Düzce yeni konut stokuyla örnek oluyor

Düzce Üniversitesi (DÜ) Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Mehmet Emin Aslan, Düzce'nin 1999 yılında yaşanan depremden dersler çıkardığını, 23 Kasım'daki depremde yeni yapı stokunun, yıkımların önüne geçtiğini söyledi.

Düzce Üniversitesi (DÜ) Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Mehmet Emin Aslan, merkez üssü Gölyaka olan 5,9 şiddetindeki depremin, "büyük, yıkıcı" deprem statüsünde olduğunu, depremin ardından sahada incelemeler yaptıklarını belirtti.

Yapıların taşıyıcı kolon ve kiriş gibi alanlarında hasar meydan gelmediğini, binalarda sıva ve duvar hasarlarının görüldüğünü vurgulayan Aslan, hasar gören çoğu yapının, 1999 depreminden önce inşa edildiğini belirlediklerini bildirdi.

Hasar gören binaların, bu tarihlerde yeterli mühendislik hizmeti alınmayan yapılar olduğuna işaret eden Aslan, "Deprem olduğunda bir enerji üretiyor ve yapıya bir kuvvet uyguluyor. Bu kuvvet karşısında da yapının bir tepkisi olması gerekiyor. Yapının bu enerjiyi tüketmesi gerekiyor. Bu enerjiyi sıva ve duvar çatlağı olarak yansıttı." ifadelerini kullandı.

Aslan, 5,9 şiddetindeki bir depremin, yapı stoku eski bir ilde yaşandığında yıkıcı olabileceğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Düzce için yapı stokunun yenilenmediğini söyleyemeyiz. Düzce 1999 depremlerinde epey büyük bir yara aldı. Bu depremde de görüldü ki bundan ders çıkarmış. Yaptığımız saha incelemelerinde, bunu netlikle gördük. Yani yapı stokunun yenilenmiş olması, bu depremde yapı hasarlarının çok minimum seviyede olmasına sebep oldu."

Aslan, depremin süresinin kısa olmasının da hasarın büyümesini engellediğini, 23 Kasım'daki depremin süresinin 1999 yılındaki depreme göre biraz daha kısa olduğunu belirterek, depremin 12 saniye sürdüğünü ve 4 saniyelik pik ivme yaptığını anlattı.

'Yeni yapı stokunda bir başarı elde ettiğimizi söyleyebilirim'

Bu şiddetteki bir depremin, daha uzun sürmesi durumunda eski binalarda göçme yaşanabileceğini vurgulayan Aslan, "Düzce olarak yeni yapı stokunda bir başarı elde ettiğimizi söyleyebilirim. Yapı denetim kanunu hizmetlerinin burada iş gördüğünü test ettik. Yapı denetimden geçen bir yapı, üretiminde hazır beton kullanılan bir yapı, donatı düzeneğinin sürekli kontrol edilen bir yapı depremde iyi bir performans göstermiş oldu." değerlendirmesini yaptı.

Depremin şiddetinden çok yüzeye yakınlığının konuşulması gerektiğine değinen Aslan, yüzeye yakın olan depremlerin şiddetinin, daha fazla olduğunu bildirdi.

"Yani büyüklük düşük bile olsa, biz daha fazla hissederiz." diyen Aslan, bunların "sığ depremler" olarak değerlendirildiğini belirtti.

Düzce depreminin yaklaşık 6,4 kilometre derinlikte yaşandığını aktaran Aslan, "Oldukça sığ bir deprem. Süresi uzarsa biraz daha göçme olabilirdi ama 1999 depremi öncesi yapılarda olabilirdi bu. Yeni binalarda, taşıyıcılarda hasar olurdu ama ayakta kalırdı." dedi.

'Afet planları hazırladık'

Düzce'nin depremin yanı sıra diğer afetler açısından da şanssız bir bölgede olduğuna işaret eden Aslan, şunları söyledi:

"Sadece deprem değil seller oluyor, heyelan ve yangınlar oluyor. Biz afet planları hazırladık. AFAD ile 4 tane afet türü belirlendi. Bunlardan birincisi deprem, heyelan, sel ve yangınlar. Bunlar için amaç, hedef ve eylemler belirlendi. Bu eylemler için de kurumlar görevlendirildi. Burada DSİ'den tutun üniversitelere, AFAD, Milli Eğitim ve belediyeler gibi bir çok kuruma bu afet planında ödevler var. Bu 4 afet için hepsinin kesiştiği bir il Düzce."

Aslan, bölgede fay hatları bulunduğunu, belli aralıklarla da depremler yaşandığını, ancak Düzce Ovası'na "deprem ovası" demenin, çok doğru olmayacağını vurguladı.

Afetlere yönelik alınan tedbirlerin önemine değinen Aslan, depreme dayanıklı yapı tasarımına ilişkin temel ilkelere uyulması ve bu süreçlerin, en az hasarla atlatılması gerektiğini sözlerine ekledi.