Ecdadımızın bıraktığı tarihi eserlerden biri de mezar taşlarıdır. Sedef kakmalı, hat sanatıyla bezenmiş Arapça ve Osmanlı yazılarının bulunduğu mezar taşları, kimi yerde rant uğruna, kimi yerde ise kültür yoksunları tarafından betona gömülmüş durumda bizlere ahireti hatırlatıyor. Bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu'nun her köşesi ecdadımızın bıraktığı tarihi eserlerle doludur. Hele ki Osmanlı Devleti'ne başşehirlik etmiş İstanbul'un her metrekaresinde, her taşının altında ecdad yadigarları mevcuttur. Bu eserlerden belki de en önemlileri mezar taşlarıdır. Hem ahireti hatırlatması hasebiyle hem de sedef kakmalı hat sanatıyla yazılan Osmanlı yazılarının bulunduğu mezar taşları, vurdumduymazlıktan moloz yığınlarına dönmüş durumda.
Vakti zamanında, Osmanlı düşmanlığını şiar edinen emperyalist güçlerin Türkiye'deki uşaklarının teşvikiyle medeniyetler şehri İstanbul'un taş işçiliği mükemmel olan tarihi mezar taşları kırılmış ve temel taşı olarak kullanılmış. Bu ecdad düşmanlığına yapılan antisempatik hareketten etkilenen toplum için sıradanlaşan mezar taşları sıradanlaşmış ve betona gömülmüştür.
Toplum bilinci zayıf
Şimdilerde nispeten bu konuyla alakalı çalışmalar yapılsa da, toplumsal olarak ortak bir bilinç oluşmadığından bu tarihi mezarlıkların ve mezar taşlarının korunması mümkün gözükmüyor. Tarihi eser niteliğindeki mezar taşlarına yapılan bu muameleden daha önemli bir şey var ise, bu dünya yaşamının gelip geciği olduğunu ve ölümü hatırlatmasıdır. Zira Peygamber Efendimiz (s.a.v) mezarlıkları sıkça ziyaret etmemiz öğüdünde bulunmuştur. Biz Müslümanlara düşen de, hem manevi hem de maddi olarak tarihi mezar taşlarımıza sahip çıkmaktır. Fırat İpek / YENİSÖZ