Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle Birleşmiş Milletler'de (BM) Pakistan tarafından düzenlenen "İslam'da Kadın: İslam Dünyasında Kadınların Haklarını ve Kimliklerini Anlamak" başlıklı oturuma bir mesaj gönderdi.
Emine Erdoğan, İslam'da kadın ve kız çocuklarının hakları konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen konferansa bizzat katılım sağlamayı arzu ettiğini ancak 6 Şubat'ta üst üste meydana gelen iki büyük depremin Türkiye'yi derinden sarstığını, uluslararası dost ülkelerden gelen destekler ile hep birlikte yaraları sarmaya gayret ettiklerini bildirdi.
Erdoğan, "Bu vesileyle, ilk günden bu yana destekleriyle Türkiye’nin yanında olan, bugün bu programın ev sahibi Pakistan başta olmak üzere, tüm dost ve kardeş ülkelere bir kez daha şahsım ve ülkem adına teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.
'Kadınların dışlandığı bir dünya, insanlığın yarısının terk edildiği bir dünyadır'İslam dininin yeryüzünde adalet ve barışı tesis etmeyi amaçladığını ve cinsiyetler arasında hassas bir denge gözettiğini aktaran Erdoğan, kadın ve erkeğin bir bütünün iki yarısı olarak nitelendirildiğini kaydetti.
Erdoğan, İslam dininin indirildiği çağın çok ötesinde, zamandan münezzeh bir bakış açısı sunarak insanı cinsiyeti üzerinden değil, şahsiyeti üzerinden değerlendirdiğini, hak ve sorumluluklar noktasında bireyler arası adaleti gözeten kapsayıcı bir anlayış getirdiğini bildirdi.
Buna karşın kadınların yanlış dini yorumlar üzerine inşa edilen bazı kültürel normların gölgesinde kaldığına işaret eden Erdoğan, "Kadınları değersizleştiren, haklarda ikinci plana iten gelenekler karşısında mücadele etmek insanlık ailesinin her bir ferdinin vicdani görevidir. Kadınların dışlandığı bir dünyanın, insanlığın yarısının terk edildiği bir dünya olduğunu unutmamamız gerekiyor." ifadesini kullandı.
Erdoğan, toplumu dönüştüren en etkin aktör olan kadınların eğitimden sosyal hayata, iş dünyasından siyasete her alanda güçlü bir şekilde var olmasının yeryüzünde kalıcı barış, huzur ve adaletin de teminatı olduğunu vurguladı.
Öte yandan bazı kadınların, küreselleşme ve popüler kültürün tahakkümü altında, öz kimliklerini koruma mücadelesi verdiklerine işaret eden Erdoğan,"Kadını özne olarak ailenin dışına konumlandıran, anneliği kadının kendini gerçekleştirmesinde bir engel olarak sunan ve nihayetinde kadınları dar bir kalıba mahkum eden modern kültürel kodları da iyi okumalıyız. Oysa, hakiki eşitlik ve özgürlük, kadınların fıtri hasletlerini korumalarına imkan sağlayacak ekosistemi oluşturmakla başlar." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, medyada sunulan çarpık Müslüman kadın imajı, Batı'dan yükselen İslamofobi ve ırkçılığın bilhassa Müslüman kadınların hayatındaki orantısız etkisinin dünyanın en medeni sayılan ülkelerinde bile hala kadınların ideolojik kıyımların kurbanı olabildiğini gösterdiğini belirtti.
Kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı, hak ve fırsatlar noktasında adaletin sağlandığı, fıtratın adalet terazisi olduğu bir dünya inşası için hep birlikte çalışılması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Yürekten inanıyorum ki, bizler büyük bir dayanışma içerisinde, kadınları kısıtlayan veyahut öz kimliklerinden koparan her türlü dayatmayı bertaraf edecek güçlü formüller üretebiliriz. Bu bakış açısıyla Türkiye, kadın haklarının korunması ve yaygınlaştırılması, kadınların hayatın her alanına tam ve eşit katılımının sağlanması, toplumda güçlendirilmesi ve toplumda kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması için kapsamlı çalışmalar yürütüyor."
14-15 Nisan 2016'da İstanbul'da düzenlenen 13. İslam Zirvesi'nde kadın haklarına ilişkin konuların Türkiye'nin öncelikleri arasında yer aldığını anımsatan Erdoğan, Zirve'nin ortaya koyduğu yol haritası çerçevesinde, Kadın Danışma Konseyi oluşturulduğunu hatırlattı.
Erdoğan, "Bir insanlık sınavı olarak önümüzde duran kadın hakları meselesinde, Müslüman ülkelerin, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’in öngördüğü seviyeye yükselme gayretiyle çalıştığında, adil bir toplumsal düzeni inşa edeceğimize yürekten inanıyorum. Bu noktada; cesaretiyle, ilmiyle, mücadelesiyle, rikkatiyle İslam medeniyet ve tarihine mührünü vurmuş öncü Müslüman kadınların zamanlar üstü örnekliğini öne çıkarmak yolumuza ışık tutacaktır." ifadelerini kullandı.