti. Fakat onlardan alay edenleri, alay ettikleri şey kuşatıverdi.

11 - De ki: "Yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların sonu nasıl olmuş, görün!".

12 - De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'ındır" de. O, rahmet etmeyi kendi nefsine yazmıştır. Sizi, varlığında asla şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.

13 - Gecede, gündüzde barınan her şey O'nundur. O, işitendir, bilendir.

14 - De ki: "Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, fakat kendisi beslenmeyen Allah'tan başka dost mu tutayım?" "Ben İslâm olanların ilki olmakla emrolundum" de ve sakın Allah'a ortak koşanlardan olma.

15 - De ki: "Eğer Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabından korkarım".

16 - O gün kimden azab giderilirse, kuşkusuz Allah ona rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.

17 - Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine kendisinden başka açacak yoktur. Ve eğer sana bir hayır dokundursa, kuşkusuz O, herşeyi yapabilendir.

18 - O, kullarının üstünde tam hâkimdir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır.

19 - De ki: "Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?". De ki: "Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım. Allah'la beraber başka ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder misiniz?" De ki: "Ben buna şahitlik etmem". "O, ancak ve ancak bir tek ilâhtır ve gerçekten ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım"de.

20 - Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, Peygamber'i, kendi oğullarını bildikleri gibi, bilirler. Kendilerine yazık edenler var ya! İşte onlar iman etmezler.

21 - Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya âyetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir? Hiç şüphe yok ki zalimler kurtuluşa eremezler.

22 - O gün hepsini mahşere toplayacağız. Sonra Allah'a ortak koşanlara: " Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?" diyeceğiz.

23 - Sonra, (Onlar): "Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ki, biz müşriklerden değildik" demekten başka bir özür bulamayacaklar.

24 - Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti.

25 - İçlerinden seni dinleyenler de vardır, fakat biz, onu anlamalarına engel olmak için kalblerinin üstüne örtüler, kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar, bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde seninle tartışırlar. Ve o kâfirler: "Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir" derler.

26 - Onlar, insanları Kur'ân'a iman etmekten menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvediyorlar ama farkında değiller.

27 - Onların, ateşin üzerinde durduruldukları zaman: "Ne olurdu dünyaya döndürülseydik, Rabb'imizin âyetlerini yalanlamasaydık da müminlerden olsaydık" dediklerini bir görsen!

28 - Hayır, daha önce gizleyip durdukları karşılarına çıktı da ondan, yoksa geri çevrilselerdi yine menedildikleri şeyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar yalancıdırlar.

29 - Dediler ki:" Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur, biz diriltilecek değiliz".

30 - Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: "Bu, bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der.

31 - Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramışlardır. Kıyamet günü ansızın gelince onlar, günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: "Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!" Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!

32 - Dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?

33 - Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar aslında seni yalanlamıyorlar, fakat, o zalimler Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar.

34 - Senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir.

35 - Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine (inebileceğin) bir delik, ya da göğe (çıkabileceğin) bir merdiven ara ki onlara bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplardı. O halde cahillerden olma!

36 - Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince, Allah onları diriltir, sonra O'na döndürülürler.

37 - Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?" De ki: "Şüphesiz ki Allah, bir mucize indirmeye kâdirdir, fakat çokları bilmezler".

38 - Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi birer ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmamışızdır, sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.

39 - Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola koyar.

40 - De ki: "Kendinizi hiç düşündünüz mü, Allah'ın azabı size gelse veya kıyamet vakti gelse, Allah'tan başkasına mı yalvarırsınız? Eğer sözünde doğru kimselerseniz cevap verin".

41 - Hayır, yalnız o Allah'a yalvarırsınız. O da dilerse kaldırılmasını istediğiniz belayı kaldırır ve o zaman ortak koştuğunuz şeyleri unutursunuz.

42 - Şüphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezalandırdık.

43 - Hiç olmazsa kendilerine baskınımız geldiği zaman olsun, yalvarmalı değiller miydi? Fakat kalbleri katılaştı ve şeytan yaptıklarını kendilerine güzel gösterdi.

44 - Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler.

45 - Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.

46 - De ki: "Söyleyin bakalım, eğer Allah kulaklarınızı ve gözlerinizi alır da kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan başka onları size getirecek tanrı kimdir?". Dikkat et, âyetlerimizi nasıl türlü türlü açıklıyoruz, sonra da onlar yüz çeviriyorlar?

47 - De ki: "Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helak olur?"

48 - Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmak üzere göndeririz. Artık kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır.

49 - Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yapmakta oldukları fenalıklar yüzünden onlara azap dokunacaktır.

50 - De ki: "Size Allah'ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Gaybı da bilmiyorum. Ve size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?"

51 - Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Onlar için Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar.

52 - Sırf Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden olursun.

53 - Biz onlardan kimini kimi ile, "Allah aramızdan bunlara mı lutfunu layık gördü" desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir?

54 - Âyetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir".

55 - Suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye, âyetleri işte böyle genişçe açıklıyoruz.

56 - De ki: "Şüphesiz ki bana, Allah'tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmem yasaklandı". De ki: "Sizin çarpık isteklerinize uymayacağım, (eğer uyarsam) o zaman sapıtmış olur, doğru yolda gidenlerden olmamış olurum".

57 - De ki: "Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım, siz ise onu yalanladınız. O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir, hüküm ancak Allah'a aittir, gerçeği O anlatır ve O, hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır".

58 - De ki: "Sizin çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde olsaydı, benimle sizin aranızdaki durum herhalde sonuçlanmış olurdu. Allah, zulmedenleri en iyi bilendir".

59 - Gaybın anahtarları O'nun katındadır, onları O'ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki, o herşeyi açıklayan Kitap'ta bulunmasın.

60 - Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptıklarınızı bilen, sonra ölüm ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur. Sonunda da dönüşünüz ancak O'nadır. Sonra bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir.

61 - O, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve size koruyucular gönderir, sonunda sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun canını alırlar.

62 - Sonra da gerçek Mevlâlarına döndürülürler. Dikkatli olun, hüküm ancak O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.

63 - De ki: "Bizi bu tehlikeden kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız" diye gizli ve aşikâr O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?

64 - De ki: "Allah, sizi ondan ve bütün sıkıntılardan kurtarır, sonra da siz yine ortak koşarsınız".

65 - De ki: "O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yahut sizi fırkalara ayırıp kiminizin kiminize hıncını tattırmaya gücü yeter". Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, onlar iyice anlasınlar.

66 - Kavmin o (Kur'ân'ı) yalan saydı, halbuki o gerçektir . De ki: " Ben sizin vekiliniz değilim".

67 - Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır, siz de onu yakında bileceksiniz.

68 - Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma.

69 - Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabından bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir hatırlatmadır. Gerekir ki sakınırlar.

70 - Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır.

71 - De ki: "Biz Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Allah bizi doğru yola kavuşturduktan sonra ardımıza mı dönelim? Arkadaşları, bize gel, diye doğru yola çağırdıkları halde yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp, şeytanların ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalım?". De ki: "Allah'ın gösterdiği yol, yegane doğru yoldur. Bize, bütün âlemlerin Rabb'ine teslim olmamız emrolundu".

72 - Bize: "Namazı dosdoğru kılın, Allah'a karşı gelmekten sakının" (diye emredildi), toplanacağınız yer O'nun huzurudur.

73 - Gökleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur. Bir şeye "ol" dediği gün hemen oluverir. O'nun sözü haktır. "Sûr"a üfürüldüğü gün de mülk ancak O'nundur. O, gizliyi ve açığı bilendir. O, hikmet sahibi, her şeyden haberdardır.

74 - İbrahim, babası Âzer'e demişti ki: "sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum".

75 - Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.

76 - Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü:"Rabb'im budur" dedi. Yıldız batınca da:" Ben batanları sevmem" dedi.

77 - Ay'ı doğarken gördü: "Rabb'im budur" dedi. O da batınca: "Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum" dedi.

78 - Güneş'i doğarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük" dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım".

79 - "Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah'a ortak koşanlardan değilim".

80 - Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: "Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?"

81 - "Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah'a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?" Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?

82 - İman edenler ve imanlarını zulüm ile karıştırmayanlar... İşte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

83 - İşte bunlar, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Muhakkak Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.

84 - Biz ona İshak'ı ve Yakub'u da hediye ettik: Hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da yol göstermiştik. Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz.

85 - Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'a da (hidayet ettik). Hepsi de salih kullarımızdandı.

86 - İsmail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.

87 - Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da (üstün kıldık). Onları seçtik ve doğru yola ilettik.

88 - İşte bu, Allah'ın doğru yoludur. Kullarından dilediğini o doğru yola iletir. Eğer onlar Allah'a ortak koşsalardı, yaptıkları bütün amelleri boşa giderdi.

89 - İşte onlar, kendilerine kitap, hüküm (hikmet ve hükümranlık) ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Bunlar, ona inanmayacak olurlarsa, yerlerine, onu tanımamazlık etmiyecek bir toplum getiririz.

90 - Bunlar, Allah'ın hidayet ettiği kimselerdir. Sen de onların hidayetine uy. De ki:"Ben ona karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece bütün âlemlere bir öğüttür.

91 - Onlar: "Allah insanlara hiçbir şey göndermemiştir" demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: Musa'nın insanlara aydınlık ve hidayet olmak üzere getirdiği, sizin parça parça kâğıtlara çevirdiğiniz, bir kısmını belli ettiğiniz, birçoğunu gizlediğiniz; sizinle babalarınızın, sayesinde bilmediğiniz birçok şeyleri öğrendiğiniz Kitab'ı kim gönderdi? (Onlara karşı sen) "Allah" de. Sonra onları bırak, boş laflara dalarak oyalansınlar.

92 - Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar.

93 - Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde: "bana vahyedildi" diyen ve: "Allah'ın indirdiği gibi bir kitap da ben indireceğim" diye iddiada bulunandan daha zalim kim olabilir? O zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatırlar ve:" Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karşı haksız şeyler söylediğinizden ve O'nun âyetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandıralacaksınız" derler.

94 - Bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz herşeyi arkanızda bıraktınız. Allah'ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz. Aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiş, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir.

95 - Şüphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tır. O, ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkaran O'dur. İşte Allah budur. O halde nasıl yüz çevirirsiniz?

96 - Karanlığı yarıp tanyerini ağartan O'dur. Geceyi, dinlenmek için; Güneş'i, Ay'ı (vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmıştır. İşte bu, her şeye galip gelen ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.

97 - Kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye yıldızları sizin için yaratan O'dur. Şüphesiz biz, bilen bir toplum için âyetleri geniş bir şekilde açıkladık.

98 - Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de emanet yeri vardır. Biz âyetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçık beyan ettik.

99 - Gökten suyu indiren O'dur. Onunla her çeşit bitkiyi çıkardık, o bitkiden bir yeşillik çıkardık, ondan da birbiri üzerine binmiş taneler; hurmanın tomurcuğundan sarkan salkımlar, üzüm bağları, zeytin ve nar (bahçeleri) çıkarıyoruz. (Bunların) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlaşmasına bakın! Bunlarda inanan bir toplum için ibretler vardır.

100 - Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular. Halbuki onları yaratan O'dur. Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular. O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir.

101 - Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. Eşi de olmadığı halde, nasıl olur da çocuğu olur? Her şeyi yaratan O'dur. Ve O, herşeyi bilendir.

102 - İşte Rabbiniz Allah bu! O'ndan başka ilâh yoktur; O, her şeyin yaratanıdır. O'na kulluk edin, O her şeye vekildir.

103 - Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her şeyden haberlidir.

104 - Muhakkak size Rabbinizden basiretler (kalb gözleri) geldi. Artık kim hakkı görürse faydası kendisine, kim de körlük ederse zararı kendisinedir. Ben sizin bekçiniz değilim!

105 - İşte böylece âyetleri türlü türlü çevirip açıklıyoruz ki, onlar sana: "Sen bunları bir yerlerden okuyup öğrenmişsin" desinler ve bilen bir toplum için de onu iyice beyan edelim.

106 - Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka ilâh yoktur. Ortak koşanlardan da yüz çevir.

107 - Allah dileseydi, ortak koşmazlardı. Biz, seni onlar üzerine be