Merkez üssü Düzce olan ve İstanbul ile Ankara başta olmak üzere çevre illerde de hissedilen deprem ve etkileri hakkında uzmanlar, değerlendirmede bulundu.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar, bu sabah 04.08'de meydana gelen depremin, 1999 depreminde kırılan fay segmentlerinden farklı bir hat üzerinde bulunduğunu söyledi.
Prof. Dr. Pınar, 1999 depreminin özellikle deprem bölgesinin doğu ucu olan ve "Karadere segmenti" diye adlandırılan Gölyaka'ya kadar uzandığını, daha sonra 12 Kasım 1999'da Gölyaka'dan Kaynaşlı'ya doğru uzanan bir deprem meydana geldiğini anımsattı.
Düzce'deki depremin, bu iki fay segmentinden çok farklı olduğunun altını çizen Pınar, "Bu fay segmenti Karadere segmentinin devamı gibi gözükmektedir. Ancak 1999 depreminde Karadere segmenti kuzeydoğuya doğru uzanırken, doğu-batıya döndüğünü görmüştük. Bu sabah ise yaklaşık 10 kilometre uzunluğunda farklı bir fay segmenti kırılmış oldu." bilgisini verdi.
Bunun beklenen bir deprem olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapan Pınar, "Anadolu'nun herhangi bir yerinde, yani en güvendiğiniz İç Anadolu Bölgesi'nde bile bugün 6-6,5 arasında deprem rahatlıkla meydana gelebilir. Hatta bu sabah meydana gelen deprem, MTA'nın hazırladığı diri fay haritası üzerinde işaretli bir fay. Dolayısıyla bu fayın diri bir fay olduğunu bildiğimize göre, bu fayın bir gün, bir deprem üreteceği de tabii beklenmelidir." diye konuştu.
'O fayların daha büyük bir deprem üretmesi genelde olmamaktadır'Prof. Dr. Pınar, depremin çevredeki diğer fay hatlarına etkisine yönelik şunları kaydetti:
"Bu 6 civarındaki depremin yarattığı gerilme değişimleri, yaklaşık 10 kilometre civarında bir alana etki eder. Bu fayın uzunluğu 10 kilometre ve yaklaşık bir fay boyu civarında, etrafında gerilme artışlarına sebep olmaktadır. Dolayısıyla o bölgede bilinmeyen bir fay varsa ve o fay üzerinde bir gerilme artışı meydana gelmişse ancak o şekilde bu depremle birlikte kırılan fay, komşu bir fayı tetikleyebilir. Ancak MTA haritasına baktığımızda bu fayın dışında başka bir fay gözükmemektedir. Karadere segmenti, Gölyaka-Kaynaşlı arasındaki fay segmenti, bunlar 1999 depreminde kırılmıştı. Yani üzerindeki sismik enerjiyi boşaltmıştı. Dolayısıyla bu kadar kısa süre sonra tekrar o fayların daha büyük bir deprem üretmesi genelde olmamaktadır."
Artçılar 5,0 büyüklüğüne kadar gerçekleşebilirOlası Marmara depreminin bu fay hattında beklenmediğini belirten Pınar, "Marmara bölgesi için özellikle Marmara Denizi içinden geçen Kuzey Anadolu fay segmentleri, büyük bir deprem üretme potansiyeline sahip. Bu denizin içinden geçen fayların deprem üreteceğini artık tüm bilim adamları söylüyor. Şunu da söylüyor bilim adamları, 'Bu depremin zamanı gelmiştir ve hatta geçmiştir.' Dolayısıyla Marmara Denizi'nde meydana gelebilecek bir depremin süresi geldiği için bunu herhangi bir dış etkenle tetiklemek gerekmiyor. Ancak bu sabahki depremle Marmara fayları birbirine oldukça uzak, 150-160 kilometre uzaklıkta. Dolayısıyla birbirini etkileme ihtimali çok zayıf." değerlendirmesinde bulundu.
Şu ana kadar 4,3-4,4 civarında artçı depremler meydana geldiğini aktaran Pınar, deprem 6 büyüklüğünde olduğu için artçılarının da 5,0 büyüklüğüne kadar gerçekleşebileceğini ifade etti.
Pınar, artçıların birkaç gün sık aralıklarla meydana gelebileceğini, ardından sayı ve sıklıklarının giderek azalacağını, bunlardan bazılarının hissedileceğini, bazılarının ise hissedilmeyeceğini dile getirdi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Okan Tüysüz de depremin 17 Ağustos 1999 depreminde önemli kısmı kırılan bir fayın kuzeydoğu ucunda, Karadere fay hattında meydana geldiğini ifade etti.
Tüysüz, Türkiye'de 485 bilinen, onun yarısı kadar da bilinmeyen fayın yer aldığını, bu nedenle ülkenin her yerinde depremin beklenebileceğine işaret etti.
'Bu deprem, Marmara'yı hiçbir şekilde etkilemez'Düzce'deki depremin beklenen Marmara depremini etkileyip etkilemeyeceğine ilişkin değerlendirmede bulunan Tüysüz, "Bu deprem, Marmara'yı hiçbir şekilde etkilemez. Bir defa tetikleme fayın komşuları arasında olur. Bu fay, İstanbul'daki faylara komşu değil. İkincisi, tetikleme büyük fayda, büyük depremler esnasında olur. Bu deprem o kadar büyük değil. 5,0 büyüklüğüne kadar kendi artçıları olacaktır, birkaç hafta sürer. O artçılar olduktan sonra da sakinleşip bitecektir." diye konuştu.
'Düzce eğer yüzde 80'i yenilenmemiş olsaydı, çok büyük bir hasar alacaktı'Prof. Dr. Tüysüz, "Düzce, eğer yüzde 80'i yenilenmemiş olsaydı, çok büyük bir hasar alacaktı. Eğer bu deprem kentsel yenilenmeden önce olsaydı şimdi çok başka şeyler konuşuyor olurduk. Ama görüyorsunuz çok ciddi bir yıkım olmadı. Bu İstanbul'a ders olması gereken bir şey." dedi.
İstanbul'daki olası bir depremde çok farklı şeyler konuşulabileceğini, bu nedenle İstanbul'un, ayrıca fay üzerindeki diğer illerin de bir an önce depreme hazır olması gerektiğini vurgulayan Tüysüz, "İstanbul çoğu açıdan hazır değil. Bir deprem olduğu zaman yıkılacak bina sayısı çok fazla. 40-50 bin binadan bahsediliyor. Sokakta yaşaması planlanan kişi sayısı çok fazla. Bunlarla baş etmek çok zor. Onun için deprem öncesi tedbirlerde hızlı biçimde yol almak durumundayız." diye konuştu.