Emri bil maruf, nehyi anil münkerde altıncı derece - Gazali - İhyau Ulumiddin

Altıncı derece, tehdit ve korkutmaktır. Büyük İslam Alimi Ebu Hamid Muhammed Gazali''nin İhyau Ulûmi''d-Dîn eserinden bölümler: Emri bil maruf, nehyi anil münkerde altıncı derece 

Altıncı Derece

Altıncı derece, tehdit ve korkutmaktır. 'Şu yaptığını bırak veya senin kafanı kırarım veyahut boynunu vururum. Eğer bırakmazsan sana vurmak için emir veririm' şeklinde sözler söylemesi gibi... Bu tür uyarmak, mümkün ise vurmadan önce yapılmalıdır. Bu rütbede edep, yapılması mümkün olmayan bir vaîdle tehdit etmemektir. 'Senin evini yağma edeceğim' veya 'Çocuğuna vuracağım' veya 'Eşini esir edeceğim' ve bunlara benzer sözler gibi... Hatta kişi bu sözleri azimle söylerse, haram işlemiş olur. Azim olmaksızın söylerse yalandır.

Evet, eğer uyarılan kişi, uyaranın vurmak ile tehdidini hafife alırsa, bu sefer uyaran durumun gerektirdiği belli bir hududa kadar işi sıkı tutabilir. Eğer böyle tehdit etmesinin onu günah işlemekten alıkoyacağını biliyorsa, iç âlemindeki azminden daha fazla uyarılanı tehdit edebilir. Böyle yapmak, yalanın mahzurlu kısmından değildir. Aksine bunun gibi durumlarda mübalağa etmek normaldir.

İki şahsın arasını bulmakta ve iki kumanın arasını bulmakta kişinin yaptığı mübalağa gibidir. İhtiyaçtan dolayı böyle bir mübalağa ruhsatlı kılınmıştır. Çünkü bu mübalağadan gaye o şahsı ıslah etmektir. Bu mânâya bazı kimseler işaret ederek şöyle demiştir: 'Uyarıcının yapmayacağı bir şey ile uyarılanı tehdit etmesi, Allah'tan bir cezayı ve kınamayı gerektirmez. Çünkü tehditten dönmek ve tatbik etmemek şereftir. Ancak yapamayacağını va'dederse kınanmasına vesile olur'.

Bu fetva bize göre uygun bir fetva değildir. Zira kelâmı kadîm (Allah kelâmı) ister va'd olsun, ister vaîd geri dönmeyi kabul etmez. Geri dönmenin kabul edilmesi ise, ancak kullar hakkında tasavvur edilebilir ve haddi zatında da bu tasavvur doğrudur. Çünkü vaîd ve tehditten dönmek haram değildir.