Kraliçenin Ölümü; İzmir'in Kurtuluşu…

Kraliçe'nin 70 senelik zalim dünya saltanatının ardından ahlaksız emperyalizmin ve alçak sömürgeciliğin çalışanı olarak hesap diyarına göçtü.

Dr. Mehmet Rıza Derindağ

Büyük Britanya Kraliçesi 70 senelik zalim dünya saltanatının ardından ahlaksız emperyalizmin ve alçak sömürgeciliğin mümessili olarak hesap diyarına göçtü. Ölümünü duyar duymaz Peygamber Efendimiz’in (asv) mucizevi bir hadis-i şerifleri hemen aklıma geliverdi. ““Bir vakit huzûr‑u Nebevî'de derin bir ses işitildi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp ta ancak bu dakika Cehennem'in dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." İşte bu hadîsi işiten hakikatavâsıl olmayan, inkâra sapar. Halbuki, yirmi dakika o hadîsten sonra kat'iyyen sabittir ki: Biri geldi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a dedi ki: "Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü." Yetmiş yaşına giren o münafık, Cehennem'in bir taşı olarak bütün müddet-i ömrü, tedennîdeesfel-i sâfilîne, küfre sukuttan ibaret olduğunu gayet belîğane bir surette Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beyan etmiştir. Cenâb-ı Hak, o vefat dakikasında o sesi işittirip ona alâmet etmiştir. (1)” Cenab-ı Hak hepimizin akıbetini hayretsin.

İstanbul’u işgal ettikleri hengamede Osmanlı Saltanatına ve İslam Hilafetine türlü türlü darbe planları yaparak kendilerinden sonra bırakacakları yaver ve neferleriyle ve müstemleke valileriyle ne menhus planlar çevirdikleri hakiki vukuatı kaydeden tarihçilerce sabittir. O vukuat hakikate en doğru şahiddir. Bin sene islamın bayraktarlığını yapmış bir milletin ahfadına dinini unutturmak, Türklüğünü unutturmak, kardeşlerini boğdurtmak gibi melun planları hem de türkçülük, halkçılık, inkılapçılık gibi bir takım isimlerle yaptırtmışlardır. Bu inkılap softaları her türlü emperyal saltanatın hadimi ama Osmanlı saltanatının düşmanı kesildiler. Her türlü dini sapkınlığa evet ama islam dinine hayır dediler. Her nevi dini otoriteye saygılı ama hilafete düşmanlık ettiler. Ve nihayet İslamın ezeli düşmanı İngiliz bıraktığı itiyle bitiyle Anadolu topraklarında bir mikrop bir veba bir taun felaketi ekti. Ekti ve çekti gitti demeyi çok isterdim. O zaman bu millet o tohumları kurutmayı iyi bilirdi. Ama belli ki bu ebter tohumları yaşatabilmek için ingiliz buralardan elini eteğini çekmiyor. Onun için İzmir’in kurtuluşunda bir belediye başkanı şehri üç sene işgal eden yunana laf etmiyor ama memleketin hakiki sahiplerine kin kusuyor. Bu ne menem düşmanlıktır. Bu kökü dışarda dal ve budakları içimizde zındıka komitesi saltanatı lağvetti batının Osmanlı evladından intikamını aldı, hilafeti kaldırdı batıla nefes aldırdı, Ezanı değiştirdi bid’atçıları güldürdü, Ayasofyayı müze yaptı kefereyi sevindirdi, Kur’an alfabesini değiştirdi maarifi bitirdi, camisini kapattı cemaati dağıttı, tekkesini zaviyesini medresesini kilitledi irfanına darbe vurdu, her on senede bir ihtilal yaptı hürriyeti kanattı... Rica ederim aklı başında vicdanı ölmemiş kim bu manzarayı görse İngiliz tek başına bunları yapabilir miydi, yahut Yunan galip gelseydi şu zulmün binden birini yapabilir miydi, yapsaydı yahut yapmaya yeltenseydi Anadolu mücahidleri dünyayı onlara dar etmez miydi diye sormaz mı?!?

Ne var ki yapanın adına postuna aldandık. Evet insan aldanır. Biz ki hakiki müminiz aldanır fakat aldatmayız! Bir hayat uğruna yalana tenezzül etmeyiz. Münafıklar ise şu fani hayatın fani bir dakika lezzeti için izzetini ayaklar altına alır, ceddine bile küfreder.

İstanbul’u işgal etmiş, toplarını boğazda Dolmabahçeye doğrultmuş oldukları vakitte

Anglikan Kilisesinin Başpapazı tarafından, Meşihat‑ıİslimiye’den dinî altı sual sorulur. Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye'den cevap beklenir. Kurulun üyelerinden olan Bediüzzaman’a : 'Bir cevap ver. Onlar, altı suallerine altı yüz kelime ile cevap istiyorlar.'dediklerinde Said Nursi : 'Altı yüz kelime ile değil, altı kelime ile değil, hatta bir kelime ile değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum. Çünkü o devlet, işte görüyorsunuz, ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrurane üstümüzde sual sormasına karşı yüzüne tükürmek lâzım geliyor... Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!' diye cevaba tenezzül etmiyor."(2) Kurulun bir başka üyesi istiklal şairi Mehmed Akif Bediüzzaman’ın bu cevabı üzerine Mel’un İngiliz’e karşı şu mısraları kaleme alıyor; “Tükürün ehl-i salibin o hayasız yüzüne, tükürün onların asla güvenilmez sözüne, medeniyet denilen maskara mahluku görün, tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!”

O işgal günlerinde meşihat dairesi azalarından Bediüzzaman İngiliz mel’ununa karşı kaleme aldığı Hutuvat-ı Sitte eserinin başında (Kur’an’ın hutuvatü’ş şeytan tabirine atfen; 6 adım, 6 iz gibi manaları taşımakta) şöyle buyuruyor;

“Her bir zamanın insî bir şeytanı vardır.” İşte o şeytan alem-i islamıifsad ediyor. “Kimi(nin) hırs‑ı intikamını, kimi(nin) hırs‑ıcâhını, kimi(nin) tamahını, kimi(nin) humkunu, kimi(nin) dinsizliğini, hatta en garibi, kimi(nin) de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor.” (3) İşte size altı adımda altı maşanın mahiyeti;

- kiminin intikam hırsını

- Kiminin makam sevdasını

- Kiminin aç gözlülüğünü

- Kiminin ahmaklığını

- Kiminin din düşmanlığını

- Kiminin dinde taassubunu akli muhakemede noksanlığını…

İngilizler Osmanlılara günah ve kusurunuzun neticesinde bu musibete müstehak olduğunuzu kendiniz de itiraf ediyorsunuz deyince; “Sen ey mel’un! günahımız için değil, İslâmiyetimiz için zulmettin ve ediyorsun. Ona rıza veya ihtiyarla inkıyad etmek -neûzü billâh- İslâmiyetten nedamet ve yüz çevirmek demektir. (4)” buyurarak sadece o zamana değil bu zamana da ders veriyor.

Kraliçenin ölümü turnusol kağıdı gibi ingiliz uşaklarını da meydana çıkarmakla kalmıyor işte ingilizin maşalarına kurdurttuğu masalarının mahiyetini de bizlere bildiriyor. İngiliz kendi hayvanlarına insan kendisi haricindeki insanlara hayvan muamelesini reva gören bir emperyalizmin temsilcisidir dünyada. Bu yönüyle Firavun ve Nemrut sistemlerinin modern zaman versiyonudur Büyük Britanya.

Geçen asırda insaniyet emperyalizmanın kolonyal düzeninden kurtulmaya gayret etti, o düzen yıkıldı maşaları kaldı.. maşalardan da kurtulacak insanlık geriye yıkılmaya mahkum masaları kalacak…o kurdukları masalarda tarümar olmaya mahkum… zira her gecenin bir sabahı her kışın bir baharı vardır.

—————

1- Sözler/371

2- Anglikan Kilisesine Cevap 29. Mektup 6. Risale, 6. Kısım

3- Hutuvat-ı Sitte

4- İlk Eserler/251

ANONS :

Kraliçenin ölümü turnusol kağıdı gibi ingiliz uşaklarını da meydana çıkarmakla kalmıyor işte ingilizin maşalarına kurdurttuğu masalarının mahiyetini de bizlere bildiriyor. İngiliz kendi hayvanlarına insan kendisi haricindeki insanlara hayvan muamelesini reva gören bir emperyalizmin temsilcisidir dünyada. Bu yönüyle Firavun ve Nemrut sistemlerinin modern zaman versiyonudur Büyük Britanya.

Geçen asırda insaniyet emperyalizmanın kolonyal düzeninden kurtulmaya gayret etti, o düzen yıkıldı maşaları kaldı.. maşalardan da kurtulacak insanlık geriye yıkılmaya mahkum masaları kalacak…o kurdukları masalarda tarümar olmaya mahkum… zira her gecenin bir sabahı her kışın bir baharı vardır.