Yusuf Kaplan, Serdar Tuncer ve İhsan Şenocak'ın konuşmacı olduğu programın oturum yöneticiliğini yapan TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, Necip Fazıl'ın, kendi nesline Müslüman insanın bir davası olması gerektirdiğini hatırlattığını ve mücadele yollarını gösterdiğini dile getirdi.
Necip Fazıl milattır
Etkinlikte konuşan Gazeteci-yazar Yusuf Kaplan, Necip Fazıl'ün kültür hayatımızda bir milat olduğunu söyledi. Kaplan, "Biz son 100 yıllık hikayemize bakarken Necip Fazıl'ı milat olarak aldığımız zaman olup biteni anlayabiliriz. O zaman geleceğe daha emin adımlarla yürümeye başlayabiliriz." dedi.
Türk toplumunun yok olmanın eşiğinden döndüğünü, mazlumları da toparlayarak onlara umut olduğunu anlatan Kaplan, bu konuda Necip Fazıl Kısakürek'in büyük payının olduğuna işaret etti. Necip Fazıl Kısakürek'in, gelen tehlikenin toplumun akidesini yerle bir edeceğini, sabitelerini yok edeceğini ve kaygan zeminde patinaj yapmasına yol açacağını gördüğünü belirten Kaplan, "Üstad Necip Fazıl, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat üzerinde kafa patlattı. Ehl-i Sünnet Omurganın tohumlarını ekti. Çağdaşları içerisinde ve sonrasında Necip Fazıl kadar Ehl-i Sünnete bu kadar vurgu yapan ikinci bir adam yok" dedi.
Şiirin mayasındakiler
Konuşmasına, Necip Fazıl Kısakürek'in "Nakarat" adlı şiirini okuyarak başlayan televizyon programcısı Serdar Tuncer, "sol kesim"in Necip Fazıl'ı tanımadığını, bilmediğini ve bilmeye değer görmediğini söyledi. Tuncer, Üstad'ın şiirlerinin mayasında ne olduğunu şu cümleyle anlattı: "Necip Fazıl'ın şiirini okuyoruz ama şeyhi Seyyid Abdülhakim Arvasi'den haberimiz yok. Bütün bu güzel adamları güzel eden bir güzel vardır. O güzelleri ıskalıyoruz."
Büyük Doğu Zafer Kürsüsü
Necip Fazıl'ın "Gençliğe Hitabe"sini analiz eden İhsan Şenocak, Devlet-i Aliyye'nin yedi asırlık hayatının ilk üç asrı Büyük Doğu idealinin iman, tefekkür, amel ve dava şuuru itibariyle bir bütün olarak algılandığı dönem olduğunu vurgulayarak, "Allah demenin gümrüğe tabi tutulduğu bir dönemde Üstat İslam'ı anlattı. Yolunda zindan, zülüm ve ıstırap barikatları vardı fakat o yılmadı. 'Sakarya Türküsü' gerçekte onun hayat hikayesidir. Büyük Doğu, Batı ile Doğu'nun kesiştiği noktada kurulan bir zafer kürsüsüydü. Üstat ise o kürsünün gür sesli, cesur hatibiydi. İnancından dolayı horlanan insanlar bu ülkenin gerçek sahiplerinin kendileri olduklarını ve bunu çekinmeden haykırmaları gerektiğini ondan dinlediler" dedi.