Emine Erdoğan'ın avukatları Ali Özkaya, Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan'ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği suç duyurusu dilekçesinde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında Japonya Başbakanı'nın eşinin, Türkiye'nin Tokyo Büyükelçiliğindeki kutlama törenine katılarak, konuşma yaptığı belirtildi. Japonya'nın Ankara Büyükelçiliği'nin, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlığa müracaat ederek, 26 Kasımdaki Japonya Milli Günü'nde en üst düzeyde katılım olmasına ilişkin nazik davette bulunduğu bildirilen dilekçede, davete ilişkin müzakerelerde Japon tarafının, Japonya Başbakanı'nın eşi Abe'nin Tokyo'daki kutlamaya katılması nedeniyle Başbakan Erdoğan'ın eşinin de Milli Güne katılmasından çok mutluluk duyacaklarını bildirdikleri aktarıldı. Emine Erdoğan'ın, davet üzerine, Japon İmparatoru'nun 80. yaş günü kutlamaları için Ankara Büyükelçiliğindeki davete katıldığı ve burada konuşma yaptığı anımsatılan dilekçede, şunlar kaydedildi: "Bu toplantıya, karşı taraftan gelen davetteki nezaket kuralları ve mütekabiliyet ilkesi gereğince Sayın Başbakan da eşleri Sayın Hanımefendi'nin katılımı ve konuşma yapmasını uygun görmüştür. Zira, diplomaside temsil kavramının içinde yalnızca kamu görevlilerinin temsili değil, görevi sona ermiş üst düzey devlet/kamu yöneticileri veya görevde olan Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakanın eşlerinin temsili de söz konusudur. Bu uluslararası ilişkilerde sıkça rastlanan bir durumdur. Anılan toplantıya ülkemizi temsilen sayın bakanlar, milletvekilleri, büyükelçiler, üst düzey sivil ve askeri görevliler katılmıştır. Aynı zamanda diğer ülkelerin büyükelçileri ve Ankara'daki geniş ve seçkin bir topluluk da kutlama programına katılmışır. Şüpheli CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Japon Hükümetinin mekanında ve ev sahipliğinde müvekkilenin konuşması devam ederken, bu seçkin ve saygın topluluk önünde, müvekkilenin şahsını hedef alarak, tüm görgü, nezaket, terbiye kuralları dışına çıkıp, bağıra bağıra, 'Emine Hanım sen hangi sıfatla burada konuşma yapıyorsun' diyerek konuşmaya başlamış, araya korumaların girmesine rağmen, müvekkilin bulunduğu bölgeye doğru yürümeye çalışmış ve topluluğun önünde büyük bir skandalın yaşanmasına ve insanların huzurunun bozulmasına sebep olmuştur." Dilekçede, "ülkenin ve milletin temsil edildiği böyle önemli bir topluluk huzurunda, Genç'in nezaket ve usul dışı davranışıyla gündeme gelmesinin, basına ve medyaya bu görüntülerin yansımasının, ulusal ve uluslararası kamuoyunda Genç'in şahsının küçük düşmesinin yanında, ülkenin ve milletin de küçük düşmesine sebep olduğu" ifade edildi. "Genç'in, bu hakareti, Emine Erdoğan'ın onurunu kırmak, onu küçük düşürmek, rencide etmek, şeref ve saygınlığına saldırmak ve aşağılamak için yaptığı" kaydedilen dilekçede, "ev sahibinin Japonya Büyükelçisi olduğu ve Emine Erdoğan'ın konuşma yapmasını da büyükelçinin istediği" tekrarlanarak, şunlara yer verildi: "Uluslararası önemli bir toplulukta, görgü, saygı ve nezaket kurallarının en üst düzeyde uygulandığı bir ortamda kişiye 'siz' yerine 'sen' denilmesinin hakaret olarak algılandığı saygın bir topluluk huzurunda, koruma polislerine bağırıp çağırarak iteklemesi, kürsüye doğru yürümeye çalışması, davranışlarındaki aşırılık ve kontrolsüzlük, müvekkileye karşı doğrudan hakaret kastının somut tezahürleridir. Şüphelinin, olayın olduğu mekan ve zaman itibarıyla siyasi eleştiri yapma yetkisi yoktur. Zira orada bulunanlar, kural olarak ev sahibinin kurallarına tabidir. Müvekkilden konuşma yapmasını talep eden ev sahibi olduğuna göre, buna şüphelinin de saygı duyması gerekir. Mekan ve zaman, davete katılan kişilerin siyasi eleştiri yapma şeklinde davranma imkanının olmadığı bir ortamdır. Şüpheli kasıtlı olarak hakaret ve küçük düşürme amaçlı davranışta bulunmuştur." Dilekçede, "Genç'in bu beyan ve özellikle davranışlarının, 'sövme' suretiyle hakaret suçunu içerdiği" ifade edilerek, benzer beyan ve davranışların sövme suçu kabul edildiğine ilişkin Yargıtay içtihatlarından örnekler verildi. Dilekçede, "Şüphelinin, 'Emine Hanım, sen hangi sıfatla burada konuşma yapıyorsun' beyanı ve bu beyandan sonra davranışlarındaki amaç, doğrudan kişiliğe, onur, şeref ve saygınlığa yönelik rencide amaçlı sövme fiilidir. Şüphelinin kasıtlı ve rencide etme amaçlı bu söz ve davranışları hiç şüphesiz ki sövmek suretiyle hakaret suçunu teşkil etmektedir" ifadelerine yer verildi.