DÜŞMAN BİLE YAPMAZ
Başbakan Erdoğan, "Yargı ve emniyet içindeki çeteler MİT'in tırlarına saldırarak Türkiye'ye, 'terör örgütlerine yardım eden ülke' iftirasını atmayı amaçladı. Düşman gelse böyle namertçe davranmazdı" dedi.
BUNLAR VATAN HAİNİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, içeride huzura, istikrara, demokrasiye, çözüm sürecine ve ekonomiye saldırı yapılırken dışarıda da Türkiye'nin imajına yönelik planlı ve art niyetli bir kampanya başlatıldığını ifade etti. MİT tırlarına saldırarak dünyaya "Türkiye teröre yardım eden ülke" iftirası atmaya çalışıldığını söyleyen Erdoğan, "İnanın, düşman gelse böyle namertçe davranmazdı" dedi.
ÜLKELERİNİ KÖTÜLEDİLER
Erdoğan şöyle konuştu: "İçeride hainler çalışırken, dışarıda da bazı raporlar, bazı haber ve köşe yazıları marifetiyle farklı bir operasyon başlatıldı. AB içinde ve ABD'de Türkiye aleyhine kara propaganda yapıldı. Ülkelere mektuplar yazılarak, hatta Ermeni lobisinin temsilcileri ile işbirliği yapılarak, hatta onlara parasal destek verilerek Türkiye'ye karşı çok çirkin, çok alçakça karalama kampanyaları yürütülüyor."
ÜÇ MAYMUNU OYNUYORLAR
"Bu ülkenin Cumhurbaşkanının, Başbakanının, Genelkurmay Başkanının, hakim ve savcılarının dinlenmesinden daha vahim ne olabilir?" diye soran Erdoğan şöyle devam etti: "Bu ülkenin Dışişleri Bakanlığı'ndaki en gizli toplantının dinlenip servis edilmesinden daha vahim ne olabilir? CHP, MHP, BDP bu hukuksuzluk karşısında hiç konuştular mı? Daha ne kadar susacaklar, daha ne kadar üç maymunu oynayacaklar?"
GERİLİMİ ONLAR ÜRETİYOR
Hiçbir zaman gerilimden yana olmadıklarını kaydeden Erdoğan, "Siz o sesi çok çıkanlara, o malum medya eliyle kara propaganda yapanlara hiç aldanmayın. 12 yıl boyunca biz eser, hizmet, icraat ürettik; onlar sadece ve sadece gerilim ürettiler. Her seçim sonrasında gerilimi düşürmek için gereken adımı attık. Biz milletimizi kucakladık. Biz milletimizi Allah için sevdik, bağrımıza bastık" şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanlığı'nca her yıl, çok anlamlı faaliyetlerle ifa edilen Kutlu Doğum Haftası'nın tüm insanlık için hayırlı olmasını dileyerek, "Doğumunun sene-i devriyesinde bir kez de burada Hazreti Peygamber Efendimiz'i, Allah'ın selam ve salatı ile hürmetle yad ediyorum" dedi.
Türkiye'nin, bölgesinde önemli gelişmelerin yaşandığı bir süreçten geçtiğini ifade eden Erdoğan, Suriye'de rejimin sürdürdüğü mezalimin, arkasında 200 bine yakın cansız beden, yüz binlerce yaralı, milyonu aşkın sürgün bırakarak devam ettiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Mısır'da askeri darbeyle başlayan süreç, arkasında bıraktığı bin cansız beden yetmezmiş gibi bir de 529 idam kararı ile tekrar dünya gündeminde sıcak yerini koruyor. Aynı şekilde Ukrayna'da da kaygı verici gelişme yaşandığına şahit oluyoruz. Bölgemizdeki ve dünyadaki gelişmeleri çok büyük bir dikkatle takip ediyoruz. Dışişleri Bakanımız, seçim sürecinde temaslarını aralıksız olarak sürdürdü. Şu anda yine yurt dışında bu temaslar yine devam ediyor. Biz de Azerbaycan'a yaptığımız resmi ziyaretle birlikte dış politikadaki temaslarımızı yoğunlaştırdık. Geçtiğimiz hafta içinde Hırvatistan Parlamentosu Başkanı ile Kenya Cumhurbaşkanı ve Senegal Dışişleri Bakanı ile görüşmelerim oldu. Bugün ABD Temsilciler Meclisi Başkanı bir heyetle geliyor, onu kabul edeceğiz. Yarın Letonya Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz var. Perşembe günü de kardeş Malezya'nın Başbakanı'nı Ankara'da ağırlayacağız."
"Girişimler acziyetin ifadesi"
Erdoğan, seçim öncesinde, hükümeti yıpratmak gayesiyle içeriden olduğu kadar dışarıdan da çok ağır bazı saldırı girişimleri olduğunu, bunların bazılarının şu anda da devam ettiğini söyledi.
İçeride huzura, istikrara, demokrasiye, çözüm sürecine ve ekonomiye saldırı yapılırken dışarıda da Türkiye'nin imajına yönelik planlı ve art niyetli bir kampanya başlatıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dışarıdaki bu kampanyaların hangi niyetle yapıldığını ve nerelerden beslendiğini çok iyi biliyoruz. Zira içeride birtakım algı operasyonları yapılırken, dışarıda da aynı paralelde operasyonlar gerçekleştirildi.
Örneğin içeride yargı ve emniyet içindeki çeteler marifetiyle MİT'in tırlarına saldırıldı. Bu saldırıda amaç, Türkiye'ye, 'terör örgütlerine yardım eden ülke' iftirasını atmaktı. Düşünün, bu ülkenin kurumlarına yerleşmiş çete mensupları, kendi ülkelerine 'terörist ülke' yaftasını yapıştırmak için bu operasyonu yaptılar. Tırları durduranlar, MİT mensuplarını tartaklayanlar, tamamen hukuksuz biçimde o tırlarda arama yapanlar, bunu sadece ve sadece Türkiye'yi uluslararası arenada zora sokmak adına yaptılar. İnanın, düşman gelse böyle namertçe davranmazdı. Bu ülkenin bazı yargı ve emniyet mensupları, Türkiye'nin en azılı düşmanlarını bile kıskandıracak biçimde, kendi ülkelerine bu ihaneti yaptılar. İçeride hainler çalışırken, dışarıda da bazı raporlar, bazı haber ve köşe yazıları marifetiyle farklı bir operasyon başlatıldı. Bu operasyon hala devam ediyor.
Suriye'deki kimyasal saldırı ile Türkiye arasında bir bağlantı varmış gibi tamamen asılsız iddialar ortaya atıldı. El-Kaide terör örgütüyle Türkiye arasında bir bağlantı varmış gibi, Türkiye terörü destekliyormuş gibi bir algı oluşturulmak istendi. Türkiye içindeki o malum çevreler o malum medya bu iddiaları anında alıyor, hem Türkiye gündemine hem dünya gündemine taşıyor. Bunun dışında da ihanet girişimlerine şahit olduk.
AB içinde Türkiye'yi hemen hiç tanımayan, Türkiye'de sadece belli kaynaklardan haber alan kesimler nezdinde kara propaganda yapıldı. ABD'de aynı şekilde kara propaganda yapıldı ve yapılıyor. Ülkelere mektuplar yazılarak, hatta Ermeni lobisinin temsilcileri ile işbirliği yapılarak, hatta onlara parasal destek verilerek Türkiye'ye karşı çok çirkin, çok alçakça karalama kampanyaları yürütülüyor. Biz tüm bu ihanet ve girişimlerini, bu insanlara, bu çevrelere acıyarak izliyoruz. Çünkü bu girişimlerin tamamı bir acziyetin ifadesinden başka bir şey değildir. Tüm bu girişimler 30 Mart seçimlerinde milletten çok ağır cevap alan, yenilmiş, kaybetmiş çevrelerin hezeyanından öte değildir.
Birileri yanılmasın; Türkiye küresel ölçekteki etkinliklerini, imaj çalışmaları ile gazete haberleri ile sanal olarak inşa etmiş bir ülke değildir. Türkiye gazete haberleriyle, yalan yanlış rapor, ısmarlama köşe yazılarıyla imajı zedelenecek bir ülke hiç değildir. Türkiye dünyada büyüyen ekonomisiyle gelişen demokrasisiyle bölgedeki müstesna konumuyla varlık gösteren bir ülkedir. Biz imajla değil, aktif, önalıcı, samimi, barışçı dış politikamızla dünyada varız ve bu şekilde var olmaya devam edeceğiz."